Huzur ve güvenin fotoğrafı...

İstanbul İl Emniyet Müdürü Selami Altınok, dünkü polis terörünün ardından yaptığı açıklamada günün “huzurlu ve güvenli geçtiğini” iddia etti.



Haziran Direnişi’nın yıldönümü nedeniyle ülkenin dört bir yanında eylemler yapıldı. Eylemlerde öne çıkan ise bir kez daha azgın polis terörü oldu. Sermaye devleti, polis orduları ile kent meydanlarını işgal etti.

İstanbul’da da polis olağanüstü bir hazırlıkla karşıladı direniş eylemlerini. Taksim ve çevresi binlerce polisle dolduruldu. İstiklal Caddesi’ne çıkan tüm ara sokaklar çevik kuvvet polisleriyle kapatıldı. Sivil polisler cadde üzerinden ara sokaklara ve dükkanların içine kadar her yerdeydiler. Şişli ve Beşiktaş’a da polis yığınağı yapıldı.

Taksim’e ulaşım kesildi. Otobüsler geri çevrildi. Metro ulaşımı iptal edildi. Yetmedi, İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakaları arasındaki deniz ulaşımı kesildi.

Tüm bu abluka, eylemin yaklaştığı saatlerde azgın polis saldırısıyla tamamlandı. Gaz bombaları, plastik mermiler, tazyikli su ile eylemcilere saldırıldı. Fenalaşanlar, üst üste yığılanlar, yaralananlar, coplarla dövülenler oldu. Çoğu darp edilerek, 120 kişi gözaltına alındı.

Eylemcilerin biber gazından etkilenmemek için sığındıkları dükkanların camları polis tarafından kırıldı. Tezgahları dağıtıldı.

Tüm bunlar olurken, basın çalışanları polis ablukasına alındı, saldırıya uğradı, gözaltı ile tehdit edildi. Görüntü alması engellenmeye çalışıldı.

Devletin Taksim’e çıkışları engellemek için “A’dan Z’ye ne gerekiyorsa yaptığı” eylemlerin ardından İstanbul İl Emniyet Müdürü Selami Altıok bir açıklama yaparak “güzel bir gün geçirdiklerini” söyledi ve şu açıklamayı yaptı:

“İstanbul halkı gayet huzurlu ve güzel davrandı. Bu eylemlere fazla iştirak etmedi. Polis arkadaşlarımızla fazla kaza bela olmadan güzel bir gün geçirdik. İstanbul'a huzur ve güven yakışıyor. İstanbul'un huzurunun ve güveninin daim olması hem Türkiye için hem İstanbul'da yaşayan bizler için çok önemli. Bütün İstanbullu hemşerilerimize teşekkür ediyorum. Memur arkadaşlarımıza, polis arkadaşlarımıza, rütbeli arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Yaralanan arkadaşlarımız oldu, bir kurşunla yaralanan polis arkadaşımız oldu, molotofla yaralanan bir emniyet müdür yardımcısı arkadaşımız oldu, 4 tane memurumuz yaralandı. Onlara da acil şifalar dinliyorum. Gayet güzel bir uygulama yaptık. Şu an tam rakam belli değil ama 120 civarında bir gözaltı oldu"

Altıok’un açıklaması, sermaye devletinin “huzur ve güven” anlayışının en açık tanımlaması. Eğer binlerce kişilik polis ordularıyla bir meydan eylemcilerden “korunabilmişse”; o güvenin adıdır. Gerisinin bir önemi yoktur.

Ancak o güvenlerinin dağılması çok uzak değil. Zira işçi ve emekçiler, polis ordularıyla korudukları meydanlarını elbet zaptedecek. Hem de öyle uzak tarihlerde değil, çok yakında...

Kızıl Bayrak

Yerdeki göstericiye tekme, ağır küfürler!..

Taksim meydanı'nda, çevresinde onlarca polisin olduğu gösterici yere yatırılıp etkisiz hale getirildiği sırada oradan geçen bir sivil tarafından tekmelendi. Ağır küfürler savuran bu bu kişi yoluna devam etti. Gösterici polisler tarafından gözaltına alındı.



Çevresinde onlarca polis var. Bu sırada oradan geçen bir sivil yerde yatan gösterciye bir tekme darbesi vuruyor. Bu kişi polislerden biri tarafından iteklenirken, tekme darbesiyle acı hissettiği anlaşılan göstericiden "ahh" sesi yükseliyor. Bu ses görüntüye girmeyen sivili daha çok sinirlendiriyor. Ardından içinde ağır küferler de olan, yerde yatan kişiyi hedef alan sözler başlıyor.

"A... na k..m.. Ulen oğlum Türkiye Cumhuriyeti Devleti burası, burda yaşıyon de mi.. a... k.. i.nesi.. Burada bu kadar memur var, sana yol mu verecek.. Sana kim vurmuş ya oğlum, ne bağırıyon.. a.... avradını...."

Seslerden yanında ikinci bir sivil olduğu anlaşılan bu kişi yoluna devam ederken yerden kaldırılan gösterici polislerin sıkı kontrolünde gözaltına alınıyor.

Cumhuriyet


Huzur ve güveni sağlamanın yöntemi de bu.