Mandela; düzene karşı direnişten düzenle uzlaşmaya...
Mandelanın emperyalistler tarafından kahraman ilan edilmesi, yaşamının sonunda sisteme yaptığı bu büyük hizmetin ödülüdür aynı zamanda.
ANCnin (Afrika Ulusal Kongresi) 95 yaşında hayata veda eden eski lideri Nelson Mandela, 20. yüzyılın ikinci yarısında, dünyada öne çıkan liderlerden biriydi. Güney Afrika Cumhuriyetinde (GAC) egemen olan eski ırkçı rejimi (Apartheid) yıkmaya hayatını adayan Mandela, bir hukukçu olarak başladığı mücadele sürecinde militan eylemci, silahlı direnişçi, zindan direnişçisi kimlikleriyle öne çıkmış, siyasi yaşamının son evresinde ise, GACın devlet başkanı olmuştur.
Apartheid rejimine karşı barışçıl yöntemlerle mücadeleye başlayan Mandela, ırkçı devletin uzlaşmaz/saldırgan politikalarına yıllarca maruz kaldıktan sonra, ANCnin bir kanadıyla silahlı mücadelenin başlatılmasında rol oynayan liderlerden biri olmuştur. Güney Afrika Komünist Partisi (GAKP) ile birlikte silahlı direnişi başlatma kararı alan Mandela ve yoldaşları, ırkçı rejimin sonunu getirecek direniş sürecini de başlatmış oldular.
Silah temini ve silahlı eğitim için ülkeden yasadışı yollarla ayrıldığı gerekçesiyle tutuklanan Mandela ve bazı yoldaşları, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldılar. Ancak rejimin vahşi saldırganlığı, aşağı ırk muamelesi gören siyahilerin direnişinin Apartheidı yıkacak düzeye ulaşmasını engellemeye yetmedi.
Yarım asırlık mücadele
1944 yılında, o zaman barışçıl yöntemlerle mücadele eden ANCye katılan Mandela, 1994te devlet başkanı seçilene kadar, yarım asır boyunca kararlılıkla mücadele etmiştir.
Tutuklandıktan bir süre sonra, 1964 yılının ilk aylarında, 46 yaşındayken ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Mandela, 27 yıl cezaevinde yattı. Gelişen halk hareketi ve uluslararası dayanışmadan dolayı basınç altında kalan Apartheid rejimi, 1990 yılında Mandelayı serbest bırakmak zorunda kaldı. 27 yılın 18ini Cape Town kenti açıklarındaki Robben (Fok) adasında geçiren Mandela, on yılları bulan zindan yaşamı boyunca da, ırkçılığa karşı dik duruşunu sürdürmüştür.
Mandela zindandayken, ANC ve komünist partisi önderliğinde Apartheid rejimine karşı sürdürülen mücadele, ülke sathına yayılarak kitlesel bir boyut kazandı. Devrimci şiddet dahil bütün eylem biçimlerinin kullanıldığı ırkçılık karşıtı mücadele, ezici çoğunluğu siyahilerden oluşan işçi sınıfı tarafından da militan bir şekilde desteklenmiştir. Hem sınıfsal sömürüye hem ırk ayrımcılığına karşı kitlesel, militan bir mücadele yükselten Güney Afrika işçi sınıfı, komünist partisine veya ANCye yakın sendikalarda örgütlenerek, ırkçı rejimin çökmesinde belirgin bir rol oynamıştır.
İngiltere başta olmak üzere emperyalistler tarafından korunan Apartheid rejimine karşı ağır bedeller pahasına gelişen mücadele, 1980 yıllarının başında, sesini tüm dünyaya duyurmayı başarmıştı. O yıllardan itibaren Mandelanın özgürlüğü de gündeme gelmeye başladı. Irkçılığa karşı mücadele ve Mandelanın özgürlüğüne kavuşması talepleri, 1980li yılların ortalarında uluslararası çapta da büyük destek bulmaya başladı.
Irkçılık karşıtı mücadelenin güçlenmesi ve Apartheid rejimine karşı uygulanan boykot, sonunda emperyalistleri ırkçı rejimi savunamaz duruma düşürdü. Hem içerden hem dışardan gelen basınçlar altında sıkışan Apartheid rejimi, emperyalistlerin desteğini çekmesiyle, havlu attı ve Mandelayı serbest bırakıp ANC ile uzlaşmak zorunda kaldı. 1990da aleni bir hal alan görüşmeler, 1994te yapılan ırkçı temele dayalı olmayan seçimlerde Mandelanın devlet başkanlığına seçilmesiyle, Apartheid rejimi resmen sona ermiştir.
Azılı teröriste Nobel ödülü
Irkçılığa karşı silahlı direnişin başlatılmasında rol oynayan Mandela, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığında, o dönem Sovyetler Birliğine karşı özgür dünya olduğunu iddia eden batılı emperyalistler nazarında, azılı teröristten başka bir şey değildi. Özgür dünya yaftasını taşıyan batılı emperyalistler, insanlık tarihinin gördüğü en iğrenç rejimlerden biri olan Apartheidı, 20. yüzyılın sonlarına kadar savunmakta bir sakınca görmediler.
Irkçı rejimi savunamaz duruma düştüklerinde Mandelaya kahraman muamelesi yapmaya başlayan batılı emperyalistler, ikiyüzlülük ve çifte standartta, şimdiki gibi, o zaman da başı çekiyorlardı. Öyle ki, hızla düne kadar himaye ettikleri Apartheid rejimine karşıymışlar havasına büründüler
Güney Afrikadaki ırk ayrımcılığına dayanan rejimin barışçı yollardan ortadan kaldırılması ve yeni bir demokratik Afrikanın temellerini atmak yönündeki çalışmaları nedeniyle 1993′te Nobel Barış Ödülüne layık görülen Mandela, ödülü, ırkçı rejimin son şefi F.W. de Klerk ile paylaşmak durumunda bırakıldı.
1918de bir kabile şefinin oğlu olarak hayata başlayan Mandela, yarım asırlık mücadelenin ardından, 76 yaşındayken devlet başkanı olduğunda, direnişten düzen safına da geçmiş oldu. Emperyalistlerin, on yıllar boyunca azılı terörist kabul ettikleri Mandelaya ödüller vermesi, tam da bu aşamada olmuştur. Direnişçiyken terörist, düzenle uzlaşınca kahraman sayıldı Mandela emperyalistler tarafından. Bundan dolayı adeta ödüllere boğuldu.
Geçerken belirtelim ki, Kürt halkına karşı kirli savaş sürdüren Türk devleti de, 1992 yılında, Mandelaya -daha önce faşist diktatör Kenan Evrene de verilen- Atatürk Uluslararası Barış Ödülü vermeyi lütfetti. Ancak, onurlu bir tutum alarak, Kürt halkını ezen bir devletten ödül almayı reddeden Mandela, bunun üzerine sermaye medyasının ırkçı saldırılarına maruz kalmıştı.
ANC ve düzenle uzlaşma
Mandela, 1990 yılında serbest bırakıldıktan sonra ANC liderliğine seçildi. Irkçılığa karşı mücadelenin sembol ismi olmasına rağmen, Mandela, Apartheid rejiminin sonunu getiren mücadelenin geliştiği on yıllar boyunca cezaevindeydi ve zindandan yaptığı önemli katkılar olsa da- fiili mücadelenin içinde değildi. Ancak serbest kalınca, doğal olarak hareketin lideri kabul edildi.
Apartheid karşıtı direnişte komünistlerin etkin bir rol oynaması ve işçi sınıfının bu mücadelede belirgin bir yer tutmasından dolayı, Güney Afrikada nesnel olarak devrimin koşulları da vardı. Yani anti-Apartheid/anti-kapitalist bir devrimin nesnel koşulları oluşmuştu. Ancak Sovyetler Birliğinin dağıldığı bir konjonktürün olumsuz etkileri ve öznel alandaki zaaflar, yani işçi sınıfıyla müttefiklerinin devrimci siyasal önderlikten yoksun olması, bu fırsatın kaçırılmasında önemli bir rol oynadı.
Bu noktada, önderlik ettiği ANC ile Mandelanın da önemi bir rol oynadığını vurgulamak gerekiyor. Evet, Mandela devlet başkanı seçildikten sonra, yoksullukla mücadele, sağlık, eğitim ve barınma sorunlarının çözüm için bir takım çabalar harcadı. Ama bu arada yıpranan kapitalist sistemi de restore etti.
Elbette Apartheid rejiminin yıkılması, hem siyahiler hem insanlık için büyük bir kazanımdı. Ancak ırkçılığa maruz kalanlar aynı zamanda işçiler, emekçiler ve yoksullardı. Yani ırkçılığın belirgin bir sınıfsal boyutu da vardı. Bundan dolayı ırkçılığın kurbanlarının gerçek kurtuluşu ancak anti-Apartheid/anti-kapitalist bir devrimle mümkündü. Lider olarak Mandela, hareket olarak ANC, tam bu noktada devrimin önündeki en büyük engellerden birini teşkil ettiler.
Mandelanın emperyalistler tarafından kahraman ilan edilmesi, yaşamının sonunda sisteme yaptığı bu büyük hizmetin ödülüdür aynı zamanda. Ölümünün ardından, Mandela için emperyalist şefler tarafından yayınlanan yüceltici mesajları da, ödüllendirme seremonisinin devamı saymak gerek.
Gerçek kurtuluş ANC rejimine karış mücadele ile sağlanacaktır
4 milyon beyaza karşı 25 milyon siyahinin yaşadığı Güney Afrikada (Hidularla diğer azınlıkların seçimler üzerindeki etkileri sınırlıdır) ANC 1994ten beri iktidarda. 20 yıllık ANC iktidarı döneminde bu ülkenin işçileri, emekçileri ve yoksullarının sorunları çözülmek bir yana, daha da derinleşiyor. Zira ANC, iktidarda kalmayı siyahi emekçilerin desteğine borçlu olsa da, Güney Afrika burjuvazisinin çıkarlarının bekçiliğini yapıyor.
Apartheid rejiminin dayanağı olan beyaz burjuvazi ile uzlaşan ve son 20 yılda iktidarın nimetlerinden yararlanarak palazlanan siyahi burjuvazi ittifakının temsilcisi olan ANC, artık işçi ve emekçileri katlediyor. Geçen aylarda direnen maden işçilerini otomatik silahlarla tarayan ANCnin siyahi polisleri, Apartheid polisinden de rezil olduklarını ispatladılar. Ki maden işçileri, militan mücadeleleriyle ırkçı rejimin yıkılmasında özel rol oynamışlardı.
Kabul etmek gerekiyor ki, ANCnin halen siyahi işçi ve emekçiler üzerinde kayda değer bir etkisi var. Buna karşın bu iktidar, bir bütün olarak Güney Afrika burjuvazisinin çıkarlarını temsil ediyor. Dolayısıyla siyahiler başta olmak üzere bu ülkenin işçi sınıfı ve emekçilerinin baskı ve sömürüden kurtulabilmeleri için, ANC ve temsil ettiği burjuvaziye karşı sınıf eksenli bir direniş geliştirmekten başka alternatifleri bulunmuyor. Irkçılığa karşı mücadelede kazanılan zengin deneyimler ise, Güney Afrika işçi sınıfının anti-kapitalist mücadelesi için güçlü bir dayanak oluşturmaktadır.
tekrar tekrar neden başlık açıyorsunuz. Burası dingonun ahırımı? ne bu saygısılık ..gel yazını o başlığın altına yapıştır yada kopyala her ne ise. Söylediğin bir şey yok gelip gelip ,başka yerden kopyaladıklarını yapıştıryorsun . Zahmet etme burada yazı yazanlar zaten gidip okuyor. Ya da buraya kopyala yapıştır yapıyorsan bir şeyler yaz yahu. Önemini belirt bu yazının. Kopyala yapıştır,Ne o ,tatminmi oluyorsun bunu yapmakla..
Konuları birleştirmeyi bu forumda bulamadım. Onun için bu şekilde kalmasında bir sakınca yok. Sn.owert gençlere karşı biraz daha hoşgörülü olmak gerekiyor sanırım
Konuları birleştirmeyi bu forumda bulamadım. Onun için bu şekilde kalmasında bir sakınca yok. Sn.owert gençlere karşı biraz daha hoşgörülü olmak gerekiyor sanırım
Gençlere saygılayım da gençler de düşüncelerini yazsın. Hiç olmazsa bir iki satır. Belki de bu yazıları bile okumuyorlar. Başına sonuna bakıp alıp yapıştırıyorlar. Yani yazıyı neden buraya taşıma ihtiyacı gördüğünü iki satırılsa yazsın. >Belki bunu gören yazıyı okuma zahmettine girişir. veya eleştirsin. Yani şurası şurası doğru ama şurası eksik kalmış yada katılmadığım yerler denilsin.
Bence önemli olan neden bu yazıyı buraya taşıdığıdır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.