Ruhi Su müziğini, Onun siyasi duruşundan, politik bakışından ayırarak anmak soyut ve anlamsız bir üzüntü haline dönüşür. Ruhi Su yalnızca mükemmel bir sese ve derin müzik bilgisine sahip bir sanatçı değil, O aynı zamanda burjuvaziye korkular salan komünist bir aydındı.
Ruhi Su TİP eyleminde
1975 yılının bir akşamında, BBCnin Türkçe yayınındaki sunucu şöyle diyordu: Bu akşamki sanat programımızda çok ünlü bir konuğumuz var. Herhangi bir sıfat söylememize gerek yok adını söylediğim zaman hepiniz bileceksiniz: Sayın Ruhi Su
Aradan geçen bunca zaman içinde bugün ölümsüzlüğe yürüyüşünün 29. yılında mesela- Ruhi Su hakkında çok şeyler yazıldı ve anlatıldı. Bunların bazılarında Ruhi Su müziğini Onun siyasi duruşundan, politik bakışından ayırarak, ne güzel türküler söylerdi türkülerin babasıydı çileli bir hayat yaşadı gibi laflarla soyut ve anlamsız bir üzüntü dile getiriliyor. Bugünkü kuşak da Ruhi Suyu acılar çekmiş bir türkücü olarak öğreniyor. Buna izin vermeyelim. Belki de en çok bugünlerde Onu başka sıfatlarla da anmak gerekir. Çünkü orada gizlidir Ruhi Suyu Ruhi Su yapan en önemli özellikler.
Ruhi Su yalnızca mükemmel bir sese ve derin müzik bilgisine sahip bir sanatçı değil, O aynı zamanda burjuvaziye korkular salan komünist bir aydındı. Bir halk aydını olarak, komünist bir aydın olarak hapse ve sürgüne düşüp; işkencelere meydan okudu. Beş sene boyunca hapiste, hücrede tutulmuştur. Ancak o yine de başta işçi sınıfının ve ezilen Anadolu halklarının sesi olarak burjuvaziye meydan okumaya devam etmiştir:
Mahsus mahal derler kaldım zindanda
Kalırım kalırım dostlar yandadir
Dirligim, düzenim dermanım canım
Solum sol tarafım imanım dinim
diyerek inanç, direniş ve kavga çağrıları yapmıştır.
Yaptığı radyo programında Serdari halimiz böyle nolacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak türküsü nedeniyle radyodaki işine son verildi. Ancak hayatındaki zorluklara bakıldığında bunun hiçbir şey olduğu anlaşılır. Hiçbir şey onu yıldırmadı. O bir kavga adamıydı: Umudun, yarının, güzelliğin, devrimin ve bizden olan ne kadar güzel şey varsa onun kavgasını veren bir aydındı. Yüreğindeki devrim ve halk ezgilerinin coşkusuyla, Anadolu halk müziğinin gelişmesine büyük katkılar sağlamış ve yeni yollar açmıştır. 1975 yılında Dostlar Korosunu kurup ilk kez çok sesli halk müziği denemelerini o gerçekleştirdi. Nazım Hikmetin şiirlerini ilk besteleyenler arasında o vardı. Başta Pir Sultan olmak üzere, Hatayi, Serdari ve diğer alevi ozanlarının deyişlerini okuyup yorumlamış ve alevi müziğinin yaygınlaşmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Başkaldırı türkülerini geniş halk yığınlarına taşımıştır. Onun tavrı devrimden yanadır:
Dinleyin arkadaşlar, bir atasözümüz var
Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar
Kıyamet dedikleri, ha koptu ha kopacak
Yoksuldan halktan yana, bir dünya kurulacak
Halktan kopuk hiçbir işten, hiçbir insandan hayır gelmez. Ruhi Su müziği kendiliğinden, tesadüfi bir müzik değildir. Ayakları sağlam bir temele basar ve kökü halktadır. Kültür, türküler, çok seslilik üzerine çok önemli yazıları vardır. Sadece üretip, yorumlayıp geçmiyor, bu işin teorik çalışmasına da kafa yoruyor. Sanata, sanatçıya ve halka dair görüşlerini kendi anlatımıyla hatırlamak ve yeniden kavramakta fayda var: Sanatçı da, tıpkı bir çiftçi gibi, demirci gibi işini anlatabilmelidir. Hem diliyle, hem de hüneriyle. Bir başka deyişle, kendi toplumu içinde sanatıyla ekmek yiyebilmelidir. Beni bu halk anlamaz demek, en azından, boş bir kendini beğenmişliktir. İnsan kendini beğenmede bile yalnız kalmamalı. Halkın sanatta anlamadığı bir yer olabilir, sanatçı bunu umursamazlık edemez. Çünkü tüketicisi olmayan bir üretim yaşamaz. Hani hükümet zoruyla da yaşamaz demek istiyorum. Elli yıllık değil, yüz elli yıllık deney var önümüzde. Bazı sanat kurumlarının gittikçe yozlaşması, kuruyup gitmesi bundandır. Halktan kopuk hiçbir işten, hiçbir insandan hayır gelmez.
Aziz Nesin 18 Ocak 1960 tarihli bir gazete yazısında Ruhi Su için şunları diyor: Söyleyen Ruhi Su değil. Onun ağzında bütün bir yurt dile gelmiş. Kapalı gözlerimin önünden bozkırların çarıklıları, yaylaların yarık tabanları, bitmeyen tozlu yolların yolcuları, gurbetçiler, sıla özlemcileri geçip gidiyor. Bir film görüyorum: Ağaçsız topraklar, topraksız sular Toprağın insana özlemi, oynayan gelinler, dönüşü yok yollar, aşılmaz dağlar, bitkisiz ovalar, halılar, kilimler, çoraplar, nakışlar Ruhi Su türkü çağırıyor. Bütün bir yurdu taşıyan gür, yanık, içli ses, bu süslü aynalı, yaldızlı, yıldızlı salona sığmıyor. Yiğit sesi süslü salona sığmayan Ruhi Su bir başına, ama hepimizden yüce.
O pasaport duruyor mu acaba? 12 Eylül 1980de yönetime el koyan faşist cunta, Ruhi Suya pasaport vermeyerek, Onun yurtdışında tedavi edilmesini engellemişti. Diyebiliriz ki Ruhi Sunun ölümünde 12 Eylül generallerinin de payı vardır. Bir defaya mahsus verilen ama Ruhi Suya verilmeyen o malum pasaport duruyor mu acaba?
20 Eylül 1985te ölen Ruhi Sunun cenaze törenine onbinlerce insan Ruhiler ölmez! sloganlarıyla katılmış, cenaze töreni büyük bir eyleme dönüşmüştür. Cenazede gözaltına alınan 163 kişi İstanbul siyasi şubede 15 gün süreyle gözaltında tutulur ve dönemin terör ve asayisten sorumlu İstanbul emniyet müdür yardımcısı Mehmet Ağardır.
Ruhi Sunun yaptığı çalışmalardan etkilenen ve Onun izinden giden pek çok sanatçı olmuştur. O sanatçılar arasında en önemlileri Grup Yorumdur. Grup Yorum da her fırsatta Ruhi Sudan öğrendiklerini anlatıp, Onu yaşatmaya devam etmektedir. Son albümlerine Halkın Elleri ismini veren, Ruhi Su ve daha pekçok ustayla- ilgili anmalara en önde giden Grup Yorumun kendi tarihsel gelişimi içinde ilerlerken geçmişten, ustalardan aldıklarını da unutmadan yürüyüşüne devam etmesi yarınlara bırakılan önemli bir mirastır.
Evet, Ruhi Su bir komünistti. Komünist bir ozan olarak hapse ve sürgünlere düştü ama o bir dağ idi aynı zamanda: Hasan Dağı idi. Bugün de Hasan Dağı gibi dimdik aramızdadır. Boşuna değildir kulağımıza küpe olması gereken dizeleri:
Dostlarım, kardeşlerim, canlarım
Kaldırın başlarınızı
Suçlular gibi yüzümüz yerde
Özümüz darda durup dururuz
Kaldırın başlarınızı yukarı
Bize göz verildi, gözleyin diye
Dil verildi, söyleyin diye
Kulak verildi, dinleyin diye
El, gövdede kaşınan yeri bilir
Dert bizde, derman ellerimizdedir.
Ruhi Su fiziki olarak aramızdan ayrıldı ancak sesiyle, fikirleriyle, bıraktığı mirasla coşkun bir su gibi daha nice yıllar boyunca çağlayarak akacak. Ruhi Su, sudur; Sultan Suyudur. Sultan Suyu gibi Anadoluda gürül gürül akmaktadır. Onun sesinde Anadolu halklarının acıları, dertleri olduğu kadar bu dertlerin dermanları da vardır. Anadolu ve Dünya halkları yaşadıkça Ruhi Su da yaşayacaktır. Onu yaşatanlara selam olsun.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.