Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol


Dünyayı değiştirmeden dünyanı değiştiremezsin! - F. Can

Bütün bu yaşanmışlıklardan birey olarak kurtulmanın mümkün olmadığını artık görme zamanıdır. Dünya öyle bir hal almakta ki kapitalizmin tarihin çöplüğüne atıldığı bir evrede, bireysel olarak dünyamızı değiştirmek imkansızdır.

Resim Ekleme

Dünyayı bir avuç burjuvalar dışındaki milyonlar için korkunç acıların, sömürünün, sıkıntının, yoksulluğun, yozluğun alabildiğine yaşandığı bir yer haline getiren kapitalist sistemin kendisini devam ettirmesini sağlayan önemli aygıtlardan biri de kapitalist kültürdür. Bu kültürün en önemli şiarlarından biri de bireyciliktir. Düzenin medyası, eğitim sistemi ve ideolojik aygıtları sürekli bireyciliği aşılamaya çalışmaktadır. Bireysel çıkarın, kârın ve bencilliğin temel değerler olduğu bir toplumsal sistemde bireyci düşünüş şekli kendini dayatmaktadır. “Her koyun kendi bacağından asılır”, “Gemisini kurtaran kaptan” gibi atasözleri sık tekrarlanır oldu.

Günlük yaşamda kolektif yaşama alabildiğince uzaklaşarak, birbirimize yabancılaşarak yalnızlık girdabına yuvarlanıyoruz. Yardımına başvurduğumuz psikoloji bilimi de sorunları, hastalıkları bireysel temelde ele alarak kapitalist sisteme hizmet etmektedir. Bu da beraberinde yaşadığımız sorunların çözümünde ilk olarak bireysel kurtuluşu düşünmemize neden oluyor. Herkes var gücüyle yaşamın kendisine dayattığı sorunları tek başına çözmeye çalışıyor. Oysaki yaşamın pratiği bize tam anlamıyla bireysel kurtuluşun mümkün olmadığını gösteriyor. Emekçiler, ezilen kadınlar, işçiler, alt gelir grubundakiler her an akıntıya karşı kürek çeker gibi yaşıyorlar ancak hayatta kalabilecek kadar başarılı olabiliyorlar. Hayatta kalmayı başardığımız bu dünya her an karşımıza tacizi, tecavüzü, cinneti, sömürüyü, şiddeti, cinayeti, hırsızlığı, istismarı, savaşları, yabancılaşmayı…çıkartarak hayatta kalmanın anlamını sorgulatıyor. Bütün bu toplumsal sorunları çözmeye yetmeyen bireysel başarılarımız bizi kapitalistin dilediği gibi oynadığı tatminsizlikler yumağına çeviriyor.

Kapitalist sistemin bireyciliği bu kadar kutsaması boşuna değildir, çünkü onlar bireyciliğin tersi olan birlikteliğin, kolektivizmin, örgütlülüğün yerleştiği bir kültürde işlerin kendileri için hiç yolunda gitmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Birbiriyle temasa geçen, sorunları tartışan, örgütlülükler kuran, birlikte sorgulayan, birlikte mücadele eden insanların kapitalist bataklıktan çıkma şansını daha fazla yakalayacağını onlar da biliyorlar ve çok korkuyorlar. Çünkü örgütlü devrimci mücadele kitlelere yaşadığı sömürü, açlık, acı, sıkıntının kader değil kapitalist sistemin kendisidir diyor. Kurtuluş sınıfsız, sömürüsüz, bireysel çıkarın olmadığı bir sistem olan sosyalizmle mümkündür diyerek kapitalistleri korkunç bir şekilde tedirgin ediyor. Bu tedirginlik onları her türlü önlemi almaya itiyor. Bu düşünceler kitlelerle buluşmasın diye yasa ve kolluk kuvvetleriyle baskı yapıyor, zor kullanıyor, en önemlisi elindeki bütün araçları kullanarak insanların bilincini şekillendirerek varlığını sürdürmeye çalışıyor; bunun için eğitimi, aileyi, dini, medyayı, bilimi kullanıyor. Sağlıklı düşünebilmeyi, doğru sorgulamalar yapabilmeyi, kurtuluşu sağlayacak örgütlü mücadeleyi engellemeyi kapitalist dünya en önemli görev olarak görmektedir. Bütün bu yaşanmışlıklardan birey olarak kurtulmanın mümkün olmadığını artık görme zamanıdır. Dünya öyle bir hal almakta ki kapitalizmin tarihin çöplüğüne atıldığı bir evrede, bireysel olarak dünyamızı değiştirmek imkansızdır.

Kapitalist dünyanın bu oyunlarını bozmak imkansız değil çünkü bu köhne dünya çok fazla öfke biriktirmiş durumda, geriye kalan sınıf devrimcilerinin ve sınıfın partisinin kitlelerle buluşmasıdır.

Kızıl Bayrak

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]