Gazeteci Francis Wheenin yazdığı Marx biyografisi, çok satmak uğruna ele aldığı konuyu sığlaştıran bir popüler tarih denemesi. Burjuva aydınlarının Marksizme karşı yürüttüğü ideolojik mücadelenin bir örneği.
Marxın cenaze töreninde, mezarcı dahil sadece 11 kişi vardır ve Engelsin törendeki son sözü şu olmuştur: Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak, yapıtı da!1
Engels haklı çıktı. Karl Marxın düşünceleri hâlâ yoğun bir şekilde yorumlanıp tartışılıyor. Öyle ki, Marx ve Marksizm hakkında binlerce kitap var; yazılan makalelerin ise haddi hesabı yok. Bu fazlalık zenginlik olduğu gibi çok ciddi bir soruna da zemin hazırladı.
Marxın yapıtları yerine, felsefe tarihi kitaplarından Marxı ve Marksist düşünceyi araştırmaya çalışanlar peyda oldu. Söz konusu araştırmacılar, her türden yoruma yer vererek objektif bir tavra sahip olduklarını düşünürler. Gel gelelim Marxı anlamak için Marx hakkında birkaç yorum okumak, yiyeceğimizi bir başkasına çiğnetmek olur. Böylesi bir araştırma Marxtan uzaklaşmak anlamına gelir.
Marxın mirası olarak adlandırılan yirminci yüzyılda, Marxın hayatını, insani yönünü derli toplu bir şekilde inceleyen çok az eser bulunuyordu. Böylesi bir atmosferde Türkiye de bu eksiklikten payını almıştı. Yeni yeni, Marxın düşüncelerini ve hayatını anlatan derli toplu eserler piyasaya sürülüyor. Ancak bu eserler aynı zamanda piyasa yapma amacı güttüğünden anlatılan Marx, gerçek Marxa fazlasıyla uzak olabiliyorlar.
Wheen_Kitap_kapakFrancis Wheen, Karl Marx adlı biyografi kitabının 2 giriş bölümünde bu eksikliği gidereceğini iddialı cümlelerle vurguluyor:
insani yönüyle Karl Marxı keşfetmenin zamanı geldi. Marksizm hakkında belki binlerce kitap var, ama hemen hemen hepsi onu etten kemikten oluşan bir insan olarak ele almayı neredeyse küfür sayan akademisyenler ve bağnazlar tarafından yazıldı.
Her ne kadar yüreklere su serpen bir açıklama gibi görünse de, eserin tamamına bakıldığında kar amacı güden Marx anlatımına şahit olacağız. Bu anlatım, aynı zamanda, okura müşteri gözüyle bakan yazarların ortak noktası.
Mülk sahibi sınıflar, yetişen gençliğin eğitimini üstlenirken, bambaşka bir Marx anlatırlar. Burjuvazinin işine gelen bu anlatımda, Marxın devrimci yanı arka plana atılır, görmezden gelinir.
İnsanlığın kurtuluşu için gerekli olan değişim, eğitime ve maddi koşulların değişimine bağlıdır. Bugün cehalet ve sefalet içindeki insanlık, buna paralel sürekli bir mutsuzluk içerisindedir. Çünkü kapitalizm, insandan aldığı gücü tekrar insana iade etmeyi reddeder. Sömürü her alanda meşrulaştırılır, insani olmayan yöntemler, sözümona eğitilmiş insana insani gelir. Sermayenin kalemşörleri, işçi sınıfının savunucularını yerden yere vurarak, görece daha insani bir Marxtan bahsettiğini iddia edecektir.
Bu durum kuşkusuz, Marxı insanileştirme adı altında, insanlığa olan katkısını gölgelemeyi hedefler. Kitabın arka kapağında yer alan bir yorum tam olarak bu meseleye değiniyor: Francis Wheen, Marxı unutulmuş siyasi tartışmaların sigara dumanlı odalarından kurtarıyor.
Francis Wheen, yine giriş bölümünde, Marxın takipçilerinden olan Stalin, Mao, Che ve Castro gibi isimleri canavar olarak adlandıracaktır:
Stalin, Mao, Che, Castro modern çağın ikonlarının ve canavarlarının hepsi kendini onun mirasçısı olarak takdim ettiler. İsadan beri adsız sansız bir yoksulun böylesine evrensel iman yarattığı -veya böylesine vahim biçimde yanlış yorumlandığı- olmamıştı. 3
Yazar burada kitabının selametini düşünerek işçi sınıfının önderlerine sataşmış olabilir. Özellikle Lenini Vaftizci Yahyaya benzeterek, İngiliz gazeteci ve yazar olmanın gereğini yerine getirmiştir.4
Stalin, Mao veya Kim Il Sungun benimsediği yozlaştırılmış inançlar, onun eserine modern Hıristiyanların Eski Ahite yaptığı muameleyi yaptı 5
Ancak Leninin bu tehlikeleri önceden sezmiş ve haber vermiş olması fazlasıyla ironiktir.
Sosyalizmin çürütülmesi üzerinden kariyer yapan genç alimler kadar, her tür köhnemiş sistemin çobanları, düşkün ihtiyarlar da aynı hırsla Marksın üstüne saldırıyor. Marksizmin gelişmesi, onun fikirlerinin işçi sınıfı içinde yayılması ve güçlenmesi; resmi bilimin her yok edişinden daha güçlenmiş, daha çelikleşmiş ve yaşamaya daha yetenekli olarak çıkması, kaçınılmaz olarak, Marksizme yönelik bu burjuva saldırıların gittikçe salaklaşarak tekrarlanmasına ve keskinleşmesine yol açıyor.6
Lenin de haklı çıktı. Tıpkı Engels gibi. Wheen kitabında Marxın da bir insan olduğunu belirtir belirtmez, Marxı yozlaştırmaya çalışmakta, Leninin dilinden söyleyecek olursak Marxa yönelik bu saldırısını gittikçe salaklaşarak tekrarlamaktadır.
Wheen için Marx insanmış; hizmetçisini gebe bırakan bir aile babasıymış.
Oysa o da bir insandı. Orta sınıf bir İngiliz beyefendisine dönüşen Prusyalı bir göçmen; olgunluk çağının büyük bölümünü British Museumun okuma salonunun sessizliğinde geçiren ateşli bir ajitatör; neredeyse tüm arkadaşlarıyla bozuşan dost canlısı bir ev sahibi; hizmetçisini gebe bırakan sevecen bir aile babası; ve içkiye, puroya ve geyik muhabbetine bayılan son derece ağır başlı bir düşünür. (Sonnot ii.)
Kitapta bu tarz ifadeleri sıklıkla görmekteyiz. Marxı anlatanlar ve anlatılan Marxı okuyanlar, köhnemiş magazinsel tavrı bir tarafa bırakırsa eğer, aslında Marxın fikirleri ile dünyayı hamile bırakan bir insan olduğunu görecektir.
Açıktır ki yukarıdaki alıntıda ad hominem7 çabası bulunmaktadır. Karikatürize ederek anlatalım bu çabayı: Bak herif hizmetçisi ile birlikte olmuş, hamile bırakmış. bu adam kötü birisi. Fikirleri yanlıştır. Yazdığı kitaplar iyi ve doğru olamaz demeye getiriyor. Wheen, kitabın 10. bölümünde (Absürt Yılan Hikayesi) Kapital için şu yoruma yer verecektir: Kapital, bir hayal gücü eseri olarak okunursa, ondan daha fazla kullanım-değeri ve aslında kâr elde edilebilir.8
Kapitalden Komünist Manifestoya geçiş yapan Wheen alaycı tavrını aynı şekilde devam ettirir ve Marxı itibarsızlaştırmaya çalışır: Komünist Manifestonun ilk cümlesinden daha az çarpıcı olsa bile, benzer amaç vardır; Bize sonraki bin sayfa boyunca düzenli olarak hatırlattığı üzere, bir hortlaklar ve hayaletler dünyasına adım atmaktayızdır.9
Kapitaldeki alıntılara gelişigüzel yer veren yazar, kitaptaki teşbihleri gülünç bulur ve Marxın saçmaladığını iddia eder.10
Okur burada çıkarımımızı fazlasıyla abartılı bulabilir. Ancak Kapitalist dünya düzeninin yarattığı kahramanlara bakalım. Tarih kitaplarında ya da birkaç sezonluk dizilerde anlatılan kahramanlara, liderlere, yazarlara şöyle gelişi güzel göz gezdirelim. Hemen hemen hepsi ilim irfan sahibi, dürüst, güçlü ve dahi! Eren Buğlalıların benzer meseleye dair bir notunu buraya düşerek konuya açıklık getirmek istiyorum:
SSCB ile kapitalist dünya arasındaki mücadeleyi kötüyle iyinin mücadelesi olarak basitleştirme eğilimindedirler: Bir tarafta kötü, cani kızıllar, karşılarında ise özgür kapitalist dünyanın karizmatik kahramanları vardır (James Bond bir romanda cazibesiyle lezbiyen bir kadını bile baştan çıkarmayı başarır!). Bu tarzın da sevenleri vardır, ama emperyalizmin işlediği suçları biraz olsun bilenlere çok itici gelen bir propagandadır bu.
Wheenin art niyetinden midir, mizah yaptığını düşünmesinden midir bilinmez ama ölçüyü fazlasıyla kaçırdığını görüyoruz. Örneğin Marx ile Engelsin dostluğunu şu şekilde anlatır: Birbirlerinden sır saklamazlardı, aralarında hiçbir tabu yoktu: Eğer Marx penisinde koca bir kabarcık bulursa, Engelse bunu bütün ayrıntılarıyla betimlemekte bir an bile tereddüt etmezdi.11
Wheenin, Karl Marxın yatak odasına girdiği bir sahneyle devam edelim. Karl ve Jennynin üreme için zaman ve mahremiyeti nasıl bulabildikleri hâlâ esrarını korumaktadır; bir olasılık Lenchenin çocukları yürüyüşe çıkardığı zaman fırsattan yararlandıkları geliyor akla.12
Yazarımızın bir diğer hedefi eserini çok satan kitaplar arasında görmek olmalı. Bir iki alıntıyla da olsa kitabın aşağı yukarı büyük bir bölümünü özetlediğimizi düşünmekteyiz. Kitabın kapağında yer alan Peki Karl Marx neden Harry Potterdan bile daha popüler? sorusu ise madem Harry Potter tuttu, bu kitap da tutmalı şeklinde yorumlanabilir.
Karl Marxı anlatan bu eserin İçindekiler bölümünde yer alan başlıklar da ayrı bir tartışma konusu. Hemen hemen her başlık bir çeşit küfürdür: 1. Dışlanmış, 2. Küçük Yaban Domuzu, 3. Otobur Kral, 4. Tavanarasındaki Fare, 5. Korkunç Gulyabani, 6. Megalozor, 11. Azgın Fil, 12. Matruş Kirpi.
Kitap hakkında yapılan dostane yorumlara da yer vermiş Wheen. İşte onlardan sadece birkaçı:
Marxın gerçek bir içici ve müzmin bir beleşçi olduğunu öğreniyoruz. Evening Standart
Francis Wheen ne yazsa okurum, hatta Marx biyografisi bile -Nick Hornby, Guardian
Görüldüğü üzere, bir Marx biyografisi, Marxın mirasını dünya işçi ve emekçilerinin zihninden silmeye çalışanlar tarafından ele alınınca ortaya böyle manzara çıkıyor. Tüm yaşamını işçi sınıfının ve ezilen halkların kurtuluşuna adamış olanlar, eli kanlı tiranlara, paranoyak diktatörlere benzetiliyor. Bu ideolojik-psikolojik saldırı, Wheenin bulunduğu taraf açısından son derece mantıklı ve kabul edilebilir olduğunu söylemek zorundayız. Kitaba maruz kalan okur ister istemez antikomünist propagandaya şahit olacaktır.
Kitapta en ilginç nokta ise Ek 2, İfşaatler bölümü. Bu bölüm kitapta olduğu gibi yayımlanan ve Wheene maruz kalmamış ender kısımlardan. Soru-cevap şeklinde ilerleyen bu bölümü Wheenin elinden kurtarıp birlikte yorumlayalım dedik. Bir de bizim Marxa bakalım.
1860ın ortalarında Marxın çocukları babalarına şu soruyu soruyorlardı: En sevdiğiniz kahraman? Marxın cevabı ise Spartaküs, Kepler oluyordu.
Kilise korkusuyla yazan, İsveç Kraliçesi Christinanın emrinde uyanık kalan Descartes değil de, eşitlikçi ve özgürlükçü Spartaküs! Devletin çıkarları için yazan, üniversite eğitimi alan öğrencilerin zihinlerini yetiştirmek yerine onları bastıran Hegel değil de, bilime sayısız hizmetlerde bulunmuş Kepler!
Çünkü Marx için en büyük mutluluk mücadele etmek, en büyük ıstırap ise boyun eğmektir. Ve aynı Marxın en nefret ettiği kötü huy, köle gibi davranıştır.
Marx, yine ifşaatlerde başlıca niteliğinin amaca odaklanma olduğunu belirtir. Kaldı ki Marxın çapulculuğu da kararlılığından ve ileri görüşlülüğünden gelir. Ve bu saygın yoldaş, emirle gelen kahramanlığın düpedüz aptallık olduğunu kavramıştır. Çocukları Marxa en sevdiğiniz özdeyiş nedir diye sorduğunda Marxın cevabı, sorgulamayan günümüz insanına ders olarak okutulmalıdır: Her şeyden kuşkulan!
İşin magazinsel yanı okuru mutlu edecekse söyleyelim Marxın en sevdiği renk kırmızı! En sevdiği çiçek ise defne. Hayran olduğu şairlere gelecek olursak onlar da Shakespeare, Aeschylus ve Goethe. Marx yazar olarak da Diderota olan hayranlığını ifşaatlerde belirtiyor.
Wheenin gözünden Marxı okuyanlar, kuşkusuz gönül rahatlığıyla Marxın en sevdiği özlü sözü Facebook hesabından paylaşacaktır: İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildir.
Söz konusu Wheenin canavar olarak tanımladığı liderler ise Marxı Marxtan okuyacak ve Marxın o canavarlaştıran sözleri ile bizlere seslenecektir:
Eleştiri silahı, silahların eleştirisinin yerini kuşkusuz alamaz; maddi güç ancak maddi güçle yenilebilir; ama teori de, yığınları sarar sarmaz maddi bir güç durumuna gelir. Teori ad hominem kanıtlar kanıtlamaz yığınları sarabilir ve radikal duruma gelir gelmez ad hominem kanıtlar. Radikal olmak, şeyleri kökünden kavramaktır. Ama insan için kök, insanın kendisidir.13 adlı yapıtını Kenan Somer Fransızcasından (Critique du droit politique hégélien, Editions Sociales, Paris 1980 / Critique détat hégélien, Union Générale dÉditions, Paris 1976) dilimize çevirdi ve kitap Hegelin Hukuk Felsefesinin Eleştirisi adı ile Sol Yayınları tarafından Eylül 1997 tarihinde, Ankarada Şahin Matbaasında bastırıldı.]
Marxı araştıranlar, çikolata reklamındaki ikisini de dene tarafını seç sloganına yenik düşmeden, ancak Marxı Marxın tarafından okuyarak anlayabilir.
2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesindeki katalogların incelenmesiyle Hakkında en çok eser yazılan kişiler listesi oluşturulmuştu. Tahmin ettiğiniz üzere Marx 3180 eserle ilk sırada yer alıyordu. Lenin ise 1970 eserle üçüncü sıradaydı. 21. yüzyıl; sınıfsız bir toplum yaratmak için özel mülkiyete dayalı üretim biçimlerinin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunanları anlamak istiyor. Bu elbette kabul edilebilir bir durum. Gel gelelim, binlerce Marx okumak yerine Marxa dönmek daha kabul edilebilir.yazisonuikonu
1. Karl Marksın Mezarı Başında Yapılan Konuşma,Highgate Mezarlığı, Londra17 Mart 1883. Almanca olarak,22 Mart 1883 günlü Social-Demokratın 13. sayısında yayınlanmıştır. (Marks-Engels: Seçme Yapıtlar,Cilt: 3, Birinci Baskı, Sol Yayınları, Aralık 1979, s:196-198.) ↩
2. Makalemizin incelemeye çalıştığı bu eser, aynı zamanda okuma önerisidir. (Francis Wheen, Karl Marx, Çeviren: Gül Çağalı Güven, İstanbul, E Yayınları, 2009.) ↩
3. Francis Wheen, Karl Marx, Çeviren: Gül Çağalı Güven, İstanbul, E Yayınları, 2009, syf: 11. ↩
4. Wheen, NATOnun Kosova müdahalesini ve ABDnin Irakı işgalini desteklemiş gerici bir gazetecidir. e.n. ↩
5. A.g.e., s. 12. ↩
6. Lenin, Tüm Eserler, cilt 12, Çevirenler : İsmail Yarkın, Süheyla Kaya, İstanbul, İnter, syf: 219. Nisan 1908de Karl Marx Anısınada yayınlandı, St Petersburg. ↩
7. Tartışılan kişinin şahsi özelliklerinden yola çıkarak ileri sürdüğü argümanları çürütmeye çalışmak anlayışına dayalı bir mantıksal safsata yöntemi. ↩
8. Wheen, s. 339. ↩
9. A.g.e.,s 340. ↩
10. A.g.e.,s 342. ↩
11. Wheen, s. 101. ↩
12. A.g.e.,s 192-193. ↩
13. Hegelin Hukuk Felsefesinin Eleştirisi, s. 201 (Karl Marxın Zur Kritik der Hegelschen Rechtsphilosophie [1843 ↩
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.