Susulacak zaman değil; ne tiyatro kalacak, ne orkestra, ne bale Bitti
Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden Genco Erkal, Türkiye'de sahne sanatlarının geldiği noktayı eleştirdi
50 yıl aradan sonra 'Bir Delinin Hatıra Defteri'i yeniden sahneleyen usta tiyatrocu Genco Erkal, Devlet Tiyatrolarında yaşanan kavgalara değinerek, Büyük bir kavga var kurumun içinde, şimdi basına yanıyor. Ben bu nedenle istifa ediyorum diye çıkıyor birileri, ya da yeni atanan genel müdür için Biz bunun yanında çalışmayız diye müdürler istifa ediyor. Susulacak zaman değil yani. Ne tiyatro kalacak, ne orkestra, ne bale Bitti dedi.
Radikal gazetesinden Bahar Çuhadara konuşan Genco Erkal hem yeni oyunu, hem de Türkiyedeki sanat gösterilerinin durumunu anlattı. Çuhadarın Genco Erkal: Susulacak zaman değil! başlığıyla yayımlanan (5 Aralık 2014) söyleşisi şöyle:
Genco Erkal: Susulacak zaman değil!
Gogolün muzip, zeki, alaycı, isyankar ve bir o kadar da yoksul, çaresiz ve deli karakteri Poprişçin 1965ten beri ara ara Genco Erkalla buluşuyor. Poprişçinin 172 yıllık defteri, Erkalın yorumuyla en son 1992de seyircinin karşısında dile gelmişti. Genco Erkal kendisiyle adeta özdeşleşen Bir Delinin Hatıra Defterini, oyunun ilk sahnelenişinden 50 sene sonra yeniden yorumluyor. Kasımda prömiyer yapan oyunun son provaları sürerken Erkal ile Kenter Tiyatrosunda buluştuk. Müthiş bir serüven dediği Bir Delinin Hatıra Defterini ve delirerek aslında içinde bulunduğu dünyaya, mahkum edildiği düzene isyan eden Poprişçini konuştuk.
2013 Ağustosunda bir twit atarak oyunu yeniden sahnelemek üzere bir nabız yoklaması yapmışsınız. Nereden düştü aklınıza Bir Delinin Hatıra Defterini yeniden sahnelemek?
Bu oyun beni hiç terk etmedi. 1965te beri çeşitli sahnelemeler yaptım. 65, 69, 92 Bu dördüncü. Çok zengin bir metin; hep yeni bir gözle yaklaşmaya çağırıyor. Dur canım, daha vakit var diyordum, sonra Bu yaştan sonra olmaz demeye başadım. Ama Ah bir oynasanız, ablam seyretmişti, Ben sizin Bir Delinin Hatıra Defterini seyretmiştim diyenler çıkıyor mesela O zamandan bu zamana yetmiş tane oyun oynamışım, onlardan bahsetmiyor, bunu söylüyor. E yapayım bari gitmeden evvel dedim.
1965te ilk sahnelediğinizde metne yaklaşımınız nasıl olmuştu?
O sırada İstanbul Üniversitesinde psikoloji okuyordum. İlk yaklaşımım oyuna psikolojik bir vaka olarak bakmaktı. İstanbulda Bakırköy Akıl Hastanesine, Ankara da psikiyatri kliniğine gittim geldim, hocalarla konuştum, hastalarla tanıştım. Ankarada bir gece de kliniğin koğuşunda kaldım. Sonra Brecht ile tanıştım. Politik tiyatro yaptığımız için de; toplumsal, siyasi, Brehctçi bir bakışla ikinci yorumu yaptım. Bu hastalığı hazırlayan sosyal, politik, siyasal etkenleri anlatan bir yorumdu. 90lardaki üçüncü yorum daha çok bir tiyatrocu yorumuydu. Dedim ki; bu adam aslında bir tiyatrocu ve bu defter de kendi hayatının defteri. Hayatının oyununu bir yandan yazıyor, bir yandan prova ediyor, bir yandan oynuyor. Böyle yapsam daha mı güzel olur gibi deneyerek, prova şeklinde çıkan bir tiyatrocu yorumuydu. Bu kez, üç katmanı da bulunduran ve bütün o serüvene tepeden bakan bir tamamlama yapıyorum.
Poprişçinle aramızda gizemli bir ilişki var!
Poprişçine 27 yaşınızdaki halinizden farklı olarak, bugün 77 yaşında nasıl bakıyorsunuz?
Aramızda gizemli, adı konmamış bir ilişki var. Çok özdeşleştiğim yerler de var benim bu kişiyle. Daha fazla deşmek istemiyorum bu konuyu
Bir Delinin Hatıra Defteri bir anlamda da bir başkaldırı öyküsü mü?
Tabii Kendi dünyasına kaçıyor. İçinde yaşadığı dünyayı kabul etmiyor, büyük bir isyan var. Müthiş bir öfke var, toplumsal koşullara karşı.
Şimdiki prodüksiyona ne zamandır hazırlanıyorsunuz?
Ben bunu geçen sene yapacaktım. Geçen yıl Kültür Bakanlığına projeyi verdim. Sonra reddedildik, mahkemelik olduk bakanlıkla Ben de bıraktım. Zaten Yaşamaya Dair yeni başlamıştı. Ama bu sene artık tam da 50nci yılı olduğu için yapmaya karar verdim. Kafamda devamlı dönüyordu. Son iki aydır da fiili olarak ezber ve daha somut çalışmalar yapmaya başladım. Aslında daha da çabuk olurdu da o kadar çok turnemiz var ki Yaşamaya Dairi oynuyoruz, Ben Bertolt Brechti, İnsanlarımı oynuyorum. Arada Kerem Gibiyi de oynadım. Devamlı bir yerimiz olmadığı için sürekli başka yerlerde başka şehirlerde Kur kaldır, kur kaldır Ama otobüste, uçakta, kuliste vakit doldurmak için tekst hep elimdeydi.
Erdal Beşikçioğlunun rol aldığı versiyonu izlediniz mi?
İzlemedim ama o beni 1994te Diyarbakır Devlet Tiyatrosuna yaptığımız turnede izledi.
Tiyatro yaşamınız baskı ve sansürle mücadele halinde geçti. Hâlâ da öyle Ben kendime Genco Erkalı bu bitmeyen mücadele hali mi diri tutuyor? diyorum
Doğru. Beni bu mücadele ayakta tutuyor. Her seferinde yeniden güç geliyor. Her darbeyle yeniden Öyle mi? Peki! Muammer Karaca Tiyatrosunu kapattılar, bizi dışarı attılar. Ben bu sene peşpeşe haftada altı oyunu altı gece oynayacağım dedim. Benim tiyatro yapmama engel olamazsınız! Önüme hep sınavlar koyuyorum. Onu da yapmam lazım, oh becerdim diyorum. Ayakta tutan bu.
Sokakta da oynarım
Yılma hissi olmuyor mu? Arada oluyor Ama susup oturmak çok kötü bir şey. Ali Paşa Hanında da tatsız bir şey yaşadık. O iktidardan gelen bir şey değildi, aile içinde olan bir anlaşmazlıktan dolayı Yıllar sonra böyle güzel bir mekan yaptım, her gece tıklım tıklım oynadık. Orada da engelleme çıktı, üstelik aile içinden olması daha da yıpratıcıydı. Ama gene mücadele, gene oynayacağım dedim. Yıkıldığı halde başka bir düzende yine oynadım. Ben öyle de oynarım, böyle de, sokakta da oynarım. Tiyatro benim için bir yaşama biçimi, onsuz bir yaşam düşünemiyorum. Ona biri zarar vermeye kalktığında canımdan vurulmuş gibi oluyorum. Belediye, Kültür Bakanı ya da aileden biri dokunmaya kalkarsa müthiş bir güçle isyan ediyorum.
Kültür Bakanlığından destek çıkmaması üzerine açtığınız davayı kazandınız. Süreç hangi aşamada?
Kazandık fakat Kültür Bakanlığı karara itiraz etti, üst mahkemeden cevap bekliyoruz. Bu hükümetin kültürle genel anlamda kan uyuşmazlığı var. TÜSAK yasa tasarısı, DTye yapılan sansür uygulamaları, oyunların değiştirilmesi
Ne tiyatro kalacak, ne opera, ne bale; bitti
En son Macbethin Ankara DTnin programından kaldırılması olayı gündeme geldi
Daha evvel de oluyordu; bir sürü oyunun şurasını çıkar, burasını değiştir şeklinde Bunların büyük bölümü de basına yansımamış. Büyük bir kavga var kurumun içinde, şimdi basına yanıyor. Ben bu nedenle istifa ediyorum diye çıkıyor birileri, ya da yeni atanan genel müdür için Biz bunun yanında çalışmayız diye müdürler istifa ediyor. Susulacak zaman değil yani. Ne tiyatro kalacak, ne orkestra, ne bale Bitti
Gezi hiç olmamış gibi olamaz
Böyle konuşunca çok karamsar bir tablo çizilmiş oluyor ama Geziden sonrasını bir tür milat olarak kabul ediyor musunuz?
Tabii mutlaka. O orada ölmez. O bir kere bir şey yapılabildiğini gösterdi. Bir araya gelip, bir karşı çıkışın mümkün olabildiğini O hiç olmamış gibi olamaz. Yankıları olacaktır. Bütün tiyatro salonlarını Şinasi Sahnesini, Akünü yok ediyorlar Adamlar tiyatroları yok ediyor. Devlet Tiyatrolarının laboratuar sahnesinin bahçesini işgal ettiler. Her yer inşaat! Onların gözünde her yer rezidans olsun, AVM olsun
60lardan bugüne bakarsak; muhalif tiyatro göze hep battı. Bugünün Türkiye sinde mi daha vahim durum sizce yoksa geçmiş dönemler mi daha fenaydı?
İçinde yaşadığımız için bu dönem daha kötüymüş gibi geliyor. Ama tabii neler yaşadık 12 Mart, 12 Eylül korkunç dönemler Linç edilme tehlikesi geçirdik, bomba, molotof attılar. Müthiş politize bir durumdu, sokaklar kaynıyordu, yansıması tiyatroya da oldu. Anadoluya tiyatronun gitmesi engellendi. Biçim değişiyor ama muhalefetten hiçbir iktidar hoşlanmıyor. Fazla muhalifsiniz sizi susturmanın bir yolunu buluyorlar. Bunu işin bir parçası olarak kabul ettik.
25 yaşında hissediyorum
Şu anda sizce en delirtici gelişme ne?
Çok var! Her gün gazeteyi açtığınız anda delirmeye ramak kalacak haberlerle karşılaşıyoruz. Bununla yaşayacağız işte
Peki neden delirmiyoruz?
Alışıyoruz! (Gülüyor) Ona tahammül etmeyi öğreniyoruz. Tamam, bugün de bunu yapmışlar, ne yapayım Allahım diyorsun. Bir, iki twit atıyorsun, rahatlıyorsun belki. Ertesi gün başka bir şey çıkacak çünkü
77 yaşında kendinizi yaşlı hissediyor musunuz?
Hiç!
Kaç yaşında hissediyorsunuz?
Ayıp olmasın diye 40 diyeceğim ama 25-30 diyebilirim. (Gülüyor) Gerçekten öyle hissediyorum. Şimdilik sağlığım iyi, spor yapıyorum, düzenli yaşıyorum, sevdiğim işi yapıyorum. Şu tiyatroya geldiğim, sahneye çıktığım vakit dünyanın en mutlu insanıyım. Seyircinin de mutlu olduğunu görünce, daha ne olsun!
Telgrafhane
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.