Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
munzur  |  Cvp:
Cevap: 17
17.05.2014- 10:56

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Neden yeraltı ocağına yağlı trafo koyuyorlar? Bunun imamları kuru tip trafo diye birşey duymamış mı? Neden tüm ocaklar aynı yere açılıyor? Neden havalandırma sistemi ters çalışıyor? Neden işçilerde gaz maskesi yok? Neden işçilere kaza tatbikatı yaptırılmamış ve acil durumda kaçacağı yönü bilmiyor? Bunlar işin fıtratında mı var? Peki, 15 yaşında çocuğun madende çalışması da işin fıtratından mı?



Sömürü düzeni sürsün diye yapıyorlar bunu, cüzdanları kabarsın, banka hesapları daha fazla şişsin diye yapıyorlar.



Bunları koysalar da sömürü düzeni sürer Sn. munzur. Adamlar dünyanın en ağır işi olan yeraltı kömür madenciliğinde asgari ücretle işçi çalıştırıyor. Esas sömürü burada. İş güvenliği önlemlerine harcanacak para maliyeti ton başına ne kadar artırabilir? Ton başına 23 dolardan 25 dolara çıkar maliyet belki. Hepsi bu. Haydi insanların emeğini sonuna kadar sömürüyorlar, en ağır işi yapanlara boğaz tokluğuna yetecek ücreti bile vermiyorlar. Peki iş insan yaşamına dayanınca, burada durulmasın mı? İş güvenliğinin titizlikle uygulandığı ülkelerde de sömürü var. Ancak orada insan yaşamı bu kadar vahşi biçimde riske atılmıyor. Yoksa kapitalizm var olduğu sürece emeğin sömürüsü zaten hep var olacaktır.



Batılı ülkelerde de sömürü var. Onlar kapitalizmin vahşi dönemini geçtiler. Vahşeti emperyalizmle birlikte dünya halklarına dayatıyorlar. Elde ettikleri sermaye ile de kendi ülkelerindeki emekçi kesimi nispeten sorun çıkarmayacak bir şekilde besleyebiliyorlar. Biz ise hala vahşi kapitalizm aşamasındayız. Daha fazla sömürüye onun için ihtiyaç var.



Sn. munzur,

Türkiye'de işçi sınıfının mücadele tarihi Batı kadar eski olmasa bile, en azından 100 yıllık. Bunun hiç kazanımı olmadı mı acaba? Bu ülke bu duruma nasıl geldi? Bu ülkede sendikal mücadele, hem örgütlenme açısından, hem de sendikaların eylemleri açısından 80 öncesinde de, 80 öncesi kadar olmasa bile, AKP öncesinde de, bugünkünden daha ileride bir noktadaydı. Bırakın DİSK'i, devrimci sendikaları, geçmişin beğenmediğimiz Türk-İş yöneticileri bile bugünkülerden çok daha ileri konumdaydı.

Tabii, bir de şu var. Dünyada hiçbir ülke tek başına değil. Büyük bir etkileşim var. Batı'daki işçi sınıfının kazanımları (sosyal hakları hiç kuşkusuz kapitalist kendi kendine vermiyor) Türkiye'de de biliniyor, izleniyor. Bugün Batı'daki kapitalistler, iş güvenliği başta olmak üzere, bazı temel hakları geriye götürmeyi düşünmüyor bile, çünkü bunlar artık tüm topluma malolmuştur. Türkiye Avrupa'nın arka bahçesi. Orada çalışan, yaşayan milyonlarca insanımız var. Zaten iletişimin günümüzde geldiği boyut nedeniyle, tüm dünyada insanlar herşeyden haberdar.

İş güvenliğine yapılacak yatırım, yukarıda da yazdığım gibi, maliyeti çok az artırır. Buna karşın riskleri de var. İktidarın adamı da olsalar, mahkemeleri de ayarlasalar, böylesine korkunç ve topluma mal olan bir kaza sonunda, ister istemez ölen ve yaralanan işçilere yüklü tazminat ödeyecek işveren. Eğer iş güvenliği yatırımlarını yapmış olsaydı, yapacağı masraflar, ödeyeceği asgari tazminatın bile altında olurdu. Peki neden bu hırs?

Türkiye Uluslararası İş Örgütü İLO'nun üyesidir. İLO'nun tüm ilkeleri, çalışmaları yakından biliniyor. Uzmanlar İLO'ya eğitim programlarına da gidiyorlar. Temel ilkeler biliniyor. Yalnız konunun uzmanları değil, sektörde tüm çalışanlar, işvereni de işçisi de şu veya bu ölçüde biliyor bunları.

Peki, neden hala bu ilkellik? Bakın Soma'nın altı hepten kömür. Sayısız ocak, sayısı şirket var. Binlerce işçi çalışıyor. Aileleri ile birlikte sayarsanız, Soma nüfusunun çok önemli bir bölümünü oluşturuyorlar. Son seçim sonuçlarına bakın, AKP birinci parti. Hem de genelde Ege'de AKP zayıfken, Soma'da birinci parti.

Soma'daki madenler kamu işletmesiyken, AKP devrinde özelleştirildi. İşçi ücretleri yarıya, hatta üçte bire düştü. Sosyal haklar kısıldı. İş güvenliği önlemleri asgaride. Daha önce kamu işletmesiyken yaşanmayan kazalar yaşanıyor.

Tamam kazadan sonra AKP'ye bazı tepkiler var, ancak bunların çoğu korkunç kazanın, ölümlerin tepkisi. Tabii RTE'nin kalkıp oraya gidip, işveren firmayı açıkça savunması ve böyle şeyler olur, doğal demesi de, işe tuz biber ekti, halkın öfkesi yükseldi. Peki bu bilince dönüşecek mi sizce? Ülkede ilk kez iş kazası olmuyor ki. Hangisi bilinçlenmeyi getirdi, ne kadar getirdi? Sıkıntı burada.



Sn.yorum2006.

Kapitalizm sömürü ve kar demektir. Sömürü ve kar kapitalizmin özüdür ki, bunları sizin de bildiğinizden hiç kuşku duymuyorum. Avrupa'da işçiler neden daha ileri yaşam ve çalışma koşulları var derseniz, bunun iki öncelikli nedeni var. Birincisi oradaki sermaye birikimi ile buradaki sermaye birikimi arasında bulunan fark, ikincisi ise batıdaki işçi sınıfı mücadelesi ile türkiye'deki işçi sınıfı mücadelesi sonucu elde ettiği kazanımlar arasındaki farktır. Buna bir de 12 eylül'ün kazanılan haklar konusundaki budama faaliyetini ve AKP'nin iktidar olduğu dönemdeki özelleştirme ve taşeronlaştırmayı eklerseniz Batı ile ülkemiz arasında sorduğunuz sorunun cevabı ortaya çıkmış olur.

Bilinçlenme konusu çok farklı. Soma'daki olaydan sonra konuşan çok işçi gördük. Hemen hepsinde kaderci bir anlayış var. AKP tarafından bu konuda kıskaca alınmışlar. Daha dün AKP bölgeye, bölge insanını yatıştırmak için pek çok hacı hoca gönderdiğini de gördük. İşlevleri bu. Sendika zaten yandaş sarı sendika. İşçiyi borçlandırarak çalışmaya mahkum eden bir sistem kurulmuş. Büyük olasılıkla bu konularda baskı ve tehdit de görüyorlardır. Gündelik yaşamlarını bozulmadan sürdürebilmek için AKP'nin iktidarda kalması gerektiğine inanıyorlar ve öyle de davranıyorlar. Çok yadırgamamak gerek.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 18
17.05.2014- 15:31

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış


Sn.yorum2006.

Kapitalizm sömürü ve kar demektir. Sömürü ve kar kapitalizmin özüdür ki, bunları sizin de bildiğinizden hiç kuşku duymuyorum. Avrupa'da işçiler neden daha ileri yaşam ve çalışma koşulları var derseniz, bunun iki öncelikli nedeni var. Birincisi oradaki sermaye birikimi ile buradaki sermaye birikimi arasında bulunan fark, ikincisi ise batıdaki işçi sınıfı mücadelesi ile türkiye'deki işçi sınıfı mücadelesi sonucu elde ettiği kazanımlar arasındaki farktır. Buna bir de 12 eylül'ün kazanılan haklar konusundaki budama faaliyetini ve AKP'nin iktidar olduğu dönemdeki özelleştirme ve taşeronlaştırmayı eklerseniz Batı ile ülkemiz arasında sorduğunuz sorunun cevabı ortaya çıkmış olur.

Bilinçlenme konusu çok farklı. Soma'daki olaydan sonra konuşan çok işçi gördük. Hemen hepsinde kaderci bir anlayış var. AKP tarafından bu konuda kıskaca alınmışlar. Daha dün AKP bölgeye, bölge insanını yatıştırmak için pek çok hacı hoca gönderdiğini de gördük. İşlevleri bu. Sendika zaten yandaş sarı sendika. İşçiyi borçlandırarak çalışmaya mahkum eden bir sistem kurulmuş. Büyük olasılıkla bu konularda baskı ve tehdit de görüyorlardır. Gündelik yaşamlarını bozulmadan sürdürebilmek için AKP'nin iktidarda kalması gerektiğine inanıyorlar ve öyle de davranıyorlar. Çok yadırgamamak gerek.





Bu ne bitmez sermaye birikimi böyle? Sermaye iş güvenliği kurallarına uyulsa da birikir. İş güvenliği önlemleri için harcanacak para, tesisi kurmak için yapılacak yatırımın da çok küçük bir yüzdesi, tesis işletmeye girdikten sonra da işletme giderlerinin çok küçük bir yüzdesi. Sermaye birikimi için buna gerek yok, sermaye birikimi zaten oluyor. Benim söylemek istediklerimden birisi bu.

Taşaronlaştırma demek, tek başına özelleştirme demek değil. Taşaronlaştırmada resmi kuruluşun, TKİ veya TTK'nın kontrol yetkisi hala sürüyor, pekala bunu kullanabilirler. Zaten işi taşarona vermekle hukuki sorumluluk bitmez. Hukukta yetki devri, sorumluluk devri anlamına gelmez.   Özelleştirmede bu yetki kalkıyor tabii -ki buradaki Soma Madencilik taşaron değil, esas işletmeci- ancak İş Yasaları var, İş Güvenliği yasası var, ilgili yönetmelikler var. Türkiye İLO'ya üye. İş yerleri Çalışma Bakanlığı tarafından sürekli denetleniyor. İşte bu mekanizmanın çalışması gerek. Bunun çalışması için de iki koşul gerekli. Birincisi doğrudan işçiler ve onların sendikaları işverene baskı yapacak. Gerekirse grev, gerekirse direniş. İkincisi de, halk, iktidarın üzerinde seçmen baskısı oluşturmalı. "Bak efendi Çalışma Bakanlığı yalnızca kapitalistlerin değil, tüm ülkenin bakanlığı, Bakanlık ve ona bağlı İş Güvenliği birimi ve diğer tüm birimler, adam gibi çalışsın, yasaları ve yönetmelikleri uygulasın" demek gerekiyor. Zor tabii. Alenen hırsızlığı, namussuzluğu ortaya çıkanların bile rahatça yeniden seçilebildiği yerde, hükümet iş güvenliği kurallarına uymayanlara destek oluyor diye oy mu kaybedecek? Anlıyorum ama, bunu sürekli söylemek ve halka anlatmak gerekiyor. Yoksa insanlar kurbanlık koyun gibi katledilmeye devam edecek, diğer koyunlar yalnızca ah vah deyip, sürüyü çeviren köpeğe itaat edecek.

umut  |  Cvp:
Cevap: 19
17.05.2014- 18:56

Sn.yorum sosyalistim diyorsunuz ama önerdiklerinizin sosyalizmle sınıf mücadelesiyle hiç ilgisi yok. Önerileriniz tipik sosyal demokrat öneriler. Devlet denetlesin, İLO kurallarına uyulsun diyorsunuz. Bunların olmasında bile problem var, uyulduğunda ne olacak, sömürü mü bitecek, kapitalizm daha çağdaş bir özellik mi kazanacak? Taşeronlaştırma demek emekçiyi kölelik düzeninde çalıştırmak demek. Özelleştirme ise kamunun mallarını sermayeye peşkeş çekmek ve sermayenin sömürüsüne terk etmektir. Devleti de doğru değerlendirdiğinizi sanmıyorum. Sınıfsal özünü bir kenara bıraktığınızda siyasal iktidarı almadan burjuva devletin emekçilerin yararına değişim yapması olası değil.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 20
18.05.2014- 04:38

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Sn.yorum sosyalistim diyorsunuz ama önerdiklerinizin sosyalizmle sınıf mücadelesiyle hiç ilgisi yok. Önerileriniz tipik sosyal demokrat öneriler. Devlet denetlesin, İLO kurallarına uyulsun diyorsunuz. Bunların olmasında bile problem var, uyulduğunda ne olacak, sömürü mü bitecek, kapitalizm daha çağdaş bir özellik mi kazanacak? Taşeronlaştırma demek emekçiyi kölelik düzeninde çalıştırmak demek. Özelleştirme ise kamunun mallarını sermayeye peşkeş çekmek ve sermayenin sömürüsüne terk etmektir. Devleti de doğru değerlendirdiğinizi sanmıyorum. Sınıfsal özünü bir kenara bıraktığınızda siyasal iktidarı almadan burjuva devletin emekçilerin yararına değişim yapması olası değil.



Siz komünizmin ne olduğunu bilmediğiniz gibi, sosyal demokrasinin ne olduğunu da bilmiyorsunuz. Üç beş laf ezberlemişsiniz, işçi sınıfı düşmanlığı yapıyorsunuz.

Siz vahşi kapitalist düzenin sürmesinden yanasınız, işçiler ölsün, böylece devrim olsun diyorsunuz yani. Böyle devrim olmayacağı gibi, işçi sınıfı ve emekçilerle en ufak bağ bile kuramaz sizin gibiler. Gerçek komünistler, işçi sınıfı yandaşları, sosyalizm gelinceye kadar mvcut düzene aynen devam, işçiler ölmeye devam etsin diyemez. İşçi sınıfından yana olanlar, işçinin durumunun düzelmesini, iş kazalarının önlenmesini her şartta savunur. İşçiyse, işçiden yanaysa tabii. İşçilerin insanca çalışma koşullarını savunmak komünistlerin asli görevidir. Bunu söyleyenleri sosyal demokrat sanmak, komünist bilinçten yoksun olmak demektir.

umut  |  Cvp:
Cevap: 21
18.05.2014- 13:53

Komünizmin tarafınızdan nasıl algılandığını bilmiyorum. Sürekli CHP propagandası yapıyor ve bunu sosyalist bir siyasetmiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz. Vahşi kapitalizmi eleştirip, ağzı yüzü düzgün bir kapitalizmi savunmak sosyalizm değildir. Bu yüzden işçileri bu sisteme mahkum etmeye çalışan ve bunu da solculuk olarak göstermeye çalışan sizsiniz.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 22
18.05.2014- 14:06

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Sn.yorum sosyalistim diyorsunuz ama önerdiklerinizin sosyalizmle sınıf mücadelesiyle hiç ilgisi yok. Önerileriniz tipik sosyal demokrat öneriler. Devlet denetlesin, İLO kurallarına uyulsun diyorsunuz. Bunların olmasında bile problem var, uyulduğunda ne olacak, sömürü mü bitecek, kapitalizm daha çağdaş bir özellik mi kazanacak? Taşeronlaştırma demek emekçiyi kölelik düzeninde çalıştırmak demek. Özelleştirme ise kamunun mallarını sermayeye peşkeş çekmek ve sermayenin sömürüsüne terk etmektir. Devleti de doğru değerlendirdiğinizi sanmıyorum. Sınıfsal özünü bir kenara bıraktığınızda siyasal iktidarı almadan burjuva devletin emekçilerin yararına değişim yapması olası değil.

Her seyin cözümünü süper bir ilacmis gibi sadece Sosyalizme dayandirma hastaligindan vazgecmelisiniz. Sanki Sosyalizim gelince kömür ocaklarinda kazalar otomatikmen son bulacak. Reel Sosyalizmin oldugu dönemlerde de o ülkelerde ölümlü kazalar oluyordu. Arastir göreceksin. Bak gelismis bati kapitalist ülkelerinde bu tip kazalar neredeyse sifirlamis durumda, demekki önlem almak bu yolda en degerli adimdir. Baska bir önlemde kömür yerine günes, rüzgar ve su enerjisine yatirim yapmaktir, dönpsebilir enerji üretmektir. Öneri gerecegin yerde her seye malhemmis gibi illada sosyalizim diyorsun. Biraz kafa yor.
Kazalarin ve dolayisiyla ölümlerin azalmasi ve hatta son bulmasi icin ilk önce yapilacak olanlar is güvenligi, insan degerinin ön pilanda olmasi, modern makinalarin getirilmesi,....
Bu tip önerileri sadece Sosyal demokratlarmi getirmesi gerekir? Sosyalist bir insan icin bu tip talepler neden yanlis oluyormus? Seninkisi bedavacilik. Isciler ölsün, is güvenligi alinmasin,.... ve sonrada kalkip sadece protesto yap, katil de,....
Madem protesto yapiyorsun o halde is güvenligini derhal, hemen alinmasi icin mücadele et, talepte bulun. Sosyalizim mücadeleni gene yap ama elma ile armutu birbirine karistirmadan yap. Firsatcilikla degil. Isci can derdinde sende onlarin sirtindan siyaset yapmak derdindesin.
Git sor bakalim iscilere ne istiyorlar bu gün icin, yarin icin? Adamlar is güvenligi istiyorlar, baska bir sey degil. Calisirken ölmek degil insan gibi yasamak istiyorlar. Sen hala yok efendim bu talepler sosyall demokrat talebi diye red et ve sonradanda keskin emekci yandasi oldugunu söyle. Bu yüzden zaten neredeyse hic bir isci senin gibileri ciddiye alipta arkanizdan gelmiyor.

umut  |  Cvp:
Cevap: 23
18.05.2014- 14:12

Alişan bu konuların boyunu aştığını söylemiştik, sen bu toplara girme en iyisi. Türkiye'de 50 milyona yakın seçmen var. Kürt hareketi bunun 2.5 milyon kürdünün oyunu alıyor ama sen hala peşinden gidiyorsun. 47.5 milyon kişinin karşı olduğu bir hareket bu mantıkla hiç bir şey demek değil mi?

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 24
18.05.2014- 14:58

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Komünizmin tarafınızdan nasıl algılandığını bilmiyorum. Sürekli CHP propagandası yapıyor ve bunu sosyalist bir siyasetmiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz. Vahşi kapitalizmi eleştirip, ağzı yüzü düzgün bir kapitalizmi savunmak sosyalizm değildir. Bu yüzden işçileri bu sisteme mahkum etmeye çalışan ve bunu da solculuk olarak göstermeye çalışan sizsiniz.



Ben yarım yamalak birşeyler okuyup kafama göre yarattığım bir komünizmi savunmuyorum. Komünist pratikten geliyorum. Komünist olmanın gereği enternasyonalistim de. Dünyada komünist partileri neyi savunuyorsa, ben de onu savunuyorum. Tabii sizin bunlardan haberiniz yok. İşçi haklarını savunmayı, işçilerin insanca yaşamasını, insanca ortamlarda çalışmasını ve bunun gereği iş güvenliğinin, günümüzde teknolojinin gelmiş olduğu düzeye göre uluslararası pratiğe uygun olmasını savunmayı siz sosyal demokratlık diye nitelediniz. Şimdi de hızınızı alamadınız, yalana başvurdunuz ve sürekli CHP propagandası yaptığımı iddia ediyorsunuz.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]