Son Bakanlar Kurulu toplantısına omzu kalabalıklar da katılmış. Sivilleşildi ya, hükümetin memuru olarak! Yok öyle masaya dosya fırlatıp, seçilmişleri tehdit etmek. Profesyonelliğin gereğini yapıyorlar. Yanlarında yine çanta dolusu rapor var, amirlerini bilgilendiriyor, her tür göreve hazır olduklarını hissettiriyorlar. Sadakat önemli tâbi!
Askeri vesayetten kurtulduk. Ne güzel!
Ne ki, işler halkımız için kötü gitmeye devam ediyor hâlâ.
Bakanlarla silah işlerine bakan üst düzey memurlar bir araya gelip Suriyeyi, Irakı tartışmış. Sonra hızlarını alamamış Güvenlik Zirvesini toplamışlar. MİTçi Hakan Fidan da eklenmiş ekibe.
Demokrasi böyle bir şey. Seçilmiş hükümet her şeyi kontrol ediyor, silahlı kuvvetler, istihbarat ona bağlı. Yani TSKsı, MİTi, Emniyeti halkın seçtiği hükümetin emrinde.
Tayyip haklı, demokrasi çağ atladı bu ülkede!
Faşistin sivili askeri olmaz dediğimiz için 12 Eylülcülükle, MGKcılıkla suçlanan bizler ise yanıldık.
Öyle mi?
AKP dersleri Bugün bütün ülkelerde komünist partilerin eğitim programına alınsa yeridir. AKP çok matah bir parti olduğundan değil. 12 yılda yaşananlar, burjuva diktatörlüğü, onun mekanizmaları ve sol adına düşülebilecek hatalara ilişkin muazzam bir deney ortaya çıkardığından. Bu deneyi incelemek gerek.
Dönelim konumuza Askerler ne yapıyor AKP demokrasisinde?
Daha önce ne yapıyorlarsa onu 12 Martta, 12 Eylülde ve daha olağan dönemlerdeki konumlanışları değişmiş değil. NATOya, uluslararası tekellere hizmet ediyorlar. Konumlanış aynı, konumları değişmiş durumda!
Eskisinden daha az tehlikeli değiller.
Her şeyden önce, arınmış durumdalar. NATO açılımlarına, ABD planlarına, gericileşmeye azıcık itirazı olanlar bile ayıklandı. Balans ayarı da diyebiliriz buna. İdeolojik olarak AKP çizgisiyle uyum sorunu yaşayanlar için ise çıkış yolu belli: Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım.
Artık TSKda mesleki beceri öne çıkıyor. Nedir bunların mesleki becerisi? Savaşmak. Kim için? Sermaye için, paranın iktidarı için, NATO için, emperyalist planlar için!
Şimdilik yeniden rahat rahat cart curt ettikleri eski güzel günlere dönmeyi beklemiyorlar. Görev emri çıkıncaya kadar. Ancak dedim ya, daha az tehlikeli değiller. Tersine, gözü dönmüş bir iktidarın elinde emir kulları olarak sorumsuz davranma lüksüne sahipler. Bakanlar Kurulunda bol keseden savurmuşlar askeri önlemlerini Tampon şerit, uçuşa yasak bölge Bunları teknik, mesleki olgular halinde sıralamışlar. Nasılsa, Esadı düşürmeye yeminli bir siyasi otorite var. Atış serbest. Sayın bakanım, 3 günde Şamdayız, karar siyasi otoritenindir
Hükümetin emrinde olmalarına rağmen, yargılanacaklarını hatırlatmalıyız. Er geç ve mutlaka!
Yetmez Bütün memurlara olduğu gibi, askerlere de siyaset hakkı, partilere silahlı kuvvetler içinde çalışma yürütme hakkı tanınması için mücadele edilmeli. Nasıl olacak, kışlaya siyaset girer mi itirazının yaygınlığını tahin ediyorum. Ancak, kışla hep siyasetteydi, şimdilerdeyse siyaset kışlada. Sermayenin borusu ötüyor zaten. Bu ne demek? Militarizmin, milliyetçiliğin, İslamcılığın, faşizmin borusu demek.
Daha kötüsü olamaz.
Herkes siyaset yapabilmeli, siyasi partilere üye olabilmeli, siyasi partiler toplumun tüm kesimlerine seslenebilmeli. Öyle dikensiz gül bahçesinde, gizli-kapaklı keyif sürmek yok!
Askeri vesayetten kurtuluyoruz, AKP demokrasi getiriyor memlekete diyorlardı. Söyledikleri doğru çıktı. Askeri vesayetten kurtulduk ve askerler doğrudan doğruya AKP'nin emrine girdi. Demokrasi dediğimiz de böyle bir şey değil mi? AKP dinciliğinin emrine girmiş bir ordu! Oh ne güzel! Demokrasiyi tadına vara vara yaşayın!
Askeri vesayet zaten uydurulmuş birşeydi. 12 Mart'ı 12 Eylül'ü yapan askerler bu darbeleri kendi keyfinden mi yaptı? Tabii ki Amerikan emperyalizmi ve ona bağlı büyük burjuvazi istediği için yaptı. Uyguladıkları program da onların programıydı. Buna askeri vesayet diyenler, olayın sınıfsal boyutunu örtbas etmek amacını taşıyor. Bugünkü sivil faşizmin altyapısı da "askeri vesayet" dedikleri dönemde oluşturuldu. Artık askeri darbeye gerek kalmasın faşizm süregenleşsin ve siviller tarafından uygulansın diye programladılar herşeyi. Bugünkü dincilerin askerlerle anlaşamadığı esas nokta laiklikti. Bütün kavgaları bundandı. Şimdi laikliği dümdüz edince aralarındaki çelişki bitti. Arada milliyetçi çıkışlar yapanlar, Amerika'ya kafa tutmaya cüret edebilecek olanlar da temizlendi, zaten dincilerin Batı karşıtları da çoktan bitirilmişti, emperyalizm ve uşakları için hiçbir risk kalmadı.
Bu ileti en son yorum2006
tarafından 03.10.2014- 23:42 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Dinci faşistlerin önü 12 eylül askeri darbesiyle açıldı ve sivil vesayete giden yol askeri vesayetin bilinçli çabalarıyla örüldü. Böyle olduğu için AKP 12 Eylül'ü yargılayamıyor, bizzat kendisi 12 Eylül atıldı ve AKP öneminde anlayışının ürünü çünkü. AKP'nin vesayetini sağlayan kurum ve kuralların pek çoğu 12 Eylül de bu kural ve kurumların üzerine oturarak kendi dinci faşizminin egemenlik keyfini sürüyor.
Askeri vesayetten kurtuluyoruz, AKP demokrasi getiriyor memlekete diyorlardı. Söyledikleri doğru çıktı. Askeri vesayetten kurtulduk ve askerler doğrudan doğruya AKP'nin emrine girdi. Demokrasi dediğimiz de böyle bir şey değil mi? AKP dinciliğinin emrine girmiş bir ordu! Oh ne güzel! Demokrasiyi tadına vara vara yaşayın!
AKP'yle birlikte demokrasi şampiyonluğunun başını çeken liboşlar demokrasinin keyfini çıkartamıyorlar çünkü şu aralar işsiz kaldılar. AKP bu tipleri kullandı, kullandı sonra demokrasi anlayışının gereği bir kenara fırlattı.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.