Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

18.08.2013- 18:04

Deniz Gezmiş - "Delikanlım"


dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
20.03.2015- 14:55

DENİZ Bugüne Yılmayın Diye Sesleniyor- Can Dündar

Delikanlım belgeseli, Abim Deniz kitabı ile Deniz Gezmiş'in insani yanlarını ve fikirlerini en güzel şekilde aktaran kitaplardan birisi.   Can Dündar ile Deniz Gezmiş’ten başlayarak Haziran’a ulaşan süreci konuştuk.  

-Daha bir kaç yıl öncesinde Deniz Gezmişler karalanmaya, darbeci ilan edilmeye çalışıldı. Berrak bir su gibi akan Deniz'in hayatının size düşündürdüklerini sormak istiyoruz.


Kısa bir ömre neler sığdırılabileceğinin örneğidir Deniz… Baş eğmeden yürünebileceğinin, baskılar karşısında dimdik durulabileceğinin, cuntalara da darbecilere de mesafe konulabileceğinin kusursuz temsili… Mahkeme savunması, cezaevinden yolladığı mektuplar ve darağacına giderkenki sözleri, onunla ilgili her tür karalamaya en açık cevaptır ve Kürt sorununda, demokrasi meselesinde, bugün aranan çözümü ihtiva eder.

-Cesur ve atak bir çocukluk ve gençlik. Siz Deniz Gezmiş'in çocukluğuna ve gençliğine baktığınızda ne gördünüz?

O delidolu, yalınkılıç, gözükara çocuğu… Haksızlık karşısında gözü kararan bir delikanlıyı… Tepeden tırnağa cesareti… Sonraki Deniz’in ipuçlarını, köklerini, temelini…

O ölümüne kavganın içerisinde ODTÜ'de 'ayakta zor duran bir at üzerinde bacakları yere sürünerek binen' Deniz... Kalemini kıran hakemin önünde devleşerek duran Deniz... Taylan'ın ölü bedenin önünde gözlerini ona dikmiş duran Deniz.. Nasıl anlatırsınız siz Deniz'i...

Bizim 70’lerde tanıştığımız devrim, pek çatıkkaşlıydı. Koşullar sertleşmiş, ölüm kitleselleşmişti.   Neşeyi toprağa gömmüş, gömdüğümüz yeri de unutmuş gibiydik. “Aşkın ve Devrimin Partisi” kurulana dek, devrim, aşka da sırtını dönmüş gibiydi. Devrime tebessüm yasaktı sanki…

Devrimin gülümseyen yüzünü gördüm Deniz’de… En zor koşullar altında şakalaşan, mahkeme yolunda mavra açan, yabancı dilde flört mektupları yazan, yoldaşının başucunda ağlayan, hücrede idamının provasını yapan bir Deniz… Belki ondan bize bu kadar yakın… Hala…

-Denizler, Mahirler ardından 12 Eylül'de yok edilen yüzlerce devrimci genç. Ne kaybetti ülke ve toplum?

İşte bakın bugün Ege’de o zeytinlik biçilirken, köylüler dövülürken koşup yetişemiyoruz. Berkin’leri vuruyorlar, koruyamıyoruz. Haksızlık, hırsızlık, zulüm iktidar oldu, savuşturamıyoruz. Toplumun gözündeki bağı çözemiyoruz. Arsızca kentlere, ormanlara, denizlere saldıran rantiyecilere hesap soramıyoruz. Dağıldık, bir türlü toparlanamıyoruz. Yeni bir dünya umudunu ateşleyemiyoruz. Hala -ve iyi ki- onların adından yaptığımız şemsiyelerin altında toplanabiliyoruz; onların parkasını giyerek ısınıyoruz. Eksiğiz; tamamlanamıyoruz.

Deniz Gezmiş'in kısa hayatı, bir kültür ve ahlak olarak bugüne, bizlere ne söylüyor?

Tek bir şey: “Yılmayın”. 15 genç bir dünyayı değiştirmeye talip oluyorsa, yaşına, gücüne, koşuluna bakmaksızın bir imkansızın kapısını çalıyorsa, “bugün değilse yarın sesimiz duyulur” diyerek yüzyıllar ötesine cesaret sözcükleri fısıldıyorsa, bugünkü yılgınlık havası dağılsın, farklı tellerden çalanlar buluşsun diyedir.

Haziran'ın çocuklarına bakınca Deniz'den ne görüyorsunuz?

Ulucanlar’daki seslerin işitildiğini… Toplumsal belleğe kaydedildiğini… ölümlerinin boşa gitmediğini… 68 Mayısının, 2013 Haziranına devredildiğini…

Birleşik Haziran Hareketi... Sizin Ekim'de çıkagelmiş Haziran güneşi, diye selamladığınız ve yine sizin deyiminizle Gezi'nin çocuğu... İzliyor musunuz Haziran Hareketi'ni, nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzliyorum; forumlarda büyüyor. Olgunlaştı; daha temkinli ve sabırlı davranıyor. Uzun vadeli ve büyük düşünüyor. Kapışmıyor, birleşiyor. Genişlemeye çalışıyor. Kışı yarıladık sayılır; ha gayret; Haziran yaklaşıyor.

Söyleşi- Defne Kıran
Redaksiyon 11.Sayı

solcu  |  Cvp:
Cevap: 2
06.05.2015- 22:25

Denizleri hep sevdim ben
Erkan Öztürk



’Denizleri hep sevdim ben,

suları hep sevdim;

seni denizler, sular gibi sevdim;

sular ne güzelse seni öyle sevdim.”

Erdal ÖZ, Sular Ne Güzelse


Hangimizin yüzünde idama giderken bile o tarifsiz güven oluşur…

Kaçımızın gözünün bebeğine o sarsıcı kararlı ifade oturur…

Tanıklar, anılar, siyasi tarihimiz, karşıt cepheler bile hakkını veriyor ‘’3 fidanın…’’

Soylu, onurlu çocuklardı diyorlar onlar için…

Yoksul ülkelerinde sömürülen milyonlarca insanın sesi olmuşlardı çünkü onlar. Tam bağımsız ve demokratik bir yapıya kavuşmasını istiyorlardı içine doğdukları sistemin.

Sistemin adamı olmadılar.

Okuyorlardı, araştırıyorlardı, yazıp çiziyorlardı. Meraklı, duruş geliştiren, tavır alan, itirazı olan adamlardı. Siyasi ikbal beklemediler. Bir şekilde üniversiteyi bitirip devletin en önemli kademelerinde göreve gelebilirlerdi. Bürokrasi de yükselebilirlerdi - ki onların çağdaşları, dava arkadaşları, o dönem aynı kulvarda bulunan yaşıtları bugünün valileri, hâkimleri, savcıları, bürokratları, siyasetçileri oldular…

‘’Şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık’’ diyebilecek kadar samimi olan bu yurtsever gençler, halkın haklı kavgasının safında yer tuttular. 20’li yaşlarının başındaydılar. Belki yürekleri çocuktu ama fikirleri koca bir hayatın içine sığmayacak kadar büyüktü.

6 Mayıs 1972 günü Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ı idama götüren zorbalar, devlet görevlileri, idamlarına el kaldıran günün siyasetçileri çoktan unutuldular, tarihin derinliklerine gömüldüler. Onları kimse hatırlamıyor, adlarını bilen küçük azınlıklar bile isimlerini lanetle anıyor.

Oysa Deniz Gezmiş ölüme giderken bile; "Burada ölen yalnızca benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak." diyebilecek kadar davasına inanmış onurlu bir yurtsever olarak tarihe geçmiştir.

Dönemin devrimci gençleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile Maltepe Cezaevinde bir süre yatan, Türk edebiyatının ilkeli kalemi büyük yazar Erdal Öz’ü de hayatın garip bir cilvesi olarak bir 6 Mayıs günü kaybettik.

Erdal Öz, o puslu dönemi hüzünlü ve gerçeki bir dille kaleme almıştı. Gülünün Solduğu Akşam, Deniz Gezmiş Anlatıyor, Defterimde Kuş Sesleri adlı eserleri o döneme ışık tutan önemli kaynaklardır. Gençler bu eserleri mutlaka okumalı, kütüphanelerinde bulundurmalıdırlar.

Her 6 Mayıs içimiz buruk ama bir o kadar da ümitvarız gelecekten. Artık fidanlara kıyılmayacak bu ülkede diye ümitleniriz…

‘’Hayat yeniler bizleri’’ biliriz…

Biliriz ki her dem ‘’denizlere çıkar sokaklar’’…

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]