Geçen haftaydı sanıyorum, Sırrı Süreyya bir televizyon programına çıkmış anlatıyordu; İstanbul'da iki milyon civarında kürt yaşıyormuş, bunlardan 350 bini BDP'ye, 500 bini CHP'ye yaklaşık 1 milyonu da   AKP'ye oy veriyormuş. Bu konuda bir çalışma yaptırmışlar.AKP'ye oy verenlerin büyük bölümünün ikinci tercihi de BDP-HDP imiş. Şimdi bu araştırma doğrultusunda AKP'ye giden kürt oylarını HDP'ye çevireceklermiş.

Ertuğrul Kürkçü'yü veya partinin diğer ileri gelen yöneticilerini dinliyorsunuz, onlar da Türk ve Kürt''ten başlayarak ne kadar etnik köken varsa, ne kadar inanç grubu varsa adlarını sayıyor ve bunların demokratik ve kültürel haklarının elde edilmesine dair söylemleri partinin başat siyaseti haline getiriyorlar.

Şimdi böyle bir yaklaşım, sol-sosyalist bir omurgaya sahip olmayan kişiler üzerinde sanki sol, sosyalist bir retorikmiş gibi bir algı yaratıyor. Oysa değil. Olmadığı gibi, sola, sosyalist söyleme temelden karşıt bir söylemdir bu. Üstelik Türkiye gibi pek çok etnik ve inanç farklılıklarının bulunduğu bir ülkede, böyle bir siyasi söylemi başat bir siyaset haline getirmek hem ülke insanına ve hem de sınıfsal mücadeleye haksızlıktır. Ve tehlikeli sonuçlara da açıktır. Böyle bir anlayışı, böyle bir siyaset dilini sol sosyalist bir dil olarak nitelemek de doğru değildir.

Sosyalistler sınıfsal mücadeleyi savunurlar. Sorunlara, ne olursa olsun, sınıfsal mücadele perspektifinden bakarlar. Türk burjuvası ile, kürt ağasını ve şeyhini aynı kefeye koyarlar, Türk işçisi ile kürt işçisini de bir başka kefeye. Sosyalizm emekçiyi, işçiyi, yoksulu garibanı etnik kökenine göre ayırmaz ve kategorileştirmez. Ayırmamalı ve kategorize etmemeli. Kürt sorunu dahil ülkede var olan her sorun sınıfsal mücadeleye tabi olarak yürütülür, hiç bir sorun sınıfsal mücadelenin önüne koyulamaz. Ne Sırrı Süreyya'nın yaklaşımları, ve ne de HDP-BDP'nin siyaset anlayışı sosyalist bir siyaset değildir. Ve bu siyaset biçimi sosyalistler tarafından hiç bir şekilde onaylanamaz.

Sosyalistlere HDP'yi, Sırrı Süreyya'yı işaret etmek; sol sempatizanları buralara kanalize etmek yanlıştır; sola sosyalizme yönelik haksızlıktır. Sosyalist solun daha da güçlü olmaya ihtiyacı varken, kendilerinin solcu sosyalist olduğunu söyleyenlerin bu tür yönelimleri sosyalist sola ihanet değil de nedir?

HDP çatı partisidir, sosyalist bileşenleri mevcuttur. Sırrı Süreyya Önder, HDP içerisindeki sosyalistlerden biridir. HDP, "Salt sosyalistlerin partisi değiliz, mazlumların partisiyiz, Türkiye'deki vesayetlerden çekmişlerin partisiyiz" diyor.

HDP içerisinde Kürt şovenizmi yapanlar var. HDP'nin içerisindeki sosyalistler, parti içerisinde gereken çıkışları yapıyorlar mı bilemem ama kamuoyu önünde Kürt şovenizmine etkin bir çıkışta bulunmamaktadırlar.

Sırrı Süreyya Önder, Kemalizm ile mücadeleyi, AK Parti ile mücadeleden önde görmektedir.

Nitekim, HDP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olduğunda, CHP'ye yönelik tenkitleri, mevcut AK Partili belediye başkanına yönelik tenkitlerinden daha fazlaydı. Bu izlem, AK Parti'ye mevzi kazandırır ki nitekim kazandırmıştır.

Sosyalistler, şovenizmin her türlüsüne karşı olmalıdır ! Sırrı Süreyya Önder'i bu hususta HDP içerisinde daha etkin olmalıdır.

Pekiyi, HDP'nin dar Kürtçülükten, sosyalizme doğru geçişe meyil ettiği doğru mudur ? Bence doğrudur. HDP'nin içerisinde Türkiye solu içerisinde yer almayı savunan insanlar vardır. HDP'nin Kürt şovenizminden arınması, Türkiye solu namına faydalı olacaktır.

Sırrı Süreyya Önder ve benzerlerini sosyalist olarak tanımlayabilmek kolay değil. Bunlar daha çok sol liberal   söylemleriyle sosyalistlerden ayrılıyorlar. Yoksulluk ezilmişlik denildiğinde bu kişilerin aklına sadece etnik köken farklılıkları nedeniyle uluslaşma sürecinde çekilen acılar gelmektedir ve siyaset yapma tarzları da bu noktalarda olmaktadır. Böyle bir siyaset sosyalist sola prim kazandırmamaktadır. Hatta AKP'ye yarar sağladığı söylenebilir. Bu yüzden bu kişileri sosyalist olarak adlandırmak bana pek de doğru gelmiyor.

Güçlü bir sosyalist örgütlenme olmadığında örgütsüz solcuların sağa kayışları kaçınılmaz hale geliyor. Ben böyle bakıyorum. Belirleyici bir sosyalist özne olsa kendilerini sosyalist olarak tanımlayanların CHP'ye veya kürt hareketine savrulmaları gerçekleşmezdi. Sosyalist özne burada bir çekim alanı yaratabilir ve engelleyici rol üstlenebilirdi. Ben de Sırrı Süreyya'yı sosyalist olarak görmüyorum. İlkay'a katılıyorum. Yıllardır liberalizmin çok fazla etkisinde kalındı, Sırrı Süreyya için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Bana göre de sol liberal olarak tanımlanması daha doğru.