'Faşizm paketi' olarak nitelendirilen İç Güvenlik Paketi bugün TBMM'de görüşülmeye başlanılacak.
(İleri Haber Merkezi) Meclis'te bugün 'İç Güvenlik Paketi' görüşülecek. 'Temel kanun' olarak bölümler halinde görüşülecek olan 132 maddelik tasarı 'faşizm paketi' olarak nitelendiriliyor. Tasarıda yüz kapatmaya 5 yıl hapis verilmesi, polise yeni yetkiler tanınması, Jandarma'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanması gibi maddeler yer alıyor.
YÜZ KAPAMAYA 5 YILA KADAR HAPİS Tasarıyla; kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sözlü emriyle kişinin üstü, eşyası, aracı aranabilecek. Bu yapılırken arama gerekçesini de içeren belge verilecek. Toplantı veya gösteri yürüyüşlerinde, "havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan", bulundurulmayacak ve taşınmayacak. Polis; okul, kamu binası, ibadethane gibi yerlere molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıranlara karşı silah kullanabilecek. Yürüyüşlerde, yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlara 5 yıla kadar hapis cezası verilebilinecek.
KOMUTANLARI İÇİŞLERİ BAKANI ATAYACAK Polis alımında yaş sınırı mevcut düzenlemedeki gibi 28 olacak. İçişleri Bakanı; Jandarma Genel Komutanlığı'nda daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarını, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda kurmay başkanı, karargahta görevli başkanlar ve bölge komutanlarını atayacak. Belediye sınırları içinde, hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler jandarmanın görev alanına verilebilecek.
POLİS KOLEJİ KAPATILACAK Son 5 yıl içinde meslekten çıkarılma cezası verilmesi gerektiği halde, zaman aşımı nedeniyle cezalandırılamayan emniyet teşkilatı personeli, resen emekliye sevk edilmeyecek. Polis koleji kapatılacak. Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, askerlik dışındaki suçları sebebiyle İçişleri Bakanı'nca görevinden uzaklaştırılabilecek.
Faşizm paketi haftaya mecliste görüşülmeye başlanacak. AKP iktidara geldiğinde uyarıda bulunanlar vardı. Faşizm tek bir hamleyle iktidarı ele geçirmeyebilir denirdi. İran örneği gösterilirdi. Bir kısım solcunun Humeyni'ye destek verdiği hatırlatılırdı. Neler olduğunu gördük. AKP ile birlikte bazen küçük bazen büyük adımlar atıldı. Devlet ele geçirildi, medya havuz haline getirildi. İşçi sınıfı susturuldu. Muhalefet üzerine büyük baskılar yapıldı. Şimdi faşizmi bir çıt daha yukarı tırmandıracak bir paket meclise geliyor. Polis devletine dönüşme konusunda bir adım daha atılıyor.
2015 seçimi çok daha önemli bir hale geldi. Bu iktidarı başımızdan göndermek seçimle mümkün olmaz ise seçim sonrasında Türkiye'de büyük bir kargaşa yaşanacaktır. Kılıçdaroğlu son grup konuşmasında sokak uyarısı yapmıştı. CHP gerçekten böyle düşünmeye başlamışsa 2015 sonrası için ortada nihai bir kapışma var demektir. Bu tasarılar da bunun işareti. Polise bu kadar yetki 12 eylülcülerin bile aklına gelmemiştir.
Bu terim birkaç yıl önce AKP yönetimi bağlamında aklıma gelmişti: Türkiyede bugün usulen çok parti var, ama Erdoğan AKPsi bunu uluslararası propaganda ve savunma aracı olarak kullanıp Osmanlı sosuna batırılmış (böylece komşuların tepkisine yol açan) mezhepçi kapitalist bir dikta yönetimi kurma yönünde savaşıyor. Şeklen demokratik, fiilen dikta. İnsan haklarına dayalı laik demokratik sosyal hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti tanımı ile taban tabana zıt, her kavramına karşı bir savaş açmış durumda.
Seçimli diktatörlük de denebilir ama öylesi resmen tek parti rejimi için daha uygun kanımca.
Demokratik faşizm derken, faşizmin demokrat ya da demokratik olduğunu değil, demokrasi benzeri bir ortamda faşizm olduğunu söylemiş oluruz.
Immanuel Wallerstein, Tarihsel Kapitalizm adlı eserinde bu terimi kullanıyor.
Tarihsel sıfatı belirsizlik taşıyor, Türkçede.
Yaşandığı ya da tarihdeki haliyle, soyut bir model olarak değil, tarihdeki kapitalizm.
Gelecekle ilgili ihtimaller üzerinde dururken demokratik faşizm dediği ihtimale değiniyor:
Varlıklı azınlığın dünya egemenliği. Belirli partiler yine olur filan, ama genel işleyişi fazla etkileyememeleri için gereken mekanizma kurulmuştur ve yenilenerek sürdürülür.
Bu çemberi yarmak için gerekenlerden biri Marx ile Engels yoldaşların titizlikle yaptığı bir şey:
Çeşitli alanlardaki bilimsel gelişmeleri eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya yönünde izleyip, katkıda bulunup kazanımlarımız haline getirebilmek.
12 mart ve 12 eylül faşizmi bu ülkede neden gündeme geldiyse, AKP'nin bu tür tasarıları meclisten geçirmeye çalışmasının nedeni de aşağı yukarı aynı. 12 Mart ve 12 Eylül faşizmi gelişen ve etkinlik kazanan sol muhalefeti ezmek için gerçekleştirilmişti, bu kez haziran benzeri ayaklanmaları bastırmak için bu ''önlemler'' alınmaya çalışılıyor.
AKP meşruiyetini yitirmiş bir partidir. 17-25 Aralık operasyonlarına verdiği tepkiyle bu meşruiyet dışı çizgisi aleni bir hal almış Erdoğan'ın köşke çıkmasıyla birlikte fiili bir duruma dönüşmüştür.
AKP dinci-gerici bir partidir. Zihinsel karanlığını bütün topluma dikte ettirmeye çalışmakta ve uzun zamandır bir proje olarak tuttuğu eğitimin dinselleştirilmesi ve kinci-dinci gençlik yetiştirmek idealini uygulamaya sokmuştur.
AKP işçi ve emekçi halk düşmanı bir partidir. Bugüne kadar yaptığı bütün uygulamalar gerici sermayeden yana ağırlık koymalar, işçi katliamlarında başsorumlu olması, taşeronlaştırma, örgütsüz ve işsiz bırakma bu iktidarın en belirgin özelliği haline gelmiştir.
AKP emperyalizmin taşeronudur; emperyalizmin ortadoğuyu kana bulayan saldırılarında hep başroldedir. AKP aydınlanmaya düşmandır, AKP Cumhuriyet'in bütün kazanımlarını yıkmıştır. AKP ceberrut bir devlet haline dönüşmüştür. AKP...
Ve AKP Haziran ayaklanmasının en karşıt öznesi durumundadır. AKP Taksim gezi parkının yandaşa peşkeş çekilmesi arzusunu yerine getirememiştir. Uğraşmış, polisini belediyecesini devreye sokmuş ama hiç ummadığı bir tepkiyle karşılaşmıştır. AKP ilk kez yenilgiye uğramış, ilk kez bu yenilgiyle şaşkınları oynamıştır. Haftalarca süren sokak hareketlerinin bir türlü önlenemezliği AKP'yi ve Erdoğan'ı korkutmuştur. Bu korku hala içlerinde. Bu faşizm yasaları işte bunun için geliyor. Çünkü korktular ve korkmaya da devam ediyorlar.
Korkuyorlar; Berkin'den, Ali İsmail Korkmaz'dan,Ethem Sarısülük'ten ve sokağa dökülen o milyonlarca Berkinden, Sarısülük'ten, Ali İsmaillerden korkuyorlar. Geriye dönüşü yok, durması beklenmemeli AKP ve Erdoğan'ın. Erdoğan'ın ve AKP'nin iktidarda kalması hep daha ''ileri'' adım atmasına bağlı. Ne kadar kutuplaştırırsa, ne kadar parçalarsa, ne kadar ötekileştirse ve ne kadar ortalığı gererse ömrünün o kadar fazla olduğunu biliyor. Bu siyaseti bu yüzden sürdürüyor. Sürdürürken bu topraklarda her an yeni ve belki çok daha etkin bir Haziran ayaklanması gerçekleşeceğinin de bilincinde. İşte bu yüzden korkuyor; işte bu yüzden faşizm yasalarına sarılıyor. Sarılıyor da, faşizmin nerede ömrü billah egemenliğini sürdürdüğü görülmüş? İşte bunu bilmiyor!
12 Mart ve 12 Eylül öncesinde, bugünkünden farklı olarak sol yükselişteydi ve örgütlüydü. Bugün aynı durum söz konusu değildir. Tamam Haziran eylemleri kitleseldi ama o eylemlerde örgütlülükten söz etmek söz konusu değildir. Harekete damgasını vuran da sosyalist sol değildi. Siyasi örgütlerin ötesinde, 12 Mart ve 12 Eylül öncesi sendikaların, meslek örgütlerinin, kitle örgütlerinin gücü ve giderek yükselen ve tüm toplumu saran eylemleri bugün var mı? O dönemlerde sosyalist eksen etrafında olan Kürt demokratik hareketi bile bugün milliyetçi bir harekete dönüşmüş durumda. O dönemlerdeki CHP ile günümüz CHP'si bile çok farklı. 12 Mart ve 12 Eylül öncesi ülkenin sosyalist devrime yürüdüğü düşünülüyordu. Bugün böyle bir durum var mı? Kesinlikle yok. Peki bütün bu faşist düzenlemeler neden? İnsan bunu kendi kendine sorunca, ister istemez bu önlemlerin geleceğe yönelik olduğunu düşünüyor. Sanıyorum, bu dış paraya dayanan sahte ekonomik düzenin yakında büyük bir krize gireceğinin ve o krizden çıkış olmadığının farkındalar. Artık 3 yıl mı olur, 5 yıl mı, bu büyük kriz patlayınca, tabii ki sosyal ayaklanmalar da başlayacaktır. Sanıyorum bunun önlemini alıyorlar şimdiden. Yoksa günümüzde bu kadar faşizan maddeleri gerektirecek bir toplumsal muhalefet yok ortada.
Bu ileti en son yorum2006
tarafından 07.02.2015- 00:20 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.