Sosyalizm mi? O dediğin sanayileşmeyle, modern işçi sınıfıyla olur; biz henüz toplu iğneyi bile dışarıdan ithal etmek zorundayız
Yani şimdi sen ezeli ve ebedi düşmanımız Rusyanın uydusu olalım mı diyorsun?
Türkiye henüz feodalizmi aşamamış bir ülke; Türkiyede toprağı sıksan feodalizm fışkırır; daha sosyalizme hazır değiliz
Sosyal demokrasinin, bir yanda kapitalizmin getirdiği adaletsizlikleri giderirken diğer yanda sosyalizmin herkesi yoksullukta eşitleyen aşırılıklarına kaymayan doğru yol olduğu ortaya çıkmıştır
Yukarıdaki cümleler, Türkiyede sosyalizm dendiğinde yapılan itirazları kronolojik olarak özetlemektedir.
Bu tür itirazların hepsinin sosyalizmin azılı düşmanlarının ağızlarından çıktığını söylemek de mümkün değildir.
***
2013ü geride bırakmak üzereyiz. Bugün sosyalizm dendiğinde artık buna benzer itirazlar gelmemektedir; hepsi aşılmıştır, çok gerilerde kalmıştır.
Ama aradan geçen zamanda, özellikle son 20-25 yıl içinde başka şeyler de olmuştur.
Tam bağımsızlık mı?
Dünya kapitalizminin bugünkü entegrasyon düzeyinde ülkenin kaynakları halkın yararına yönetilsin ve kullanılsın diyorsanız, verili sistem içindeki alternatifleriniz yok denecek kadar azdır. Hemen sosyalizm diye atlamasanız bile sosyalizmi düşünmek zorundasınızdır. Bağımsız dış politika diyorsanız da öyledir; içerde köklü denebilecek bir siyasal-toplumsal dönüşüm yaşanmadıkça en fazla ben daha kişilikli bir uydu olurum diyebilirsiniz.
Zaten böyle diyorlar
Demokrasi mi?
Batıda yaklaşık 150 yıldır, Türkiyede ise 70 yıla yakın bir süredir önüne ve arkasına ekler konularak kullanılmış, bin bir türlü versiyonu denenmiş, orasıyla burasıyla oynanmış, ama hepsinde belirli bir sınıra gelip dayanılmıştır. Daha kötüsü, Türkiye dâhil birçok ülkede düzen, demokrasi diye kaşıkla verdiğini uygulamada kepçeyle geri almanın yollarını bulmuştur ve şimdi bundan da ötesini aramaktadır.
Artık demokrasiyi başka bir bağlamda düşünmenin zamanıdır.
Emek mi, emeğin hakları, çıkarları mı?
Emeğe, emekçiye yönelik saldırı arızi, gelip geçici ya da konjonktürel bir durum olmaktan çoktan çıkıp kapitalizmin, uluslararası rekabetin sürdürülebilirliğinin olmazsa olmaz önkoşulu haline gelmiştir. Örneğin siz asgari ücretten, kayıt dışı çalışmaya tümüyle son vermiş bir Türkiye kapitalizmi düşünebiliyor musunuz? Türkiye kapitalizminin 60ların ve 70lerin sendikacılığına tahammül edebileceğini mi sanıyorsunuz?
O zaman, emek diyorsanız hemen başka çağrışımlara, yollara ve alternatiflere yönelmeniz kaçılmazdır.
Özetle: Türkiyede bağımsızlık, demokrasi ve emek, tarihte ilk kez tek bir istikamete işaret eder durumda, bir aradalık içindedir.
Her gün beş vakit tekrar edelim, gece yarısından sonra davul zurnayla ilan edelim diyen yok; ama düşünmeden, anıştırmadan ve çağrıştırmadan hiç olmaz, yapamayız
***
Türkiyede Nazım Hikmetin, Deniz Gezmişin, Yılmaz Güneyin toplumun büyük bir kesiminin gözünde bu kadar meşrulaştığı başka bir dönem hatırlıyor musunuz?
Peki, bu insanların meşguliyeti sosyalizm değil de neydi?
Bu değerleri benimseyen, bu insanlara gönüllerinde ayrı bir yer veren insanların hepsi hemen ardından sosyalizme gelirsek, orası başka; benim itirazlarım var şerhini mi düşecektir?
Nazımın şiirleri dillerde dolaşacak, Denizler her yıl çok daha duyarlı biçimde anılacak, Güney sineması beğeniyle izlenecek, çeşitli durumlara tam Aziz Nesinlik denecek, Behice Boranın dünyanın ve Türkiyenin aydınlık geleceği sözü burjuva partilerin bile mesajı haline gelecek ve biz de imalı imalı bakıp anlayın işte demekle yetineceğiz.
Ya da eski bir Yassıada hükümlüsü yakınının 1960ların başında dediği gibi: Gözlerimin içine bakın, anlarsınız
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.