Dostoyevski'nin hayati açlik, yoksulluk ve hastalik içinde geçmistir. Hele son on yil bütünüyle bir "çiglik"dir. "Hiç bir seyi kalmamistir artik." Isi bitiktir. Ister,durmadan ister. "Öylesine sikintidayim ki, neredeyse kendimi asacagim." diye yazar mektuplarinda. "Ne borçlarimi ödeyebiliyor, ne de, yolculuk için param olmadigindan, çekip gidebiliyorum. Tam bir umutsuzluk içindeyim."
Bir yazar için kötü bir durumdur bu. Ama yine de ismarlama roman yazma konusunda israrli reddedisleri olacaktir. Düsündüklerini ve duyumsadiklarini aynen romanlarina yedirecek, "onurunu koruyacaktir."
"Yil sonuna kadar ne olacagim, bilmiyorum. Kafam çatliyor, borç alacak kimsem de kalmadi artik. Bunun ne demek oldugunu anliyor musunuz: artik gidecek bir yeri olmamak?"
"Bütün ömrümce para için çalistim ve bütün ömrümce hep sikinti içindeydim; su anda her zamankinden daha çok." Borçlar...kumar...hayatini çekilmez yapacaktir.
"Ne olursa olsun, yemin ettim: yoksulluğun son sinirina da varsam, dayanacagim."
Sözünü tutmustur. Dayanmistir. Hayata, her seye ragmen direnmistir.
Yasadiklarini roman kahramanlarinin iç dünyalarina serpistirmistir. Ketum bir tavir, onun dünyasinda söz konusu degildir. Herseyin açik seçik konusulmasindan yanadir. Gizli kalmis, içte yasatilmis her seyin insani mutsuz kilacagini anlatmak ister gibidir.
Ve sonunda Rasnolnikov da her seyi "itiraf'' etmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.