Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kültür-Sanat haberleri
08.04.2014- 18:09

Üç düşman…
Orhan Aydın



İ. Melih Gökçek sen bir sanat düşmanısın.
Elimde olanağım olsa bu yaftayı senin boynuna asıp, bütün ülkeyi karış karış dolaştıracağımdan hiç kuşkun olmasın.
Biz daha seçimlerde yapılan hileyi, madrabazlığı, hırsızlığı konuşurken sen mazbatanı alır almaz sahne yıkmakla işe başladın.
İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi ve çevresindeki ağaçlar senin babanın malı mı be adam?
Bu sahne ve orada üreten tüm sanatçılar sen yokken de vardılar ve yine var olacaklar.
Yaptığının yanına kâr kalacağını sanıyorsan aldanırsın!
*27 Mart Dünya Tiyatro Günü Alternatif Bildirisi’ni bu sene Yücel Erten hocamız kaleme aldı.
Tüm sanat alanları ilk kez ortaklaşıp altına imzalarımızı koyarak yayınladık ve çok geniş alanda kabul gördü.
Amatör topluluklar ve Üniversite toplulukları bildiriyi bayrak edindiler, yetkin ekipler sahnelerden okuyup seyircilerimizle paylaştılar.
27 Mart günü meydanlarda toplantılar, sahnelerimizin önüne yürüyüşler yapıldı, hepsinde bildirimiz asal metnimiz oldu.
Gelin görün ki Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Dekanı olan bir kara akıl Sahne Sanatları Bölümü genç yaratıcıların bildiriyi okumasına, paylaşmasına tahammül göstermeyip, oynadıkları oyunu gösterimden kaldırarak arkadaşlarımız hakkında soruşturmalar açtı.
Bu sanat düşmanın adı Reşat Karcıoğlu, Güzel Sanatlar Dekanı ama mesleği Muhasebe ve Finansman!
Manidar.
Güzel Sanatlar ve muhasebe aklını yan yana getiren AKP cambazlığının alanımızda hangi kumpasların peşine düştüğünü anlamakta zorlanmıyorsunuz.
Reşat Efendi bilsin, meslektaşlarımız yalnız değiller ve sen artık sanat düşmanı bir Vandal olarak anılacaksın.
*Refik Erduran’ı bilen bilir!
Kimilerimiz onu ‘Nazım’ı kaçıran’ diye bilirler, kendisi bunu her fırsatta ballandıra ballandıra anlatır.
Tanığı da yoktur, belgesi de ama övünür, böbürlenir, allayıp pullar ve bir hayalin üstüne tüneyip getirisini semirir.
Bu zat, yıllardır Devlet Tiyatroları’nın başına bela olmadığı yetmiyormuş gibi, kim tarafından nasıl seçildiyse Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Türkiye Merkezi’nin başkanlığını da yapıyor.
ITI(UNESCO) merkezin Türkiye’de açık adresi yok, var olan telefon numarası beyimizin ev numarası.
Para kaynakları bilinmez.
Muhteremin Uluslararası toplantılara ülkemiz adına katılım masraflarını hangi bütçeden karşılanır bilinmez, oralarda hangi lafları geveler bilinmez.
Bütün yıl susar.
Sanata, sanatçıya saldırı olur susar, sahneler yıkılır susar, yasaklar-sansürler olur susar, insanlar katledilir susar, hırsızlıklar-talanlar-vurgunlar yaşanır susar, sonra birden 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde ortaya çıkar ve birilerine bildiri yazdırır.
Ağaçlardan kuşlardan, kıymetlerden, içi boş sevgilerden, dünden söz eden bildiriler.
İnanının büyükçe çoğunluğu “ipe sapa gelmez kelam.”
Bunu yaparken hiçbir şeyi umursamaz, yılda bir kez olsun uluslararası bir kuruluşun parçası olarak görevini yapmanın hazzı içinde kıvanır durur.
Bu sene, ya bildiri yazacak birilerini bulamadığından ya da orta da yaşanan pisliklere ‘direkt müdahil olmak için’ bildiriyi merkez adına kaleme alır ve bir düşmanlık belgesi olan TÜSAK’ı savunmak adına kırk takla atan o gericilik belgesi bildiriye imza atar.
Ülkeye yaşatılanlardan utanmaz.
Sanat alanlarının yok edilmesini savunurken başını öne eğmez, AKP yardakçılığına ve biat etmenin sıradanlığına sığınır küçülür, küçülür, küçülür.
İ.Melih Gökçek, Reşat Karcıoğlu ve Refik Erduran.
Alın size üç sanat düşmanı, tepe tepe kullanın!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]