Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Alacağın olsun Marx, aşk olsun Adorno
  Hakan Demir

Resim Ekleme

Kant, Hegel, Marx külliyatını karıştırıyorum önce. Yok. Biraz daha eskilere Sokrates, Platon, Aristo’ya da göz atıyorum. Orada da yok. Ne varsa yine Adorno’da, Gramsci’de vardır diyorum, hayret onlar da tek kelime etmemiş. Chomsky, Zizek, Wallerstein? Onlar da bu konuya değinmemiş.

Filozoflar, düşünürler, teorisyenler her şeye değinmiş, insanlığın karşılaştığı, karşılaşabileceği her konuyu çözümlemeye çalışmış, faşizmi, kapitalizmi, sosyalizmi, ilkel toplumları irdelemiş ama yok kardeşim, bir tanesi bile örgütlü dangalaklığa karşı nasıl mücadele edilir ondan bahsetmemiş.

Yani sokak faşizmine karşı mücadele okey, Adorno Nazilerden yola çıkarak çok güzel şeyler anlatıyor. Bir yöntem devşirilebilir Adorno Bey’den. Devlet faşizmi, kolluk baskısı da tamam. Gerek Gramsci olsun, gerek Dimitrov olsun, gerekse de postyapısalcılar olsun epey anlatmışlar mevzuyu. Başına gelince alır uyarlarsın olduğun yere.

Ama bu örgütlü dangalaklık meselesinde dünyada yapayalnız kalmışız sanki. Kabataş’taki deri pantollu çıplak adamlar fantazisine inatla inananlarla, bin kere yalan olduğu ortaya çıkmış camide çilingir sofrası hikâyesine sarılanlarla, perde giyip kefenle geziyorum diye ortalıkta dolananlarla nasıl mücadele edilir?
Yazıklar olsun Batılı teorisyenler. Normal sistemlere karşı analiz kasmak kolay tabii. Yaz ekonomik girdileri, askeri durumu, yap mücadele yöntemleri önerini, ay başında al maaşı. İnsan biraz bizi de düşünür. Yere batsın üniforma olarak ekose ceket seçmiş bir cuntacının karşısında bizi teorisiz bırakanlar. Yere batsın Frankfurt Okulu da Sorbonne da.

Bir yıl geçti, bir adım ilerleyemediniz
Bana sorarsanız Gezi Direnişi’nin en fantastik yanı, iktidar cephesinin bir anlık panikle ortaya döktüğü tuhaf yalanlardı derim. O anlık panikle atılmış yalanların tuttuğu görülünce, devletin Gezi’ye karşı ana stratejisi “işkembeden sallamak” oldu.

Bir isyanın karşısında demokratik görünmek isteyen yönetim uzlaşmayı, sert görünmek isteyen yönetim de şiddeti tercih eder. Bizimkiler bambaşka. Literatüre “isyan bastırma yöntemi olarak işkembeden sallamak” kavramını kazandırmış oldular.

Onlar salladıkça kitleleri inandı, kitleleri inandıkça onlar daha da saçma sapan şeyler sallamaya başladı. Sokaklarda ağır şiddet altında mizah üretmekten geri durmayan bir direniş karşısında bir yıl boyunca “kıskananlar çatlasın” ve “gezizekâlılar”dan başka karşılık üretemeyen destekçilerine güvene güvene salladılar.
Tam 1 yıl geçti. İlk günkü argümanların üstüne tek tuğla dahi koyamadan aynen devam ediyorlar. Bir “best of saçmalamalar” yapıp bakınca iktidarıyla, gazetecisiyle, destekçileriyle koca bir kitle nasıl 365 gün boyunca uygun adım yerinde saymış çok açık görülüyor. Altlarındaki aşınmış zeminden belli:
 

“Bunlar dış mihrakların desteğini almış azılı teröristlerdir.”

Tabii ya, nasıl da fark ettiniz. 1 yıldır tüm dünya devletlerinin lojistik destek sağladığı, para gönderdiği, silah temin ettiği gözü dönmüş teröristlere karşı ülkeyi koruyorsunuz. Fakat ne hikmetse 1 yıldır birinizin burnu bile kanamadı. Azılı teröristler onca desteğe, olanağa rağmen ölüp duruyor. Yani gerçekten çok mantıklı bir tespit, en yakın mandıraya gidip doktoranızı isteyin bence.

“Hepsi vatan haini bunların.”

Canım abim, vatan nere? Nereyi vatan diye görüyorsun tam olarak. Bilal Bey hazretlerinin ucuza kapattığı arsaları mı diyorsun, gazeteci büyüklerinizin iki yalakalık yapıp kaptığı boğaza nazır yalıları mı? Anlıyorum, tarihte vatan millet hamaseti yapmadan şiddete, hırsızlığa kılıf bulabilen zalim yok da yani. Ne bileyim abi, reis bey olası bir savaşta hepinizi SİT alanına yaptırdığı kaçak villanın başına toplayıp “vatan burası iyi koruyun” dediği zaman bir daha konuşuruz bu konuyu.

“Zaten bunların hepsi elitist.”

Vallaha mı? Akbili ay sonuna yetiştiremedim diye üzülürken bunu söyleyip çok mutlu ettiniz beni ya. Allah razı olsun, fakiriz diye üzülüyordum. Dünyanın neresinde olursa olsun bir mitingte “hülooğ” narası atılınca dalga geçilir ama yine de sen haklısın tabii. Dalga geçenler aşırı elitist. Kör cahilliği gördüğü yerde istismar edip servetine servet katanlar da halk adamı, içimizden insanlar.

“Ülkenin imajını zedeledi bu çapulcular.”

Bir yıldır bu argümanı istikrarla savunabilmek muazzam başarı. Tam CNN International muhabirini canlı yayında tartaklayarak ülkeyi bir Norveç, bir İsveç seviyesine çekiyordunuz ki çapulcular gelip kendilerini gazladılar ve ülkenin imajını yine yerle bir ettiler.

“Pronökosyon yapıyorlar.”

Yerli yersiz söyleye söyleye aşındırdınız artık bu kelimeyi. Artık kimse doğru telaffuzla provokasyon diyemeyecek. Çünkü “Taksim’e gelen en kötüsüne hazır olsun” diye tehdidin kralını yaparken parka girmeye çalışan adama “provokasyon yapma” dediğinizde kelime çarpıldı.

Mutlu musunuz şimdi?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]