Hayata veda eden Bolivarcı hareketin lideri Hugo Chavez...
Ölümünün birinci yıldönümünde Hugo Chavez anısına...
Sosyalizm kavgasında yaşamaya devam edecek!
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavezin hayatını kaybetmesi, dünya genelinde yankı yarattı. Venezuelanın işçi ve emekçileri sokaklara taşarken, dünyanın ilerici-devrimci güçleri ise, Chavezin ölümünü, yerküredeki emekçiler için büyük bir kayıp olarak değerlendirdiler. Burjuva medya bile Chavezin hakkını teslim etmek zorunda kalırken, kapitalist devlet başkanlarının bir kısmı da, Chaveze dair onore edici açıklamalar yaptılar. Küba, İran gibi ülkeler ise, ulusal yas ilan ederek Chaveze özel bir değer verdiklerini gösterdiler.
Ölümünün bu kadar geniş yankı yaratması, Chavezin küresel çapta önemli bir şahsiyet, dikkate değer bir lider olduğunu gösteriyor. Chavezin hayata gözlerini yumması emekçiler ve ilerici güçler tarafından önemli bir kayıp olarak değerlendirilirken, Venezuelanın asalak burjuvazisi ile Washingtondaki efendileri tarafından ise, büyük bir memnuniyetle karşılandı.
Marksist bir devrimci olmamasına rağmen Chavez, Venezuela burjuvazisine karşı işçi sınıfı ve yoksullar safında yer almış, uluslararası ilişkilerde ise, emperyalizme karşı ezilen halkların tarafını tutmuştur. Çizgisinde tutarlı bir duruş sergileyen Chavez, ABD başkanı Bush dahil olmak üzere, gerektiğinde gerici hükümet veya devlet başkanlarının ağzının payını vermekten de kaçınmamıştır.
Kitle hareketine dayalı yükseliş
Chaveze devlet başkanlığı yolunu açan süreç, Venezuelada gelişen kitle hareketi dalgasıdır. 1998 seçimlerini kazanıp devlet başkanı olması, kitle hareketinin seçim sandıklarına yansımasıydı.
1989 gibi erken bir dönemde on binlerin başkent Karakas merkezini işgal etmesiyle kendini hissettiren Venezueladaki kitle hareketi, vahşi bir katliamla bastırılmak istendi. Orduyu emekçilerin üzerine salan dönemin Amerikancı Carlos Perez rejimi, 3 bin kişiyi katletti. Tarihe Caracazo katliamı olarak geçen bu olay hem Venezuelanın hem kişi olarak Chavezin hayatında önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.
Katliama tanık olan Chavez ve arkadaşları, halka düşman, kokuşmuş rejime karşı mücadeleyi hızlandırdılar. Devrimci Bolivarcı Hareket-200 adı altında örgütlenen ilerici subaylar, 1992de harekete geçerek Carlos Perez rejimini yıkmaya çalıştılar. Ancak darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca, sorumluluğu üstelenen Chavez, 2 yıl hapis yattı. Tutuklandıktan sonra televizyonda yayınlanan konuşmasında şimdilik başarısızlığa uğradık ifadesini kullanan Chavez, emekçilere çabalarına devam edecekleri mesajını verdi.
Perez yönetiminin yıkılışıyla serbest kalan Chavez ve arkadaşları, siyasi çalışmalarına devam ettiler. 1997 yılında Bolivarcı-solcu çizgideki Beşinci Cumhuriyet Hareketi adlı bir parti kuran Chavez ve arkadaşları, 1998 seçimlerine katıldılar. Devlet başkanlığına aday olan Chavez, oyların %58ini alarak, seçimin galibi oldu.
Latin Amerikanın, sömürgeciliğe karşı direnişinin ulusal önderlerinden Simon Bolivarın bağımsızlıkçı çizgisini savunan Chavez ve arkadaşları, ilk günden itibaren, emekçiler ve yoksulların lehine çalışmaya başladılar. Bolivarcı hareketi iktidara taşıyan emekçilerin yaşamı, Chavez dönemiyle birlikte değişmeye başladı.
İşbirlikçi burjuvazi ve emperyalizme karşı direniş
Bolivarcı hareketin temsilcisi olarak Chavezin devlet başkanı seçilmesi, kokuşmuş, küstah Venezuela burjuvazisi ve onun Washingtondaki efendilerini çileden çıkarmaya yetti. Zira ülkenin zengin petrol kaynaklarını yağlamayan bu gerici koalisyon, ciddi bir dirençle karşı karşıya kalacağını anlamakta gecikmedi.
Nitekim Bolivarcı hareket, işe, korkunç bir yoksulluğa mahkum edilen Venezuela nüfusunun önemli bir kesiminin sorunlarıyla ilgilenerek başladı. Elbette işbirlikçi burjuvazi ve CIAda ilk günden askeri darbe hazırlığına başladılar. Hazırlığın tamamlandığına karar veren CIA güdümündeki subaylar 11 Nisan 2002de darbe yaparak Chavezi tutukladılar. Rahat bir nefes alan kapitalistlerle emperyalist efendileri, Chavezin de Allende ile aynı akıbete uğrayacağını var sayarak sevinçle el ovuşturmaya başladılar.
Darbeciler, patronlar sendikası Fedecámarasın başı Pedro Carmona Estanga adlı kapitalisti devlet başkanı ilan ettiler. Darbeye Venezuela burjuvazisi, ABD başta olmak üzere emperyalist güçler ve Katolik Kilisesi destek verdi.
Ancak bu gerici/zorba koalisyonun sevinci kısa sürede kursaklarında kaldı. Zira başkenti işgal eden milyonlarca işçi, emekçi ve genç Miraflores Başkanlık Sarayını kuşatarak devlet başkanlarını görmek istediler. Bu dev kitle eylemi ve orduda yarattığı sarsıcı yankı sayesinde darbe püskürtülmüş, darbeciler ise 14 Nisanda kaçmak zorunda kalmıştır. Chavezi başkanlığa getiren milyonlar, askeri darbeyi püskürterek, başkanlarına sahip çıktılar.
Miraflorese dönen Chavezin özgüveni daha da artmış ve daha kararlı bir şekilde işe yeniden koyulmuştur. Aşılması gereken en önemli engellerden biri, işbirlikçi burjuvazinin, emperyalist tekellerin ve işçi sınıfına ihanet etmiş sendika ağalarının yuvalandığı Ulusal Petrol Şirketi PDVSAnın, bu parazitlerden temizlenmesiydi.
Bu sınav da, yine on binlerce işçi ve emekçinin desteklediği zorlu bir mücadele sayesinde başarıyla atlatıldı. Bin bir türlü oyun çeviren, en sonunda ise, PDVSA bünyesinde çalışan yozlaşmış işçilerin de yardımıyla grev ilan eden parazitler, kitlelerin direnişi karşısında tam bir hezimete uğradılar. Yüzlerce emekli işçi, gönüllü çalışarak, petrol üretiminin devam etmesini sağladı. Haftalara yayılan çatışma, Chavezin zaferiyle sonuçlanmıştır.
PDVSAnın parazitlerden temizlenmesinin ikinci aşaması, emperyalist tekellerin Venezuelanın zenginliğini yağmalamalarına olanak tanıyan ayrıcalıkların ortadan kaldırılması idi. Dünyayı yağmalayan bu tekeller, kolay lokma değildi. Ama emekçilerin aktif desteğine yaslanan Chavez ve arkadaşlarının kararlı tutumu, vahşi tekellere de geri adım arttırdı. Artık ülkenin bu en önemli gelir kaynaklarını emekçiler ve yoksullar için harcamak önünde ciddi bir engel kalmamıştı.
Kübaya uygulanan kuşatmayı parçaladı
Chavezin işbirlikçi burjuvazi ve ABD emperyalizmine kafa tutması, Venezuela sınırlarının ötesine de taşmıştır. Mali, askeri, siyasi, ticari, diplomatik ve medya alanında Latin Amerika devletlerinin işbirliği yapması ve ABDnin güdümünden kurtulmaları için çaba sarf eden Chavez, birçok projenin hayata geçirilmesinde önemi bir rol oynamıştır.
Latin Amerikanın birliği için çaba sarf eden Chavez, Küba başta olmak üzere ABD emperyalizmi ile sorunları olan devletlere de yakın durdu. Bu tutumu ile Chavez, uluslararası ilişkilerde de emperyalistler karşısında dik durmayı başarmıştır.
Uzun zamandan beri emperyalistlerin Kübaya uyguladıkları kuşatmayı parçalayan Chavez, Fidel Castro ile de çok yakın ilişkiler geliştirdi. Kübaya petrol sağlayan Chavez yönetimi, bunun karşılığında Kübalı doktorlar tarafından, hayatlarında doktor görmeyen yoksullara tedavi imkanı sağlamıştır. Chavezin Küba ile kurduğu ilişkiler, Latin Amerikanın diğer solcu devlet başkanlarına da Havana yolunu açmıştır. Bu duruş, Küba etrafında örülen kuşatmanın paramparça edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
İşçiler, emekçiler ve yoksullar için seferberlik
Chavez liderliğindeki Bolivarcı hareket, özel mülkiyet ve sınıf ilişkilerine dokunmadığı halde, halkçı politikalar izleyerek, emekçiler lehine kayda değer kazanımlara imza atmıştır. Bunda petrol gelirlerinin önemli bir payı olmakla birlikte, alınan önlemler bundan ibaret değil. Petrol gelirlerinin kayda değer bir kısmının emekçiler lehine kullanılmasının yanı sıra tarım, sanayi, ulaşım, vergiler, eğitim, sağlık ve diğer alanlarda yapılan reformlardan milyonlarca yoksul ve emekçi yararlanmıştır.
Chavezin 13 yılı aşan başkanlık döneminde emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarında önemli ilerlemeler kaydedildi. Genel olarak emekçilerin yaşam standartları yükselirken eğitim, sağlık, beslenme, barınma, ulaşım gibi yaşamsal alanlarda da büyük ilerlemeler sağlandı.
Toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerin sadece çalışma ve yaşam koşulları değil politik bilinci, örgütlülük düzeyi ve eylem kapasitesi de büyük bir gelişme sağlamıştır. Askeri darbeyi püskürten, Chavezi üçüncü defa iktidara taşıyan, emperyalistlerin, işbirlikçi burjuvazinin ve onun vurucu gücü olarak hareket eden medyanın kirli ve sinsi oyunlarını boşa düşüren de, emekçilerdeki bu uyanıklık ve eylem kapasitesidir.
Büyük kazanımlara rağmen kapitalist ilişkiler yerli yerinde duruyor
Chavez liderliğindeki Bolivarcı hareketin iktidarı döneminde emekçiler lehine önemli kazanımlar sağlanmış, işbirlikçi burjuvazi ve ABD emperyalizmine kafa tutulmuş, ülke zenginliğinin kaba bir şekilde yağmalanmasının önüne geçilmiştir. Latin Amerika kıtasında önemli bir değişime liderlik eden Hugo Chavezin başarıları, kıtanın da ötesinde dünya çapında yankılar yaratmıştır.
Ancak tüm bu kazanımlara rağmen, Venezüellada halen kapitalist sistem yerli yerinde durmaktadır. Özel mülkiyet ve insanın insan tarafından sömürüsüne dayalı sınıf ilişkileri yerinde duruyor. İşbirlikçi burjuvazi ekonomik ve mali gücünü koruyor. Dahası, Chavezin erken ölümünü fırsat bilerek, inisiyatifi yeniden ele geçirme planlarını şimdiden yapmaya başladı. Öte yandan emperyalist tekellerin varlıkları da, özü itibarıyla yerli yerinde duruyor.
Zira 21. yüzyılın sosyalizmini kurma şiarıyla hareket eden Bolivarcı hareket, kapitalist ilişkilerle doğrudan hesaplaşmaya girmekten uzak durdu. Hareket, ideolojik/programatik çizgisi gereği burjuvaziyle köklü bir hesaplaşmaya girmeyi gündemine almamıştır. Burjuva devlet yapısı, pek çok reforma tabi tutulmasına rağmen, halen varlığını koruyor. Yani sosyalizmi kurabilmek için şart olan işçi sınıfının burjuvazi ile nihai hesaplaşması gerçekleşmemiştir.
Chavez, ilerici-devrimci birikime aittir
Bolivarcı hareketin lideri olarak Hugo Chavezin yaptıkları, işçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların ve ezilen halkların kazanımları arasında yerini almıştır. Bolivarcı deneyimin nasıl sonuçlanacağından bağımsız olarak, bu böyledir.
O, bir hareketin önderi ve bir devlet başkanı sıfatıyla işbirlikçi burjuvaziye ve emperyalistlere kafa tutmuş askeri darbe, komplolar ve kirli oyunlara rağmen işçiler, emekçiler, yoksullar ve ezilen halklar için çalışmıştır. Salt Venezüella ve Latin Amerikada değil, dünyanın dört bir yanında Chavezin özel ilgi görmesi ve ölümünün bu kadar geniş yankı yaratması, dünya işçi ve emekçileri tarafından şimdiden benimsendiğini göstermektedir.
Erken yaşta hayata veda etmesine rağmen hem emekçilerin gönlünde hem devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamaya devam edecektir.
(Kızıl Bayrak'ın 8 Mart 2013 tarihli sayısından alınmıştır...)
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.