'Komünistler Troçkizm'e Karşı Neden ve Nasıl Mücadele Etmeli?' Paneli
21 Ekimde Esenyurtta Yeni Dünya için Çağrı dergisi ile KöZün konuşmacı olduğu 'Komünistler Troçkizm'e Karşı Neden ve Nasıl Mücadele Etmeli?' başlıklı bir panel gerçekleşti. Güney Kültür Merkezinde gerçekleştirilen panele yoğun bir ilgi vardı. YDİ Çağrı adına Çetin Desde'nin ve KöZ adına Çetin Eren'in konuşma yaptığı panele, 80 kişi katıldı. 4 saat süren panel üç turdan oluştu.
Birinci Tur
Panelin ilk turunda YDİ Çağrı adına şunlar ifade edildi:
"Troçkizm, Rusyadaki devrimci mücadele içinde şekillendi. Konuşmamda hem Troçki'nin hayatına atıfta bulunacağım hem de Rusyadaki evrelere atıfta bulunup Troçkinin görüşlerini anlatacağım. Troçki, matematik ve hukuk okudu, öğrencilik yıllarında sosyal demokrasi ile tanıştı. 1903te, Marksist grup ve çevrelerin birleştiği RSDİP 2. Kongresi yapıldı. Bu kongreye Troçki de katıldı. Burada Troçkiyi 'Leninin copu' olarak adlandırdılar. Troçki hararetle Leninin görüşlerini savunuyordu. Lenine göre bir kişinin parti üyesi olabilmesi için parti programını kabul etmesi, aidat ödemesi yeterli değildi. Üyenin aynı zamanda bir parti organında çalışması gerekiyordu. Lenin partinin şekilsiz bir yığın olamayacağını, kişinin aynı zamanda partide çalışması gerektiğini söyledi; Menşevikler ve Troçki partiye üye olmak için aidat ödemenin, programı kabul etmenin yeterli olduğunu, bir parti organında çalışanın şart olmadığını savundular. Bu kongrenin bir önemli tartışma noktası, Bunda, Yahudi İşçiler Birliği isimli örgüte dairdi. Bu örgüt, partide özel haklar talep ediyordu. Fakat parti içinde herhangi bir ulusa ayrıcalık tanınmaya karar verildi. Leninin görüşlerini savunan delegeler çoğunluktaydı ve örgütlenmeye dair konularda Bolşevik-Menşevik ayrımı böylelikle gündeme geldi. 1903teki parti kongresindeki görüş ayrılığından 1917 Temmuzuna kadar Troçki, yer yer Menşeviklerle, yer yer tasfiyecilerle, başka siyasi hareketlerle hareket eder. Duruma göre hizipleri birleştirmeye çalışır, duruma göre hizipler üstü bir tavır takınır.
1905 Devrimi sırasında Rusyaya dönüyor Troçki ve Petersburg Sovyeti başkanı seçiliyor. 1907-1912 arasında gerici dönem başlıyor ve Troçki tekrar tutuklanır, Sibiryaya sürgün edilir. Troçkinin sürgündeyken 1905 Devrimi deneyimlerini yazdığı kitabı önemlidir. Troçkizm denilen akımın özellikle bu kitapta ortaya koyulur: İşçi sınıfı önderliğinde işçilerin köylülerin devrimci demokratik diktatörlüğünü hedefleyen devrim aşaması yanlıştır. Köylülük tutucudur. Demokratik devrimde işçi sınıfının sağlam müttefiki olamaz. İşçi sınıfının görevi sosyalist devrim yapmaktır. Köylülük, işçi sınıfının müttefiki olamaz. Yalnızca Rusyada sosyalist devrimin başarıya ulaşması imkansızdır. Avrupa proletaryasının doğrudan devlet desteği olmaksızın Rusyada devrim yaşayamaz. Bu görüşleri de bu kitapta, Sonuçlar ve Perspektiflerde savunur. Troçki bu görüşlerin temelini 1905 Devrimine dayandırır.
Troçki köylülüğün demokratik devrimde oynadığı devrimci rolü yadsır. Ona göre işçi sınıfının görevi her yerde sosyalist devrimi yapmaktır. Troçkinin sürekli devrimi ile Leninin aşamalı kesintisiz devrim düşüncesi arasında hiçbir benzerlik yoktur. Lenin işçi sınıfı önderliğinde, işçi- köylü ittifakı temelinde iktidar hedefi işçilerin köylülerin devrimci demokratik diktatörlüğü olan demokratik devrimi savunur. Hiçbir ülkede saf işçi devrimi mümkün değildir. Sürekli devrim teorisi devrim yapmamanın teorisidir.
Troçki tek ülkede sosyalizm olmaz diyor: Tek ülkede proletarya devrim yapabilir, ancak kapitalizm geliştiği devletlerdeki proletaryanın desteği olmadan sosyalizm inşa edilemez. Devrimden sonra da önemli görevlerde bulundu Troçki. Ekim Devrimine önderlik eden parti içinde görev alan Troçkinin beklentisi de Almanyada devrim olmasıdır. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşında ise savaşa karşı tavır konusunda Troçki doğru pozisyonda, Bolşeviklerle aynı pozisyondadır.
Troçki, Mayısta Rusyaya döner. Devrimci mücadelenin ilerlediği bu esnada Bolşeviklerin savaşa, geçici hükümete karşı tavırları kitleler tarafından doğru bulunur ve kitleler Bolşevik Partiye yönelir. Temmuz ayında ise Troçki Bolşevik Parti üyesi olur. Ekimde silahlı ayaklanma kararı tartışılır, Kamanev ve Zinovyev bu karara karşı çıkar. Troçki bu kararı destekler. Ayaklanma olur ve Ekim Devrimi başarıya ulaşır, iktidar alınır. Daha sonra Almanlarla barış görüşmeleri gündeme gelir. Leninin görüşü Alman emperyalizmi ile anlaşma imzalanmasıdır. Troçki karşı çıkar ve anlaşmayı imzalamaz. Alman ordularını Rusyada ne kadar tutabilirsek oradaki devrimci durum o kadar gelişir anlayışını savunur. Böylelikle Alman orduları ilerlemeye başlar. Bu nedenle Troçki Dış İşleri Komiserliği görevinden alınır. 10. Parti kongresi öncesinde de demokratik merkeziyetçiler, sol komünistler, işçi muhalefeti grupları ortaya çıkar. 10. Parti kongresi bu grupları dağıtma ve bu gruplara üye olmanın Bolşevik parti üyeliği ile bağdaşmadığı kararını alır.
Leninin ölümünden sonra Troçkinin görüşleriyle mücadele daha da sertleşmiştir. Tek ülkede sosyalizm, sürekli devrim anlayışı tartışılmıştır. 13. Parti Konferansı (Ocak 1924) Troçkist muhalefetin Marksizmden küçük burjuva sapma olduğu kararını almıştır. Kongrede hizipler dağıtılsa bile Troçki hizip ve grup olarak çalışmaya devam eder. 1927de 83ler platformu üzerine genel tartışma açılır ve oylama yapılır. 724.000 parti üyesi MK tavrından yana, 4000 parti üyesi platformdan yana oy kullanır.
Troçkizmin kendisi objektif olgulara dayan siyasi görüşler değildir. Brest Litovskdaki tavrı, köylülük karşıtı tutumu buna örnektir. Eklektik bir çizgidir Troçkinin çizgisi. Hem oportünistlerden hem Marksistlerden bir şeyler alır. İlkesizdir, faydacıdır, merkezcidir. Siyasi hayatı boyunca merkezci olmuştur.
Troçkizm oportünist bir öğretidir, Marksizm-Leninizme düşmandır. Marksizmden sapma bir öğretidir. 1927ye kadar Troçkizme karşı ideolojik mücadele verilmiştir. Troçkizm, bundan itibaren Sovyet iktidarlarını yıkmak, Sovyet liderlerini öldürmek için terör eylemleri yapan küçük burjuva bir akım olmuş ve karşı devrimci bir rol oynamaya başlamıştır.
Birlikte bu paneli yaptığımız KöZü yarı Troçkist olarak nitelendiriyoruz, Troçkizmin görüşlerinin bir kısmını savundukları için.
Troçkizm, Doğu Bloku çöktükten sonra boy verip gelişmeye başladı. Troçkizm, küçük burjuva kökenli insanlara cazip geliyor. Burada Troçkizmin görüşlerini Lenine mal etme tavrı da var. Böylelikle Lenin ile Stalini karşı karşıya getiriyorlar. Halbuki Troçkinin Leninle siyasi olarak ortak hiçbir tutumu yoktur. Lenin Troçki ile ideolojik mücadele içinde ona alçak, hain vb. demektedir.
Troçkizme karşı mücadele verebilmek için neler olduğunu ve Troçkizme verilen ideolojik mücadeleyi bilmek lazım.
YDİ Çağrının konuşmasından sonra sözü ilk tur konuşması için Çetin Eren aldı ve şunları dile getirdi:
Öncelikle bir noktayı belirtmek istiyoruz: biz 12 Eylül öncesi sol hareket aşılması gereken bir eşik diyoruz. 12 Eylül öncesinde bir dizi ideolojik tartışma keskin kavramlarla yapılıyordu ve bu tartışmalar önemli bulunuyordu. Çünkü devrimciler düşüncelerini, ideolojilerini, politik-programatik ayrımları ciddiye alıyorlardı. Çoğu akım bu tartışmalardan gocunmuyordu. Biz bu paneli bu ruhu canlandıran bir tartışma olarak görüyoruz. Burada Troçkist olmadığını söyleyen iki tane akım var ve bu akımlar sürekli Troçkizmi eleştiriyor. Bir tane Troçkist akımın da çıkıp bu topraklarda Troçkizm bayrağını biz taşıyoruz ve siz de Troçkizm hakkında olmadık, mesnetsiz iddialarda bulunuyorsunuz demiyor. Bu, hazin bir durum. Biz Çağrının bu konuyu ciddiye almasını, tartışmasını önemsiyoruz. Amacımız Troçkizmi gıyabında karalamak değil; Troçkizme karşı nasıl mücadele verilebileceğini düzeyli bir tartışmada ortaya koymak.
Troçkizme karşı neden ve nasıl mücadele etmeli?, Hangi acil halka üzerinden Troçkizme karşı nasıl mücadele etmek gerekli? sorularından başlayacağım.
Biz KöZde Troçkizme karşı mücadele etmek gerekir diye yazıyoruz ama Stalinizme karşı mücadele etmek gerekir demiyoruz. Neden? Yarı-Troçkist olduğumuzdan mı? Troçkizm ve Maoizm kavramlarını kullanıyoruz çünkü bazı akımlar kendini böyle tarif ediyor. Ama biz Stalinistiz diyen bir akım yok, bildiğimiz kadarıyla. Birileri bu kavramı başka siyasetleri kötülemek için kullanıyor sadece. Biz Troçkizmi böyle de kullanmıyoruz. Kimi Troçkist akımlar kendilerine Troçkist dediği için bu kavramı kullanıyoruz. Ama soruyu Troçkizme karşı neden ve nasıl mücadele etmeli? diye sormak isabetli değil, onu anlatmaya çalışacağım.
Bir dizi Troçkist, sürekli devrim kavramını Troçkizmin alamet-i farikası olarak addeder. Ama bir dizi başka akım da bu kavramı kullanır ve öyle söyler. Elbette Troçkizme karşı mücadele etmek gerek ama bunu Troçkizm olarak tarif etmemek gerekiyor. Bu, mücadele alanını daraltıyor ve sınırlı sayıda akımla bu kavramları özdeşleştiriyor. Ve de Troçkizmi bir küfür olarak kullanan akımların da Troçkistlerle aynı düşünceleri paylaştığını görmemizi de engelliyor. Daha berrak bir bakışa sahip olmak için 2. Enternasyonal sosyalizmine karşı nasıl mücadele etmek gerekir? diye sormak lazım. O zaman daha isabetli bir hattı izleriz bu durumda. Troçkizme karşı mücadele, 2. Enternasyonal sosyalizmine karşı mücadelenin alt kümesidir.
2. Enternasyonal sosyalizmine karşı neden ve nasıl mücadele etmeli? Bu mücadelenin tanımlayıcı özelliği nedir? Avrupa merkezci diyebiliriz, devrimci şiddeti reddeder, savaş konusunda yalpalar diyebiliriz. 2. Enternasyonal sosyalizm de çeşit çeşit. Bunun içine Bernsteini, Plehanovu, Kautskyi, Martovu, Troçkiyi ve Rosa Luxembourgu da almak gerek. Elbette, farklılıklar var ama ortak noktaları nedir? Parti meselesi. 2. Enternasyonal sosyalizminin hepsinin parti konusundaki kavrayışları ortaktır. Komünistler açısından da temel siyasi sorun partinin kurulması olduğundan bu konuya odaklanmak gerekir. Ayrıca bütün siyasi kavgalar parti meselesinden çıkmıştır. O yüzden 2.Enternasyonal ve alt kümesi olan Troçkizmin parti konusundaki düşüncelerine bakıp onları o şekilde değerlendirmek gerek.
2. Enternasyonal sosyalizmini savunan akımların tümünde (ki hiçbiri partisizliği savunmuyor) parti ve sınıf arasındaki ilişki belirsizdir. İşçi sınıfından kendisini ayıran, net bir örgütsel işleyişe ve programa sahip olan bir yapıyı değil, kitle partileri kurar bu akımlar. İşçi sınıfının genelini kapsamayı, sendikaları kapsamayı hedefleyen bir parti anlayışı var. Bu partinin de öncü parti olduğunu savunurlar. Troçki de bunu savunur. Bolşevik-Menşevik tartışmasında da Troçki, parti kavrayışı farklı olduğu için itiraz ediyor parti programına. Partinin işçi sınıfına hükmedeceğini düşünüyor, eğer partiye üye olmak kolay olmazsa. Böylece ayrı bir parti kavramını da reddediyor. Bernstein ve Kautsky de aynısını savunuyor. Troçki burada son derece sol bir çizgiyi savunuyor. Hedefler son derece devrimci ve kesin görünüyor. Söyledikleri farklı ama şöyle bir benzerlik var. Bernstein ve bazen de Kautsky şöyle bakar: Madem sınıf partisiyiz, bu sınıfın kaldırabileceği politikaları savunmalıyız. Bu yüzden savaş karşısında asıl düşman kendi yurdumuzda söylemini benimseyemeyiz. Troçki ve Rosa Luxembourg da Leninden önce bu oportünizmi teşhis ediyorlar ama aynı partide yer alıyorlar. Şöyle düşünüyorlar: Biz ayrı bir parti kuramayız, kurarsak sınıftan kopmuş. Biz işçi sınıfına güveniyoruz. Sınıf mücadelesi yükseldiği zaman parti içindeki oportünistleri de temizleyeceğiz. Troçki ve Luxembourg, Bolşeviklerin çoğu görüşünü savunsa da ayrılmanın gereksiz ve sekter olduğunu düşünüyorlar. Asıl düşman kendi yurdunda söylemini, kendi devletinin yenilmesi için savaş sloganını son derece sekter ve kabul edilmeyecek bir söylem olarak addediyor, Troçki. Bağımsız devrimci bir tutum takınınca sınıftan kopulacağını düşünüyor, Troçki. Aynı zamanda oportünistlerle aynı parti içinde bulunmayı da sorun olarak görmeyen bir tutum bu. Bütün bunlar işçi sınıfının iktidarı almasını imkânsız hale getiriyor. Kısaca, 2. Enternasyonal sosyalizmin sorunu da bu: parti-kitle ayrımının belirsizleşmesi ve parti içindeki oportünistlere tahammül edilmesi.
Peki, bu oportünizme karşı nasıl mücadele edilir? Bunu bizim icat etmemiz gerekmiyor. Böyle bir mücadele verilmiş zamanında. Kim vermiş bu mücadeleyi? Biz bu yüzden Leninistiz diyoruz. Leninizmin öyküsü esas olarak oportünist bir örgütlenmeden kopup oportünistlerin içinde yer alamayacağı başka bir parti kurma ve bunu dünya partisi haline getirmek için mücadele verme öyküsüdür. Lenin bunun birden bire yapmış değil. İlk mücadele, ekonomizme karşı mücadele. Sonrasında Menşevizme karşı taktik ve ilke sorunlarında bir mücadele. Daha sonra da dünya çapında bir parti kurma mücadelesi, bu mücadele.
Lenin, 1915 yılında yeni bir Enternasyonal kurmamız lazım dediğinde Bolşevikler Lenini desteklemiyorlar. Lenin, Yeni bir komünist parti kurmak lazım, 2. Enternasyonalcilerle iş yapmamamız lazım derken yalnız kalıyor. Bu yüzden Komünist Enternasyonal en uygun olduğu zamanda kurulmuyor ancak 1919 yılında kuruluyor. Bu yüzden komünistler sonrasında yeniliyor. Herkes Sovyetler neden çöktü teorisi geliştiriyor ama kimse parti neden yenildi? diye sormuyor. Oysa asıl soru bu. Bir daha kaybetmemek için şu gerçeği teslim etmek lazım Enternasyonalin bu kadar geç kurulması, oportünistlere karşı geç bir mücadele verilmesi; Avrupalı oportünistlerin Enternasyonale girmelerine neden oldu. Ve de kurulan dünya partisi yaşatılamadı. Peki buna karşı nasıl mücadele edilir? Ezilen kesimlere önderlik edecek, oportünistlerin içinde bulunmadığı bir Leninist dünya partisi yaratılarak mücadele edilir. Bunu hedef olarak tarif etmeden mücadele edilemez.
Yani, Komünist Enternasyonali yaratmayı ve yaşatmayı hedeflemezseniz oportünizme karşı mücadele edemezsiniz. Bu partiyi taktik nedenlerle kapatmaya kalkarsanız da mücadele edemezsiniz. Bu parti varsa vardır. Bu partinin kapatılmasının hesabı verilmeden ne tasfiyeciliğe ne Troçkizme karşı mücadele edebilirsiniz. Troçkinin böyle bir mücadelesi de yok ve asıl zayıf noktası da bu. Troçki, yeni bir Enternasyonal kurmaya çalışmıyor. Troçkizm esas olarak 2.Enternasyonalin alt kümesidir. Esas mücadele edilmesi gereken de 2.Enternasyonaldir. Bunun için sınıftan ayrı, bağımsız bir Komünist Enternasyonalin kurulması için mücadele etmek gerekir. Ve de asıl olarak Komünist Enternasyonalin kapatılmasının hesabını vermek gerekiyor.
Konuşmacıların ilk tur konuşmalarından sonra söz sırası dinleyicilere verildi. Yaklaşık 30 sorunun sorulduğu bu kısımda, sorular genel olarak olarak Troçkizm-Menşevizm ilişkisi, tasfiyeciliğe karşı mücadele, Komünist Enternasyonale dairdi:
- KöZe Troçkist ya da yarı Troçkist denmesinin nedeni nedir?
- KöZ, Troçkizmle ilgili tartışmada Troçkizme haklılık payı veriyor. Bunlara açıklık getirmenizi beklerim. Sürekli devrimle ilgili ne düşünüyorsunuz? Sosyalizmde köylülüğün bağlamı konusunda ne düşünüyorsunuz? SSCBde sosyalizm yaşandı mı sizce?
- KöZe soruyorum: Burjuva devrimi yapılmadığı yerde mücadele ortaklaşa mı olmalı, müttefikler kimler olmalı? Troçkizmin yanlış sapmalarında kıstaslarınız nedir?
- Solda ustalardan bahsediliyor, Engels, Lenin gibi. KöZ ise Komünist Enternasyonal diyor bunun nedeni nedir?
- KöZ, Komünist Enternasyonalin ilk dört kongresine katılıyor. Buna Troçki de katılıyor. Bu bir rastlantı mı? Proleter devrim tespiti ile Troçkizmin sürekli devrim olgusunun neresindesiniz?
- KöZ, Türkiyede Troçkizmi bir küfür olarak gören ve karşı devrimcilik olarak kabul eden akımların Troçkizmle aynı paydada buluştuğunu söylerken ne kastediyor?
- Bugün Türkiyede Troçkizme karşı mücadele etmenin politik anlamı nedir?
- Troçkinin sürekli devrim görüşü ve parti kavrayışı arasında nasıl bir bağ vardır?
- KöZ, Ekim Devriminin kazanımlarını ne olarak görüyor?
- Komünist Enternasyonalin kapatılmasını tasfiyecilik olarak tarif etmeden bugün Türkiyede tasfiyeciliğe karşı mücadele etmek mümkün müdür? Hangi koşullar partiyi kapatmanıza sebep olabilir?
- Sosyalizmin tek ülkede zaferi mümkün mü?
- KöZ, Enternasyonal olmadan devrimlerin başarılı olmayacağını söylüyor. Sizi Troçkizmden ayıran nedir?
- KöZ, Leninizmi 2.Enternasyonale karşı mücadele olarak tarif etti. Ama Leninin kendisi içinde Menşeviklerin bulunduğu RSDİP içinde yer almadı mı? Leninin partisi 2.Enternasyonalin parçası değil miydi?
- Komünist partinin işçi sınıfından bağımsız olması ne demek?
İkinci ve Üçüncü Tur Konuşmalar
Sorulardan sonra verilen kısa bir aradan sonra soruların yanıtlanmasına geçildi ve ikinci turun ilk olarak sözünü KöZ aldı:
Doğrusu yarı-Troçkist diye bir kavram bilmiyorum. Biz Staline usta demediğimiz için bize Troçkist deniyor. Bu kadar basit. Ve de Troçkizm karşı devrimci bir akımsa ve savunucuları da karşı devrimci ise, karşı devrimcilerle panel düzenlenmez. Bir kavram kullanılacaksa bunun ağırlığı bilinerek kullanılmalı. Zamandan ve mekândan bağımsız metafizik bir karşı devrimcilik olmamalı. Yarı Troçkizm de Troçkistler ama karşı devrimci değiller gibi bir anlayışa denk düşüyor diye düşünüyorum.
.
Gelelim, Troçkizm ile bizim görüşlerimiz arasındaki farklara. Bir fikre karşı mücadele ediyorsanız ama o fikrin karikatür versiyonuna karşı savaşmamak lazım. Troçkiye köylülüğü ihmal ediyor diye saldırırsanız hiçbir Troçkist akımı ikna edemezsiniz. Çünkü Troçkinin asıl sorunu köylülüğü ihmal etmesi değildir bu, tartışmanın zayıf bir noktasıdır. Biz işçi-köylü ittifakına inanıyoruz. Orak-çekicin bu anlamda önemli olduğunu düşünüyoruz. Köylülüğü ihmal eden bir partinin reformist olacağını düşünüyoruz.
Troçki, köylülerin ayaklanabileceğini söylüyor ama İşçilik modern bir sınıftır ve kendi partisini oluşturur. Köylülük ise gerici bir sınıftır, o yüzden kendi partisini kuramaz diyor. O yüzden Troçki İşçi partisi ile köylü partisi koalisyon kuramaz çünkü köylülük işçi sınıfını takip eder. Köylülük işçi hükümetini takip etmelidir diyor. Buradaki zayıf nokta, işçi köylü ittifakını burjuva anlamda bir siyasi görüşle kavramak. İşçi-köylü ittifakı, onların devrimci demokratik diktatörlüğü onların iktidar aygıtlarında egemen olmasıdır. Rusyada işçi köylü ittifakının oluşmasının nedeni sol, sosyalist devrimcilerle Bolşeviklerin koalisyonu değildir. Köylüler Sovyetlerde egemen olduğu sürece işçi-köylü ittifakı vardır. Troçkistler bunu anlamıyorlar. Sosyalizm ve devrimi işçi partisinin yönetime gelmesi olarak görüyorlar, Troçkistler. Bu anlamda Menşevikler. Biz ise işçi ve köylülerin Sovyetlerde bir araya gelmesi gerektiğini savunuyoruz.
Demokratik devrim-sosyalist devrime dair ise bir kitabımız var. Demokratik devrim denilen şeyler devrimin siyasal iktidara dair meseleleri değil, devrimci hareketin önüne koyduğu sosyal-ekonomik politikalarla ilgili şeylerdir: köylülüğün toprak sorunu, ulusal sorun, azınlıkların kültür sorunu vs.. Sosyalist devrim ise bankaların kamulaştırılması vb. gibi sosyal görevlere ilişkindir. Politik devrim, politik görev ise iktidar aygıtı ile ilgili olanlardır: nasıl bir iktidar aygıtı kuruluyor? Elbette ki bütün devrimler önüne demokratik görevler koyarlar. Bizim itiraz ettiğimiz nokta şu: bu akımlar siyasal iktidarın iki kez alınmasından bahsediyorlar. Önemli olan şu soru: İktidar bir kez alınacak mı ve köylülük olacak mı? Bu, proleter devrimdir. Proletaryanın iktidar aygıtını kuruyorsanız bu, bir proleter devrimdir.
2. Enternasyonal parti ile kitleyi ayırmaz. Taktik nedenlerle parti kapatılmaz dedim. Buna karşı gelinecekse taktik nedenlerle parti kapatılır denmeli. Parti kurulması iradi bir süreçtir ve Lenin en karanlık dönemde Komünist Enternasyonali kurmayı önerdi. Bu parti hep yaşatılmalıydı. Parti ve bir koordinasyon ağı birbirinin yerine asla geçemez. Parti kapatmak doğru mudur? Burada bunun cevabının verilmesini beklerdim. Umarım panelin geri kalanında buna dair daha net bir görüşümüz olur.
KöZün ikinci tur konuşmasından sonra YDİ Çağrının ikinci tur konuşmasına geçildi:
Komünist Enternasyonal, tek merkezden yönetilmenin partilerin operatif hareketliliğini engellediği ve partilerin yeterince yetkinleşmiş olduğu gerekçeleri ile dağıtıldı. Dağıtma kararı içinde Marks ve Engelsin 1. Enternasyonalin görevini tamamladığı gerekçesi ile dağıttıklarına atıf var. İşçi sınıfının uluslararası örgütlenmesi, dünya komünist partisi, enternasyonal tipi örgütlenmelerin biçimi değişen koşullara göre değişiklik gösterebilir. Tek tek komünist partilerin birliğinden oluşan Komintern ilelebet var olacaktır şeklinde bir anlayış; bu örgütlenmeye ilke düzeyinde bakmak yanlıştır. Örgütlenme ve mücadele, sınıf mücadelesinin içinde bulunduğu durumlara göre değişiklikler gösterir. Komünist Enternasyonal 1919 yılında kuruldu. Dünyada komünistlerin izleyeceği çizgiyi rotayı belirledi. Mücadele içinde komünist partiler yetkinleşti, kitleselleşti. Anti-faşist mücadelede komünistlerin elinde doğru bir çizgi vardı. Komünist Enternasyonal görevini yerine getirdi ve 1943 yılında artık görevini yerine getiremez duruma geldi. Bu durumda Komünist Enternasyonalin dağıtılması, yeni araçların devreye sokulması doğrudur. Nitekim savaştan sonra yeni araçlar devreye sokuldu. 60lı yıllarda başka araçlar devreye sokuldu. Bugün yeni Komünist Enternasyonal ihtiyaçtır. Komünistler arasında ideolojik birlik yok. Uluslararası bir örgütlenme yok. Komünistler arasında ideolojik birliğe bağlı olarak örgütsel birlik de yaratılacaktır.
Dağıtılmasını doğru bulmuyorsak hangi gerekçe yanlış, hangisi doğru bunu konuşmak lazım. Yürütme Kurulu karar aldı ve Komünist Enternasyonali dağıttı denmesi, yanlıştır. Bu karara 31 seksiyon onay veriyor. Komünist Partinin varlığı ile onun enternasyonal örgütlenmesini karıştırmamak gerekir. Komünist Enternasyonal gerekliliktir, dağıtmamak gerek deniyor bu, değişen koşullara göre değişiklik gösterebilir. Komünist Partinin mutlak gerekliliği, başka bir şeydir. Görevini yerine getirdiyse onu yaşatmanın ne gereği var. 1. Enternasyonal dağıtılmasında da aynı şeyi mi diyeceksiniz? Komünist Parti mutlaka gerekliliktir ama üst örgütlenme olan Enternasyonal mutlak değildir. Bunun aşılması gerekiyordu, dağıtıldı. Örgütsel birliği oluşturmak açısından dünya komünist partisi gerekliliktir ama ilelebet olacak demek de yanlıştır. Sınıf mücadelesi gerekliliğine göre örgüt biçimi değişir. Komünist Enternasyonalin dağıtılma biçimiyle gerekçeleri doğrudur. Tek tek ülkelerde komünist partilerin varlığı yeterlidir denmiyor, Komünist Enternasyonal görevini yerine getirdi diye kapatıldı, bu da doğruydu. 5. Kongreden itibaren yozlaştı diyorsunuz, o zaman dağıtılmasını neden problem yapıyorsunuz? Bunun siyasi savunusunun eksik olduğunu düşünüyorum.
1927 yılına kadarki Troçkizm ile 1927 sonrası Troçkizm bir ve aynı değil. 1927e kadar ideolojik mücadele verilen bir Troçkizm var. 1927den sonra ideolojik mücadelede yenilen Sovyet iktidarını yıkmak için harekete geçen bir Troçkizm var. 1927e kadar küçük burjuva sapmadır, Troçkizm. 1927den sonra karşı devrimcidir. Yozlaşmış, bürokratlaşmış işçi iktidarını yıkmak isteyen, harekete geçen, örgütlenen sabotajlar yapan bir Troçkizm var. 1927den sonra Troçkizmi karşı devrimci olarak adlandırmamız, bugün de Troçkizmi karşı devrimci gördüğümüz anlamına gelmez. Bugün Troçkizmi karşı devrimci olarak görmüyoruz. Bugün gerçek bir sosyalist ülke olsa, o ülkeyi gerçek komünistler yönetse, Troçkistler o iktidarı da yıkmak isteyeceklerdir. Çünkü Troçkizme göre tek ülkede sosyalizm olmaz! Bugün bu durumda değiliz. Olmadığımız için de Troçkizm bu rolünü oynayacak durumda değil.
Troçki 1903-1917 Temmuz ayına kadar Bolşeviklere karşı mücadele etmiştir. Bolşevikler, önemli yanlışlarına rağmen Marksist gördükleri için Troçkiyi içlerine almışlardır.
Pratikte artık sorun karşı devrim tartışmasıdır. 1 Aralık 1934te Merkez Komitesi üyesi Kirov Troçkistler tarafından öldürülmüştür. Sovyet iktidarı yöneticilerinin öldürülmesi için planlar yapılmıştır. Yozlaşmış iktidar vardır, onu yıkmak için çalışmıştır. Bu noktada Troçkizm, karşı devrimci rol almıştır.
KöZü oportünist, yarı Troçkist olarak görüyoruz. Karşı devrimci görmüyoruz. Karşı devrimci gördüğümüz gruplarla iş yapmayız.
Üçüncü ve son turda ise konuşmacılar hem birbirlerine yanıt vermek hem de görüşlerini toparlamak için tekrar söz aldılar. KöZ adına son konuşmada şunlar ifade edildi:
Metafizik, soyut bir karşı devrimcilik olamaz. Sınıf mücadelesi keskinleştiğinde belli bir aşamada bütün akımlar karşı devrimci safına geçecektir. O bakımdan işçi sınıfı içinde mücadele eden akımları genel ve değişmez bir şekilde karşı devrimci olarak yaftalamak yerine bu kavramı somut durumun somut analizine bağlı olarak, yani sınıflar mücadelesinin içinde bulunduğu aşamaya ve tarafların herhangi bir somut andaki konumlanışına bağlı olarak kullanmak doğrudur. Biz kendimiz karşı devrimcilik kavramını bu özenle kullanırız. Bu kavramı kullananlardan da benzer bir özeni ve ciddiyeti bekleriz. O bakımdan bizim belli bir dönemde karşı devrimci olarak tanımladığımız bir akımla geçelim bir panel düzenlemeyi en ufak bir eylem birliğine dahi girmemiz mümkün değildir. Tüm karşı devrimcilere nasıl davranılıyorsa bu akımlara da aynı şekilde davranılmalıdır. Bu kavramı özensiz bir şekilde kullanmak karşı devrimcilerle uzlaşıp ortaklaşmaya giden bir siyasal hatta kapı aralar.
Troçkiyi 2.Enternasyonal sosyalizmin temsilcisi olarak gördük ama Menşevikleri görmedik mi? Onlar da elbette öyledir. Bizim açımızdan Troçkizme karşı çıkanlar nasıl Troçkistlerle ortak bir paydada buluşuyorlar? Komünist düşüncenin doruk noktasını Komünist Enternasyonalin ilk dört kongresinde görüyoruz. Babeufden başlayan kızıl ipin 5. Kongrede koptuğunu düşünüyoruz. Bizim sol içerisinde doğrularla yanlışları belli bir ölçüye göre ölçmemiz gerekli. Bizce örgüt kararları belirleyicidir. O yüzden usta referansı ile yapılan tartışmayı biz doğru bulmuyoruz. Ustalarla örgütlerin yaptıkları da zaman zaman ters düşüyor. Leninin her söylediğinin doğru olduğunu söylersek bugünkü oportünist tutumları meşrulaştırırız. Bizim partinin berraklaştığı yeri referans almamız gerekir; o da ilk dört kongredir. Aynı zamanda biz Leninin yazdıklarını referans almıyoruz, bizim açımızdan bağlayıcı kararlar Komünist Enternasyonal amaç ve ilkeleri ile aldığı örgütsel kararlardır.
Parti kurulur da kapatılır da mı? Ulusal parti ile uluslararası partiyi aynı zeminde tutamazsınız deniyor. Bu tam 2. Enternasyonal görüşüdür. Demokratik merkeziyetçi Leninist bir partiden bahsediyoruz burada. Böyle bir partinin gerekli olduğu kavranmış ve kurulmuş bir kere. Oturup aslında o öyle bir parti değil dediğiniz zaman tam 2. Enternasyonal zemininde bunu sulandırmış oluyorsunuz. O zaman asıl partiler ulusal partiler demiş oluyorsunuz ki bu da Troçkistlerin görüşüdür. Troçki uluslararası bir parti her zaman gereklidir diye düşünmüyor. Uluslar arası parti, koordinasyon gibi bir şey değildir. 2. Enternasyonali 3. Enternasyonalden ayırt eden bir nokta budur.
Komünist Enternasyonali kapatmak tasfiyeciliktir. Bu, çok net bir ayrım çizgisidir. Yozlaşmış Enternasyonalin kapatılmasına sevinilir mi? Sovyetler Birliği çökünce sevindik mi? Bu bir yenilgidir ve olumsuz sonuçları açısından ihale hepimize kalmıştır olumsuz. Bu da Troçkist bir tutumdur. 4. Kongredeki çizginin sapması ile, kitlelerin partiye akın etmesi ile Komünist Enternasyonal yozlaşmıştır. Bu da Stalinin marifeti değildir, asıl oportünist etki Avrupadan gelmektedir. Avrupalı oportünistler partiden ayıklanamamıştır. Komünist Enternasyonal içerisindeki tasfiye süreci Avrupa tarafından gerçekleştiriliyor. Net olarak eğer 2.Enternasyonal ve federatif bir örgütlenmeden bahsediyorsanız bu partiler kurulup kapatılır. Ama Leninist partiler bu şekilde kurulup kapatılmaz, kurulur ve yaşatılır.
Eğer sosyalizmi partinin yapacağı şeyler olarak görürseniz o zaman Kautsky ile aynı çizgiye gelmiş olursunuz. İktidara işçi sınıfının gelmesi gerekiyor. Komünistler iktidarı alabilirler, almışlardır ama iktidarı işçi köylü emekçi Sovyetlerine devretmişlerdir. Ekim Devriminin asıl kazanımı Sovyetlerdir. Buhar makinesi bir kez yapılmıştır ve tekrar yapılacaktır. Burjuvazinin asıl korkusu da budur. Bunu görenler bugün Suriyedeki kimliksiz Kürtlerin Suriyede iktidarı aldığını da görmektedir.
Önderlik Türkiye solunda çok yıpratılmış bir kavram. Bizim önderlik boşluğu dediğimiz şey bir komünist partinin bulunmamasıdır. Troçkistler de ilk dört kongre diyor, bu bir tesadüf müdür? Bu, ortak bir referanstır. Troçkistler de ilk 4 kongreden sonrasını yanlış görüyor. Ama bir dizi akım daha aynı saptamayı yapıyor. Fakat bu saptamanın bir kıymeti yok. Bir örgütün oportünist olduğunu düşünüyorsanız oradan ayrılıp farklı bir örgüt kurarsınız ama Troçki bunu yapmamıştır.
Çağrının üçüncü ve son konuşmasında ise şunlar ifade edildi:
KöZü neden yarı Troçkist olarak gördüğümüzü yazmıştık. KöZün konuşmacısının bu paneldeki tavrı da bizim neden yarı Troçkist gördüğümüzü gösteriyor. Yarı etkilenme olduğu için yarı Troçkisttir. İlk dört kongre Troçkist bir pozisyondur. Gerekçelendirmeleri vardır, bu bir tesadüf değildir. Tesadüf değil, etkilenmedir.
Troçkizm Dosyasını bütünlüklü okuyunca şu görülecektir: 1927ye kadarki Troçkizm ile sonraki Troçkizm arasındaki ayrım KöZde yok. 1927ye kadarki ideolojik mücadele yadsınıyor. Bu dosyada polisiye yöntemlerden bahsediliyor. İdari tedbirlerle mi engellemeye çalıştılar Troçkizmi? Tam tersine, 10. Parti Kongresi oluşan grupları ve hizipleri dağıtma kararı alıyor. Ama tartışma engellenmiyor. Barikatın bu tarafına geçince tutum ne olacak? KöZ buna yanıt vermiyor. Sanki başından itibaren polisiye yöntemler hakim olmuş ve Troçkizm öyle yargılanmaya çalışılmış diye bir izlenim var. Troçkizmi böyle aklamaya çalışırsanız bu bir ideolojik yanlışlık olur.
Çağrı da Troçkizmin kimi pozisyonlarını savunuyor diyor KöZ. Bence haksız bir benzetme. Enternasyonal örgütlenme görevini yerine getirdiği zaman, ihtiyaca cevap veremediği zaman onu yaşatmak gereksizdir. Tek merkezden yönetilmek günümüzün ihtiyacına cevap vermiyor. Bu, hiçbir enternasyonal komünist partisi olmayacak anlamına gelmiyor. Komünistlerin üzerinde birleşeceği bir platform yaratılmalı diyoruz öncelikle. Marksizmin Leninizmin kıstaslarını kabul edenlerle noktalar üzerinden tartışmaya hazırız. Komünist Enternasyonalin 7. kongresini de kabul ediyoruz ve KöZün kriterine uymuyoruz bu nedenle. Staline usta demeyebilirsiniz fakat KöZe bu nedenle yarı Troçkist demiyoruz. Bizim gerekçelerimiz başkadır.
Emperyalistler Sovyet iktidarını yıkmak istiyordu. 1927den sonra muhalefet de istiyordu. Emperyalistler muhalefeti kullandılar da. İkisi arasında işbirliğinin objektif temelleri vardı. Nasıl ki bugün AKP karşıtlığı, AKP hükümetini devirmek paşalar ile devrimci-sosyalist olma iddiasında olanları aynı mahkemede yan yana getirdi ise, Sovyetlerde de böyle oldu. Bir yanda Zinovyev ve onun sağında solunda Nazi ajanları. Zinovyev bundan haklı olarak utanç duyuyor.
Konuşmacıların bu tartışmaların devam etmesi dilekleriyle biten panel, saat 22:00 civarında sona erdi.
Yahu iki tane x kişilik grup, birbirine "şöylesin, böylesin" diye atıp tutuyor. Yahu hepiniz turist solsunuz, Troçkizmin, Maoculuğun vücut bulmuş halisiniz zaten. Boşverin, siz kardeşsiniz.
Yahu iki tane x kişilik grup, birbirine "şöylesin, böylesin" diye atıp tutuyor. Yahu hepiniz turist solsunuz, Troçkizmin, Maoculuğun vücut bulmuş halisiniz zaten. Boşverin, siz kardeşsiniz.
Tek onlarmi "turist Sol"? Saymakla bitirmeyiz "turist Sol'u". Tümü bir olsa gene bir şey olmaz. Halka güven vermiyorlar ve bu yüzdende asla güçlenemiyorlar. Tümü bence tabela partisi ve "turist Sol", arkalarındaki güc sadece gençlik ve öğrenci kesmi, onlarda belirli bir yaşa gelince bıçak keser gibi desteklerini kesiyorlar ve en keskin kemalist oluyorlar. Alınan oylardan ve yürüyüşlerden belli oluyor zaten güçleri. Bu kafaylada asla birşey olmaz, bölündükce bölünürler, küçüldükce küçülürler ama kimseyede laf ettirmezler, en büyük ve doğru onlar,......işte bizim Sol'umuzun hali bu, yani "turist Sol" tümü.
Bu ileti en son Alisan
tarafından 03.08.2015- 16:00 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Alişan, halka güven konusundaki değerli görüşlerini bir anlat da komünistler senden bir şey kapsınlar, hiç bir şey yazdığın yok, her başlıkta ben söylemiştim, dediğim çıkacak gibi laflar yazıyorsun, yazdıklarının içi boş olmaktan başka bir anlama da gelmiyor. Komünistler komünizme varacak siyaseti nasıl oluşturur, ne yapmalılar, halka güven vermek ne, bir anlat da görelim be kardeşim. Bu kadar boş beleş şeyler yazmaktan sıkılmadın mı?
Alişan, halka güven konusundaki değerli görüşlerini bir anlat da komünistler senden bir şey kapsınlar, hiç bir şey yazdığın yok, her başlıkta ben söylemiştim, dediğim çıkacak gibi laflar yazıyorsun, yazdıklarının içi boş olmaktan başka bir anlama da gelmiyor. Komünistler komünizme varacak siyaseti nasıl oluşturur, ne yapmalılar, halka güven vermek ne, bir anlat da görelim be kardeşim. Bu kadar boş beleş şeyler yazmaktan sıkılmadın mı?
Bak burada defalarca yazmama rağmen hala anlat diyorsun. İşte halka karşın tutumunuzda aynen böyle, yani onlarada kulak vermiyorsunuz, sonrada "boş, beleş, ...." yazmaktan sıkılmıyorsun diyede soruyorsun. Halk içinde "boş, beleşe,..." konuşuyor diyorsundur muhakkak.
Varmı halkın size güveni, var diyorsan eyvallah, yok diyorsan hala beleşe cevap bekleyene kadar biraz olüsun kafa yor. Zaten verilen cevapları cidiye almıyorsunuz. İstesen onlarca cevabı burada bulursun.
Senin defalarca anlattığını söylediğin bizimse hiç rastlamadığımız yorumlarından birini daha burada yapabilirsin herhalde. komünistler, troçkistler sınıfsız bir topluma varmak yolunda ne yapmalı ne söylemeli ki senin deyişinle halka güven versinler ve bir anda yığınlara ulaşabilsinler, anlat da boş beleş konuşup konuşmadığını anlayalım.
Senin defalarca anlattığını söylediğin bizimse hiç rastlamadığımız yorumlarından birini daha burada yapabilirsin herhalde. komünistler, troçkistler sınıfsız bir topluma varmak yolunda ne yapmalı ne söylemeli ki senin deyişinle halka güven versinler ve bir anda yığınlara ulaşabilsinler, anlat da boş beleş konuşup konuşmadığını anlayalım.
spartakus sen alişan'ın bu konuda bir görüş sahibi olduğuna inanıyor musun, ara bul diyecektir
Yazılanları iyi okuyun, ben "turist solculuğundan" bahsediyorum, sınıfsız topluma nasıl geçilirden değil. Ben hayal aleminde yaşamıyorumki sizin gibi olmayacak işlere koyulayım. Bu konuda zaten bayağı ezberleyeceğiniz kaynaklar var. Siz önce tabela solculuğu ve "turist solculuğundan" kendinizi kurtarın. Neden tabela ve "turist solcusu" olduğunuza dairde çok yazıldı burada.
"Turist solcu" değilseniz olmadığınızıda açıklayabilirsiniz, tabiiki inandırıcı bir şekilde. Partilerinizİn, örgütlerinizin tabeladan ibaret olduğunu, bazen bir kaç kişiyi dahi geçmediğinizi sadece ben söylemiyorum. Her şey tüm çıplaklığıyla ortada. Şu ülkedeki ağırlığınızda ortada. Daha ne demeliki sizin gibi hayalperestlere.
Bu ileti en son Alisan
tarafından 03.08.2015- 20:57 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.