Burjuvaziye yasak getirilecek denirken her seferinde ''yok siz düşünce özgürlüğünü kısacaksınız'' deniyor. Özellikle mi yapılıyor, özel mülkiyet yasağına karşı mı çıkılıyor, anlamadım.
Savunduğunuz şeyin fiilen ifade özgürlüğünün ortadan kalkması anlamına geldiğini tahmin etmek pek zor değil. Zira, aynı mantıkla, yani "bu adamın ortaya koyduğu fikir ürünleri (makale, kitap, resim, film vs.) devrim için tehlike oluşturuyor" gerekçesiyle yalnız burjuvazinin sözcülüğünü yapanların değil, yönetici bölüğün hoşlanmadığı herkesin -sosyalist, liberal, muhafazakar... ama herkesin- susturulmasını mümkün kılacak baskıcı bir ortam yaratmış oluyorsunuz. Bu olasılığı gerçekçi bulmuyor oluşunuz, mutlak iktidarı eline geçirecek olan parti önderlerini, -hiçbir koşulda adaleti şaşmayan ilahi varlıklar gibi- iktidarın yozlaştırıcı etkisinden vareste düşünmenizden kaynaklanıyor olabilir. Fakat pratik yaşam bu denli iyimserliği hak etmez, soyut düşüncede kurduğunuz dünya somut gerçekliğin "kötücül" koşullarına indiğinde çoğu kez sizi yanıltır.
senin ifade özgürlüğü dediklerinden bir örnek verir misin. buruvazinin özgürlüğü kısıtlandığında sana göre hangi ifade özgürlüğü kısıtlanabilir?
Burada bence burjuva düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasını eleştiren arkadaşların takıldığı nokta;ya burjuva düşünce özgürlüğü kısıtlanması bahanesi altında iş yönetime belli ölçülerde muhalif yada muhalif olmasa bile yönetimin belli nedenlerle rahatsız olduğu kimselerin düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasına varırsa. Bana göre burjuva düşünce özgürlüğü devrimle birlikte ortadan kaldırılmalı. Yani üretim araçlarının özel mülkiyetini, burjuva liberalizmini savunan, insanların yeniden sömürü çarkına hapsolmasına hizmet edilebilecek fikirler engellenmeli. Ama devrimden sonra parti kademelerinde yozlaşma tehlikesinin var olabileceğini düşünebiliyorsak bu yozlaşan iktidarın sadece kendi çıkarlarını koruma odaklı yasakları gerçekleşirse o zaman ne olacak? O zaman odaklanmamız gereken nokta parti kademelerindeki yozlaşmanın nasıl engellenip, halkın nasıl daha fazla politize edilebileceği yada politikanın özel bir yetenek olmaktan çıkıp artık toplumsallaşmasının nasıl hızlandırılabileceği. Bu ikisi yapılabilir yani yozlaşma ve halkın katılımcılığı süreç içinde git gide arttırılırsa burjuva fikirlerin yasaklanması ve toplumun üzerinde git gide etkisini kaybetmesi daha doğru bir çizgide ilerler. Ama parti kademelerinde yozlaşma engellenemezse yasaklanan burjuva düşünce özgürlüğü değil toplumsal fikir üretimi olur.
Bu ileti en son proletersosyalist
tarafından 25.06.2015- 19:03 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Partinin yozlaşma tehlikesi ile veya devlet bürokrasisinin kalıcılaşması konusunun burjuva özgürlükerini savunma ile bir ilgisi yok. İki ayrı konuyu birbirine karıştırıyoruz. Yıkılmış, iktidardan uzaklaştırılmış burjuvaziye soluk verme, güç verme anlamına gelen burjuva özgürlüğünün yasağı sosyalist sistem için meşrudur. Özel mülkiyeti zorla kaldırma faaliyeti içine girip özel mülkiyeti savunan bir ideolojiye serbestlik tanımayı savunmak bir çelişki değil mi? O zaman neden devrim yapılıyor, neden burjuvazinin mülküne el konuluyor?
Tamam ben buna itiraz etmiyorum. Özel mülkiyeti savunma özgürlüğü yasaklansın. Yalnız dediğim şu; parti yozlaşırsa kendi yoz iktidarını korumak isteyenler ya her işine gelmeyen fikre işte bu burjuva özgürlüğünü savunuyor derse. O zaman ne olacak? Bunun önüne nasıl geçilebilir?
Bu ileti en son proletersosyalist
tarafından 25.06.2015- 19:41 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Parti yozlaşıyorsa burjuvaziye yasak konulsa ne olur konulmasa ne olur? Burjuvaziye yasak konulmayınca partinin yozlaşma tehlilkesini ortadan kaldırmış mı oluyoruz? Burjuvaziye yasak konulmasını istemeyenler aslında sol gösterip sağ vurmak isteyenler?
20 yy sosyalizminde görülen parti yozlaşmaları. Ve parti bu yozlaşmayı popülerizmle haletmeye çalışması. Yani insanlara bol bol emeğinin karşılığında para vermesi.
Ancak bol bol para(değişim nesnesi ) ne yazık ki alınacak ortalıkta mal olmamasını doğrmakta.
Herhalde şimdi emek satfedene bol bol para vermeye karşı çıkan olarak tanımlanmayacığız değilmi?
Proleter diktatörlüğü devlet dediğimizde akla hemen şu geliyor , bireylerin ensesinde boza pişiren sosyalist devlet anlıyoruz. Geçirilecek evrimsel ,o arada olacak mücadeleyi unutuyoruz gibi geliyor bana. Sosyalist devletti ancak biz böyle anlamıyoruz ki. Bireylerle ne işi olabilir. Bilhasa bireylerin toplumsal aidiyatlarını koparmasına onu bireysel anlamda özgürleştirmesine ,o bu şıh şeh,o bu kabile ,ulus yada sınıf bağımlılıkllarını yok etmeyi sağlamaya çalışan ,bireyin özgürce düşünmesini sağlayan ekonomik ve siyasal bağımsızlık koşuları yaratan olmalıdır . Bunu da yapacak olan seçkinci parti değil ,toplumsal mücadelede bilurlaşan ,nitelikli toplumsal temsilcileri olan parti olabilir. Bunlar hayatın içinden çıkan çıkanlar olabilir. Tepeden atananlar değil.
Ancak bu bireyseleşme ,bireylerin atomlanması değil ,tersi toplumsallaşması ,toplumsal örgütlülik içinde olamsını teşvik eden ama o toplıumsalık içieriğinde bireyin birey olarak var olması. İşte bana göre proletrya diktatörlüğü. Yani toplumsal içerikli diktatörlük.
Bu ileti en son owert
tarafından 25.06.2015- 23:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Özel mülkiyeti zorla kaldırma faaliyeti içine girip özel mülkiyeti savunan bir ideolojiye serbestlik tanımayı savunmak bir çelişki değil mi? O zaman neden devrim yapılıyor, neden burjuvazinin mülküne el konuluyor?
Niye çelişki olsun? Biz, burjuvazinin üretim araçları üzerindeki özel sahipliğini, liberal öğretinin söylediği gibi bir özgürlük değil de, tersine halkın büyük çoğunluğunu köleleştiren bir adaletsizlik düzeni olduğu için kaldırmıyor muyuz? Aynı gerekçeyle, yani özgürlük adına, ifade hürriyetine bile saygının olmadığı tek sesli bir toplum, despotik bir yönetim reddedilmelidir, diyorum. Çelişkiye düşenler bunun aksini savunanlar olabilir ancak.
Bu ileti en son yaban-adamı
tarafından 26.06.2015- 01:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Burjuvaziye yasak getirilecek denirken her seferinde ''yok siz düşünce özgürlüğünü kısacaksınız'' deniyor. Özellikle mi yapılıyor, özel mülkiyet yasağına karşı mı çıkılıyor, anlamadım.
Savunduğunuz şeyin fiilen ifade özgürlüğünün ortadan kalkması anlamına geldiğini tahmin etmek pek zor değil. Zira, aynı mantıkla, yani "bu adamın ortaya koyduğu fikir ürünleri (makale, kitap, resim, film vs.) devrim için tehlike oluşturuyor" gerekçesiyle yalnız burjuvazinin sözcülüğünü yapanların değil, yönetici bölüğün hoşlanmadığı herkesin -sosyalist, liberal, muhafazakar... ama herkesin- susturulmasını mümkün kılacak baskıcı bir ortam yaratmış oluyorsunuz. Bu olasılığı gerçekçi bulmuyor oluşunuz, mutlak iktidarı eline geçirecek olan parti önderlerini, -hiçbir koşulda adaleti şaşmayan ilahi varlıklar gibi- iktidarın yozlaştırıcı etkisinden vareste düşünmenizden kaynaklanıyor olabilir. Fakat pratik yaşam bu denli iyimserliği hak etmez, soyut düşüncede kurduğunuz dünya somut gerçekliğin "kötücül" koşullarına indiğinde çoğu kez sizi yanıltır.
Sn.yaban-adamı;
Üzüm yemek mi istiyoruz, bağcıyı dövmek mi? Yorumlarınız o yöne doğru yol almaya başladı. Sosyalist bir Cumhuriyet'ten sözediyoruz, muz cumhuriyetinden değil. Sosyalist Cumhuriyet'in de yasaları, kuralları olur, anayasası olur bu anayasada burjuvazinin ideolojik, politik ve ekonomik alandaki faaliyetlerine kısıtlar ve/ veya yasaklar getirilir. Çünkü burjuvazinin yüzlerce yıllık tahakkümüne son verilmek isteniyor, çünkü sosyalizm böyle bir şey. Nokta! Sosyalistler için kuruculuk döneminin anlamı budur. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa bu süreçte o yapılır. Devrim de zaten bu amaçla gerçekleştirilir. Sosyalist devrimin başkada bir amacı yoktur. Sosyalist devrim burjuvazinin tahakkümünün son bulması ve komünizme yürüyüşün başlatılmasıdır. Sosyalistler devrimden önce de devrimden sonra da yapılması gerekenlerin en başına bunu yazarlar. Bu gerçekleştirilmeden komünizme yürüyüş gerçekleştirilemez. ''Toplum'' veya ''insanlar'' bunu kendiliğinden yapamaz. Bu yüzden devrim öncesinde partiye, devrim sonrası parti ve devlete ihtiyaç var. Parti sınıfın öncüsü, ve aklı, devlet de sınıfın baskı mekanizmasıdır. Partinin yozlaşması, devletin kalıcı bir bürokratik nitelik kazanmasını önleme konusunda duyarlı olmak başkabir şey, çeşitli gerekçeler yaratarak burjuvaziye devrimden sonra bile alan açmayı istemek başka bir şeydir. Elmalarla armutları karıştırmamak gerek. Başta söylemiştim, sosyalizm sosyalist olduğunu savlayanlarla farklı, olmayan kişilerle farklı tartışılır. Burada anlatılmaya çalışılanlar sosyalistler için anlam taşır. Çünkü Marks ve Lenin çizgisi dediğimiz bilimsel sosyalizmde devrim sonrası sosyalist kuruculuk komünizmi amaçlayan bir süreçtir. Sosyalist uygulamaların doğrultusu ve yönü de budur. Sosyalist demokrasi denilen şeyin temelinde de bu vardır. Proleter diktatörlük de gerçekte proleter demokrasidir. Burjuva demokrasisi ile hem biçimsel ve hem de nitelik farkı vardır. Bu demokraside burjuvaziye yaşam hakkı tanınmadığı gibi, onu yeniden ayakları üstüne dikecek '' açılımlara'' da izin verilmez.
Verilmemelidir.
Bu ileti en son melnur
tarafından 26.06.2015- 01:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.