TKP'nin Defne Belediye Başkan adayı Sevra Baklacı, AKP tarafından yapılan kara propagandaya cevap verdi.
(soL - Haber Merkezi) Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) Hatay Defne Belediye Başkan adayı olan Sevra Baklacı, AKP'nin büyükşehir adayı Sadullah Ergin ve kentteki AKP'liler tarafından yayılan "Suriye'den para alıyorlar" dedikodusuna cevap verdi.
Twitter üzerinden bir açıklama yapan Baklacı, "Böyle bir yardım gelseydi ekleyebildiğimiz ekler, Tayyip ve çetesinin yıkıma neden olduğu Suriye'nin yeniden inşası için geri gönderirdik." dedi.
Anketlere göre Sevra Baklacı önde gidiyor. Bir terslik olmazsa kazanacak gibi de duruyor. AKP bile Sevra ve TKP konusunda yalanlara başladıysa Defne'yi güzel günler bekliyor demektir.
TKP'nin Hatay Defne Belediye Başkan adayı Sevra Baklacı hakkında ilçede tuhaf iddialar fısıldanıyor. AKP'liler, Baklacı'ya "Beşar Esad'ın para yolladığını" öne sürdü. Başkaları, "Sevra'yı Erdoğan oyları bölsün diye yolladı" söylentisi yayıyor. Baklacı, iddialar için "Korkmakta haklılar" yorumu yaptı.
Ali Ufuk Arikan
Hatay Defnede seçimin en iddialı isimlerinden olan TKP adayı Sevra Baklacı, AKPlilerin hedefi oldu. AKP Hatay Belediye Başkan adayı Sadullah Ergin ve Hatayda seçim çalışması yapan AKPliler Sevra Baklacıya ilişkin asılsız iddiaları gündeme getiriyor. Seçim çalışmaları sırasında Sevra Baklacı ve TKPye Suriyeden para geldiği iddiasında bulunan AKPliler, Defnede Sevra Baklacının kazanmaması gerektiğini dile getiriyorlar. Sevra Baklacı hakkındaki bir diğer iddia ise en az ilki kadar ilginç: Sevra Baklacıyı Defneye Erdoğan yolladı. Bu iki yönlü kara propagandaya ilişkin görüşlerini aldığımız, gazetemiz yazarı Sevra Baklacı, korkmakta haklılar dedi.
Konuya ilişkin görüşlerini aldığımız Baklacı, AKPliler seçimlere iki hafta kala seçim çalışmalarında kullanmak için Beşar Esaddan 1,5 milyon dolar aldığımı söylüyormuş. Ayrıca seçimleri kazanırsam Suriye bayrağı dikecekmişim. Bu iddiaların tamamı gerçek dışıdır dedi.
İddia edildiği gibi 1,5 milyon dolarım olsaydı, AKPnin de tarafı olduğu savaşta büyük zarar gören, yara alan Suriye halkına gönderirdim diyen Baklacı, AKPnin Defnede seçimleri almak konusunda hiçbir iddiası bulunmamasına rağmen hakkında böyle iddialar yaymasının dikkat çekici olduğunu dile getirdi.
Baklacı, bu kara propagandayı yapan AKPlilere bunun nedenini sorarken, seçimleri kimin kazanmasını istediklerini de açıklamaları gerektiğini söyledi.
Diğer yalan: Sevra'yı Erdoğan gönderdi Kendisi hakkında yayılmak istenen diğer iddianın AKPden para aldığı ve Defneye Erdoğan tarafından gönderildiği ve oyları bölmesinin istendiği şeklinde olduğunu belirten Sevra Baklacı, Suriyede bulunduğu süre boyunca hem duruşuyla hem de yazılarıyla AKPye karşı nasıl bir tavır aldığının zaten ortada olduğunu ifade etti.
Baklacı: Korkmakta haklılar Bunun dışında hem üyesi hem de adayı olduğu Türkiye Komünist Partisinin AKPnin baş düşmanı olduğunu vurgulayan Baklacı, bu iki yönlü karalamaların inandırıcı olmaktan hayli uzak olduğunu söyledi.
TKPnin ve benim Defnede barış, eşitlik, kardeşlik için verdiğimiz mücadele bazı tarafları ciddi biçimde rahatsız etmiş ve korkmuşlar diyen Baklacı, korkmakta haklılar çünkü Defne halkı bu palavralara inanmadığını doğrudan yana olduğunu her gün gösteriyor ve göstermeye devam edecek. Korkmaya devam etsinler ifadelerini kullandı.
Tarihin ilginç birikimlerini barındıran Hatayın nasıl bir tehlikeyle karşılaştığını sen biliyorsun ama herkes bilsin diye yazıyorum.
Tehlikenin adı, elbette Sadullah Ergin. Ama nasıl bir Sadullah, nasıl bir Ergin? Bu takımın her biri, başka deyişle adan zye akepe yönetiminin tümü, bin bir suratlı olduğundan bu soruyu yanıtlamak kolay değil.
Ama benim hukuk devleti yıkım işinde çok başarılı olan Erginin, Hataydan da benzer yıkım örnekleri vereceğine olan güvenim tam. Ve o salt bu nedenle Hatay için büyük bir tehlike. Yönetimi ele geçirmesi durumunda Hatayın Alidiboların kanunsuz bir kenti olacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Seçilmek ile ele geçirmek arasındaki kalın çizginin son on iki yılda nasıl ve hangi yöntemlerle inceltildiğini artık herkes biliyor. Bu bakımdan Erginin Hatayda bir seçim süreci değil her ne pahasına olursa olsun bir ele geçirme süreci yaşadığını söylemek yanlış değil.
ÖZGÜRLÜK DÜŞMANI
Sadullah Erginin kent yönetimini ele geçirmesi durumunda yol-su, park-bahçe, tramvay-metro için ne yapacağını anlamak, hukuk devleti yıkımında nasıl bir yol izlendiğini anımsamaktan geçiyor. İster yıkım, ister ele geçirme olsun, ticarette de siyasette de işe hep kirli bir yöntemle başlandı.
On iki yıl boyunca her türlü iş paranın ya da korkunun gücüyle başladı ve bitirildi. Güç kullarak diz çöktürmek de suça ortak edilerek etkisizleştirmek de onlar için vazgeçilmez bir yöntem oldu. Oysa bu yer altına inmiş bir şiddet yöntemiydi.
Söylemesi zor ama 17 Aralık gerçeğinin kanıtladığı gibi farz ile başlayıp sünnetle götüren/ halkı Allahla kandıran bir sınıf doğdu. Şiddetin uygulayıcısı da takkeli, tespihli bu sınıf oldu. Karşıt ya da yandaş fark etmeden insan onuru hiçe sayan yalana dayalı bir politika izlendi.
Adalet Bakanı olduğu sürede giriştiği hukuk devleti yıkım işlerinde çok başarılı olan; yargıyı itibarsızlaştırma, orduyu yıpratma, muhalif olanı susturma, karşı geleni korkutma politikalarının tümüne katkı veren bir siyaset adamı Ergin. O belki zamanında iyi bir hafız ya da imamdı. Ama her zaman hak ve özgürlük düşmanı bir hukukçu oldu. Türkiye Cumhuriyetinin Türkiye İslam Cumhuriyetine evrilmesine çaba harcayan siyaset adamı görünümünde bir militan olarak siyasete başladı.
DEĞİŞEN TEK ŞEY
Onu siyasetin ünlüleri arasına çıkaran yolsuzluktu ve o yolsuzluğa hiç ihanet etmedi. Yolsuzluk suçlamasından kurtulduktan sonra yolsuzluktan başı derde girenlerin/girecek olanların yanında oldu.
Örneğin; icabında rüşvet, zimmet, ihaleye fesat karıştırma, ihtilas, irtikap, delil karartmak, nüfuz kullanmak, evrakta sahtekarlık, sahte evrak tanzim etme, ağır nitelikli dolandırıcılık, insan ticareti gibi yüz kızartıcı suçları işleyenlere verilecek hapis cezasını indiren yasa değişiklikleri gerçekleştirdi.
Örneğin; akepe grup başkan vekili olarak kendisi de Hatayda Ali Dibo adı verilen dost, ahbap, akrabaya ihaleler dahil her türlü olanağı peşkeş çekmekle suçlandı.
Erginin geleceğini parlatan bu olayı ortaya çıkaran akepe Hatay Milletvekili Fuat Geçenin bu nedenle ihraç edildiğini dünya alem öğrense de; Kamu İhale Kurumunun Geçeni haklı çıkarmasında kimsenin kılı bile kıpırdamadı.
CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Sadullah Erginle eski akepe Hassa İlçe Başkanı Ahmet Tüfenkçi arasında geçtiğini belirttiği, 4 trilyonluk rüşvet teklifinin de yer aldığı konuşmanın ses kaydını açıklasa da; Hatay Valiliği belgeleri ilde son üç yılda yapılan 271 ihalenin tümünün akepelilere verildiğini kanıtlasa da değişen bir şey yoktu.
Değişen tek şey sözü edilen ihaleler, toplam ihalenin yüzde 10u bile değil; bir tüp, iki kilo sebze diye yalan söyleyen Erginin, olayın boyutunu büyütmeyin iki-üç milyarlık iş diye yalana başvuran Başbakan Bay Tayyip tarafından Adalet Bakanı koltuğuna oturtulmasıydı.
SÜT DÖKMÜŞ KEDİ
Kim bilir belki de hayat ortaya çıkan tapelerle yalana karşı Hatay halkını uyarıyor:
Başbakanın beraati engelle... buyruğuna karşı, Adalet Bakanı o yargıç Alevi... diyor.
Başbakanın bunların kesinlikle mahkûm olması lazım... üstelemesine karşı, Adalet Bakanı Yargıtayla bir görüşme yaparım... diyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin süt dökmüş kedi mahcubiyetiyle Başbakan Bay Tayyipe yaranmak için olsa gerek iki bin kadar savcı ve yargıcın sisteme kazandırılacağını müjdeliyor.
Bu adamlardan biri ülkeyi yönettiğini, diğeri kenti yöneteceğini iddia ediyor.
Sevgili Sevra sen her ikisinden de doğru, dürüst, ilkeli ve çağdaşsın. Elbette başaracaksın.
Hatayın Defne ilçesinde bir seferberlik var. Kadınlar, gençler, anneler, çocuklar... Herkes kenetlenmiş TKP adayı Sevra Baklacının ilçelerine Belediye Başkanı olması için, Defneyi birlikte yönetmek için çalışıyorlar.
Sevra 1983 doğumlu genç bir kadın. Türkiyede genç olmak, kadın olmak oldukça zor. Genç bir kadın olarak, yaklaşık 150 bin kişinin yaşadığı büyükçe bir ilçede yerel siyasette belediye başkanlığı gibi bir hedefe ulaşmaya çalışıyorsanız işiniz daha da zor. Defne farklı kültürlerin güçlü bir zenginlikle iç içe yaşadığı, ülkemizin aydınlık yüzü ve birikimini en güzel temsil eden ilçelerden biri. Defne örneğinde zorluk, orada yaşayan insanlardan ziyade, egemen siyasetin dokularına yerleşmiş kimi kalıplardan ve yalanı, karalamayı siyasetinin merkezine yerleştirmesinden kaynaklanıyor. Sevranın bir röportajında kendisinin adaylığını Siyasetçi olmak için kurt olmak, çirkef olmak lazım. Sen çok gençsin, nasıl olacak diye karşılayanlar olduğunu söylüyor. Sevranın kurt, çirkefolmaması bir avantaj olarak değerlendirilmesi gerekirken, egemen burjuva siyasetinde içselleştirilmiş kurtluk, çirkeflik, kabalık, ileri yaş, erkeklik gibi özellikler, siyaset yapmak için olmazsa olmaz gibi sunulabiliyor. Hatta kimi zaman siyasi propaganda aracı haline getirilebiliyor. Ancak Defnenin değerleri, bu ilçenin kültüründe yetişen Sevranın samimiyeti, çalışkanlığı, cesareti ve kararlılığıyla birleşince bu karşı propaganda Defnede çoktan çökmüş bile!
Defnenin seçimi birçok açıdan önemli. Her şeyden önce Defnede Sevranın kazanması, bugün toplumsal yaşamının her alanında süren paranın saltanatına karşı, halkın ancak kendi örgütlenmesiyle, dayanışmasıyla karşı durabileceğini bir kez daha göstermesi anlamına gelecek. Gönüllülerin katkılarıyla oluşturulan sınırlı bir seçim bütçesi, bunun Defne halkının adaylarına verdiği destekle birleşmesi ve girilmedik sokak bırakılmayan bir seçim çalışması. Haziran Direnişi sırasında ortaya çıkan dayanışmayı hatırlayalım, bugün Defneyi hayal edelim, orada Haziranın bir parçasını göreceğiz.
Diğer taraftan, gerçekten seçilebilecek yerlerde aday göstermeyip, işin reklam boyutuyla ilgilenerek, şu kadar kadın aday gösterdik, şu kadar genç aday gösterdik şovu yapanlara inat 30 yaşında, genç, gazeteci, öğretmen bir kadın, yol arkadaşları ve halkla birlikte 150 bin nüfuslu bir ilçeyi yönetmeye hazırlanıyor. Haziran Direnişinde ellerinde bayraklarıyla en önde yürüyen, gündüz işine gidip akşamında kentinin meydanında, mahallesinde mücadelenin içinde öne çıkan kadınları hatırlayalım, bugün Defnede en önde genç kadınların sürdürdüğü seçim çalışmasını düşünelim, orada Haziranın bir parçasını göreceğiz.
Sevranın seçim çalışmalarında, çevresinde hep çocuklar, kadınlar ve gençler var. Sevra ile birlikte yürüyen, bildiri dağıtan, afiş yapan, seçim bürosunun açılmasını havai fişekle kutlayan, başarılı bir seçim çalışmasının akşamında seçim arabasını durdurup yolun ortasında büyük bir coşku ile oynamaya başlayan gençler, Haziran Direnişinde yitirdiğimiz Hatayın yiğit evlatları Abdocanın, Ali İsmailin, Ahmetin görüntülerindeki coşkuyu, umudu hatırlatıyor insana. Bir de çocuklar. Oyun oynar gibi çevresindeler hep Sevranın.
Bir de seçimlerin ertesinde Sevranın Belediye Başkanlığı ile Defnede başlayacak yeni bir günü düşünelim. Sevra 31 Mart sabahından sonra da, bugün olduğu gibi yine yalnız yürümeyecek. Sadece Defnede yaşayan insanlarla değil, bir gözü hep Defnede olacak olan, ülkenin her bir yanından binlerce destekçisiyle birlikte sürdürecek görevini, birlikte yönetecek Defneyi. Yağmacı bir düzen içerisinde elbette sınırları var. Ancak sosyalistlerin eli değdiğinde, bir kent alt yapısından spor olanaklarına, okulundan sağlık kurumuna, tiyatrosundan sinemasına, ortak akıl ve bilimin birikimiyle halkın örgütlü dayanışması birleşince nasıl geliştirilir, zenginleştirilir hep beraber göreceğiz Defne kazanıldığında.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.