Ender HELVACIOĞLU
A+ A-
Sosyalistlere düşen acil görev
Devrimci bir örgütün (aslında her siyasal örgütün) temel görevi bağımsız bir politik hat çizmektir. Yani döneme uygun devrimci stratejiyi berrak bir biçimde tespit etmektir.
Bu noktada yanlış yapmak yığınakta hata yapmak anlamına gelir; her şeyin sonu değildir ama ağır bir yenilgi yaşamak kaçınılmazdır.
Örneğin Çin Devrimi sürecinde, Mao Zedung ve birkaç arkadaşının itirazlarına karşın, Sovyet devrimi çizgisini aynen tekrar ederek şehir ayaklanmalarına girişen ÇKP ağır bir yenilgi alır, partinin tamamına yakını fiilen tasfiye edilir. Mao Zedungun geride ne kaldıysa toplayıp Çinin içlerine, kırsal bölgeye çekilmek amacıyla başlattığı Uzun Yürüyüş bir ricattır aslında. Ama o ricat, (Çinin o günkü koşullarında doğru olan kırlardan kentlere stratejisini benimsediği için) dönmüş dolaşmış, başarılı bir devrimin başlangıcı olmuştur.
Taktik hatalar yapılabilir, irili ufaklı yenilgiler, tahribatlar yaşanabilir, kaçınılmazdır. Hayat o kadar renkli ve bol seçenekli ki, evdeki hesap her zaman çarşıya uymayabilir, normaldir. Aslında taktik hatalar, devrimci örgütün olgunlaşmasına, çelikleşmesine yol açtığı için sonuç olarak iyidir de
Ama yığınaktaki (stratejideki) hata, bir dönemin ve bir kuşağın kaybı anlamına gelir.
Strateji yanlış ise, istenildiği kadar eylem yapılsın, örgütlenmeye çalışılsın, en donanımlı ve cesur kadrolara sahip olunsun, sonuç yine de hüsran olacaktır.
***
Türkiye sosyalist solunun önemli bir bölümü, Türkiye devriminin yolunun, sosyalistlerin Kürt hareketiyle acil bir ittifakından geçtiği tespiti ve uygulamasıyla ciddi bir stratejik hata yapmıştır.
Stratejideki bu hata, izleyicilerini bölmüş, parçalamış, zayıflatmış ve giderek gereksizleştirmiştir. Bağımsız bir politik odak olma niteliğini kaybetmişler, Kürt hareketine ve onun stratejisine eklemlenmişler, etkisiz bir yancı konumuna düşmüşlerdir.
Bugün kimse, örneğin bir EMEPin, SDPnin, ESPnin ne dediğini, ne yaptığını merak etmiyor. Kürt hareketinin politikaları ortaya çıktığında onlarınki de otomatikman anlaşılıyor. Bu, varlık şartlarının yok olduğu anlamına gelir.
Başlangıcında tam tersi niyetlerle ortaya çıkmasına ve Haziranı örgütleme stratejisini benimsemesine karşın, ne yazık ki Birleşik Haziran Hareketi (BHH)nin de aynı girdaba sürüklendiği görülüyor.
BHHnin sözcüsü konumundaki arkadaşlar, bu yanlış stratejiyi dayatıyorlar, giderek derinleştiriyorlar ve hem örgütlü oldukları bileşenlerine hem de BHHye yazık ediyorlar. Çünkü sonuç, günümüz ülke koşullarının gereği olarak çok daha kısa sürede aynı olacaktır, olmaya başlamıştır: bağımsız bir siyasal odak olarak varlık şartlarının ortadan kalkması.
Bugün artık kimse BHHnin ne dediğini, ne yapacağını merak etmiyor, izlemiyor. HDPnin (Kürt hareketinin) ne dediği ve ne yapacağı belli olduğunda, BHHnin sözcülerinin de o çizginin peşine takılacağı ve o çizginin eylemlerinde (sadece orada, başka bir yerde değil) boy göstereceği baştan biliniyor.
Gelinen nokta budur. Yığınaktaki hata BHHyi yancı konumuna düşürmüştür. BHH temsilcileri, üstüne üstlük, başta toparlanan Haziran kitlesini Kürt hareketinin kuyruğuna takmanın da köprüsü olmuşlardır. Kuyruğa takılmayı reddedenleri de ortada bırakmışlardır.
Bu çizgide ısrar eden ve öncekiler gibi kendilerini gereksizleştiren bileşenleri için denebilecek fazla bir şey yok. Ama toplam olarak BHH geri dönülemez bir noktada mı? Ciddi bir müdahale, etraflı bir özeleştiri ve keskin bir dümen kırma ile BHH kurtarılamaz mı? Yoksa o eşik de aşıldı ve BHHyi kayıp mı ettik? Bağımsız bir devrimci-sosyalist stratejiyi oluşturmak için başka araçlar mı gereklidir?
Bunu BHH yürütmesindeki durumun farkında olan arkadaşlar daha iyi bilir; fazla ayrıntıya girmek bize düşmez. Ama hâlâ bir umut kaldıysa, sanırım acele etmek gerekiyor.