Gazze'de Hamas dışındaki direniş örgütlerinin temsilcileri, Türkiye'nin rolünün "Hamas'a ABD ve İsrail'in taleplerini kabul ettirmek" olduğunu düşünüyor. Bir FHKC lideri Erdoğan'a "yalancı" derken, Türkiye'nin Hamas'ı "sömürdüğünü" iddia etti.
(soL - Dış Haberler) İsrail ile Hamas arasında 72 saatlik ateşkes yürürlüğe girerken, Gazze'deki direniş güçlerinin silahlı mücadele dışında bölgedeki diplomatik ve siyasi konumlanışlara yönelik yaklaşımları da netleşiyor.
Gazze'ye giderek İsrail saldırısını yerinde gözlemleyen gazeteci Fehim Taştekin, El Monitor'e yazdığı "Gazze'de çelişkili Türkiye algısı" başlıklı makalede, Gazze Şeridi'nde bulunan Hamas haricindeki direniş örgütlerinin Türkiye'ye nasıl baktığını aktardı.
Taştekin'in makalesi şöyle:
Venezuelanın merhum Devlet Başkanı Hugo Chavez ile Filistin Halk Kurtuluş Cephesinin (FHKC) İsrail hapishanelerinde ömür tüketen Genel Sekreteri Ahmet Saadetin fotoğraflarının altında bir iftar sofrası: Hepsi oruç tutmasa da Komünist FHKCnin radyosu Eş Şaabın iftar sofrasında sarımsak soslu humus ile tavuklu pilav var. Yemek güzel konular ağır! Doğuya baktığımızda İsrail sınırını, batıya baktığımızda Akdenizi görebildiğimiz bir binanın onuncu katındayız. FHKCnin Gazze lideri Zülfikar Siverjo İsrail ile Filistinliler arasında haftalardır süren çatışmaları bitirmeye yönelik ateşkes girişimlerinden bahsederken Türkiyenin rolünü sordum. Türkiye İsrail ve ABDnin taleplerini Hamasa kabul ettirmek için uğraşmaktan başka bir rolü yok yanıtını verdi. Başbakan Tayyip Erdoğanın kamuoyunda Gazze için sesini en fazla yükselten liderlerden biri olduğunu hatırlattığımda Erdoğan bir yalancı diyerek sözümü kesti ve ağır bir dille eleştirilerini sıraladı:
Gazze sokaklarında tek bir Türkiye algısı yok. Biri için Gazzenin destekçisi, öteki için sadece Hamasın dostu. Öne çıkan eleştiri ise İsraille ticareti katlanan Türkiyenin Gazze çıkışı samimi değil.
Türkiye kendine nüfuz alanı açmaya çalışıyor. ABye karşı alternatifinin olduğunu göstermek için Ortadoğuyu kart olarak kullanıyor. Ama ABye tam üye olduğu takdirde Filistin davasını da unutacaktır. Türkiyenin öteden beri İsraille siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri iyi oldu. One Minuteten sonra da İsraille ticaretini dörde katladı. Erdoğan hükümeti Gazzeyi kendi çıkarları için kullanıyor. İran ve Türkiyenin Filistin politikaları aynı amaca yönelik Ortadoğuda etkilerini arttırmak için Haması kullanıyorlar. İran da Batı ile nükleer krizi çözerse Filistini arka plana iter. Bu eleştiriler elbette Türkiyeye Hamasın aynasından bakanlar için şaşırtıcı gelebilir. Zülfikar Siverjoya göre Türkiye ve Katarın Hamasa desteği Filistin siyasi bölünmüşlüğünün sürmesine yaradı:
Bu politika başarılı oldu ve yedi yıldır Gazzede Hamas, Batı Şeriada El Fetih ile Filistin siyasi birliği bölünmüş oldu.
Kimlik tanımındaki kayma Bu yargı sadece FHKC ve El Fetih üyeleri değil farklı kesimler hatta Hamaslı olmayan muhafazakarlar arasında da yaygın. Mart 2014te Bağdatta bir konferansta karşılaştığım eski Filistin Adalet Bakanı Ali Khaşan, AKP hükümetini Filistin davasını Hamas davasına indirgemekle suçlamıştı. Onlarca yıldır solcu, sağcı, Komünist, Nasırcı, milliyetçi, muhafazakâr ya da Müslüman ve Hıristiyanların birlikte omuz verdiği Filistin davası genel anlamda İslamcılaşma sürecini yaşarken Türkiye ve Katarın Hamas üzerinden Filistin meselesini İhvanlaştırdığına dair tespitin yaygın olduğunu söyleyebiliriz.
Bu mesele Gazzenin Cebel Zeytun semtinde evine misafir olduğum Filistin İşçi Sendikaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi İlyas el Cilde ile sohbetimizde de gündeme geldi. Duvarında George Habaşın portresinin asılı olduğu bir odada sorularımı yanıtlayan Cilde, Filistin direnişinin karakterinin değişmesinden yakınırken Hıristiyanların sol hareketler içerisinde bu davanın önemli bir parçası olduğunu ısrarla vurguladı: İşgale karşı direniyoruz, buna bir dini mesele olarak bakılmamalı. Filistin ve Arap kimliğinden gurur duyuyoruz. Elbette direniş anlamında Hamas ve İslami Cihad dahil bütün direniş örgütlerini destekliyoruz. Ancak sosyal yaşam biçimiyle ilgili yaklaşımdan dolayı sol örgütlerde yer alıyoruz. Şu anda Gazzede sosyal yardım anlamında aktif rol alıyoruz. Doktorlarımız, yardım kuruluşlarımız, gençlik örgütlerimiz aktif olarak direnişe omuz veriyor. İsraille savaşa İzzeddin Kassam Tugayları (Hamas) dışında Saraye el Kuds (İslami Cihad), Ebu Ali Mustafa (FHKC), Nasır Salahaddin, Ahmed Ebu Riş gibi örgütler de yer alırken sadece Hamasın ön plana çıkartılması Gazzelileri rahatsız ediyor.
Siyasi refleks ve ticaret AKP kadroları Hamas ve El Fetih arasındaki uzlaşma girişimlerini hatırlatarak suçlamaları reddetse de Hamas eksenli politika, AKP hükümetinin Kuzey Afrika ve Ortadoğuda İhvan (Müslüman Kardeşler) kuşağıyla geliştirdiği ilişkiler ve Mısırda İhvana açılan savaşa karşı sergilediği sert tutumla uyumluluk arz ediyor. Şimdi Abdülfettah Sisi liderliğindeki Mısır yönetimi İhvanla savaşını İsrailin arkasında durarak Gazzede Hamasa karşı genişletirken Ankara-Kahire hattındaki gerilim de kendini iyice açığa vuruyor. Bu da Hamasla savaşanlar ve Haması destekleyenler diye çatışan iki eksen görüntüsüne yol açıyor.
Gazzede konuştuğum birçok yorumcu Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkının öteden beri Filistin davasına yönelik ilgisi ile AKPnin bu ilgiyi daraltıp Hamasa kanalize eden politikası arasında ayırım gözetiyor. Sokaktaki insanlar, özellikle de Hamas tabanının elbette Erdoğana karşı Davostaki One Minute çıkışıyla zirve yapan sempatisi azalsa da hala sürüyor. Türkiyeden geldiğinizi öğrenenler Erdoğan Erdoğan diyerek sevgi gösterisinde bulunuyor. Ancak bu yaklaşım siyasi aktörler ve aktivistlerle konuştuğumuzda tersine dönüyor. Farklı kesimlerde Türk dış politikasının samimiyeti sorgulanıyor. Birçoğunun gözünde Türkiye, Gazzeyi cehenneme çeviren saldırılar karşısında çok konuşan ama Latin Amerikanın verdiği tepkiyi veremeyen bir ülke. One Minute çıkışı ve Mavi Marmara Gemisine saldırıdan sonra Türkiyenin İsraille ticari ilişkilerin artarak devam etmesi en fazla işaret edilen çelişki. Türkiye, İsrailin ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında yedinci, ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise onuncu sırada yer alıyor.
Gazzeyi Hamastan ibaret sanmak Bu çelişkilerin tartışıldığı Gazzenin Tel el Hava semtinde bir sohbet ortamına katıldım. Seküler kanattan eski bir direnişçi Gazzede 1950lerden sonra Komünistler, Nasırcılar, FHKCliler, El Fetihliler ve şimdi Hamas öne çıkmış durumda. Evet direnişin dili İslamcılaşıyor. Yine de Hamasın dini kimliği nedeniyle direniş mevzi kaybetmedi. Tam tersi güçlendi. Ancak 11 Eylül 2001den sonra Hamas gibi bir örgütün varlığı İsrailin işine geldi. Türkiye ise Filistin konusunda samimi değil. Eğer samimi olsaydı İsraille ticari ve askeri ilişkileri artarak devam etmezdi derken bir başkası şunu söyledi: Erdoğan Filistine Filistin olduğu için değil sanki İhvan nedeniyle destek veriyor. Soldan bir aktivist ise Türkiye hepimiz Hamas işisiz gibi yaklaşıyor. Elbette benim gözümde de geçmişteki hatalarına ve kendi hayat tarzını herkese dayatma çabalarına rağmen şu an Hamas hepimiz için Filistinin özgürlüğü için savaşan bir direniş örgütüdür. Türkiyenin Filistine bir bütün olarak yaklaşması gerekir ifadelerini kullandı.
Ateşkesteki rolü: Hamasa yardım mı, baskı mı? Filistin davasına yaklaşımın ötesinde son krizde Türkiyenin ateşkes için üstlendiği arabuluculuk rolünde de çelişkili algılar söz konusu. Neredeyse Şifa Hastanesi'nin bahçesinde sıklıkla karşılaştığımız fiilen işbaşında olan Hamas hükümetinin sözcülerinden İhab el Gusseyn her sorulduğunda Türkiye'nin ateşkesteki rolü ve Gazze halkına desteğinden dolayı teşekkürlerini dillendirdi. Buna karşın FHKC sözcüsü Hani Tsevabda ikili sohbetimiz sırasında "Türkiye ve Katar'ın ateşkes için direnişin öne sürdüğü taleplerin aşağı çekilmesi konusunda Hama. Üzerindeki etkisini kullanmasından endişe ediyoruz" ifadelerini kulandı. Bu da Ankara'nın rolünün Filistin örgütler açısından aynı anlama gelmediğini gösteriyor. Türkiye bir kanat için Filistinli örgütlerin taleplerini pazarlık masasına taşıyan aktörken diğer taraf için ABD ve İsrailin koşullarını Hamasa kabul ettirmeye çalışan bir arabulucu.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.