“IŞİD ve AKP'yle mücadele bir bütündür”

Gazeteci-yazar Merdan Yanardağ, Meclis'ten geçen savaş tezkeresini, Kobane'deki IŞİD kuşatmasını, ülke çapındaki eylemleri, HDP-HDK'nın “Hükümetle birlikte çalışmaya devam edeceğiz” açıklamasını İleri Haber'e değerlendirdi.



(İleri - Haber Merkezi) Merdan Yanardağ, İleri Haber'e yaptığı değerlendirmede, “çözüm sürecinin çöktüğünü ve Kürt siyasal hareketinin celladıyla birlikte çözüm arama yanılgısından artık vazgeçmesi gerektiğini” söyledi. “IŞİD'e karşı mücadele AKP'yle mücadeleyle çevrilmeden sonuç alınamaz” vurgusunu yapan Yanardağ'ın değerlendirmeleri şöyle:

ÇÖZÜM SÜRECİ ÇÖKMÜŞTÜR: Öncelikle söylenmesi gereken şey şu; AKP ve Kürt siyasal hareketinin geliştirmeye çalıştığı çözüm süreci bence çökmüştür. Türkiye'de tarihsel gericilikle demokratik ve adil bir çözüm arama anlayışı zaten büyük bir hataydı. Bu hata bütün sonuçlarını bugün ortaya koydu.

AKP, IŞİD'İN AKRABASI: Siyasal İslamcı AKP iktidarının Kobane'ye yardım etmesi zaten beklenemezdi. Bu iktidar kendisini IŞİD'in ideolojik akrabası olarak değerlendiriyor. İslamcı yazarlar okunursa, bu anlayış daha da net ortaya çıkıyor.

KÜRTLERİ MÜSLÜMAN OLARAK GÖRMÜYORLAR: IŞİD'e müdahale gündeminde 'Müslümanın Müslümanla savaşması günahtır' gibi yorumlar yapılıyor. Bunları yazanlardan biri de Ali Bulaç'tır. Burada enteresan olan Kürtlerin Müslüman olarak görülmemesidir. Aslında burada Müslüman olarak görülmeyen laik, aydınlanmacı bir kökeni olan PKK'dir.

TEZKERE ESAD'A VE PYD'NİN TASFİYESİNE YÖNELİK: Meclis'ten geçen tezkere IŞİD'in tasfiye edilmesine yönelik değildir. AKP, siyasal İslamcı bir rejim yerleştirmeye çalışırken, Kürt hareketini bir yandan yedeklemeye bir yandan da laik karakterli Kürt örgütlerini tasfiyeye yöneliyor. Kobane'de de PYD'yi tasfiye etmeyi bekliyordu. PYD'nin IŞİD tarafından tasfiye edilmesini bekliyordu. Tezkerenin de Esad'a ve PYD'nin tasfiyesine karşı olduğu net bir şekilde ortaya çıktı.

GERİCİLİKLE YAN YANA DÜŞMEK FELAKET GETİRİR: IŞİD, Suriye'ye karşı müdahalenin bir bahanesi haline getirilmeye çalışılıyor. Ancak Suriye Ordusu, Rojava'daki Rojava'daki Kürt otonom bölgelerinde PYD'yle birlikte fotoğraf veriyor. Buna dikkat çekmek gerekir. Türkiye'de liberalizmle ağır bir şekilde kirlenen sol kesimlerin ve Kürt hareketinin bir kez daha düşünmesi, Türkiye'nin ve bölgenin ilerici, aydınlanmacı birikimiyle birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bölge gericiliğiyle yan yana düşen her pozisyonun felaketle sonuçlanacağı ortadadır. Son dramatik olayların da bu durumun anlaşılmasına katkıda bulunmasını umuyorum.

MUHALEFETİ AKP'YE YÖNELTMEK GEREK: Yapılması gereken muhalefeti net bir biçimde AKP'ye yöneltmektir. Dinci, faşist bir diktatörlük kurulmasına karşı mücadeleye çevirmektir. Kürt hareketinin Gezi sürecinde yaptığı hatayı görmüş olduğunu umuyorum. IŞİD'e karşı mücadele AKP'ye karşı mücadeleye çevrilmeden sonuç alınamaz.

KÜRT HAREKETİ GEZİ'DEKİ HATASINI GÖRMELİ: Abdullah Öcalan, İmralı'da yapmış olduğu bir avukat görüşmesinde, 'Biz sokağa çıkmış olsaydık AKP Hükümeti devrildi' demişti. Evet, kardeşim çıksaydınız sokağa çıkmanız gerekiyordu. Çıkmadınız ve dinci gericilikle Türkiye'nin ilerici, devrimci güçlerinin karşı karşıya geldiği bir alanda kendinizi geriye çektiniz ve fiilen AKP rejiminin yanında durdunuz. Bu Öcalan'ın sözleriyle sabittir. Bu hatayı görmüş olduklarını umuyorum.

HDP'NİN AÇIKLAMASI SİYASİ KÖRLÜK: HDP-HDK'nin “Hükümetle birlikte çalışmaya devam edeceğiz” açıklaması büyük bir siyasi körlüktür. Kürt hareketinin halen bölgenin ve Türkiye'nin ilerici güçleriyle birlikte hareket etme iradesini ortaya koyamadığını göstermektedir. Çok büyük bir hatadır. Bu büyük yanlıştan döneceklerini umuyorum. Aksi halde Türkiye'nin 200 yıllık aydınlanmacı, ileri, anti-emperyalist damarından koptukları anlamına gelir. Zaten liberalizmle kirlenen solun bir kısmı bu birikimden kopmuştur. Bu açıklama talihsizdir halen cellatlarıyla birlikte çalışabileceklerini düşünüyorlar. IŞİD'e karşı mücadele AKP'ye karşı mücadeleye çevrilmeden sonuç alınamaz. 'Hükümetle birlikte çalışacağız' demek büyük bir siyasi körlüktür.

HİZBULLAH, AKP'NİN BÖLGEDEKİ DERİN YAPILANMASI: Son olaylarda yaşamını yitirenlerin çoğu Hizbullah'la olan çatışmalarda ölmüştür. Hizbullah, AKP derin devletinin Kürdistan'daki bir parçasıdır onun bölgedeki bir ifadesidir. AKP'nin, Hizbullahla ilerici Kürt hareketi arasındaki bir çatışmada doğru bir tutum alacağını sanıyorlarsa çok yanılıyorlar. AKP'li milletvekillerinin Hizbullah derneklerinden çıkmadıklarını, Hizbullah'ın referandumda 'evet' dediğini çok iyi biliyoruz. Bu gerçek ortadayken HDP-HDK'nın açıklaması son derece yanlıştır.

GEZİ'DE ORTAYA ÇIKAN BİRLİK ZEDELENMEMELİ: Diğer yandan, bölgede Türk bayrağının yakılması, Atatürk heykellerinin parçalanması ya da sivil insanlara yönelik bazı şiddet eylemlerinin de mahkum edilmesi lazım. Yanlış bunlar. Siz yardım talep ettiğiniz ulusun sembollerine ve değer verdiği simgelere saldırırsanız böyle bir yardım talep etme hakkını da kaybetmiş olursunuz. IŞİD gericiliğine karşı mücadele her şeyden önce bir insanlık görevidir. Çünkü Ortaçağ artığı güçlerin saldırısı insanlığa karşı bir saldırıdır. Türkiye devletinin IŞİD saldırısı altındaki Kürtlere yardımı bir lütuf değil bir insanlık görevidir. Yalnız bu yardımı talep edenlerin de yaptıkları eylemlerde sıradan halka sivil halka yönelik şiddet kullanmaları son derece yanlıştır. Şiddeti kör bir eyleme dönüştüğü andan itibaren asıl zararı onu gerçekleştirenlere verecektir. Türkiye'de böyle bir tehlike de vardır. Gezi'de ortaya çıkan mazlumların birliğinin, ülkenin ilerici, sol, aydınlanmacı güçlerinin birliğinin zedelenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünüyorum.

Kürt hareketinin AKP'ye yönelik eleştirilerini samimi bulmuyorum. Erdoğan'ı mecliste ayağa kalkarak alkışlamak neyin nesiydi? AKP ile kürt halkına ve Türkiye'ye barış götürüleceğine inanmak doğru muydu? Bugün AKP'ye IŞİD ile berabersin, onlara destek veriyorsun diye eleştirmek, çözüm süreci bitmiştir demek, gerillaları geri gönderdik demek çok anlamsız. Birlikte barış görüşmeleri yapılan bir siyasi partinin ne olduğu belliydi. Bence de çözüm süreci çökmüştür. 15 Ekim tarihinin anlamı bence hala açık kapı bırakmak ve AKP'ye olan umudun korunması demek.