Konu Tarihi: 09.07.2015- 17:09

---

Yıkmadıkça yıkılmayacak – Ferda Koç

Etkili bir kitlesel başkaldırı olmaksızın AKP’nin bu cinai gidişini durdurmanın mümkün olmadığını, parlamenter aritmetikle, parlamenter muhalefetle bu gidişin durdurulamayacağını bütün sol güçler görmek zorundadır

Solun 7 Haziran’ı izleyen keyifli günleri bitti. Ateşkesin geleceği; tek taraflı saldırılarla, hava saldırılarıyla, katır katliamlarıyla, yaygın YDG-H operasyonlarıyla, Öcalan’la irtibatı askıya alarak belirsizleştirildi. AKP Meclis Başkanlığı’nı MHP’nin desteğiyle aldı. Asker Suriye sınırına yığıldı, girdi girecek. Kent merkezlerinde, muhalif gösterilere karşı polis işgali sürüyor. Manisa’da 15 tarım işçisi iş cinayetine kurban gitti. MESS, Türk Metal’e isyan ederek karşısına dikilen metal işçilerine karşı saldırıya geçti; AKP polisi Koç işyerlerinde işçi çıkarmak için “özel güvenlik” gibi kullanılıyor. Politik, ekonomik, ahlaki bakımdan iflas eden AKP, iktidarını savaşla, ırkçılıkla, şirretlikle sürdürmenin peşinde. Ufukta AKP çoğunluklu bir koalisyon ya da erken seçim var.

Halkın, neoliberal yıkıcılığa, kirli savaşların ateşinde kavrulmaya, mezhepçi-faşist saldırganlığa karşı Haziran İsyanı ile patlak veren öfkeli itirazı, Kürt halkının Kobanê isyanı ile daha büyük bir güç kazandı ve AKP iktidarının arkasına sığındığı “parlamenter meşruiyeti” de elinden aldı. AKP, iktidarını AKP-MHP koalisyonuyla veya “seçim hükümeti”ni şirretlikle fiili bir azınlık hükümetine dönüştürerek sürdürmeye kalkışsa da yolun sonuna doğru gidişini durduramayacak. Ama ezilenlerin sol politikasının merkezinde hala “AKP’yi ve Erdoğan’ı durdurma” sorunu bulunuyor.

Ezilenlerin sol politikası, parlamenter siyaset düzeyinde yapacağını yaptı. Şimdi yeniden AKP şirretliğine karşı gür bir sesle halkın barış ve demokrasi istemini haykırarak iktidarı sokaktan kuşatmaya yönelmemiz gerekiyor. 1 Mart’ta başardığımız gibi, Haziran günlerinde başardığımız gibi yeniden. Faşizmin halk yıkmadıkça yıkılmayacağı bilinciyle yeniden.

Ne kapımızdaki tehlike hafif, ne başımızdaki musibet ciddiyetsiz.

AKP, Suriye iç savaşını Suriye topraklarına girerek derinleştirmenin ve savaşta “işgalci” olarak yeniden konum kazanmanın peşinde. IŞİD’i, Nusra’yı, ÖSO çetelerini Antakya’da, İskenderun’da, İstanbul’da “tertip etmekle” Cerablus’ta tertip etmek arasında bir fark olacakmış gibi!

AKP, müzakere masasından kalkarak, PKK’yi Güney Kürdistan’da bombalayıp yeniden Türkiye topraklarında silahlı mücadeleye kışkırtarak, Roboski’de katırları öldürerek kısacası Kürtlerin sinir uçlarıyla oynayarak Kürtlere siyaset ambargosu koymanın yolunu arıyor. Akıllarınca Kasım’da ya da iki yıl sonra yapılacak bir erken seçimde HDP’yi baraj altına atıp hırsızlık kariyerlerine 80 milletvekilliğini daha ekleyebileceklerini düşünüyorlar.

Bunu faşist karakteri besbelli bir AKP-MHP koalisyonu veya AKP’yi gerici şirretliğinin zirvesine çıkaracak bir “oldubitti” azınlık hükümeti ile yapacaklar bir de!

Bütün bunları yapabilmek için ihtiyaç duydukları büyük sermaye desteğini de büyük sermayeyi saran “AKP’den sonra işçi tufanı” korkusunu kullanarak sağlamayı düşünüyor olmalılar. Marmara’nın metal işçilerinin oluşturduğu tehdit karşısında “MESS’in sadık yâri” olduklarını göstermekteki cevvaliyetleri de bundan.

Etkili bir kitlesel başkaldırı olmaksızın AKP’nin bu cinai gidişini durdurmanın mümkün olmadığını, parlamenter aritmetikle, parlamenter muhalefetle bu gidişin durdurulamayacağını bütün sol güçler görmek zorundadır. Ve yine bütün sol güçler, az çok canlı bir sokak hareketliliği ortamında, AKP’nin (MHP desteği alsa bile) halkın sinirini yeniden zıplatacak skandallar yaratmaktan kaçınamayacağının farkında olmalıdır.

Bu koşullar altında (HDP de dâhil olmak üzere) demokratik muhalefetin hiçbir merkezinin içe kapanma, kendi örgütsel çeperinin dışındaki güçlere “ayar verme” lüksü yoktur. Önce yürümeli, yürüyen her isyancı bölüğünü büyük ortak barış, özgürlük ve demokrasi ordumuzun bir bölüğü olarak selamlamayı bilmeli ve asla bir öncekinin tekrar olmayacak olan bugünün 1 Mart’ının, Haziran İsyanı’nın büyük ağını örmeye girişmeliyiz.