Herkesin kendi toprağı, kendi dini.
Anti-emperyalizmi bile ancak emperyalistlerin öğrettiği kadar anlıyoruz.
100 yıl Batı ideolojisiyle yıkandık,
Artık özgürlük bile ancak Batı'ya kölelik kadar anlamlı.
Herkesin kendi toprağı, kendi dini.
Batı bunu anlayamaz,
Batı'dan anlayanlar da anlayamaz.
Bunu bir düşün.
-----------------------------------------------
Bu günlerde üç dini temsil eden Tevrat-İncil-Kuran okuyorum. Bu 3 dinin ortak noktaları içinde kullanılan isimler hikayeleri birbirine benziyor.
tarihe baktığımızda orta çağda islam hiristiyandan daha ilerde hem bilimde hem felsefede ama ne yazıkki gelişemeyen yerinde ayan islam kaybedende islam.
Bir din daha hoş görülü olduğunda o din daha ilerici oluyor insanlıkta daha refah yaşıyor ne yazıkki her dini insanlar ve iktidarlar yönetiyor insan hırsı dünyaya hakim olma sevdası ve bencilliği kendine ve etrafına zarar veriyor.
İşte Osmanlı öyle büyüdü yine gelişmeyi yakalayamadığı için çöktü.
Bize dünyadaki hikayeyi emperyalistler açıklamışsa diğerleri açıklayamayacak kadar cahil ve güçsüz olduğu içindir.
tarihi geriye çevirmenin imkanı yok ileri bakılacaktır.
Mesele gelişmeyi yakalayabilmektir mesele demokrasiyi geliştirmektir. Bu işin batısı doğusu olmaz geçmişe baktığımızda İspanyol hakimiyetini görürüz şu an böyle bir hakimiyet yok Osmanlıda öyle, topu buldu o silahı iyi kullandı İran Mısır Arap alemi önünde diz çöktü, Avrupada ama gelişme orda kaldı rakipleri onu geçti.
Bir çok Avrupa veya batı denilen yerler araştırma bilime büyük yatırımlar yapıyor Türkiye sarayın masrafları ile uğraşıyor.
İnsanların eleştirme karşı çıkma hakkı yok olduğunda iktidarı yağcılar yalakalar sarar o zamanda kendini en iyi şeyi yaptığını sanarsın çöküşün bile farkına varmazsın
İşte Osmanlı öyle çöktü damat paşalar yedi içti savurdu.
Bizim kafamızda ki emperyalizm 1920 -1950 lerin emperyalizmi değil onlarda zor durumda biz artık top yekün kurtulmanın arayışı içindeyiz irk milliyet din renk ayırmadan.
Bence sizde özünüze Adem e dönün. Bak orada din renk ırk milliyet servet güç güçsüz yok.
Devletler/imparatorluklar doğar, gelişir ve ölür.
Bunun zıttı yok.
Bugün ölmez dediklerin de yarın ölecekler,
Hatta belki de ölmekteler.
Bu ülkenin tarihi Osmanlı ile başlamadı, Osmanlı ile bitmez.
Türkler 2500 yıllık yazılı tarihlerinden 120 devlet 11 imparatorluk kurdular.
Biri gider öbürü gelir, daim olan kültürdür.
100 yıllık Batı eğitiminden sıyrılsan, göreceksin Batı ne demokrat ne laik.
İkisi de Türkiye'de.
Henüz Osmanlı seviyesinde değil çünkü o gücümüz yok.
Ama olduğunda, demokrasi ve laiklik parlayacak.
Demokrat ve laik olmaya çalıştığımızdan değil,
Biz bu olduğumuzdan.
5.000 yıllık yazılı tarihte, uygarlık yarışında önderlik...
İlk olarak Mısır ile Doğu'da, sonra Antik Yunan ile Batı'da,
Sonra İslam ile yine Doğu'da, son 300 yıldır da yine Batı'da.
Batının ilk önderliğini arenada insanları birbirine öldürterek,
Aslanlara canlı canlı parçalatarak eğlenen Romada tanıdık.
4. yüzyılda o Romanın imparatoru Konstantin,
İmparatorluğu birleştirecek ortak bir din olsun istedi.
En güçlü 2 aday Hıristiyanlık ve kadına tapma diniydi.
Romanın vaktiyle resulünü katlettiği Hristiyanlığı seçti.
Doğunun Hıristiyanlığı bir barış dini idi, öbür yanağını çevir dini.
Yoksulların, ezilenlerin, horlananların, sürülenlerin dini.
Batı onu kendine uydurarak bir savaş dinine çevirdi.
İkinci en büyük dini bastırmak için yüzlerce yılda,
Cadı uydurmasıyla 40.000 kadını diri diri yaktı.
İlerleyen süreçte kilise denen uydurma bir çete,
Avrupa topraklarının üçte birini eline geçirdi ve,
Daha da fazlası için hiç durmaksızın kan aktı.
Böylece Avrupa birbirlerini öldürerek,
1000 karanlık yıl daha geçirdi.
Ümit Burnu'nun keşfiyle hastalık, Avrupadan dünyaya saçıldı.
Dünya topraklarının %95'inin zenginliklerini %5'e taşıyan Batı'nın,
Bu 300 yılda girip de kan ve gözyaşı taşımadığı toprak parçası yok.
Modern Batı dediğimiz kültür, bu kan ve gözyaşından başkası değil.
Bunu bilmeyene Batı refah, zenginlik, kurtuluş sanıldığından,
Tüm dünyada aydınlara çekim merkezi oldu ve tercihler yapıldı.
Batı politikalarını benimsediler; bu herkese kan ve gözyaşı demekti.
Batının yükselişi ile birlikte bütün dünyayı milliyetçilik akımları sarmıştı.
Batı için kendi birliğini kurmak, başka birlikleri dağıtmak olan milliyetçilik.
Anadolu Türkleri, bu trene binen sonuncu halk oldu.
Milliyetçilikten başka çare kalmayıncaya kadar mücadele ettiler.
Ulaşılan sonuç dünyanın bugünkü hali. Batı egemenliğinin birbirine kırdırdığı,
Arap halkları, Kafkas halkları, Balkan halkları ve onların ortasında Anadolu halkları.
Bu yüzden 90 yıllık reklam arası bitmeli, halkların birlikte yaşayabileceğine inanmalı.
Yoksa Batı kendini yok edene kadar halklar birbirini yok etmeye devam edecek.
100 yıldır Batı'nın kültürel kodlarıyla yaşadığımızdan,
Artık vahşetin olmadığı bir dünya tahayyül edemiyor,
Bir devletin şerefli olabileceğini hayal edemiyor ve,
Vaktimizi, realite bildiğimiz bu hastalık hali için,
Birbirimizi suçlamaya yatırıyoruz.
Viktor Hugo: Pariste bir adam öldürülürse bu bir cinayettir, Doğuda elli bin insan boğazlanırsa bu sadece bir meseledir.
Sartre: "Üçüncü dünya ülkelerinin insanları Paris'e geldiklerinde hayran kalırlar. Bilmezler ki o ihtişam kendi atalarının kanı ve gözyaşı üzerine kuruludur."
De Gaulle: "Hani Cezayir'in bağımsızlığına kanları ve canları pahasına karşı çıkan özgür Fransa'nın özgür yurttaşları vardı ya Söyleyeceklerim bundan ibaret."
Afganistan'daki Marksist hükümetin daveti üzerine Komünist lider Leonid Brejnev'in emriyle Sovyetler Birliği, 24 Aralık 1979'da Afganistan'a girmişti. Afgan mücahitler, Ruslarla 9 yıl savaştılar. Yenilen Sovyet askerleri 15 Mayıs 1988'de geri çekilmeye başladı ve 15 Şubat 1989'da büyük kayıplar nedeniyle Mihail Gorbaçov'un emriyle işgal sona erdi.
Savaş sonrası Sovyet güçleri, resmi kayıtlara göre Afganistanda 14 bin 453 askerini kaybetti. Muhtemelen ölen Rus asker sayısı gerçekte daha fazla. 451 Sovyet savaş uçağı düşürüldü. Afganistan hezimeti Sovyetlerin sonunu hazırladı. Afganistandan askerlerini çeken Gorbaçov döneminde SSCB darmadağın oldu.
Sovyetler, Afganistan'a girdiğinde, buranın Sovyetlere bağlanacağı ve Rus toprakları olarak Hint Denizine kadar inecekleri yazıldı, çizildi. Ama neticede SSCB Afganistan'dan kovuldu ve BİRLİK dağıldı.
Bu defa 11 Eylül saldırılarını bahane eden ABD, 2001 sonbaharında Afganistanı işgal etti. ABDnin buraya yerleşeceği veya kuzey güney diye ülkeyi ikiye böleceği yazılıp çizildi. ABD ve yandaşları da burada tutunamadı. Bu sefer dünyanın diğer süper gücü ABD ve diğer destekçileri de o garip Afganistandan tekme tokat kovuldu, zelil ve perişan edildiler..
Rusların, Amerikalıların, Avrupalıların... Kısacası Haçlı-Siyonist ittifakının küçümsediği işgal ettiği o Afganistan, zayıf ve fakir de olsa hala bütün olarak ayakta duruyor.. Milyonlarca şehit verse de bugün Afganistan süper devletlere mezar oldu.
Afganistan'da şu an bulunan tek askeri ve siyasi güç Türkiye'dir. Türkiye, resmen NATO adına orada ama tüm birlik ve komutanlıklar Türk askerinden oluşmaktadır. Başka yabancı güç kalmadı.
ABD Irak'ı işgal etti... Yıllarca, artık ABD buradan çıkmaz ve Bağdat artık Washington oldu denildi, ABD, Türkiyeye komşu oldu denildi. Kürtler ABDye bağlanıyor diye konuşuluyordu. ABD, Irakta da tutunamadı. Çekildi, defolup gitti.. Gitti gitmesine ama yerini İran'a bıraktı. Tüm Irak'ı, İran denetimindeki Iraklı Şiilerin yönetmesini istiyordu. ABD zahiren İrana düşmanmış gibi yapıyor ama Irakı, Tahrana teslim etmeye yelteniyordu. Başbakan Nuri El Maliki bunun taşeronluğuna soyunmuştu...
Ama Irak Kürtleri ABDye uyup İrana teslim olmadılar. Sünniler ise Saddamın generalleri, Saddamın istihbarat birimleri eliyle dünyayı sarsan işler yaptılar ve İrana onlar da teslim olmadılar..
Yani işgalciler, Irakı da tam olarak arzu ettikleri gibi bölemediler. Herkesin kan, can, para döktüğü Irak'ta yine Sünni ve Kürt kesimler, ABDye veya İrana değil aksine Türkiyeye yaklaştılar. Bugün artık Irak Kürtleri, Ankara ile kader birliği yaptılar ve fiilen Türkiyenin bir parçası haline geldiler. Eğer Irak, ABDnin isteği doğrultusunda ilerde bölünecek olursa Kürtler de dahil özellikle Sünni halkın yakınlaşma veya birleşme konusunda hangi ülkeyi tercih edeceğini öğrenmek için müneccim olmaya gerek yok. Türkiyenin Irak Şiileri ile de çok iyi ilişkileri var.
Şimdi gündemde Suriye var ve Suriyenin de üçe bölüneceğinden söz edip masabaşı yeni Sykes-Picot haritaları yayınlıyorlar. Washingtonda oturup yeni Suriye haritaları üretiyorlar. Şurdan şura Esadın olacak, burdan bura PYDnin olacak. Kalanı muhalifler yönetecek. IŞİD de şurada duracak.. Ohh ne ala...
1991de işgal ettiğinden bu yana Iraka düzen getiremeyen, şekil veremeyen, 2001de işgal ettiğinden bu yana Afganistanda nizam sağlayamayan Amerika şimdi de Suriyeye çeki-düzen getirecekmiş. Vay anam vay...
Washingtonun üfürükten senaryolarını vahiy gibi görerek bu ülkede ve bu bölgede gelecek planı yapanlar kafalarına şunu soksunlar: 25 yılda Irakta, 15 yılda Afganistanda düzen kuramayan ABD, Suriyede asla düzen kuramaz, kuramayacak..
Yayınladıkları parçalanmış Suriye haritaları ABDnin psikolojik savaşının bir yansımasıdır. Kaddafiden sonra Libyayı bölmek için de çok uğraştılar. Bölmek için Halife Hafter isimli işbirlikçi generali desteklediler. Ama beceremediler.
Bundan sonraki haritaları işgalci güçler, işbirlikçi azınlıklar değil, toprağın sahibi olan halklar belirleyecekler. Çünkü artık halklar, sömüren istilacılara fırsat vermeyecek. Halklar işgal güçlerine ve ihanet şebekelerine karşı savaşlarını devam ettiriyorlar. Suriyede devam eden savaş, işte böyle bir savaştır. İstikbal, sömürgecilerin, vesayetçilerin, güçlülerin değil, halkların ve halklarla beraber olan devletlerin olacaktır.
Bu nedenle Türkiye, dış siyasetini ülkelerdeki yönetimler üzerine değil, halklar üzerine inşa ediyor. Bu nedenle Türkiye, bugün yedi düvelle mücadele ediyor, yetmiş yıllık ABD-NATO macerasını çöpe atmaya hazırlanıyor.
Artık Türkiye olmadan bu coğrafyada hiçbir proje icra edilemez. Zemin bulamaz, tutunamaz. Ortadoğunun da İslam dünyasının da kalbi Türkiye'dir.. Güçlü devletlerin dünyayı paylaştığı ve yönettiği dönem artık bitmiştir. Yeni Dünya Düzeni, hakiki manada halkların irade ve tercihlerine göre şekillenen bir dünya düzeni oluyor.
Batı yüz yıl önce İslam coğrafyasına misafirliğe gelmişti. Gelirken eli boş gelmedi, fitne-fesat ve bombalarını hediye getirdi. Yüzyıl sonra şimdi Müslümanlar Batı'ya iade-i ziyarette bulunuyorlar. Herhalde eli boş gitmeyeceklerdir.
Tehditkâr ve buyurgan üslupla Türkiye ve İslam alemine nizam vermeye çalışan Batı, bu günlerde ne oldu ise hümanistleşti. Dünyamızı savaşla değil, barışla dizayn etmenin mümkün olduğu telkin etmeye başladılar.
Şimdi oyunun kuralları değişiyor. Bundan sonra kuralları Batı değil, başkaları koyacak. Görünen köy kılavuz istemez. Umutsuzluğa gerek yok. Gözü olana gün ışımıştır.
Alper Tan
Afkanistan dan yola çıkıp Suriye de bitirdiği yolculuğunda Türkleri nerede ise dünyanın kurtarıcısı ilan etmiş Ne yazık ki Türklerin işgalciliğinde başka halkların varlıklarına el koymasından halkları yerinden etmesinden hiç söz etmemiş
Sn Tan Osmalının gelir kaynaklarını araştırsa oradaki kazancın paylaşımın nedenlerine göz atsa içinde üretimden çok soygunlara rastlayacaktır.
O saltanat 600 yıl nasıl ayakta kalmış kimlerin kelleleri niçin kesilmiş savaşlar niçin yapılmış .
Sovyetlerin afkanistan politikasını eleştirirken sanki oralarda afkan halkı ve işgalci sovyet devleti var sayıyor o uçakları düşüren silahları o taliban denilen el kaide bağlantılı örgüt hangi fabrikalarda üretmiş bu savaş bir Sovyet ABD savaşı olmadığınımı söylemek istiyor o sefil örgütlere o silahları batı devletleri vermedi mi.
Başkalarının işgalciliğinden söz ederken niçin kürt bölgelerinin işgal edildiği unutulur. Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi fazla Türkçülükte insana zaradır
Evet büyük devletler dünyayı yeniden düzenliyor bu düzenlenme içine Türkiyenin girmeyeceğini kim söyleyebilir.
Ekonomiyi içine almadan siyaset yapmak insanda eksiklik yaratır.
Büyük devletlerin yaşadığı ekonomik kriz vasıtası ile siyasi krizde yaşamaktadır işte onun için kapitalizmin önünde engeleri kaldırmak maksadı ile Orta Doğu, Asyayı, Afrikayı yeniden düzenlemek istiyorlar ilk planlarında başarısızlar ama onlarda plan bitmez.
Kuzey Irak ta yer akan kürt bölgesinde ve Afkanistanda sadece Türklerin kaldığını iddia edenler acaba Türkiyeyi kimler yönetiyor bağlaşıkları nedir o bağlaşıklıklarında hakimiyet kimdedir görebiliyor mu.
Evet devletler kurulur büyür ve çöker kimin çökeceğini gelecek göstercektir kimin kurulacağını gösterceği gibi.
Elbette tarih yeniden yazılıyor bundan öncede çok kere yazıldı şimdide yazılmaktadır dünya yeniden dizayn ediliyor. yeni devletler kuruluyor bazıları küçülüyor bazıları batıyor.
Bundan öncekeiler gibi bunların sebepleri iyi veya kötü yönetimler olsada ekonomi ilk sıradadır.
Bu gün kapitalizm zor durumda kapitalist süreci götürmek bu süreçte insanı mutlu etmek zorlaştı üretimde insanın yerini makinalar almaya başladı
Onun için yeni düzenlemeler gerekiyor. Dün Afkanistandan kovulan Sovyetler bu gün Rusya olarak Suriyenin kaderinin belirleyicisi oluyor
Biz artık militanist çözümlemneler yerine daha ekonomik ve daha insancıl çözümlemeler aramak bulmak zorundayız.
Dünyada ırklar karıştı arı bir ırk kalmadı uluslarda varlık nedenlerini kaybediyor teknoloj sınır tanımıyor basra körfezinden atılan bir füze suriyedeki hedefi hiç şaşmadan vuruyor.
Artık devletlerin kurulumlarını anlatmak yerine devletlerin varlık nedenlerini konuşmak durumundayız.Bölgemizde yaşayan halklarında nasıl yönetilmei kiminle ne düzeyde ilişkiye gireceğini kandilerinin belirlemesini istemek iyi komşuluğun başlangıcıdır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.