Cevap Tarihi: 07.01.2016- 18:00

---

Çayan'ın başka bir sözü daha var; ''değişebilir olanla değişemez olanların ayırdına varmak''tan da söz eder. Burada değişemez olan marksizmin devrimci özü, Çayan'ın deyimiyle ''muhtevası''dır. Marksizmden söz ediyorsak bu konu netliğe kavuşturulmalıdır. Değişmeyen tek şeyin olduğu bir dünyada değişmeyenden söz etmek sosyalist ideoloji bağlamında ne anlama gelir sorusunun yanıtı verilmelidir. Yoksa, ''herşey değişiyor, marksist tezler eskidi, 150 yılın gerçekliğiyle 150 yıl sonrasının dünyasına bakmak yanlış tespitler ve sonuçlar vermekten başka bir işe yaramaz'' demek çok kaba ve yüzeysel bir yaklaşımdan öteye geçmez. Aynı şeyi yer çekimi için kullanabilir miyiz, sözgelimi? Aynı yüzeysel bakışı bilimsel bir bakış olarak niteleyebilir miyiz? Mümkün değil. Değiştiğine ilişkin kuramlar ortaya konmadan, marksizmin bilimsel gerçekleri yanlışlanmadan pratikte ne yaşanırsa yaşansın, Marks'ın ortaya koyduğu yasalar bugün için de geçerlidir ve bugünün gerçekliğini anlayabilmede tek yol göstericidir. Zaten böyle olduğu için bütün dünyada marksizm yaşamaya devam ediyor. Burjuvazi ne yaparsa yapsın bu gerçeği de değiştiremiyor.

Marksizm bilim dediğimiz şey marksizmin diyalektik yöntemi ve materyalist yaklaşımı kullanarak toplumların dünden bugüne nasıl değiştiğinin yasalarını ortaya çıkarmasını ve ayrıca kapitalizm çözümlemelerle kapitalizmin özünde nasıl bir sistem olduğunu bulup çıkarmasını anlıyoruz. ( Pek çok konu başlığımızda bu konu var.) Marksizmin bilim ve bilimsel olan yanı doğrudan doğruya burasıdır. Marksist bilim dediğimizde de bu iki temel konuya gönderme yaparız. Bu iki temel çıktı kuramsal olarak yanlışlanmadığı sürece doğruluğu kabul edilir. ( Kabul edilmesi doğruluğundan ileri gelir.) Komünizm dediğimiz enternasyonal sınıfsız toplum ideali de bu iki temel yasadan çıkardığımız bilimsel bir çıkarımdır. Bilimsel çıkarımlar da dayandığı doğrular yanlışlanmadığı sürece doğru kabul edilir. Marksizm bilim budur ve değişmeyen nitelikleri de bunlardır.

Marksizm bir felsefedir, adına diyalektik ve tarihsel materyalizm de deriz. Bu felsefe 11. tezde ileri sürüldüğü gibi bir eylemi de içerir. Eylem içermesi ona felsefeden daha yüksek bir anlam katar ve dünya görüşü haline getirir ve hem de bu ''eylem'' doğal olarak bir siyasi programa varır. İdeolojik kısmı da burasıdır. Marksist bilim, Marksist felsefe, marksist ideoloji dediğimizde bunlar uyduruk kavramlaştırmalar değildir, bu kavramlaştırmalarla Marksizme gönderme ve onunla bir bağ kurma, ilişki içine girme bulunmaktadır.

( Çok uzadı farkındayım.)

11. tezdeki eylem önermesinin siyasi programa varıyor olması ve o siyasi programın komünizme varmak için ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi, proletarya diktatörlüğü ve devrimci dönüşümleri içermesi kendi başına bir bilim olmamakla birlikte Marksist bilim dediğimiz konudan tam da bağımsız bir nitelik göstermez. Marksizmin bir bütünlüğe sahip olması bu temel çıktıların da o bütünlük içinde değerlendirilmesini zorunlu kılar. Hem burada ve hem de siyasi programın nesnellikle ilişkisinde değişmezlikten söz edilemez.   Kısaca Marksizmde değişmeyen ve değişebilen olanı bu bütünlük içinde değerlendirmeden Marksizmin reddi anlamına gelecek şekilde yorumlamak, ''artık eskidi'' demek, ''150 yıl öncesinin gerçekliğiydi'' inkarına saplanıp kalmak Marksizmin anlaşılamadığını göstermekten başka bir işe yaramaz. Yaradığı tek şey burjuvazinin çıkarlarına hizmet etmek, solu sulandırmak ve onu tam da egemen sistemin istediği biçimiyle düzenle uyumlu bir hale getirmektir.

Bilinçli ya da bilinçsiz; hiç fark etmiyor!