Ekim Devrimi ( Rus Devrimi - Sovyet Devrimi - Bolşevik Devrimi)
Ekim Devrimi Çarlık Rusyası'nda Jülyen takvimi'ne göre 24 Ekim1917'de, (Miladi takvime göre 7 Kasım1917) Petrograd'daki Kışlık Saray'ın Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin eline geçmesiyle başlayan ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açan olaylar dizisidir.
19. yüzyıl sonunda Avrupa'nın en güçlü imparatorluklarından biri olan Rus Çarlığı, topraklarının genişliği ve ekonomik sıkıntılar yüzünden içeride sıkıntı çekiyordu. Sonunda 9 Ocak 1905'te Kanlı Pazar adıyla anılan gün yaşandı. Binlerce insan çalışma saatlerinin azaltılması ve yaşam standartının yükseltilmesi isteğiyle greve çıktı. Rus askerleri kalabalığa ateş açtı ve 1000'den fazla insan öldü. Bu olay Rusya'da büyük infiale neden oldu. Bolşevikler Çarlık tarafından bastırılsa da, parlamento kuruldu. Çok partili sisteme geçildi ve Çar 2. Nikolay 1906 Anayasası'nı kabul etti.
Miladi takvime göre 8 Mart 1917-Dünya Kadınlar Günü'nde başlayan protestolar son derece barışçıl bir havadaydı. Ücret dengesinin adil dağılımını talep eden halk, Çar tarafından zorla dağıtılmaya çalışıldı. Artan tepkiler üzerine parlamentoyu feshetmek isteyen Çar'a karşı, parlamento başkanı devlete el koyduğunu açıkladı. Rusya'da liberal bir yönetim başladı. Bu arada İsviçre'de olan Lenin, Bolşevikler'in yeni yönetimde asla bulunmaması gerektiğini savunuyordu.
Sonra, Rusya'da bir genel grev başladı. 8-16 Aralık 1917 tarihlerinde süren olaylarda Bolşeviklerin önderliğindeki işçiler Çar II.Nikolay'ın tahttan çekilmesini sağladı. Romanov hanedanının üyeleri hapse atıldı, ülkede cumhuriyet ilan edildi. Fakat, bu kurulan hükümet burjuvalardan oluşuyordu. Halbuki,amaç bir ploreterya devrimiydi.
Bütün İktidar Sovyetlere
Temmuz 1917'de ise Leninist bir isyan başladı. Lenin, 1917 Ekim'inde Bütün İktidar Sovyetlere sloganıyla harekete geçti. Geçici hükümet tasfiye edildi, Vladimir İlyiç Lenin başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu.
1905 yarım kalmış bir devrim
Çarlık Rusyasında 9 Ocak 1905′te Kanlı Pazar adıyla anılan tarihi bir gün yaşandı. Binlerce işçi ve emekçi çalışma saatlerinin azaltılması ve yaşam standardının yükseltilmesi isteğiyle alanlara ve greve çıktı. Barışçıl başlayan bu gösterilere, Çarın jandarması ateş açtı ve binden fazla insan yaşamını yitirdi. Çarın doğrudan emri ile yapılan bu katliama karşı, kitleler daha da büyük bir tepkiyle karşılık verdi. Bu kitlesel tepki bir anda devrime dönüştü. Devrimin bu baskısı karşısında otokrasi, elinde tuttuğu ayrıcalıkların bir kısmını kaybetmek pahasına bir anayasaya, parlamentoya (Duma) ve ona dayanan çok partili sisteme razı olmak zorunda kaldı. Devrimde otokrasiye karşı kitlelere önderlik eden iki ana akım oluştu: Yasadışı faaliyet gösteren, Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) (içinde iki eğilim bulunmaktaydı: Menşevikler, Rusçada azınlık demek ve Bolşevikler çoğunluk) ve liberal burjuvalar. Çarlığı yıkmayan ama sarsan bu devrim, Rus devrim tarihine yarı zafer olarak geçmiştir. Bu devrim her ne kadar yarı yolda durmuş olsa da, kitlelerin politik olgunlaşmasına büyük olanak sağlamıştır.
Devrimin ilk top ateşini açan Avrora Kruvazörü
1904-1905 Rus-Japon savaşında Rus devletinin ağır yenilgiye uğraması, liberal burjuvazinin çarlığa karşı yürüttüğü ideolojik-politik mücadele ve Rusyada kapitalizmin ağır sömürü ve baskı altında gelişimi; 1905 devriminin koşullarını hazırlamıştı. Tarihsel süreklilik ve dinamizm açısından 1905 devrimi; 1917 Şubat/Ekim devriminin provası gibidir. Çünkü 1905 devrimi, işçi sınıfının iktidara aday bir sınıf olduğunu göstermiş ve burjuva parlamentosunun yerine alternatif olarak daha demokratik olan Sovyet (İşçi-Köylü-Asker meclis/konsey) demokrasisini koymuştur. Bu Sovyet demokrasisi geniş kitleleri içine çekmesi ve onlara yasama ve yürütme yetkisi tanıması açısından eşi benzeri görüşmemiş (Paris Komünden sonra) bir araç olma özelliği taşımaktadır.
1905 devriminin ardından inişli-çıkışlı ve kesintili olarak devam eden devrimci süreç, 1914de patlak veren birinci dünya savaşı (Emperyalist paylaşım) ile tekrar önemli bir ivme kazanmıştır. Bu ivmenin ve fay hattının süreklilik kazanmasının en temel nedeni; gelişmek isteyen Rus kapitalizmine, Çarlık elbisesinin dar gelmesiydi.
Uzun yıllar çeşitli siyasi eğilimleri içinde barındıran RSDİP, 1912 yılında bölünmüş ve içinden Bolşevik ve Menşevik parti çıkmıştı. Aslına bakarsak bu iki parti sosyolojik olarak işçi partisi, ideolojik düzlemde ise Marksistti. Fakat mücadele yöntemleri ve devrim stratejileri bakımından iki farklı görüşü temsil ediyorlardı. Menşevikler olası bir devrimde liberal burjuvaziyi önder görürken, Bolşevikler ise işçi ve köylüleri devrimin öznesi olarak tanımlıyorlardı.
1905 devrimine katılan bu iki parti, aradan geçen uzun yılların bilançosu açısından 1914e kadar devrimci faaliyette kayda değer bir kazanım elde edememişlerdi. Bu iki parti için ilk önemli dönemeç; Çarlık Rusyasının Almanyaya karşı emperyalist savaşa girmesi, ikincisi ise Alman Sosyal Demokrat Partisi (yani Komünist Parti) ve ikinci enternasyonalin bu savaşa destek vermesiyle bu çatlağın uluslar arası bir boyut kazanması olarak görülmelidir. Emperyalist savaşı destekleyen bu politik tutum; Alman Sosyal Demokrat Partisinde ve İkinci Enternasyonalde bir bölünmeye neden olmuştur. Doğal olarak Avrupa çapındaki bu bölünme, Rus devrimci hareketini de etkisi altına alacaktır.
Emperyalist savaşa, ikinci enternasyonal ve onun en etkin üyesi olan Alman Sosyal Demokrat Partisi Anavatanın savunulması ve demokrasinin korunması gerekçesiyle destek verirken, Bolşeviklerin ise temel politikasına yön veren slogan Silahlarınızı kendi burjuvalarınıza karşı çevirin olmuştur. Bolşeviklerin bu netliğine karşın, Menşevik cenah aynı refleksi gösteremedi ve politik olarak ikiye bölündü. Bir kısmı savaşa karşı çıkarken, diğer kalanları da savaşı desteklediler. Bolşevik partisinin enternasyonalist bir tavır ile paylaşım savaşına karşı çıkması; işçilerin ve köylülerin (bunlar aynı zamanda askerdi) barış, toprak ve iş talebine bir yanıt olmuştur. Bolşevik parti üyeleri ve sempatizanları bu talepleri devrime kadar, Çara ve burjuvalara karşı hep savunmuştur. Bu açık taraf alış Bolşeviklere iki şey sağlamıştır: Birincisi savaşa ve yoksulluğa karşı harekete geçmiş olan kitlelerin içinden en ileri atılanları devrimci mücadeleye katılmasını sağlamak. İkincisi ise dar politik çalışmadan sıyrılıp daha geniş kitlelerin içinde propaganda olanağı elde etmesidir.
Ekimin yolu açılıyor: Şubat devrimi
Eşit işe eşit ücret isteyen kadınlar, 8 Mart 1917 Dünya Kadınlar Günü meydanlara çıktılar. Barışçıl bir gösteri yapan bu protestocular, Çarın polisi tarafından zorla dağıtılmaya çalışıldı. Polisin bu zorla bastırma girişimi sonucunda çok sayıda kadın ve erkek ölmüş ya da yaralanmıştı. Zaten savaştan, işsizlikten ve açlıktan harap olmuş kitlelere karşı, Çarın bu acımasız tutumu, bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu katliam askerlerde ve işçilerde de genel bir huzursuzluk yaratacak ve başlamakta olan isyana katılmalarına neden olacaktı. Böylelikle kadınlar gününü anmak için başlayan gösteriler, Çar ve otoriteye bir tepkiye dönüşmüş, kitleler 1905 devriminin kazanımı olan Sovyetleri tekrar inşa etmişlerdir. Devrimin basıncı altında kalan Çar, görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Otokrasi yıkılmış, yerine liberal burjuvalardan ve toprak sahiplerinden oluşan geçici bir hükümet (Menşevikler bu hükümeti destekliyorlardı) ve ona alternatif bir odak anlamına gelen işçi-köylü-askerlerden oluşan Sovyetler kurulmuştur. Rusyada Şubattan Ekime kadar sürecek devrimci süreci bu ikili iktidarın karşılıklı ilişkisi belirlemekteydi. Böylesi kritik bir süreçte burjuvalar ve toprak sahiplerinden oluşan bu geçici hükümet halkın birikmiş olan sorunlar yumağını çözmemiş, barışı sağlayamamış ve halkları oyalama sürecine girmiştir.
1917 Ekim devrimi
Geçici hükümetin bu oyalama tavrı daha sonra bastırma biçimine dönüşecek aralarında Bolşevikler de olmak üzere muhalif kesimi kapsayan bir tutuklamalar zincirine kadar varacaktır. (bu arada temmuz ayı içerisinde başarısız bir askeri darbe girişi de yaşanmıştır) Demokratik olduğunu iddia eden burjuvazinin bu yaklaşımı, Şubatta ayağa kalkmış kitleleri daha da öfkelendirecek, devrimin kırlara ve cepheye doğru yayılmasına neden olacaktır.
Devrim sekiz ay süre ile iniş çıkışlar biçiminde devam etmiş ve 24 Ekim 1917de (yeni takvime göre 7 Kasım) Petrograddaki Kışlık Sarayın Bolşeviklerin eline geçmesiyle son bulmuştur. Tarihi bütünlük açısından bakıldığında Rus devrim süreci Şubatta başlayıp Ekimde iktidarın alınması ile biten tek bir devrimdir. Sekiz ay süren bu devrim süreci kitlelerin her gün artan basıncı ve Bolşeviklerin kararlı, mücadeleci tavrıyla birleşmiş ve Tüm iktidar Sovyetlerin olmuştur.
Devrimin kazanımları
Bolşevik yönetim bütün bankaları ve dış ticareti devletleştirdi. Üretim araçları ve topraklar üzerindeki özel mülkiyeti kaldırdı ve yerine devlet mülkiyetini getirdi. Piyasa yerine demokratik bir planlamaya gidildi. Dış borçlar reddedildi ve ödenmedi. Topraksız köylülere toprak dağıtıldı. Evlilik kurumu tasfiye edildi. Sovyet yönetimi savaştan çekildiğini açıkladı ve derhal barış anlaşması imzalandı. Halklar hapishanesini andıran Rusyada uluslar tam bir baskı altındaydı. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı temelinde, Bolşevikler Ekim Devrimi ile Finlandiya, (6 Aralık 1917) Estonya, (24 Şubat 1918) Letonya, (16 Şubat 1918) Polonya ve (18 Kasım 1918) Gürcistanın (26 Mayıs 1918, daha sonra 1921de işgal edilerek SSCBye dahil edildi) bağımsızlığını tanıdı. Geri kalan ülkeler ile gönüllülük (ayrılma hakkı saklı olmak kaydıyla) temelinde hiçbir ırkı, ulusu çağrıştırmayan halklar federasyonu olan SSCByi inşa ettiler.
Devrimin sonuçları ve şimdiki anlamı
Emperyalist kapitalist sistemin en zayıf halkası olan Rus kapitalizmi, devrimci bir süreç sonucu kopmuştur. Uluslar arası zincirden kopan Ekim devrimi ülkesi; ne feodal bir yoldan, ne de kapitalist bir güzergâhtan yürümüştür. Yarı feodal, yarı kapitalist Rusya, eşitsiz ve bileşik gelişim yasasının bir sonucu olarak işçi-emekçi iktidarına dönüşmüştür.
Fakat birçok faktörden dolayı tarihin bu ilk muzaffer işçi devriminin içinden doğan bürokrasi, yozlaşarak işçi ve köylülerin iktidarını gasp etmiş; 1990ların başında ise önce glasnost (açılım) ile daha sonrada perestroyka (yeniden yapılanma) ile kapitalist restorasyon sürecine girmiştir. Çok hazindir ki kapitalizmin bu topraklara girişi; Politbüro, (Stalinist bürokrasi) KGB ve oligark denilen suç örgütlerinin eliyle olmuştur.
İçten içe yıllar yılı çürüyen ve 80 küsur yıl varlığını ancak sürdüren bu rejimde, bir ur biçiminde ortaya çıkan bürokratik kast bize üç şey öğretmiştir: Birincisi geri kalmış bir ülke sınırları içinde devrimle ileri atılan işçi-köylü kitlelerin ve ezilen ulusların devrimden sonra geri çekilebileceği. İkincisi beklenmekte olan bir Avrupa devriminin, (özellikle başarısız 1919 Alman devrimi) Ekim devriminin imdadına yetişmemesi, hatta ihanet ederek arkasını dönmesi. Üçüncüsü ise sınıfların, ulusların ve kadınların özgürleşmesi, yani sosyalizm için ulusal arenada başlamış bir devrim gerekli olurken; bütün uluslar arası sorunlar yumağının tümden ortadan kaldırılması için yeterli olmamıştır. Sanırım gelecek açısından çıkarılacak en büyük tecrübe budur.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.