Şimdilerde bir moda var: Önümüzdeki genel seçimlerde HDPyi desteklemek. Nedeni, eğer bu parti barajı aşamazsa ona verilecek oyların AKPnin hanesine yazılacak olması.
HDPnin doğal seçmenine bir diyeceğim yok. Anlamaya çalıştığım, HDPli olmadıkları halde yukarıdaki gerekçeyle bu partiye oy verme çağrısında bulunan kişiler ve çevrelerin dayandığı mantık.
İnce hesaplara, yüksek entelektüel usavurmalara benim aklım pek ermiyor.
Bu konuda da bunlardan önce bazı basit sorulara yanıt bulmaya çalışıyorum.
Öncelikle, HDP kime ve neye güvenerek seçimlere parti olarak girme kararı aldı? Bir başka deyişle, barajı aşacağı güvencesini nereden alıyor? Barajı aşamayıp parlamento dışı kalırsa ülkede neler olabileceğinin hesabını yaptı mı? Bu ve benzer sorulara yanıt aramaksızın, aman oyumuzu HDPye verelim, yoksa AKP başkanlık sistemi getirecek telaşı ve çağrısı bana anlamsız görünüyor.
***
Sadece anlamsız mı? Bu çağrı gizli bir tehdit de içeriyor: Eğer HDPye oy vermezsen, demokrat değilsin. Ulusalcısın, şusun busun. Biz bu filmi Cumhurbaşkanlığı seçiminde, onun da öncesinde anayasa referandumu oylamasında görmedik mi? Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP Eşbaşkanının konuşmalarından pek etkilenerek ya da zaten bu konuda baştan kararlı olarak ona oy verenler, bugün saray görünümlü gecekondusunda oturmakta olan kişi cumhurbaşkanı olarak parlamentoya girerken, oy verdikleri kişinin onu ayakta alkışladığını gördüklerinde acaba ne hissettiler? Dahası, verdikleri oylarla bugünkü cumhurbaşkanının seçilmesine katkıda bulunduklarını düşünüp bir özeleştiri yaptılar mı? Hiç sanmam. Çünkü bunu yapmış olsalar, şu andaki konumlarında bulunmazlar, biraz daha düşünme gereği duyarlardı.
***
Şimdi sorularımı HDP üzerinde yoğunlaştırıyorum:
Demokrasi savaşımında bu partiye güvenmem için bir neden var mı?
Dinci-faşist partiyle ve onun değişmez lideriyle iş ve ağız birliği içinde çözüm arayışında olan parti, bu değil mi?
Ortağına arada bir yönelttiği çakma eleştirilerin gerçekliğine ve samimiyetine neden inanayım?
Bu parti, AKPnin iktidar oluşundan bugünlere ülkemizin üzerine karabasan gibi çöken faşist baskı ve saldırılara karşı, laf üretmekten başka ne yaptı?
Nasıl alçakça planlar olduğu şu günlerde artık herkesin görebileceği açıklıkta ortaya dökülen Ergenekon ve Balyoz faciaları yaşanmaktayken, ne gibi karşı duruşlar sergiledi?
Gezi başkaldırısı günlerinde tutarlı bir duruşu oldu mu?
HDPnin hangi demokrasi kahramanlığından söz ediliyor?
Bu partinin Türkiyede gerçek bir demokrasi için kaygı taşıdığına inanmam için ne gibi nedenler bulunmakta?
Asıl amacı ve hedefi, ulusal bütünlük içindeki bir etnisitenin, ekonomik ve sınıfsal olmaktan kat kat daha çok, kimlik sorununda odaklanan bir siyasal hareketten, ülkenin bütününde demokrasi için savaşım vermesini düşünüp beklemek, nasıl bir mantığın ürünüdür?
***
Yazıya, şimdilerde bir moda var diye başladım... Bu modadan yeni Cumhuriyetimiz de bir ucundan etkilenmiş olmalı ki, 900den fazla sanatçı ve aydının HDPye destek çağrısına bu konulardaki alışılmış tutumundan daha farklı, altını daha çok çizerek yer verdi. Kimsenin aydınlığını tartışamam. Fakat acaba destekçiler içindeki birkaç değerli yazar ve sanatçı sayısı bu abartılı rakamın haber başlığına çıkarılmasını hak edecek düzeyde miydi?
***
Ben, kendi payıma, HDPye oy vermek için hiçbir neden ve gerek görmüyorum.
Barajı aşamazsa, oylar AKPye gidecek ve ülkede demokrasinin kökü bütünüyle kazınacakmış.
Böylesine zavallı, teslimiyetçi, edilgen bir gerekçe, bana sadece utanç verici görünüyor.
Sonuçta olabilecekleri, başta HDP olmak üzere, önümüzdeki seçimleri bu Rus ruletine çevirenler düşünsün.
Ben, kendi payıma, HDPye oy vermek için hiçbir neden ve gerek görmüyorum. demiş Ataol behramoğlu. Ben de kendi payıma HDP'ye oy vermek için hiç bir neden görmüyorum. Kürt milliyetçilerinin HDP'ye oy vermesini anlıyorum, bir solcunun HDP'ye oy vermesini anlamıyorum. Bazı yazarlar, bazı liberaller, bazı solcular toplantılar yapıp HDP ye oy verilmesini istiyorlar. AKP'nin geriletilmesi gerekiyormuş, AKP faşizmi geliyormuş. AKP'nin geriletilmesi için bugüne kadar ne yaptın diye sormazlar mı, HDP'ye dönüp AKP'yi gerletmek için ne yaptın diye soruyorlar mı? AKP'nin iktidarına övgüler düzen bu bazı liberaller ve bazı solcular değil miydi, ne çabuk unuttuk bunları. AKP'yi iktidarda biz tutuyoruz diyen bu HDP siyasetçileri değil miydi? Demirtaş şimdi gerileteceğini söylediği Erdoğan'ı ayakta alkışlayan politikacı değil miydi? Bunları da mı unuttuk.
Yaşadıklarınızdan öğrendiğiniz bir şey yok Bay Behramoğlu
Bu ülkede laf üretmekle suçlanamayacak bir tek gelenek varsa o da HDPdir Bay Ataol Behramoğlu. Ama derdiniz tasanız Ergenekon-Balyoz olduğu için gözünüz katil generallerden başkasını görmüyor.
Gazetesindeki köşelerinden buyurmuşlar, Şimdilerde bir moda var: Önümüzdeki genel seçimlerde HDPyi desteklemek. HDP ve HDPye destek veren güçlerin oluşturduğu olumlu havanın etkisi ile belli ki hızla ve hırsla kaleme sarılmış kendisi.
Elitist, aydınlanmacı, ulusalcı Komünist şairimiz bu modanın zararlarını aklınca sıralamaya, sorular sormaya çalışıyor. Ama yazının bütününden amacın sorular sormak, yanıtlar aramak, netleşmek ve netleştirmek olmadığı, gücü yettiğince bir saldırı gerçekleştirmek olduğu açık.
Hayalet korkusu ve HDPye destek korkusu
HDP kime güvenerek parti olarak seçime giriyor? diye HDPye destek verenlere soruyor. Bir yandan HDP barajı aşamaz, oylarınız boşa gitmesin, mesajı veriyor, gizli pazarlık, anlaşma gibi komplo teorilerine göz kırpıyor, diğer yandan da seçime bağımsız adaylarla değil parti olarak girdiği için HDPyi suçluyor: Barajın altında kalırsa ülkede olacakların hesabını yapıyor muymuş HDP?
Bay Behramoğlu, HDPnin kendi öz gücüne güvendiğini, halka, emekçilere, onların umutlarına güvendiğini söylemeye gerek var mı? Bu komplo teorilerine artık kargaların bile gülmediğini bilmiyor musunuz? Velev ki HDP barajın altında kaldı, ne olacaksa olsun bayım, halen her gün barış diye diye gençlerini toprağa veren bir halkın olacaklardan korkacağını mı düşünüyorsunuz? Hem bu HDPnin sorunu mu yoksa bu anti-demokratik, faşist yüzde 10 barajı uygulamasına ses çıkarmayan, doğru düzgün muhalefet bile etmeyen siz seçkin aydın şair, politikacı vb. sıfatları bol bayların sorunu mu? HDPye destek modası korkunuzla burjuvazinin o meşhur hayalet korkusu benzeşiyor mu ne?
Bay Behramoğlu HDPnin dinci faşist partiyle çözüm arayışı içinde olduğunu o yüzden HDPye inanamayacağını belirtiyor. Bayım, buyurun iradeniz, çözüm gücünüz, isteğiniz, olanağınız, varsa anlayışınız ne ise onunla görüşsün HDP, ne dersiniz? Siz hiç gazete okumuyor musunuz? Haber izlemiyor musunuz? Çözüm sürecinin nasıl sancılı, inişli çıkışlı, halen, her gün bu yoksul Kürt halkından aldığı bedeller uğruna iki ileri bir geri gittiğini izleyemiyor musunuz?
Bu parti, AKPnin iktidar oluşundan bugünlere ülkemizin üzerine karabasan gibi çöken faşist baskı ve saldırılara karşı, laf üretmekten başka ne yaptı? diyen bay Behramoğlu, Alinin takkesini Veliye giydiremezsiniz. Dönüp aynaya bakın. Bu ülkede laf üretmekle suçlanamayacak bir tek gelenek varsa o da HDPdir.
İşiniz gücünüz Ergenekon, Balyoz
İşiniz gücünüz, derdiniz tasanız Ergenekon-Balyoz Davaları. Biz, egemenlerin arasındaki klik çatışmalarında demokrasi mücadelesi görenlerden değiliz, sizin gibi egemenlerin o ya da bu kliğinden yana tavır belirlemeyiz. Bizim bu davalarla ilişkimiz, o generallerin emriyle yakılan 5 bin köyümüz, faili meçhul cinayetler, işkenceler, parçalanmış cesetlerimizin dehşeti. Biliyor musunuz bunları? Duydunuz mu hiç? Ergenekonunuzun da Balyozunuzun da canı cehenneme!
Bayım siz asıl amacı ve hedefi, ulusal bütünlük içindeki bir etnisitenin, ekonomik ve sınıfsal olmaktan kat kat daha çok, kimlik sorununda odaklanan bir siyasal hareketten, ülkenin bütününde demokrasi için savaşım vermesini düşünüp beklemek, nasıl bir mantığın ürünüdür? gibi gerici, faşist bir cümleyi kurabildiğinize göre hakikatten ya bilinçli bir şekilde faşizmin sularına yelken açtınız ya da su katılmamış bir cahilsiniz.
Yaşınıza başınıza bakın, yerine göre kendinize komünist diyebildiğiniz için sormakta fayda var, hiç mi Lenin okumadınız? Kürt sorunu Türkiyeli bir devrimci-komünist için esasta bir devrim sorunu, demokratik muhtevaya sahip bir mücadele sorunudur. Değil midir? Yoksa sizce sömürgeciliğin, asimilasyonun ve ulusal baskının devamı sorunu mudur? Eğer öyle ise size kolay gelsin nasyonal sosyalizminiz hayırlı olsun, hoş bizimki de laf, nasıl da unuttuk çoktan beri sizin o sularda kulaç attığınızı.
853 kişiden ancak birkaçı değerli..!
"Siz bu 853 değerli insana laf söyleme cüretini bulabiliyorsunuz kendinizde demek Bay Behramoğlu? O vakit şunu söylemekte bir sakınca yok, bayım fazla aydınlandınız galiba, o kadar ki süzülüp kaybolup gittiniz. İmgenize rastlamak zor."
Siz bu 853 değerli insana laf söyleme cüretini bulabiliyorsunuz kendinizde demek Bay Behramoğlu? O vakit şunu söylemekte bir sakınca yok, bayım fazla aydınlandınız galiba, o kadar ki süzülüp kaybolup gittiniz. İmgenize rastlamak zor.
Bay Behramoğlu kendi gazetesine de inceden sitem ediyor. HDPye destek veren 900 civarında aydın ve sanatçı haberinin neden altını çizildiğini ve neden abartıldığını soruyor. En vahimi de, kendi deyişi ile, o imzacılardan birkaç değerli yazar ve sanatçı dışında listenin abartıldığını söylüyor. Demek ki Bay Behramoğluna göre o birkaç kişi dışında diğerleri yazar, sanatçı değil; isimleri anılmaya bile değmez belki de!
Bayım sizin Kemalist seçkinci / elitist anlayışınız karşısında o isimlerin hepsi tek tek değerli, saygın, mücadeleci aydınlar, sanatçılardır. Zorunuza mı gitti o kadar çok ismin HDPde bir araya gelmesi? Siz bu 853 değerli insana laf söyleme cüretini bulabiliyorsunuz kendinizde demek? O vakit şunu söylemekte bir sakınca yok, bayım fazla aydınlandınız galiba, o kadar ki süzülüp kaybolup gittiniz. İmgenize rastlamak zor.
Şairlik bahsine girmeyelim ama siz bu şişkin üstün egonuz ve akıl almaz, sapla samanı karıştıran teorik donanımınızla, apaçık nasyonal-sosyalizminizle tarihin çöp sepetine atılmaya hazır mısınız? Bayım yoksa çoktan atıldınız da bizim mi haberimiz yok?
Son olarak yazının sonuna düştüğünüz 50. Sanat Şenliğinize davete dair: Her ne yaşadıysanız, demek yaşadıklarınızdan hiçbir şey öğrenmemişsiniz. Bu bahiste kutlayacak, şenlenecek pek bir şey de yok ortada.
SANA HDPYİ ANLATAYIM ATAOL BEHRAMOĞLU!..
Ahmet Nesin
Bu yazıda işimin zor olduğunu biliyorum ama ben yine de deneyeceğim. Neden zor, çünkü Ataol Behramoğlunun önceki gün yazdığı HDPye Oy Vermek başlıklı yazısının iler tutar tarafı yok da ondan Çünkü Behramoğlu yazısına HDPyi desteklemeyi moda olarak görmüş. Haklı olarak Bir partiye oy vermeyi moda olarak gören birine ne anlatacaksın Ahmet diyebilirsiniz ama ben esasında bu yazımda söylemek istediklerimi Behramoğluna anlatmıyorum. Ulusalcılık ve rant moda olduğundan onun üzerinden başkalarına anlatıyorum
Bu yazıya başlamadan önce babamdan bahsetmem gerekiyor. Aziz Nesin kendi özyaşamöyküsünü 1960larda Böyle Gelmiş Böyle Gitmez adlı kitabıyla yayınlamaya başladı. En büyük amacı o kitabı 8-9 cilt olarak devam ettirmekti. Ölene kadar 2 kitap yayınlandı, ölmeden 1 hafta önce hastahaneye onu götürdüğümde elinde bir dosya vardı ve bana başucundaki dosyayı göstererek Oğlum, bu Böyle Gelmiş Böyle Gitmezin 3. Cildi, sabah ölürsem bunu öğlen baskıya verin dedi.
Büyük bir hevesle 8-9 cilt yapmak istediği kitap neden 3. ciltte kalmıştı, herkes bunu merak ediyordu. Büyük bir olasılıkla Ataol Behramoğlu da merak ediyordu ve sormuştu. Bana Oğlum çocukluğumu ve gençliğimi yazdım, bunlarda insan kendine dürüst olabiliyor ama ondan sonrasını nasıl yazayım, bunca rezili nasıl anlatayım demişti.
Odadan çıktım ve düşünmeye başladım, o mücadele arkadaşlarının nelerden korkup Aziz Nesini yarı yolda bıraktıklarını anımsadım. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak Kürt sorununu sempozyum yapmak istediğinde bunu engelleyen Kürt yazar geldi usuma, kendilerine Vatan haini diyen faşist Kenan Evrene dava açamayan aydın ve yazarlar. Yaşananları saysam bu sayfalar yetmez. Ama en önemlisi cenazesiydi, tören istemiyordu, Nesin Vakfına gömülmek istiyordu. Bunun nedenini şöyle açıklıyordu: Dini inancım olmadığı için islami şekilde gömülmek istemiyorum, insan ateistse gereklerini yerine getirmeli. Ama bu yasayla bağlantılı bişey. Cenaze istemiyorum, çünkü benim sevmediklerim ve beni sevmeyenler cenazeme gelip konuşmak için kuyruk oluşturacaklar. Bu ikiyüzlülüğü belki ölünce görmeyeceğim ama yine de istemiyorum
Çok iyi anımsıyorum, Aziz Nesinin naaşını İstanbul Çapa Hastahanesine getirdiğimizde Ataol Behramoğluda gelmişti ve TYS olarak merasim istiyordu, ben karşı çıkıyordum. Behramoğlu Aziz Nesinin istemediğini ama artık ölü olduğunu söyleyince ben de Evet ama ben onun vasiyetini yerine getirmekle mükellef oğluyum diyerek tartışmayı kesmiştim
Neyse, gelelim konuya, Behramoğlu yazısının devamında İnce hesaplara, yüksek entelektüel usavurmalara benim aklım pek ermiyor. Bu konuda da bunlardan önce bazı basit sorulara yanıt bulmaya çalışıyorum. Öncelikle, HDP kime ve neye güvenerek seçimlere parti olarak girme kararı aldı? Bir başka deyişle, barajı aşacağı güvencesini nereden alıyor? Barajı aşamayıp parlamento dışı kalırsa ülkede neler olabileceğinin hesabını yaptı mı? Bu ve benzer sorulara yanıt aramaksızın, aman oyumuzu HDPye verelim, yoksa AKP başkanlık sistemi getirecek telaşı ve çağrısı bana anlamsız görünüyor. diyor.
Hadi şimdi koyu bir ulusalcı ve Kemalist oldun da kimi şeyleri anlamıyorsun, eski sözümona marksistliğinden bir damla kalmadı mı beyninin bir köşesinde Ataol Behramoğlu, bir parti seçime katılmamak üzere mi kurulur? Kime güvenirmiş, kime güvenecek, doğal olarak tabanına ve seçmene güvenir. 70lerde Beria Önger aday olduğunda neye güvenmişti, sen belki o dönemi anımsamak istemezsin ama ben söyleyeyim, sana güvenmişti, TKPye güvenmişti, partinin tabanına güvenmişti, bizim gibi TKP dışındaki sosyalist ve devrimcilere güvenmişti, bundan daha doğal ne olabilir ki!..
Barajı aşmak için nereden güvence aldığımızı merak ediyorsun ya, böyle merak da ilk kez duyuyorum. Faşist bir yasa var, biz bu yasanın üstüne gidiyoruz, o yüzden onlarca örgüt ve sivil toplum örgütü bir araya gelmişiz, faşizmi yıkmaya çalışıyoruz, sen güvence soruyorsun. Biz siyasi bir partiyiz Behramoğlu, şirket değiliz, çek-senet güvencesi altında çalışmıyoruz, siyasetin güvencesi olmaz, bunu sana veremem, faşizme karşı mücadele ederken ölmeyeceğimin, hapsedilmeyeceğimin, işkence görmeyeceğimin güvencesi olmaz, bu bir inanış savaşımıdır, inanıyor ve maçan yiyorsa içinde olursun, yemiyorsa susar oturursun. O zaman bu % 10luk baraj seni mutlu ediyordur Faşizme ortaksındır
Anlaşılan bu yazı yarın da devam edecek. Okurları 1 günde bıktırmamak gerek
Kime oy verilmeli sayın Berhamoğlu? CHP ve MHP arasındamı bir seçenek yapmak gerekli? Bunlarlamı "AKP faşizmi" geriletilir? Veya açık öneriniz nedir?
Berhamoğlu açıktan HDP düşmanlığı yaparken gizliden CHP ve MHP çığırtganlığı yapıyor. Herhalde dostu Perinçek gibi "milli koalisyon" için oy istiyor ama bunu açıktan söylemeye yüreği yok gibi. Yüreğin varsa içinden düşündüklerini mertçe açıktan söyle. Yani ulusalcılığını, kemalistliğini, Kürt ve diğer etnik kökenlilerimize kafşı düşmanlığını,..... açıkca söyle. Neden lafı ağzında doluyorsun? Birazcık siyasi bilinci olan zaten senin ne demek istediğini anlıyor, gizlemene gerek kalmıyor sauın Berhamoğlu.
Bu ileti en son Alisan
tarafından 13.04.2015- 11:40 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Kime oy verilmeli sayın Berhamoğlu? CHP ve MHP arasındamı bir seçenek yapmak gerekli? Bunlarlamı "AKP faşizmi" geriletilir? Veya açık öneriniz nedir?
Berhamoğlu açıktan HDP düşmanlığı yaparken gizliden CHP ve MHP çığırtganlığı yapıyor. Herhalde dostu Perinçek gibi "milli koalisyon" için oy istiyor ama bunu açıktan söylemeye yüreği yok gibi. Yüreğin varsa içinden düşündüklerini mertçe açıktan söyle. Yani ulusalcılığını, kemalistliğini, Kürt ve diğer etnik kökenlilerimize karşı düşmanlığını,..... açıkca söyle. Neden lafı ağzında doluyorsun? Birazcık siyasi bilinci olan zaten senin ne demek istediğini anlıyor, gizlemene gerek kalmıyor sayın Berhamoğlu.
Ataol Behramoğlu'na cevap vermiş olduğunu sanan iki yazar Behramoğlu'na ateş püskürmüşler. Ahmet Nesin ise HDP'ye oy vermeyenleri faşizmle ortak olmakla bile suçlamış. Üstteki yazıda Behramoğlu Ergenekoculukla, Balyozculukla faşist generaleri savunma suçlamasına kadar gitmiş. Behramoğlu doğru söylemiş, bugünlerde HDP'cilik moda haline gelmiş. Sağcısı, solcusu, reformisti, liberali kuyrukçuları hep birlikte HDP'yi allayıp pullama işine koyulmuşlar. HDP faşizme karşı birleşme partisi düzenliyor! Kimsenin aklına gelmiyor, bu faşist denilen sistemin sürücü koltuğunda AKP var. AKP ergenekonla birlikte faşizmin yerleşmesi için her yolu denedi, herkese mavi boncuk dağıttı. O zaman nerelerdeydi bu faşizmden sözedenler? Bu adamlar faşizmden kurtulmanın yolunun HDP'den geçtiğini sanıyorlarsa neye göre bu kararları veriyorlar? Na kadar çabuk unutuldu, kürt hareketinin verdiği demeçler, yapptığı, yapmadığı eylemler? Faşizmi mecliste ayağa kalkarak alkışlayanlar ergenekoncular mıydı? ''AKP'yi biz ayakta tutuyoruz'' diyenler ''faşist generaller miydi? ''Anlaşırsak başkanlığa hayır demeyiz'' diyenler Kemalistler miydi?
Faşizmi demokrasicilikle yeneceklerini sanıyorlar, bu faşizmi devlet katına kendilerinin oturttuğunu da unutmamızı isteyerek. Ya, AKP faşist bir parti haline gelmişse, bunda en büyük suç bu omurgasızların değil mi? Daha düne kadar AKP ile kol kola olan liberaller değil miydi? Ergenekon operasyonlarıyla AKP devlet katına yerleşirken buna alkış tutanlar, skürt hareketi ve onların kuyrukçuları değil miydi? Solcu söylemiş, tekrar etmeye gerek yok, AKP'yi iktidarda tuttuklarını itiraf edenler bunlar değil miydi? Faşizmin generaline mecliste alkış tutan, selam çakan bunlar değil miydi? Haziran hareketinde ''AKP'ye darbe yaptırmayız'' diyenler kimlerdi? Ulusalcı bir hareketin tavrının bu olduğunu anlıyoruz, kuyrukçuları, liberalleri de anlıyoruz. Sosyalist geçinip sosyalizm dersi vermeye çalışanlara ne oluyor? Ulusalcılık, Kemalizm suçlamalarından sonra şimdi de HDP'ye oy vermeyenleri faşizmle mi suçlayacaklar? Bunlar akıllarını yitirmişler.
Siyasetleri olmayanlar, siyasetlerine güvenmeyenler, sosyalizmin sadece adını söylemekle yetinenler bugün geleceklerini HDP'de buluyorlar. HDP de bunları kullanıyor. Bunlar da kullanılmaya teşne olduğu için şimdi yeni parkurlarında yerlerini alıyorlar. Behramoğlu güzel söylemiş, bu seçimin modası HDP'yi baraj altı bırakmamak; hiç kimsenin aklına da bu seçim bu kadar önemliyse HDP neden riske giriyor da garantiye gitmiyor diye sormak gelmiyor.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.