EMPERYALİST SAVAŞA KARŞI HALKLARIN BİRLEŞİK DİRENİŞİNE
Suriyeye yönelik işgal heveslerini kursaklarında bırakmak için...
Emperyalistler ve onların uşaklarının Suriyeye müdahale için işgal senaryoları olsa da Suriyeye yönelik politikaları iflas etmiştir. Gerici çeteler eliyle yürüttükleri bu savaşta, emperyalistler kazanmak için ellerindeki tüm kozları oynamak istiyorlar.
Halkların birleşik direnişine!
Suriyede kimyasal silah bulunduğu iddiaları ortaya atılır atılmaz, AKP iktidarı hemen bu iddialara sarılarak emperyalistleri müdahaleye çağırdı. Hatırlanırsa geçtiğimiz aylarda da -Nisandan beri- benzer argümanlar ortaya atılmış, ABD yöneticileri Beşar Esad kırmızı çizgiyi aştı, muhaliflere karşı kimyasal silah kullandı'' diyerek Suriyeye yönelik askeri müdahaleyi meşrulaştırmaya çalışmıştı. Bu Esadın beklenildiği gibi hemen düşmemesi ve giderek de kaybettiği stratejik mevzileri ele geçirdiği sıralarda oluyordu. Belli ki bir kuyruk acısıyla yapılıyordu. Suriye'nin, Rusyanın, İranın ve Hizbullahın açık destekleriyle, aslında hiç de kolay lokma olmadığının açığa çıkmasıyla emperyalistler de işin içerisine girmek için sabırsızlanıyorlardı. Yani iş beklenilenden zor olunca bildik yöntemlere başvurmak gerekecekti.
Dünya halkları emperyalistlerin neyin peşinde olduklarını artık kullandıkları söylemlerden anlıyor. Onlar ne zaman bir ülkeye demokrasi götüreceklerini ve diktatörlere savaş açacaklarını söyleseler sonuç katliam, kan ve gözyaşı olmaktadır. Bu yetmezse kimyasal silah var ve dünya güvenliği için müdahale gerekli dediklerinde belli ki saldırılarına kılıf ayarlamaktalar. En bilinen örnek Irak işgaliydi ve bu yalanlar eşliğinde yüzbinlerce insan katledilmişti. Tüm bunlar yaşanıp bittikten sonra da bu kimyasal silah iddiasının gerçekte olmadığı, ABD ve İngiltere tarafından bilinçli şekilde yayılan bir yalan olduğu ortaya çıkmıştı.
Daha yakınlarda Libyada da aynı yalanlar söylenmişti. Libyaya askeri müdahale Kaddafinin sivil ölümlerine yol açtığı ve kimyasal silah kullandığı yalanı üzerine kurulmuştu. Aynı emperyalistler Kaddafi düştükten sonra El Kaide bağlantılı milislerin Beni Velidi kuşatarak yaptığı katliama ve sivil halk üzerinde kimyasal silah kullanmasına ise seyirci kalmıştı.
Bunun için Suriyenin kimyasal silah kullandığına dair iddialara kimse pek inanmıyor. Oysa daha önceleri Suriyede BM İnsan Hakları Komisyonu Gözlemcileri, muhaliflerin Sarin Gazı kullandığına dair güçlü kanıtlara ulaştıklarını ifade etmiş, Suriye ordusu askerlerinin çatışmalardan sonra bu gaza maruz kaldıklarını gösteren görüntüler de paylaşılmıştı. Rusya da, geçtiğimiz Mart ayında Halep'in Han el-Esal bölgesinde muhaliflerin kimyasal silah kullandığının kendi uzman raporlarıyla kanıtlandığını ileri sürmüştü. Böylesi iddiaları araştırmak üzere geçtiğimiz hafta 20 kişilik bir Birleşmiş Milletler uzman grubu Şam'a gelmişti. Tam da bu denetçiler Şamdayken, Şam yakınlarda kimyasal silahlar kullanıldığı iddia edilen bir katliamın yaşanması son derece manidardır.
Suriye hükümeti kimyasal silah kullandığı iddiasını yalanlamıştır. Keza BM denetçileri Suriyedeyken bunu yapmanın akıl dışı olduğuna dikkat çekiyorlar. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç, Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığına dair iddialara dayanak olarak kullanılan görüntülerin, olaydan önce hazırlanarak internette dolaşıma sokulduğunu açıkladı ve Dışişleri Bakanlığı'nın resmi sitesinde yayınlanan açıklamasında olayın bir provokasyon olduğu yönündeki kanıtlarımız çoğalıyor ifadelerini kullandı.
Ama ortada somut veriler yokken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kendi koymuş gibi, jet hızıyla "Biz yüzde yüz eminiz" demektedir. Biliyoruz ki, AKP şefleri için gerçeklerin bir önemi yoktur ve onların esas derdi Suriyeye ne şekilde olursa olsun girmektir. Bundadır ki, Ahmet Davutoğlu hemen hafta içinde Almanya, İngiltere ve İtalya'da mevkidaşlarıyla görüşmüş, Suriye Ulusal Koalisyonu yetkilileriyle buluşmuştur. Bu yoğun diplomasinin ardında BM Güvenlik Konseyinin konuyla ilgili bir karar alması ısrarı vardır. Davutoğlu, "Suriye'deki olaylara baktığımızda çok açık ve net şekilde kırmızı çizgiler aşılmıştır. Çocuklar kadınlar yaşlılar acizler kimyasal silahla öldürülmüştür. Ben bütün sorumluluğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine yüklüyorum. Artık bu mesele yeni bir metod ile çözülmeli" diyerek savaş çığırtkanlığını sürdürmüştür.
Türk devleti ve özel olarak dinci-gerici AKP iktidarının Suriye'ye yönelik işgal için hevesleri öylesine kabarmıştır ki, eğer BM kararı olmazsa hazır bir önerileri de vardır: Şu an BM Güvenlik Konseyi'nin sert bir karar alması gerekiyor. Konsey bunu yapmazsa, biz, gönüllü ülkelerle birlikte hareket etmeliyizdiyerek Irakta ya da Yugoslavyada olduğu gibi Gönüllü ülkeler koalisyonu kurulmasını önermiştir. Gönüllü ülkeler koalisyonu emperyalizmin uluslararası hukuku hiçe sayarak ve BM süreçlerini ekarte ederek asker toplayıp, tek taraflı müdahale etmesi anlamına geliyor.
Türk devletinin Suriyeye yönelik kraldan çok kralcı tutumu biliniyor. Ancak gelinen yerde eskisi gibi esip gürleyemiyorlar. Bu yılın başında Başbakan Erdoğan Suriyedeki gelişmelerin Türkiye'nin içişleri kadar önemli olduğunu belirterek Binlerce, onbinlerce kilometre öteden gelip Irak'a girenler bu dünyada haklı oluyorsa biz 910 kilometre sınırımız olan Suriye'de eli bağlı, tribünde seyirci olamayız. Gereği neyse bunu yapmamız lazım ve yaparız diyebiliyordu. Ancak şimdilerde emperyalist efendilerinin icazeti olmadan herhangi bir adım atamayacaklarını itiraf etmekteler.
Emperyalist müdahaleye karşı birleşik mücadele!
Emperyalistler ve onların uşaklarının Suriyeye müdahale için işgal senaryoları olsa da Suriyeye yönelik politikaları iflas etmiştir. Gerici çeteler eliyle yürüttükleri bu savaşta, emperyalistler kazanmak için ellerindeki tüm kozları oynamak istiyorlar. Kimyasal silah var kılıfıyla hem uluslararası müdahalenin yolunu açmak, hem de çetelerinin meşruiyetini sağlamak istiyorlar. Şimdiye kadar bilinen kadarıyla 92 bin Suriyelinin bu savaşta hayatını kaybetmesi, binlercesinin mülteci yaşama mahkûm olması, tecavüz olaylarının, yağma ve talanın artması emperyalistler ve uşakları için yetmiyor olmalı ki, bu sorunları daha da katmerlendirecek işgal senaryoları peşinde koşuyorlar.
Emperyalistler ve işbirlikçilerinin Suriye şahsında Ortadoğuya yönelik kirli hesaplarını boşa düşürmenin, onların savaş heveslerini kursaklarında bırakmanın tek yolu halkların verecekleri birleşik mücadeledir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.