Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

11.05.2016- 07:17


AKP içinden medet umanlar...

Ahmet Abakay



Yazık,

Birçokları bu yönetimden kurtulmak için AKP-B’ye umut bağlamış.

AKP’nin B takımına yani.

Bu takım partilerinden, hükümetten memnun değilmiş.

Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ali Babacan gibileri. Son olarak da bunlara Ahmet Davutoğlu eklendi.

Bu takım AKP iktidarına karşı değiller. Sadece koltuklarını kaybettikleri için RTE’ye gönül koydular. ”Abi niye bana böyle yaptın yaa” diyen dava arkadaşları.

Bunlar, kanlı diktatörlüğün suç ortakları.

Dikkat edin hiçbiri ortaya çıkıp açık açık konuşmuyorlar da. Sinsi şekilde kendilerine yeniden görev verilmesi umudunu taşıyorlar. Bunların yakınları devletin önemli kadrolarına yerleştirildi. Bülent Arınç, yüksek yargıya adamlarını yerleştirdiğinde, “Allah verdikçe veriyor” diye sevinç çığlıkları atıyordu.

Bunların RTE ile de AKP iktidarının uygulamaları ile de ayrı düşündükleri hiçbir temel konu yok. Olmadı.

Bunlar, 1965lerde komünizmle mücadele derneklerinden gelen, tarikat, cemaat kurumlarında yetişen, ” Kanlı Pazar” cinayetlerinde deney kazanan kişiler.

12 eylül darbe sürecinde Uğur Mumcu “Rabıta” olayını Cumhuriyet'te yazmıştı. Sonra kitabı yayınlandı.

Mumcu, 12 eylül sürecinde Türkiye’nin Avrupa ülkelerindeki din görevlilerinin maaşlarının Suudi merkezli Rabıta adlı örgütün ödediğini ortaya çıkardı, yazdı.

Bunlar o gün de darbe destekçileriydi.

Bugün de darbeciler.

14 yıldan beri Rabıta’cılar bu ülkede iktidarda.

Bu takım bu iktidara karşı bayrak açamaz. İktidardan çıkarları var.

Bu takım da eski ortakları Feto’cular da hepsi, “17-25 aralık” olarak simgelenen devlet, hazine soygununun ortakları. Devlet kadrolarının paylaşımının ortakları.

Kadroların ele geçirilmesinde ve hazinenin soyulmasında anlaşamadılar.

Bunlar AKP iktidarına bayrak açamazlar.

Çünkü temel duruşları, ideolojik olarak beslendikleri ocak aynı.

Bunlar anti komünist'tirler. Anti Laik'tirler. Nitekim, TBMM Başkanı İ.Kahraman, “artık Laikliği anayasadan çıkartalım” dediğinde, toplumun tepkisi fazla görünür olunca, “kişisel görüşüdür” deyip olayı kapattılar.

Bunların hepsi faili meçhul, faili belli cinayetlerin suç ortaklarıdır.

Roboski (Uludere) katliamında, bu dosyanın kapatılmasında birlikte oldular. İçlerinde tek itiraz eden olmadı.

Bunlar, Alevi toplumunun zorunlu din derslerinin kaldırılması, Cemevlerinin tanınması başta olmak üzere taleplerinin hep karşısında birlikte oldular. Hepsi Diyanet Başkanı'nın saldırgan fetvalarının arkasında durdular.

Bunlar, ülkenin Suriye iç savaşının yaratılmasında rol oynadılar, IŞİD başta olmak üzere bölgedeki cihatçılara silah, eleman yardımlarını birlikte örgütlediler.

Bu takım iktidara bayrak açamaz.

Bunlar iktidarın yan kuruluşu Ensar vakfında çocukların tecavüze uğramasına ses çıkarmadılar. Bu konuda ağızlarını açmadılar. Tecavuzcülere açık destek verdiler.

Bunlar demokrat değiller.

Liderleri RTE “Anayasa bekleme odasına alınmıştır”, “artık Türkiye’de parlamenter rejim fiilen yoktur, hukuken de gereken düzenleme yapılması gerekir” dediğinde, yani Anayasayı tanımıyorum diye açıklama yaptığında susanlar bunlardır.

Anayasayı fiilen yok sayanlar bunlardır.

Daha önce Türk Ceza yasasının 146. Maddesi vardı. Bu madde “Anayasanın tamamını veya bir kısmını ihlal edenler TBMM’yi vazifesini yapmaktan men edenler idam cezasına mahkum edilir.” hükmünü içeriyordu.

Bağımsızlık, demokrasi, Sosyalizm mücadelesi veren Devrimci gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'ın yargılandığı, idam edildiği de bu maddedir.

İdam kalkınca o madde değiştirildi. Şimdi onun yerine konulan TCK’nın 309. Maddesi yürürlükte. Aynı nedenlerle, yani anayasayı ihlal edenlere ağırlaştırılmış müebbed hapis cezası öngörülüyor.

Bu takım ve liderleri anayasayı tanımıyorlar. Her gün ihlal ediyorlar.

Bunların topu özgürlük düşmanı, emek düşmanı, basın ifade özgürlüğü düşmanı.

AKP’den medet umanlar, bu gerici iktidar yöneticilerinden demokrasi kırıntısı bekleyenler çok oldu. Bunların bir kısmı şimdi,” aldatıldık, aldatıldık, kandırıldık” diye inleyerek dolaşıyorlar.

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 1
11.05.2016- 12:30

Çaresizlikten çare aramak. ANADOLIDA kuyuya düşen yılan sarılır derler.

Evet sağ siyesette güçlü bir bölünme aranıyor bu AKP içinde veya AKP dışında örneğin MHP de muhaliflerin güçlenmesi ile.

Bu düşünce elbette kurtuluş düşüncesi değil ama egemen güçlerin arasında uzlaşmaz çelişkinin çıkması ve bu çelişkinin giderek büyümesi devrimci güçleri kendine getirmez mi .Birinci dünya savaşı öncesi bazı devletlerin çıkar çelişkisine düşmesi sonucu Rusyada bir boşevik hareketi çıkmadı mı. Bu hareket dünyayı değiştirecek bir eylem (devrim) gerçekleştirmedi mi.

Türkiye öyle bir ülke ki genel seçmen kalitesi sağcı olcular % 32 yi aşamıyor iki güçlü sağ parti sol bir siyasi anlayışa iktidar imkanı tanıyor bu tarihlerden bu ya böyle.
Bu ükle insanı kültürel anlamda oportonist din ticareti müşteri buluyor milliyetçilik de öyle liberalizm sosyal demokrasi ancak amartide kalıyor.

Böyle bir toplumsal yapıda ancak aradan sıyrılabilir. Bir kaç seçimdir görüyoruz ne yapılsa ne söylense CHP % 25 i aşamıyor CHP dışı solculuk % 1-2 lerle ölçülüyor.
Sağda bir güçlü bölünme umut taşıyor her keste o umuda sarılıyor.

Sn Abakay söylediğin her şeye katılmamak mümkün değil ama doğrular pek işe yaramıyor. Eldeki malzeme bu.
eğer hükümet kurmaya yönelik politikalar üretiliyorsa eldeki malzemeleri kullanacaksın başka çare yok Eğer iktidar olmak istiyorsan uzun soluklu sabırlı iyi örgütlenilmiş bir yapı kurup siyasi bir kriz bekleyeceksin.
Bu krizi iyi değerlendirip bütün yapıları değiştirerek yeniden yapılanmanın programını yapacaksın. Elbette bu iş sadece senin en iyisi olmanla olmayacak dünya koşulları da sana yardım edersen yeni bir dünya kurulacak.

Ama şu anda hiç bir örgüt o derecede düşünmüyor öyle bir yapılanmaya girmiyor .

O zaman AKP de bölünmeyi veya güçlü sağ örgütlenmenin çıkmasını beklemek en aklıllıca olanıdır.

Her şeyin bir başlangıcı bir zirvesi ve sonu vardır bütün göstergeler AKP içinde çıkar çatışmasının büyüdüğünü gösteriyor AKP daha dar kadrolarla ve daha az insanla yönetilmek istenmekte bu da kavgayı büyüteceği düşünülüyor.
Onun için muhalif düşüncenin beklenti içine girmesi gayet mantıklıdır.

İşte profili düşük profilli ve çantası her an hazır durana başbakan sıparişi   bu işin görüntüsüdür. Tek veya oligarşik bir yönetim bir çok insanın canını sıkacaktır bir çok insan için gelecek tehditidir.
Bu düşünce biçimi sadece siyasette kalmayacak ekonomiyede sirayet edecektir paylaşma zorlaşacak ve kopuş beklenecektir İşte o beklenen kopuşun bir adresi gerekiyor.

O adres hiç sol örgütler olmayacak yine sağdan bir adres gerekli.

Tek hesap bunun için yapılıyor. Eskiden bu tür krizleri muhtıralar ve darbeler çözerdi şimdi öyle bir umut görülmediği için şans başka yerde aranıyor.

Bizde krizden ne çıkarabiliriz onu düşünelim.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]