Kadir Topbaş, Melih Gökçek, Binali Yıldırım Bunlar üç büyük kentte AKPnin belediye başkan adayları. Biri kesin, diğer ikisi büyük olasılık...
Bu üç kentte, geçtiğimiz yaz ne olmuştu?
Milyonlar sokağa dökülmüştü. Yaşam tarzıma karışma demişti, kamusal alanlara dokunma demişti, istifa demişti, kim nereye çekiştirirse çekiştirsin, bu üç kentte sokaklarda rüzgar soldan soldan esmişti...
Hükümet partisi, haftalarca kaçacak delik aradığı bu üç kentin ikisinde hodri meydan diyerek, mevcut belediye başkanları ile seçime giriyor. Çatlasanız da, patlasanız da, kentleri yaşanmaz hale getireceğim, yeşil alanları betonlaştırıp üzerine saksı dikeceğim diyor. İdeolojisinden, ilkelerinden, yaşam felsefesinden taviz vermiyor. Binali Yıldırımı da katarsak, AKP üç büyük kentte seçimlere su katılmamış sağcılarla giriyor.
Cumhuriyet Halk Partisi ise aday bulamıyor. Daha doğrusu, ana muhalefet partisi üç büyük kentte uygun sağcı aday bulmakta zorlanıyor.
Gerçi İstanbuldaki kesinleşti gibi Ankarada Lütfullah Kayalara kadar geldiğine göre tartışmalar, büyük sıkıntı var. İzmirde ise Genel Başkanı tarafından kendisi isterse aday odur diye işaret edilen kişi dur bakalım ne olacak demeye, diğer seçeneklerin önünü tıkamaya devam ediyor. Ancak her durumda Kılıçdaroğlunun büyük kentlerde yüzünü sola değil sağa dönmüş adaylar aradığı, açık bir biçimde ortada.
Haziran Direnişinden tam 10 ay sonra yapılacak olan seçimlere soldan nefret eden bir iktidar partisi ile soldan korkan bir ana muhalefet partisiyle gidiliyor.
Sol siyaset, bu sıkışmayı açmak zorunda.
Sol siyaset, AKPnin geriletilmesi görevi ile solun, emekçi hareketin güçlenmesi arasındaki bağlantıyı kurmak durumunda. Biri ötekinin karşısına konmamalı.
Daha açık bir ifadeyle, AKPyi geriletmek, Türkiye sağını geriletmek olarak okunmalı, sol siyaset bunun gereğini yerine getirmeli. AKPyi sağ ile vurup geriletmeyi taktik olarak ve çaresizlik içinde kabullenenlere, bunun halkımızı iğdiş etmeye dönük bir strateji olduğunu hatırlatmalı.
Peki, sol bunu becerebilir mi?
Sarıgül hele bir Topbaşı alt etsin, sonra neler olur neler avuntusuyla baş edilebilecek mi? Bunu, polemik gücünü AKPden esirgeyen ama CHP olunca aslanlar kesilen başkaları gibi, AKPyle tarihsel hesaplaşma sorumluluğunu ihmal etmeden yapabilmek mümkün mü?
Mümkün.
Türkiye solunun öngörülebilir bir zaman aralığındaki kaderini belirleyecek olan tam da bu: AKPnin geriletilmesinde belirleyici rol üstlenmek, bu süreçte sağlam ideolojik referanslara dayanmak ve gözle görülür mevziler elde etmek.
Yerel seçim hem bir uğrak hem de bir sınav. Daha dört ay var. Bu süre, Türkiye solunun üzerine sağın, cemaatlerin ve de AKP övgücülüğünün gölgesini düşürebileceklerini sananları utandırmaya yetecek kadar uzundur.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.