Türkiyede ana siyaset sahnesi, Meclis bileşimini de belirleyen dört akıma bölünmüş durumda. MHPnin muhalif sayılıp üstüne hesap yapıldığı zamanlar henüz İlhan Selçuk hayatta ve Cumhuriyet gazetesi Kemalistti. Sağcıların MHPye solcuların CHPye oy vermesiyle AKP karşıtı veya Birinci Cumhuriyetçi bir muhalefet bloğu oluşturma stratejisi Selçukun imzasını taşıyordu. Onca deneyim sahibi olmak da yetmemişti adı geçen iki partinin de Cumhuriyeti satmaya çoktan karar verdiklerini anlamaya!
Yetmez. Yetmesi için sınıf kavramı lazımdır
Oysa ne 2002de Bahçelinin memleketi erken seçime götüren yolu açması rastlantıydı, ne de Baykalın Erdoğana milletvekilliği yolunu açması.
CHP değil ama MHPnin yeri, aradan geçen zaman içinde billurlaştı. Bahçeli ve arkadaşları, temsil ettikleri patron sınıfı, takipçisi oldukları emperyalizm, genlerindeki karşı-devrim kardeşliği -ve belki karşı tarafın elinde daha ne türden kozlar varsa- o nedenlerle yedek lastik olduklarını defalarca kanıtlayacaklardı.
Solda stratejik yaratıcılık -sadece Birinci Cumhuriyetçilerin değil liberal bir kesimin de stratejik yaratıcılığı (!)- yine de 2013 Haziran başında muhalif MHPyi bir fotoğraf karesinde keşfetmeyi becerdi. Bunların yaratıcılığı, benim kendimce uydurduğum bir şakadır, ve ortada yaratıcılığın esamesi yoktur! Dön dolaş aynı noktadalar!
Barış işareti diye bellenen V (Victory, zaferin Vsi) ve Kurt kafası işaretleri o karede el ele vermişlerdi. Ooo! Erdoğan diktasına karşı bütün millet birleşiyordu. CHPyi saymaya bile gerek yoktu; MHP ile HDP arasındaki köprü ancak CHP topraklarında kurulabilirdi zaten.
Milliyetçi faşizmi dinci faşizmden ayırıp geniş bir liberalizm yaratamayınca döndük CHP-HDP yakınlaşması veya Kemalist-Kürtçü ittifakına! Bu aralar Kılıçdaroğlunun yemin billah o taraklarda bezlerinin olamayacağını anlatmaya çalıştığı ve böylece reddettiği bu teori, aslında eskidir. İlk Kürt legal partisi olarak HEPin basbayağı sosyal-demokratlar tarafından kurulmuş olması bir vakıadır. Kürt legal partileri alanındaki kadrolaşmanın uzun süre baskın biçimde CHP kökenli olması, ha keza
Yeter mi, yetmez. Yetmediğini anlamak için Türkiyeyi tarihselliği ve sınıfsallığı içinde doğru dürüst anlamış olmak gerekir
HEPe ve kadroların köklerine kadar gitmeyelim. AKPli yıllarda giderek belirgin hale gelen bir iktidar yöntemine biz soL portalda ısrarla işaret etmiştik. AKP iki ana muhalif akıma rotasyonla vuruyordu ve bunlardan biri, diğeri hedef alınırken bıyık altından sırıtmakla yetiniyordu. CHPye, Kemalistlere, Birinci Cumhuriyetçilere göre, bölücü ve emperyalizmin işbirlikçisi Kürt siyasetinin sindirilmesi iyi oluyordu. Tersine sıra geldiğinde HDPye, Kürt ulusalcılarına, onlarla müttefik sağ ve sol liberallere göre, baskıcı, arkaik, Türk milliyetçisi, MGKcı, eski rejim yanlısı Kemalistlerin geriletilmesinde sonsuz yarar vardı.
Biz bu tuzağa işaret ediyorduk, işte. Her durumda AKPnin kazandığı ve her iki muhalif akımın da kaybettiği bir oyundu bu.
Lakin bizim kast ettiğimiz, bu iki kutbun liderlerinin, ideologlarının, temsilcilerinin yanlışa ikna edilebilir oldukları değildi. Bunların tabanlarının, yani kökenlerinden bağımsız olarak emekçi ve aydın kesimlerin çıkarı seküler bir düzendeydi ve karşı-devrim ikisini de perişan etmekteydi. Bizim işaretimiz tepeye değil tabana yönelikti.
Yaratıcı strateji uzmanları (!) ise birilerini ikna edeceklerini sanıyorlardı. Çünkü ne sınıf, ne tarih, ne ideoloji, ne siyasal akımlar hiçbirini anlamıyor, ülkeyi tanımıyorlardı.
Bu noktadaki handikaplarının ne olduğunu da yazayım: CHP ve HDP yakalarını birleştirmeye çabalayan solcu, bunların dışında bir iddiaya sahip değildir. İşçi sınıfını, yoksulları, halkı temsil ettiğine inanıyor olabilir. Ama işçi sınıfının, yoksulların, halkın bir özne olabileceğini aklına getirmiyor, kendisinin de bu öznenin örgütü olarak davranması gerektiğini düşünemiyordu. Kendin özne değilsen, ne yapacaksın ki! En iyisi başkalarını çağırırsın
Kendin özne değilsen kah CHP-MHP, kah CHP-HDP koalisyonlarına duacı olursun; bir gün CHPnin ertesi gün HDPnin eteğine yapışırsın
Döndük dolaştık yine oraya geldik. Baksanıza AKP faşizmi hem Cumhuriyet gazetesine hem HDPli vekillere saldırıyor. Demek ki, bunların bir araya gelmesinin koşulları olgunlaşıyor. Hele HDPliler gazetenin önüne dayanışmaya gidiyorsa ve CHP de vekillere pozitif mesaj yollayan bir çağrı yayınlıyorsa, yeme de yanında yat! Gelsin demokrasi cephesi
Dokunulmazlıkları kaldırırken faşist veya aymaz olan CHP artık uyanabilir, demokrasiye sahip çıkabilirdi... HDP için yükselen beklentiler hakkında da siz yazın bir iki satır
Sol strateji neden yaratıcılıktan bu denli uzaktır? Neden dönüp dolaşıp başkalarına görev yazılır sol siyaset adına?
Nedeni basittir. Bu stratejicilerimiz sınıf kavramını unutmuş veya reel politikayı sınıfsız yapabileceklerini sanacak ölçüde bu kavramı hiç anlamamışlardır. CHPnin sınıfı gereği, yani yerli ve uluslararası büyük sermaye Cumhuriyet düşmanı olduğu için dirençsiz olduğunu görememektedirler. HDPnin yine sınıfı gereği ve sahip olduğu burjuva milliyetçi ideolojisinin sonucu olarak İkinci Cumhuriyetçi olduğunu anlayamamaktadırlar. Bu sınıfsallık ve tarihsellik nedeniyle söz konusu iki akımın liderlikleri AKP karşı-devrimine ilkeli bir tavır alamamışlardır ve alamayacaklardır.
Solcu strateji uzmanımız, ister Türkiyede sosyal sınıflar yeterince gelişmediği (sınıfsız imtiyazsız bir toplum değil miydik!) ister sınıflar aşıldığı (elveda proletarya diyebilir miyiz!) için varlığını ve geleceğini başkalarına bağlamıştır.
Acaba gelecek seçimde bir adaylık mümkün müdür? Yoksa strateji bu kapıya çıkan bir hesabı karmaşıklaştırmak için lafı dolandırıp durmak mıdır?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.