Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
03.01.2015- 16:18

Barış Atay'a linç devam ediyor


Twitter üzerinden paylaştığı bir fotoğrafa, "fotoğraftaki anneyi bulunuz" yazdığı için AKP'lilerin tehditlerine maruz kalan Barış Atay'a uygulanan linç devam ediyor.

Resim Ekleme

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçaslan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun 2015 yılının ilk doğan bebeğinin ailesinin yanında çektirdiği ve annenin kara çarşaflı olarak fotoğraf karesinin köşesine itilmesini eleştiren paylaşımı ve yorumu nedeniyle köşesinden Barış Atay'a, "Biz senin anana bir şey demeyelim, sen de bizimkine dil uzatma" diye seslendi.

Sosyal medyada AKP'liler tarafından tehdit mesajları alan Atay'ın, daha sonra yaptığı "Ben kimsenin tercihine asla laf etmedim ama kadını yok sayan,en mutlu gününde bir foto karesinin köşesine iten zihniyete hep hayır diyeceğim" yorumuna rağmen Kılıçaslan köşesinde Atay'ın 'bu, bu haliyle annelik falan yapamaz' şeklinde yorum yaptığını iddia etti.

Kılıçaslan köşesinde yaptığı yorumların ardından, "Şimdi bu yazıdan sonra ‘yandaş medya yazarından linç girişimi’ diye başlık atacak medyaya da bir çift sözüm var. Benimkisi linç değil, kendini özgürlükçü zanneden bir faşistin ifşası. Bunu da böylece yazın e mi?" diye yazdı.

Kılıçaslan'ın bugün yazdığı "Bir faşist: Barış Atay" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:


Oyuncu olduğunu sonradan öğrendiğim Barış Atay isimli biri sosyal medyada bu fotoğrafı paylaşıp şöyle yazmış: ‘Fotoğraftaki anneyi bulunuz.’

‘E, abi anne o fotoğrafta ya, kör müymüş bu adam?’ diye soracaklara detay vereyim. Efendim, Meryem Azra bebeğin annesi Hamdiye Hanım, çarşaflı. Dolayısıyla bu Barış Atay, ‘fotoğraftaki anneyi bulunuz’ derken kendince şey yapıyor. Neydi o kelime? Şey yahu. İroni işte.

Eh, sosyal medya burası... Tesettür parantezinde Türkiye’deki insanların yarısının, belki de yarısından fazlasının annesine benzeyen bir kadına ‘bu, bu haliyle annelik falan yapamaz’ göndermeli bir hakaret yollarsan insanların eli armut toplayacak değil ya. Onlar da başlıyorlar karşı hakaretlere, küfürlere, tepki ve tehditlere. Tabii bu arada medyamız da durumu fark edip başlıyor haber yapmaya. Kimi ‘ünlü oyuncu yandaş basın tarafından linç ediliyor’ diyor haber başlığında, kimi de ‘ünlü oyuncudan terbiyesizlik’ manşetini uygun görüyor.

Sonra? Sonra Barış Atay, attığı tweeti silip hakkında çıkan haberlere karşı öyle açıklamalar yazıyor ki, insanın ‘yahu Barış yoldaş, keşke o tweeti silmeyeydin de, o açıklamaları da yazmayaydın, sen ne yaptın yahu?’ diyesi geliyor.

Hadi şu açıklamaları okuyalım: ‘Bu tweetten kadına, giyimine, dine hakaret çıkarmak tek kelimeyle manipülasyondur. Önce ‘kadın çalışmamalı’ diyen bakanı eleştirmenizi beklerdim. Din üzerinden manipülasyon yapıp hepimize saldıranlara alıştık da kendine solcu diyenlere hiçbir şey demiyorum artık. Yine de bilmeden kırdığım bütün kadınlardan özür dilerim. Ben kimsenin tercihine asla laf etmedim ama kadını yok sayan, en mutlu gününde bir foto karesinin köşesine iten zihniyete hep hayır diyeceğim.’

Şeyin, neydi aklını sevdiğimin adı, hah, Barış’ın özrü kabahatinden beter gördüğünüz gibi. Zira hepimizi aptal, gerzek, okuduğunu anlamaktan aciz insanlar olarak konumlayıp alayımızın zekâsıyla dalga geçmeye çabalıyor.

Sevgili şey. Rahat ol. Sen çarşaflı bir anneye hakaret ederken, bunu da o kadının ‘yaşam tercihleri’ üzerinden yaparken hepimiz ordaydık. Dolayısıyla dilediğin özrün komik bile olamayacak denli pespaye olduğunun hepimiz farkındayız.

Bak sana bir örnek vereyim. Ben senin annenle bir fotoğrafın üzerinden ‘Barış Atay’ın anasını bulunuz’ yazsam bunun ucunun nereye gideceğini bilir, bu yazdığım şeyin arkasında durabilecek ‘delikanlılığı’ gösterebilirdim. İnsanların yaşam tercihlerine hakaret ettiğinde senden de zekâmıza hakaret etmeni ya da topu bakana atmanı değil, yazdığının arkasında durabilmeni beklerdim.

sol

umut  |  Cvp:
Cevap: 1
05.01.2015- 09:21

Bir süre daha sevgili Barış
Emrah Akansu  


Çocuk babasının kucağında, baba ayakta, kamera onlara odaklanmış. Anne de arkada, yatağın üzerinde doğrulmuş, çarşafıyla oturuyor. Fotoğrafın kenarındaki karanlık bir leke gibi görünüyor.

Barış da soruyor; Resim’deki anneyi bulunuz.  

“Kadın’ın kariyeri annelik olmalı” diyenlerin düzenine isyan eden bir sanatçının, “kariyerinin” ilk günündeki bir annenin, fotoğraf karesine karanlık bir leke gibi yansımasına isyanı olarak okudum ben.

Hatta bebeğin tulumunun pembesi ile annenin çarşafının karası arasındaki tezat bana Nazım’ın bir şiirini hatırlattı;   “kadınlar, bizim kadınlarımız… Sanki hiç yaşamamış gibi ölen / ve soframızdaki yeri / öküzümüzden sonra gelen”

“Kararmasın” diye mırıldandığımı hatırlıyorum, “ne bebeğin giyeceği, ne de geleceği…”

Sonra fark ettim ki epey büyümüş mesele. Gericiler Barış’ı dillerine dolamışlar, ne dinsizliğini bırakmışlar ne faşistliğini… Küfür kıyamet…

Sinir bozucu gerçekten… “Faşist” diye kalem oynatan İsmail Kılıçarslan isimli Yeni Şafak yazarı, Ahmet Atakan öldürüldükten sonra, “Yok yahu, devrimin olgunlaşması için bir yöntem olarak dava arkadaşını öldürecek adam yoktur Türkiye’de. Var mıdır yoksa?” diyecek kadar alçak, Berkin öldükten sonra “Polis şiddetine de hayır, Berkin’in ölümü üzerinden ellerini ovuşturan azgınlığa da” diyecek kadar yüzsüz, Soma katliamında, madende kaçak çalıştırılan 15 yaşında çocuklar olduğu gündeme geldiğinde, “15 yaşında bir çocuğun madende ne işi var ne demek biliyor musunuz? Yokluğu yoksulluğu bilmeyen şımarık bir itsiniz demek” diyecek kadar misyonuna sadık bir satılmış kalem. Bu yüzden, Barış’ın bu ve benzeri kalemlerin mürekkeplerinin üzerinde leke bırakmayacağını zaten bildiğini ve yazılanları, en fazla yazanlar kadar ciddiye alıp geçeceğini düşünüyorum.

Diğer taraftan şöyle dikkatli bakınca, iki ayrı tepki daha dikkatimi çekti;

Birincisi gericiliğe karşı verilen tepkileri Kemalizm olarak yuvarlayıp, bunları da faşizm kümesinde birleştirenler ki, bunlar Barış’ın tweetine dair Yeni Şafak yazarıyla neredeyse ağız birliği içindeler.

İkincisi de gericiliğe karşı her tür tepkiyi “Müslüman mahallesinde salyangoz satmayalım” titrekliğiyle reddeden, boşa düşürmeye çalışanlar.

Ben bu iki tepkiyle açığa çıkan akıl yürütmenin artık “bizim cenah” sayılmamaları gerektiğini, en hafif tabirle akıl tutulması yaşadıkları için izole edilmeleri, hatta biraz daha ileri giderek, gericiliğe meşruiyet katıp, AKP’nin ömrünü uzattıkları için karşı kıyıya doğru salıverilmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Özgürlüklerine sahip çıkıp meydanları dolduran ve Türkiye’nin gericileştirilmesine itiraz eden milyonlar AKP’den kurtulmak için solu göreve çağırırken, solun kendi değerlerine, laiklik ve özgürlük mücadelesine dair tereddüt yaşamasına kesinlikle izin vermeyelim.

Gericilerin saldırıları ancak “acaba bir yerlerde hata mı yapıyoruz” diye düşünmeden göğüslenebilir.

Daha önce Engin Ardıç için yazmıştım, “Her köpek sahibine göre havlar” diye…

Hepsinin ipini elinde tutan, Berkin Elvan’ı terörist ilan edip, acılı annesini kalabalıklara yuhalatan bir sahipleri oldukça, Barış Atay da namuslu, devrimci bir sanatçı olarak,“#BerkinElvan16Yaşında Kara gözleriyle gülümseyişine kıyanlar, hala yerinde...” demeye devam ettikçe, bu karşı devrimci güruhun havlamalarına bir süre daha tahammül edecek…

En azından hep birlikte, sahiplerinin evlerini başlarına yıkana kadar, bir süre daha sevgili Barış.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 2
05.01.2015- 10:32

Bu ülkede gericilik köşebaşlarını tuttuğu sürece bu linç kampanyaları hiç eksilmeyecek. Sıra Barış Atay'a geldi, yarın kim bilir kimler girecek potaya. Meydanı bu adamlara ve bu adamların kuyruğuna takılanlara bıraktığımız sürece bu linç kampanyalarının önünü alamayacağız. Bugün biryerden başlanacaksa BHH'ye destek vermekten başka çıkar yolu yok. Çünkü bu linç kampanyalarını düzenleyenlerin zihniyeti iktidarda bulunuyor. Onları oradan alaşağı etmedikçe bu ülkede hep bu adamların borusu ötecek.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]