Sosyalist mücadele elbette kuyrukçuluk değildir. Kuyrukçuluk çoğu kez bilgisizlik, çaresizlik ve kolaycılık nedeniyle saplanılan bir bataklıktır. Kürt halkının çıkarlarını savunmak olarak ileri sürülür ama, bununla da ilgisi yoktur. Daha doğrusu bu söz kendilerini kandırmak için uydurdukları kocaman bir yalandır. Doğru olan, söylediğiniz gibi her koşulda sosyalizmi savunmaktır. Kuyrukçuluk bilimsel sosyalizmin siyaset alanında reddedilmesidir. Sınıf mücadelesi yerine ulusalcı bir hareketin mücadelesini öncelikli hale getirmek, samimi kuyrukçular için sınıf mücadelesi ve sosyalizmin ötelenmesidir.
Kuyrukçuluk bir ulusal hareketin UKKTH bağlamında desteklenmesi de değildir. Sosyalistler UKKTH bağlamında ulusal hareketleri koşullu olarak desteklerler. Burada anlaşılması gereken koşul sözcüğünün ne olduğundan önce destek sözcüğünün ne anlama geldiğidir. ''Destek'' dahi kuyrukçuluk demek değildir. Kürt ulusal hareketi kendi yönünü çizmekte özgürdür. Bir sosyalist bu ''özgürlüğe'' karşı çıkmaz ve bu konuda sistemin retoriğini kullanarak karşı çıkmaz. Bir sosyalist için ulusal bir harekete destek bu kadardır ve bunun adı da Lenin tarafından koyulmuştur. ''Negatif destek!'' Destek budur ve bu kadardır.Bundan sonrası için sosyalistler sınıf mücadelesi yürütmek ve savunmakla mükelleftir. Ulusal hareketin her stratejisi, her yönelimi, her siyasi tavrı sosyalist devrim perspektifi açısından değerlendirilmek zorunluluğu vardır. Sosyalistin sahip olması gereken duruş da, konumlanış da budur.
Kuyrukçuların ''kürt halkından'', kürt emekçisinden yanayım'' tavrı da kendilerini kandırmak için ileri sürülen bir yalandan başka bir şey değildir. Sosyalistler için kürt emekçisinden yana olmak, onlar için de sosyalizmi, ve devrim perspektifini savunmaktan geçer. Onun için bizler kürt sorununun ulusal haklar da içeren bir emek sorunu olduğunu söyler ve bu yönde siyasetleri savunuruz. Kürt emekçisinin tüm ulusal, kültürel ve anayasal yurttaşlık haklarının emek mücadelesi ile ortaklaştırılmasını siyasetimizin temeli haline getiririz. Buna göre, kürt ulusalcılığına yönelik her türlü şiddete de karşı çıkarız. Kürt halkının ulusal haklarına yönelik saldırılara da tepki gösterir ve bu konuda ulusal hareketle her türlü dayanışmaya da gireriz. Ama bu kadar. Kürt ulusal hareketinin kürt halkının burjuvaziye, köy ağalarına ve emperyalizme peşkeş çekilmesi anlamına gelecek her türlü siyasete karşı da eleştirel yaklaşırız. UKKTH ve siyasal devrim perspektifi ve ayrıca sınıf mücadelesini öne çıkarma zorunluluğu sosyalistlere böyle davranmayı dayatır. Kürt emekçisini savunmanın sosyalistler açısından başkaca bir yöntemi yoktur. Kuyrukçuların ise ne böyle bir konumlanışı vardır ve ne de bu konuda akıllarına sınıf mücadelesinin önceliği gelmektedir. Özellikle sanalın kuyrukçuları için içinde bulundukları biat anlayışının sosyalist devrim perspektifini çoktan tekettikleri anlamına geldiği söylenebilir. Kuyrukçu oldukları için mi böyle bir perspektiften yoksundurlar, yoksa böyle bir perspektiften yoksun oldukları için mi kuyrukçudurlar, tartışmaya açıktır. Tartışılmayacak konu, bu adamların sosyalizm üzerine ahkam kesmeye çalışmalarının bütünüyle içinde bulundukları garip durumu kurtarmaya çalışma amaçlı olmasıdır.
Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli bir dönemeci olarak tanımlayabileceğimiz bir seçim sürecinde kuyrukçular işbaşı yapmışlar. Bugüne kadar kuyrukçuluk yapmadıkları için uğramadıkları hakaret ve küfür kalmayan çevrelere kulak kabartmışlar, hangilerinden kürt hareketine destek geleceğini merak ediyorlar. Yetmiyor ''oylar HDP'ye'' diyorlar! Liberalleri anlarız, demokratları da anlarız, kendini solcu görüp de düzenin demokratikleşmesini solculuk sananları da anlarız, ve hatta solcu-sosyalist olduğunu söyleyip de siyasal devrim perspektifini ve dolayısıyla işçi sınıfı iktidarını çoktan terketmiş, çıkmaz ayın sonlarına ertelemişleri de anlarız! Peki bu ''gerçek komünistler''e, ''Enternasyonal solcu''lara ne oluyor? Bunların sosyalizmden, sosyalist ideolojiden, sınıf mücadelesinden anladıkları tek şey bu mu, kuyrukçuluk mu?
Boş ve gereksiz bir soru olduğunun farkındayım. Kuyrukçuluk dediğimiz şey tam da bu değil mi?
Sonuna yetişebildim, Halk TV'nin Sol Şerit programında EMEP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yalçıner konuştu. Anlatmaya çalıştıkları sürekli kürt sorunun son gelişmeleri üzerineydi. Programın sunucularından sosyalist mücadele konusunda soru sormalarını geçiriyordum içimden. Soru geldi, EMEP'in sol projeksiyonunun ne olduğunu sordular. Daha açık olabilirdi, sosyalist mücadeleye nasıl baktığını, EMEP'in nasıl bir sosyalist mücadele içinde bulunduğunu sorubilirlerdi. Yalçıner soruyu anladı, sosyalist bir parti olduklarını halkçı bir iktidarı hedeflediklerini söyleyerek başladığı konuşmasına yine kürt sorununa dönerek yanıtlamaya çalıştı. ''CHP'li arkadaşlarla da görüşüyoruz, aynı görüşteler, bizim öyle çok fazla gücümüz yok'' diyerek sürdürdü konuşmasını, yüzde on barajı, HDP'nin barajı geçmesinin AKP'yi köşeye sıkıştıracağını'' vb. diyerek sınıf mücadelesinin EMEP'çe ne olduğunu ortaya koymaya çalıştı. Bir anlamda ''sol projeksiyonlarının'' bulunmadığını ve solun da bir güç olmadığından kürt ulusal mücadelesine endeksli ve demokratikleşme programını önüne koyan bir mücadele içinde bulunduklarını anlatmış oldu.
Burada hep sanaldaki kuyrukçuluğun ne olduğu eleştirilmeye çalışılmıştı. ''Deniz Gezmiş'in arkadaşı'' Mustafa Yalçıner'in anlatmaya çalıştıkları sanalın dışındaki kuyrukçuluğa örnek!
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.