Bunca olay ve hengâmede düzen siyasetinin iki ana damarını görüp ona göre hareket etmek gerekir.
Hangi iki damar?
Biri, komşulara yönelik yeni operasyonları da gündeme getirebilecek dış politika başlığı, diğeri de Kürt sorununun çözüm/çözümsüzlük gelgitlerinde geleceğe uzanan seyri mi?
Bunların ikisi mi?
İkisi de son derece önemlidir. Ancak, ikisi de önceden tam kestirilemeyecek kırılmalara, bugünkü duruma göre sapmalara ve savrulmalara açıktır. Bu iki damardan, bugün net olarak tespit edilip ileriye doğru belirli bir yanılmazlık derecesiyle uzatılabilecek kalınca bir hat çıkarmak mümkün görünmemektedir.
Oysa biz tam da bundan söz ediyoruz.
O zaman söyleyelim: Düzen siyasetinde bugün net olarak tespit edilip ileriye doğru belirli bir yanılmazlık derecesiyle uzatılabilecek hat, biri yapıyla diğeri de üstyapıyla ilgili iki ana damardan oluşmaktadır.
Yapıyla ilgili olanı özetleyelim: Türkiyede sermaye birikim süreçlerinin, AKPnin temsilcisi olduğu vahşi ya da reel kapitalizm dışında bir alternatifi yoktur. Başka bir deyişle, AKP ve temsil ettiği anlayış, Türkiye kapitalizmi için bir aykırılık değil, tersine bu reel kapitalizmin çok az kırılmalı yansımasıdır. Bu söylenen elbette AKP giderse kapitalizm de biter anlamına gelmemektedir; yerine kim gelirse gelsin böyle bir kapitalizmin hizmetkârlığını yapacak demektir
Türkiyede sermaye çevrelerinin ara sıra mırın kırın etseler bile AKPye fit olmalarının, bu iktidardan fırça yediklerinde bile ayağa kalkıp alkışlamalarının nedeni budur. Sonra, madenlerde, inşaatlarda meydana gelen ölümlü kazaların, kent talanının, HES manyaklığının altında da bu vardır. Reel kapitalizm ve mevcut birikim modeli, kimde ne kaldıysa onu ele geçirerek büyümeyi, maliyetlerin olabildiğince düşürülmesini ve sermayenin devir hızının artırılmasını dayatmaktadır.
Üstyapıya gelirsek; asıl, ana damar, adını başka nasıl koyarsak koyalım, dinciliktir, dinselleştirmedir. Laikliğin kurucu ilke olmaktan çıkarılıp bir çeşni, arada sırada bakın o da var denilecek bir aksesuar haline getirilmesidir. Ana damardır; çünkü bir, ipler elinde olduğu sürece AKP bu yöndeki adımlarına kesintisiz devam edecektir ve iki, AKPnin kendisi bir anda buharlaşıp ortadan kalksa bile açtığı şişeden çıkan cinler Türkiyenin başına bela olacaktır.
***
Yukarıda söylenenlerden iki önemli sonuç çıkmaktadır.
Bir: Dinselleştirme, AKPnin özel misyonu olmanın ötesinde artık Türkiyedeki reel kapitalizmin başlıca ideolojik-siyasal sigortasıdır. Dinselleştirmeye karşı mücadele de, isterseniz laiklik mücadelesi deyin, birtakım omzu kalabalıkların, emekli orta-üst sınıf Cumhuriyet aydınlarının ya da Alevi kesimin özel hassasiyeti olmaktan çıkıp ülkedeki tüm emekçilerin davası haline gelmiştir. Yıllar önce nasıl anti-emperyalist mücadele ile anti-kapitalist mücadele bir bütündür denmişse, bugün bu ikiliye bir de laiklik mücadelesini katmakta hiçbir sakınca yoktur.
İki: İster örgüt-parti, ister cephe solda, sosyalizm saflarında yer alan her özne, başatlığı ve kalıcılığı kesinleşen bu iki ana damara yüklenmek, mücadelesini buralara yoğunlaştırmak durumundadır. Kuşkusuz başka alanlar, sorunlar, gündemler de olacaktır. Ancak, çevre sorunundan kadın sorununa kadar akla ne gelirse gelsin, bu sorunlar ve gündemler arasında iki ana damarla ilişkilendirilemeyecek herhangi birini göstermek mümkün değildir. Dolayısıyla, böyle başka gündemlerde bile asıl konsantrasyonun seyreltilmesine izin verilmemelidir.
İndirgemecilik deyin, ne derseniz deyin, böyledir
***
Bir yol, ad hoc siyaset tarzıdır. Yani verili duruma, güncelliğe, gündeme o an düşen konulara bakılır, bunlar için özel müdahalelere ve örgütlenmelere gidilir. Peki, bunların toplamından net ve kararlı bir mücadele hattı türetilebilir mi?
Kuşkuludur. Önceki deneyimler, bir ana eksen, bir omurga olmadan olmayacağına işaret etmektedir.
Bir diğer siyaset tarzı ise, ad hoc müdahalelere ve örgütlenmelere gene başvurmak, ancak bunu ana eksenden, omurgası sağlam bir siyaset hattından kalkarak yapmaktır.
En azından, gündem değiştiğinde, denedik ama pek olmadı dendiğinde, geri basma zorunluluğu ortaya çıktığında bir merkezde toplanıp yeniden huruç imkânlarını güvenceye aldığı için ilkinden daha akla yatkındır.
İndirgemecilik mi?
İçimize sinmiş bir kere, bu saatten sonra iflah olmayız!
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.