ABD'nin Suriye'de PYD'ye destek vermesi ve Esadlı bir geçişi kabul ettiğini belli etmesi üzerine İncirlik'i kapatma tehdidi savuran AKP'nin elindeki "kozların" pek de güçlü olmadığı görülüyor.
AKP hükümeti ve hükümete yandaş yazarlar, bir süredir Kürt sorunu ve Esadlı geçiş üzerinden ABD'ye "İncirlik" tehdidini savuruyor.
Ancak Washington yönetiminin ve ABD'deki düşünce kuruluşlarının AKP'nin bu tehdidini pek önemsemedikleri görülüyor.
Amerika'nın Sesi'nden Kasım Cindemir'in haberine göre, Türk hükümetinin İncirlik Hava Üssünü ABD askeri varlığına kapatması halinde Amerikan güçlerinin yeni bir yer bulmakta hiç zorlanmayacağı, Kuzey Iraka gidebileceği ve hatta gelecekte Suriyede bile askeri üs sahibi olabileceği söyleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Milli Görüş siyaseti geleneğinden gelen Başdanışmanı Şeref Malkoç, geçen hafta, ABDnin terörle, akreple ve yılanla aynı yatağa girdiğini söyleyerek İncirlik Üssü ABDye kapatılabilir demişti. Şeref Malkoç, ABDnin bölgede fazla kalamayacağı görüşünü de dile getirmişti.
Ankara, NATOdaki müttefiki Washingtonun, Suriyenin kuzeyinde IŞİD ile mücadele eden ve hergün ilerlemeler sağlayan PKKye yakın Suriyeli Kürt partisi PYD ile silahlı kolu YPGyi terörist ilan etmesi yolundaki girişimlerine sonuç alamadı.
Erdoğan, birkaç gün önce 80 dakika telefon görüşmesi yaptığı Başkan Barack Obamadan da istediği yönde bir yanıt alamadı, bu durum Beyaz Sarayın yaptığı açıklamaya da yansıtıldı.
Amerika'nın Sesi'ne konuşan uzmanlar, ABD'nin İncirlik'e alternatiflerinin bulunduğunu söylediler.
ABDnin eski Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, İncirlik Üssünün kapatılmasının sonuçlarının çok ciddi olacağını söyledi ve iki ülke arasında çok büyük bir krize yol açacağının altını çizdi.
Robert Pearson, IŞİD ile mücadele ve Suriyede barış yönündeki çabaların da olumsuz etkileneceğini ve bunun ne ABDnin ne de Türkiyenin çıkarına hizmet edeceğini söyledi.
Pearson, ABDnin İncirlik Üssünden taşınabileceğini ve bunun için hem Ortadoğuda hem de NATO üyesi olan Avrupa ülkelerinde yerler bulunduğunu belirtti. Perason, Elde imkanlar var, yeni bir üs kurma gereği yok, dedi.
Bahçeşehir Üniversitesinden siyasal bilimci Cengiz Aktar, ABDnin İncirlik için Ankaranın atacağı adımı kabulleneceğini, ancak Türkiyenin NATO ittifakı içindeki yalnızlığını engellemek için çaba sarf etmeyeceğini belirtti.
Cengiz Aktar, Türkiye-ABD ilişkileri zaten İncirlikten bağımsız olarak son derece soğuk, bu da tuz, biber eker dedi. Cengiz Aktar, ABDnin İncirlikteki 60 küsur nükleer bombayı taşıyıp götürmesinin de hiçbir sorun yaratmayacağını ifade etti. Aktar, ABDnin, Kuzey Irak, Emirlikler veya günü geldiğinde Suriyede bile askeri üs kurabileceğini söyledi.
İncirlik kadar işlevsel olmasa da, ABDnin, Kuzey Irakta halen genişletmekte olduğu bir askeri üs bulunuyor. ABDnin halen İncirlikte 2500 kadar asker personeli ve çok sayıda uçağı bulunuyor.
İncirlik Üssü, IŞİD ile mücadele eden uluslararası koalisyonda yer alan diğer bazı ülkelerin uçaklarına da ev sahipliği yapıyor.
Washington Enstitüsünden Dr. Soner Çağaptay, ABDnin Irak ve Suriyedeki önceliğinin radikal İslamcı terörist IŞİD ile mücadele olduğunu kaydetti. Soner Çağaptay, İncirlik Üssünün Ankara tarafından boşaltmasının istenmesi halinde ABDnin PYD ve Irak Kürt Bölgesi Yönetimi (KRG) ile yeni ittifaklara gireceğini ifade etti.
Çağaptay, Amerikan Kongresi ve Pentagonda Türkiye ile ilgili pek de iyi olmayan düşüncelerin varlığına dikkat çekti ve İncirlik adımı ilişkilerde kırılmaya neden olur. Türkiye ile ilgili negatif düşünceler yayılır, dedi.
Soner Çağaptay, İncirlik Üssü nedeniyle Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanacak bir kırılmanın Türkiyeyi Rusyanın tehditleri karşısında çırılçıplak bırakacağını da sözlerine ekledi.
Erdoğan ve AKP, Suriye'de kaybetti. Ama Suriye'de tek kaybeden onlar olmayabilir. Oyunun en başından yakın zamana kadar AKP ile beraber hareket eden ABD'nin de Suriye'de başı dertte görünüyor.
Dünyayı hala on beş yıl öncesinde olduğu gibi okuyanlar, Batı sistemindeki çatırtıları fark edemeyenler ABD'yi mutlak bir güç olarak tasvir ediyor olabilirler. Oysa dünya değişiyor. Sosyalizmden geriye kalan dünyanın tek hakim gücü olarak ortaya çıkan ABD'nin tek belirleyen olduğu günler geçmişte kaldı. ABD muazzam askeri kabiliyeti ve siyasi tecrübesi ile dünyanın şüphesiz en güçlü ülkesi ve halen Batı kampının tartışmasız lideri. Ancak bunlar yakın geçmişte olduğu gibi ABD'nin tek karar verici olmasını kendiliğinden sağlamıyor. Dünyada, ABD'yi yerinden oynatmasa da, hareket alanını kısıtlayan, ona zor anlar yaşatan başka aktörler var bugün. Çok kutuplu bir dünyadan söz etmek için henüz erken olsa da, tek kutuplu bir dünyanın bu haliyle devam edemeyeceğinin sinyalleri bunlar...
ABD hangi konuda yanlış adım atmışsa, bunun bedelini ödüyor artık.
Suriye planını Erdoğan ve Davutoğlu'nun fantazilerinin üzerine kuran Vaşington, bu hatasını fark edeli çok oluyor. Ancak AKP'nin aklıyla hareket edilen dönemin mirası bir anda düzeltilemiyor. Örneğin, sahada hepsi ABD tarafından silahlandırılmış grupların birbirleriyle savaşması tüm dünyada bir alay konusuna dönüşmüş durumda. ABD'li yetkililer dahi bunun tarihi bir skandal olduğunda hemfikirler.
Dahası, Rusya ve İran gibi güçlü ülkelerin desteğiyle akıllı adımlar atmayı başaran Suriye yönetimi, ABD'nin hatasını telafi etmesini ve pozisyonunu toparlamasını güçleştiriyor.
Suriye'de yönsüz ve stratejisiz kalan ABD, Rusya'nın ilerlemesini ve alan kazanmasını engelleyemiyor.
Vaşington ile Moskova'nın üzerinde anlaştıklarını açıkladıkları ateşkesin içeriği de, hayata geçip geçmemesinden bağımsız olarak bunun göstergesi. Putin yalnızca cephede değil masada da istediğini alıyor. Üstelik Erdoğan'ı da sıkıştırmaya devam ediyor.
BM Güvenlik Konseyi'ne AKP ve cihatçı teröristler arasındaki ilişkiler hakkında sunduğu detaylı rapordan hemen sonra, Rusya, uygulanırsa bu ateşkesle bir adım daha atacak. Çünkü, ateşkes Rusya'nın cihatçı teröristleri bombalamasını engellemeyecek ama Türkiye'nin YPG'yi topa tutmasını uluslararası kamuoyunda tamamen gayrimeşru hale getirecek.
ABD'nin en yetkili ağızlarından Suriye konusunda kendi yoluna gidebileceği söylenen, deyim yerindeyse kendisi için ne hali varsa görsün denen Türkiye bu...
Ama ABD artık tek başına dediği için Türkiye dünya tarafından öyle görünmüyor. Mesele o kadar basit değil.
Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu istihbarat raporu özenle Erdoğan ve çetesine odaklanarak hazırlanmış olabilir mesela. Ama ipin ucunu bir kez çekmeye başladığınızda doğal olarak Vaşington'la ilgili bağlantılar da ortaya dökülüyor.
AKP Suriye'de boyunu çok aşan işlere kalkıştı ve işlediği suçların bir kısmında tüm sorumluluğu tek başına üstlenmek zorunda kalacak. Ancak Türkiye, ABD'nin bölgedeki ittifak sisteminde en önemli ülkelerden birisiydi ve değişen dengeler nedeniyle zorlanan ve bölgede yıpranmış ABD de bu işten zarar görmeye devam edecek. Uluslararası kamuoyu ABD'yi sorumlulukları yüzünden suçlamaya elbette cesaret edemez. Ama ABD bugün eskisi kadar rahat değil ve bu yanlışların ABD'nin elini zayıflatıyor oluşu da görmezden gelinemez.
Bugün Suriye konusu açıldığında AKP, PYD hakkında ABD'den şikayet ediyor olabilir. Ama tek şikayetçi olan onlar değil. Vaşington da Suriye'deki pozisyon kaybından Erdoğan ve AKP'nin sorumlu olduğunu her gün daha yüksek sesle dillendiriyor.
Bu elbette kaybederken tek başına kaybetmemeye çalışan AKP'yi Suriye'de yalnız bırakmak için bir hazırlık. Ancak her şeyin iç içe geçtiği bir ortamda AKP'yi Suriye'de yalnız bırakmak ABD için bir çözüm değil.
Suriye önemli de Türkiye önemsiz mi mesela? Türkiye'de ihtiyacın sürdüğü koşullarda bu denklem fazlasıyla karmaşıklaşıyor.
Bu ihtiyaç nedeniyle arsızlıkta sınır tanımayan Erdoğan ve çetesi kendi Amerikancılıklarına da güveniyorlar elbette. Bu, ABD ile ilişkiler söz konusu olduğunda ciddi bir garanti... Ama sınırları zorlarken Türkiye'de düzen siyasetinin tüm aktörlerinin Amerikancı olduğunu ihmal ediyor olabilirler. Geleneksel bir Amerikancılığın belirlediği siyasi ortamda AKP'ye veya AKP içindeki bir ekibe duyulan ihtiyacın hiçbir koşulda değişmeyeceğini kim söyleyebilir ki...
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.