Ilımlı diye bu gruplara destek olanlar veya görmezden gelenler bugün yaşanan katliamların sorumlusudurlar.
2011 yılında olaylar başladığı zaman Körfez monarşilerinin medya kuruluşları ve Batı medyası Suriyede yönetimin insanlara baskı uyguladığını, barışçıl gösterileri silahla bastırmaya çalıştığını yazmıştı. Olaylar Mart 2011 yılında Derada başlamıştı. Olaylarla ilgili gerçekleri, detaylı bilgileri Mehmet Serim Suriyede isyan süreci ve dünya (ko)medyası başlıklı yazısında anlatmıştı.
Olayların ilk başladığı sıralarda Cuma namazı çıkışında Aleviler tabuta, Hıristiyanlar Beyruta sloganları atılıyordu. Bu da gösterileri yönlendiren insanların Selefi tabanlı örgütler olduğunu gösteriyor. Bugün gelinen nokta da bunu doğrular nitelikte. Ama bu kişilerin o zamanlar ılımlı, barışçıl oldukları söyleniyordu . Türkiyede çadırkentte bulunan Müslüman Kardeşler temsilcilerinden Memnun el Hımsi, Alevilerin kökünü kazıyacağız diyordu.
Önce Esadı suçlu gösterme oyunu
Olaylar kısa sürede silahlı çatışmaya dönüştü. Suriye ordusu Deradaki bazı camilerde uzun namlulu silahlar ele geçirdi. 2012 yılında Arap Birliği gözlemcileri Suriyeye gidip olayları yerinde inceledi. Sudan, Cezayir, Mısır gibi ülkelerden gözlemcilerin raporlarına göre silahlı eylemciler vardı ve hem sivillerin hem de Suriye ordusundan askerlerin ölümünden sorumlu olduklarını yazmışlardı. O dönem Arap Birliğine başkanlık eden Katar bu raporlara karşı çıktı ve medya tarafından görmezden gelindi. Bu raporlar internet aracılığıyla İngilizce olarak sızdırılmıştı.
Fakat bu raporlar dikkate alınmadı ve gözlemciler apar topar çağrıldı. Arap Birliği ülkelerinin büyük bir kısmı Esadın halkını katlettiğini ve görevini bırakması gerektiğini söylüyorlardı. Suudi Arabistan, Esad yönetiminin, halkını katlettiğini ileri sürerek kendi gözlemcilerini geri çekmişti. Suudi rejiminin halkına nasıl davrandığını ne kadar çağdışı, gerici bir yönetim olduğunu biliyoruz. Kadınlar yanlarında erkek olmadan araç dahi kullanamıyorlar. İnsanlar sokaklarda Şeriat kanunlarına göre yargılanıp infaz ediliyorlar. Körfez monarşilerinin Suriyedeki rolünü ayrı bir yazıda ele almak lazım.
Temmuz 2011 yılında Suriye ordusundan ayrılan Riyad el Esad ve beraberinde birkaç asker Özgür Suriye Ordusunu kurduklarını açıklamışlardı. Bu açıklamadan bir ay önce ise 6 Haziran 2011de Suriyenin Türkiye sınırındaki İdlibe bağlı Cisr el Şuğur kasabasında 120ye yakın asker ve polis silahlı gruplar tarafından öldürülüp Asi nehrine atılmıştı. Bu olayı Suriye rejiminin yaptığı söylenmişti. Halk, Esadın büyük bir katliam yapacağı yalanıyla kandırıldı ve önceden hazırlanan Türkiyedeki kamplara yerleştirildi.
Olaydan bir süre sonra Özgür Suriye Ordusu komutanlarından Hüseyin Harmuş, bu olayı kendilerinin yaptıklarını itiraf etti. Bu olaydan sonra Suriye ordusu ile silahlı gruplar arasında çatışmalar başladı. Suriyedeki çatışmaların büyümesinin en büyük nedenlerinden biri Cisr el Şuğur Katliamıdır. Katledilen askerler silahsızdı. Terörist gruplar Türkiye üzerinden gelerek Cisr el Şuğura saldırmışlardı. Her şey planlanmıştı. Cisr el Şuğur halkı olaydan sonra beldeye giden Ulusal Kanal ekibine herşeyi anlatmışlardı.
Ilımlıların icraâtleri bununla bitmedi. 2012 yılında Humusta faaliyet gösteren ÖSOya bağlı en büyük grup olan Halid bin Velid Tugayı Suriyeli bir memurun kafasını küçük bir çocuğa satırla kestirmişti. O dönem IŞİD ve Nusra faal değildi ve sahadaki grupların tamamen ılımlı meşru talepleri olan gruplardan oluştuğu söyleniyordu. ÖSOnun en büyük destekçilerinden olan Katarın El Cezire adlı medya kuruluşu Halid bin Velid Tugayını ÖSOya bağlı en büyük ve en etkili birim olarak tanımlıyordu.
Özgür Suriye Ordusu savaşlarda çocukları kullanıyor, bu çocukları çatışmalarda kullandıktan sonra da Esadın çocukları katlettiğini söylüyorlardı.
ÖSOya bağlı ılımlı Faruk Tugayının kirli sicili:
ÖSOya bağlı Faruk Tugayı savaşçılarından Ebu Sakkar, öldürdüğü Suriye askerinin ciğerini kesip yemişti. Ebu Sakkar Türkiye sınırındaki Kesab Savaşına katıldı, Lübnan sınırındaki El Kusayr Savaşına katıldı ve en son İdlibte görüldü. İdlib ele geçirildikten sonra muhaliflerin kanalı Orient TVye Nusra Cephesi bayrağı ile poz vermişti.
2011 yılı Haziran ayında Humusta kurulan Faruk Tugayı, İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporuna göre Hıristiyanları etnik temizliğe tabi tutmuş. Vatikanın resmi haber ajansı Fidese konuşan Hıristiyanlar, Humusta bulunan Hıristiyanların yüzde 90ının farklı bölgelere göç ettiklerini aktarmışlar.
Ebu Sakkar da İdlibte kesik kafalar ile görüntülenmişti. Ebu Sakkar ile ilgili detaylı bilgiler, görüntüler şurada mevcut.
Şeyh Adnan el Arur
Suriye/Hama doğumlu. Yüz kızartıcı suçlar yüzünden Suriye ordusundan atılmış. Suudi Arabistanda yaşıyor. Suudi Arabistanda TVden ÖSO ile ilgili askeri taktikler, fetvalar veriyor. Cisr el Şuğur katliamını gerçekleştiren Hüseyin Harmuşu TVde katliamı gerçekleştirdiği için terfi ettirip Albay yapmıştı. Suudi Arabistandan bir TV kanalından Alevileri kesip köpeklerimize kıyma yapacağız diyordu.
Aşağıdaki videoda ÖSOya TVden askeri taktik veren Adnan Arur, Riyad el Esad ile birlikte Türkiyedeki kamplara da sık sık gelen bir isimdi.
2013 Lazkiye Katliamında ılımlıların rolü
2013 yılının Ağustos ayında ılımlılar Lazkiyenin kuzeyinde Müminlerin Annesi Ayşenin Torunları adlı bir operasyon başlatmışlardı. IŞİD komutası altında başlatılan operasyona ÖSO ve diğer tekfirci gruplar da katılmıştı.
Lazkiye Katliamına katılan gruplar: Özgür Suriye Ordusu, Nusra Cephesi, Irak Şam İslam Devleti , Muhacirin Taburu, Mazlumun Zaferi Taburu, Sakkur el-Ezz, Allaha Hicret Taburu, El-İzzu Lillâh, El Nasr Minel Allah, Ahfad-ı Resul, Kefr Dilbe Şehitleri, 10. Tugay, Batı Cephesi 1. Tugayı, Mustafa Mirza Taburu, Usame Maho Taburu ve Ensar uş-Şam.
ÖSO Genelkurmay Başkanı Selim İdris bu saldırılara kendilerinin de katıldıklarını açıklamıştı. Bu haberin içindeki videoda Lazkiye cephesini ziyaret eden Selim İdris, kendilerine gönderilen mühimmatları sahil cephesi adlı gruba ve cephedeki diğer kardeşlerine göndereceklerini söylüyor.
Selim İdris ABD generalleriyle poz veren, ılımlı laik olduğu söylenen bir kişiydi.
Lazkiye Katliamı ile ilgili 1,5 ay sonra yayınlanan raporda 199 sivilin ateşli silah kullanılmadan katledildiği belirlenmişti.
Nusra Cephesi operasyonlar sırasında Bedir Gazal isimli Alevi din adamını 4 Ağustos 2013te esir almış ve 22 Ağustos 2013 tarihinde önce işkence edip sonra infaz etmişti.
ÖSO, Hazm Hareketi ve diğer ılımlı grupların durumu
Ağustos 2013te ele geçirilen Halepteki Meng Hava Üssüne IŞİD ve ÖSO birlikte saldırmışlardı. ÖSO komutanlarından Abdülcabbar el Akidi, IŞİDin Suudi komutanıyla birlikte Halep Meng Hava Üssünde gazetecilere açıklama yapıyordu. Bir başka videoda ise IŞİDlilerden kardeşim diye bahsediyordu.
ABD, Suriye ordusunun muhaliflere karşı kimyasal silah kullanması halinde Suriyeye askeri müdahale yapacağını söylemişti. Rusya ve ABD arasında yapılan anlaşmadan sonra Suriyedeki kimyasal silahlar taşınarak imha edilmişti. ÖSO siyasi danışmanı Bessam Dade, kimyasal silaha sahip olduklarını gerektiğinde bu silahları Suriye rejimine karşı kullanabileceklerini söylemişti. Ancak kimyasal silah kırmızı çizgimiz açıklaması yapan ülkeler bu açıklamaya karşı herhangi bir tepki göstermemişlerdi.
Birleşmiş Milletlerden Carla del Ponte: ÖSO kimyasal silah kullandı demişti sadece.
ABD-Suudi Arabistan-Türkiye ve Katarın planladığı eğit donat projesi kapsamında 5 bin kişilik yeni bir silahlı güç oluşturulması konusunda anlaşma imzalanmıştı. Bu programa başvuracak kişilerin sahadaki Selefi gruplarla ilişkisinin olmaması gerekiyordu. İnce elenip sık dokunarak yeni ılımlılar yetiştirilecekti. 5 bin kişilik programa 60 kişi başvurdu. 60 kişi Türkiyede eğitildi ve Suriyeye gönderildi. Bu gönderilen kişiler Suriyeye geçer geçmez Nusra Cephesi tarafından esir alındı. 4 yıl boyunca ılımlı yalanını izledik aslında bu yaşanan olay bile sahada ılımlı grup olmadığının kanıtı.
Nusra Cephesi ve Ahraruş Şamın başını çektiği Selefi/Tekfirci gruplar İdlib ve çevresine hakim durumda. Hama ve Lazkiyenin kuzeyinde yer alan kırsal bölgede çatışmalar devam ediyor. Bölgede yaşayan farklı etnik gruplar katliam tehdidiyle karşı karşıya.
TOW füzesi nedir ? ABD tarafından geliştirilen ve 1970 yılında üretilen anti tank füzeleri. 4km menzilli lazer güdümlü her türlü zırhı delebiliyor. Her türlü hava koşullarında kullanılabiliyor. İngilizce kısaltması Tube launched, Optically tracked, Wire guided. (tüpten fırlatılan, optik olarak izlenebilen, kablo güdümlü) parçaları sökülüp kolayca takılabiliyor ve kolayca taşınabiliyor.
Hamada yer alan Hıristiyan kasabaları, Lazkiye kuzeyinde yer alan Alevi köyleri, Halep kuzey kırsalında yer alan Nubbl ve Zahra adlı 2 Şii belde ve İdlibin birkaç km kuzeyinde yer alan Fua ve Kafraya adlı Şiilerin yaşadığı köyler bu grupların hedefinde yer alıyor.
TOW füzelerini IŞİD de kullanmıştı, bu füzeler nereden IŞİDe gitti dersiniz? Ilımlı oldukları söylenen gruplara verilen silahlar IŞİDin bu gruplara saldırması veya bu gruplardan IŞİDe biat edenlerle birlikte IŞİDin eline geçti.
Ilımlı oldukları söylenen Hareket-i Hazmın şeri lideri Amerikalılar ve İsrailliler kafirler; ama silah vereceklerse, Allaha and olsun ki İsraile ilk gidecek ve silah anlaşması yapacak olan ben olurum demişti.
İdlib ve Halepte ılımlı Hazm Hareketi Nusra Cephesi ile birlikte ortak operasyonlar yürüttü.
Hazm Hareketi Suriye askerinin ciğerini kesip dişleyen bir Abu Sakkarın dahil olduğu El Faruk Tugaylarının makyajlı hali. Allayıp pullayıp Ilımlı diye sundular. TOW füzeleri verdiler.
Hazm Hareket Zaman Muhammed yani Kur-andaki Tevbe-36dan Müşriklerle topluca savaşın ayetinden alınmış bir sloganla kuruluyor. Allaha İman Tugayı gibi onlarca grubun birleşmesiyle kuruldu. Katar ve ABDnin çok ciddi desteği var bu gruba, Nisan 2014te çok sayıda, tanesi 60 bin dolar olan TOW füzeleri bu gruba verilmişti. Batı medyası tarafından parlatılan Youtubea yükledikleri TOW füzeleri ve tank videolarıyla şov yapan Hazm Hareketi Kasım 2014te Nusra ile yaşanan birkaç günlük çatışmaların ardından TOW füzeleri ve diğer ağır silahlarla birlikte Nusra Cephesine katıldı.
Bir diğer ılımlı grup Suriye Devrimcileri Cephesine de TOW yardımı yapılmıştı. Nusra tarafından yenilgiye uğratıldı. Bu grubun karargahını ele geçiren Nusra Cephesi, silahlarına el koydu. Aylarca desteklenen, parlatılan ılımlı örgütler birkaç gün içerisinde yok oldu. Bu silahlar sahadaki durumu Nusra cephesi lehine değiştirdi.
İdlib için Antakya Operasyon Odası tarafından yönetilecek olan Fetih Ordusu kurulmuştu. Bütün bunların yaşanması tesadüf değildi. Sahadaki cihadçı grupları makyajlamak için Fetih Ordusu ismi kullanıldı. Batı ve Türk medyası İdlib düştükten sonra muhalifler İdlibi ele geçirdi demişlerdi. Ilımlı Suriye Ulusal Koalisyonundan Halid Hoca İdlibin alınması ortak başarıdır, gerisi dezenformasyondur diye konuşmuştu. Şehrin El Kaide eline geçtiğini söylüyorlar bu doğru değildir diye açıklama yapmıştı.
.
Şehirde sivil yönetim kurmaktan bahsederlerken İdlibi ele geçiren gruplardan Nusra Cephesi komutanı Suudi Muheysini kenti ele geçirenler şehri şeriat ile yönetecekler deyip Suriye Ulusal Koalisyonuna kapıyı kapatmıştı. Ilımlı diye bahsettikleri kişiler İdlibi ele geçirdiyse, halkın temsilcisi oldukları söylenen, Batıda ve Türkiyede ağırlanan Suriye Ulusal Koalisyonu adlı oluşumun yöneticileri İdlibe gidip orayı yönetmesi beklenmez mi? İdlibi tamamen özgürleştiğini söylüyorlardı ancak İdlibe tamamen cihadçı gruplar hakim. SUK denen oluşumu sahadaki gruplar ciddiye almıyor, bu oluşumun herhangi bir etkisi yok.
Halepte ılımlıların başlattığı operasyonun ismi ise Ensar el Şeria yani Şeriat destekçileriydi. Halepi özgürleştireceklerini söyleyen ılımlılar şeriat yönetimi getirmek için Halepte yönetim kontrolü altındaki mahallelere yüzlerce cehennem topu fırlatmışlardı. Halepte ılımlıların kontrol ettiği bölgeler ve gündelik yaşamla ilgili detaylı bilgiler şu haberde var.
Kuzeyde İdlib operasyonuyla eş zamanlı olarak güney cephesinde de Fetih Ordusuna benzer bir şekilde Güney Fırtınası adlı yeni bir grup kuruldu. Dera ve Kuneytradaki savaşçıları ise İsrail ve Ürdün kuzeydeki operasyonlarla eş zamanlı olarak destekliyordu. İsrailin Nusra Cephesine yaptığı yardımlarla ilgili kanıtlar ortaya çıkmıştı. Nusra Cephesi militanlarını İsrail hastanelerinde tedavi etmişlerdi. Daha sonra İsrail, Bundan sonra Nusra Cephesine yardım etmeyeceğiz. şeklinde, önceki yardımlarla ilgili itiraf niteliğinde bir açıklama yapacaktı.
Ilımlıların sorumlu olduğu diğer katliamlar ve son durum
Fua ve Kafraya adlı yazımda Şamda bulunan en güçlü grup olan İslam Ordusunun başında bulunan Suudi destekli Zahran Alluşun Fua, Kafraya, Nubbl ve Zahrayı yok etme çağrısını ve Şam kırsalı Doğu Gutada bulunan bir camide demokrasiyi ayaklarımızın altına aldık sözlerini paylaşmıştım. Şam merkeze 7 km uzaklıkta bulunan Dumada faaliyet gösteriyorlar ve binlerce savaşçıları var. Şam kırsalı Doğu Guta bölgesini kontrol ediyorlar. Şam kırsalı Adradaki katliamdan sorumludur.
.
Rakka düştükten sonra muhalifler Rakkayı özgürleştirdi haberlerini görmüştük. Aynısı İdlib için de söylendi. Rakkayı Nusra Cephesi, IŞİD ve Ahraruş Şam birlikte ele geçirmişti. IŞİD diğer iki grubu kuşattı ve Rakkanın kontrolünü tamamen ele geçirdi. O zaman muhalifler Rakkayı ele geçirdi yazanlar, ılımlı diye bu gruplara destek olanlar veya görmezden gelenler bugün yaşanan katliamların sorumlusudurlar.
Al Houla, Kessab, Maan, Lazkiye, Adra, İştebrak, Deyri Zordaki Şaytat aşireti üyelerinin katledilmesi, İkrime, Humus Zahraa, Tel Aren, Kobane, Al Kindi Hastanesi Katliamı ve adını hatırlayamadığım yüzlerce katliam ılımlı diye destek verilen Tekfirci/cihadçı gruplar yüzünden oldu.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.