Referanduma gidilirken, karşımızda adlı adınca bir cephe var: Evet cephesi. Erdoğan ile Bahçeli arasındaki işbirliğinin örtülü kısmını bilemem, kimisi şantajdan kimisi ödülden söz ediyor. Ancak siyasal ve ideolojik açıdan bu iki aktör ve onların temsil ettiği toplumsal kesimler arasında yakın bir bağ mevcut. Hatta diyebiliriz ki, Evetler Osmanlı düşkünlüğünde birleşiyor. Cumhuriyet düşmanlığı yani...
Buradan doğrultusu belli, düpedüz gerici bir cephe çıkıyor; bunun tartışılacak tarafı yok.
HAYIRda ise böyle bir ortaklıktan hiçbir şekilde söz edemeyiz. Anayasa değişikliğini kabul etmeyen kesimleri birleştiren olsa olsa Erdoğana dönük öfke olabilir ancak biliniyor ki, HAYIRcılar arasında birbirlerine Erdoğana karşı öfkelerini unutacak ölçüde nefretle bakan unsurlar var.
Öyle olsa da, sandığa gidip HAYIRı tercih edecek, sonra aynı duygularla sonuçların açıklanmasını bekleyecekler.
Burada şaşırtıcı bir şey yok. İngilterenin Avrupa Birliğinden çıkıp çıkmayacağına karar verilen referandumda da böyle olmamış mıydı? Çıkalım diyenler arasında ırkçı-milliyetçi odaklar vardı ve emekçi halkın çıkarları adına Avrupa Birliğine üyeliğe karşı çıkan sol unsurlarla aynı tavrı aldılar.
Aldılar almasına da, bu bir işbirliği filan değildi. Farklı nedenlerle, iki seçeneği olan bir kavşakta aynı tercihi yaptılar.
16 Nisan referandumunda da aynısı olacak. HAYIRda elmalar, armutlar, ayvalar toplanacak.
Bunda yanlış ya da şaşırtıcı hiçbir şey yok.
Yanlış olan HAYIR tercihlerine ipotek konmaya kalkılması, HAYIR'ların kişiliksizleştirilmeye çalışılması.
Efendim, parti adına çalışma yapılmasınmış. Solcular sokağa çıkınca ters etki yaratıyor, Erdoğana fazla yüklenince onu sevenler gıcık olup Evete dönüyormuş. AKP dememeli AK Parti demeliymişiz. Hatta kimilerine göre doğrudan HAYIR propagandası yapmamalı, alıştıra alıştıra söylemeliymişiz kararımızı HAYIRların Erdoğanı da kurtaracağı iddiasını da herhalde duymuşsunuzdur.
Evet, bu kafa yapısı ile birlikte HAYIRların artması için uğraşacağız.
Ancak herkesin HAYIRı kendine diyerek!
Sakın şimdi ne gerek var HAYIR cephesini bölmeye diye diklenilmesin. Olmayan bir şey bölünmez. 15 Temmuzda AKP koalisyonu içinde sert ve kanlı bir hesaplaşma yaşandığında, Amerikancı-gerici Gülen cemaatine karşı koymanın bir sürü onurlu yolu varken Erdoğanın yardımına koşturup Yenikapı ruhu diye bir şey icat eden biz değiliz. Öncesinde cemaatle flört ederek sözüm ona derin stratejilere bel bağlayan da biz değildik.
Referandumda utanarak-sıkılarak değil, gür bir sesle HAYIR diyeceğiz. HAYIR derken neye HAYIR dediğimizi de anlatacağız. Gerekçelerimizden utanmayacağız. Bu gerekçelere 16 Nisan akşamı HAYIR çıktığında fazlasıyla ihtiyaç duyacağız. Asıl mücadele o zaman başlayacak. Olmadı Evetler üstün gelirse, dünyanın sonu gelmeyecek, mücadele daha da keskinleşecek.
Ne dedik, herkesin HAYIRı kendine.
16 Nisanda oylanacak olan Tek adam yönetimi değildir. Tek adam yönetimi ilkelliktir, reddedilmelidir, tamam. Ama tek adam yönetimine dayanmayan kötülükler, zorbalıklar, eşitsizlik ve adaletsizlikler ne olacak?
16 Nisanda oylanacak olan makineyi dağıtmış olan AKPdir, onun şefi Erdoğandır. Doğru, Anayasa değişikliği ile birlikte, Erdoğanın kişisel otoritesi memlekette her şeye maydonoz olacak.
Lakin soru şu: Aynı icraatlar bir değil, beş kişinin imzasını taşısa, ya da parlamentonun iradesini arkasına alsa meşru mu olacak?
Bu soruya yıllarca evet dendiği için ülke bu hale geldi?
Hırsızlığın, talanın, eşitsizliğin, sömürünün, savaş çığırtkanlığının, bilim ve sanat düşmanlığının, cehaletin meşruiyeti olmaz.
Başkanlık dekorunun önünde sorgulamamız ve reddetmemiz gereken bunlardır.
Bunlarla uğraşmayın, hele bir referandumu atlatalım diyenler bir kez daha AKPye yardımcı oluyor. İnsanlar aç, insanlar mutsuz, insanlar kaygılı. AKP seçmenin bir bölümü ekonomik zorluklar nedeniyle partisini ve Erdoğanı sorguluyor. Yine AKP seçmeninin bir bölümü dinselleşmede ipin ucunun kaçırıldığını düşünmeye başladı.
Ama çok büyük sorun o ki, AKP tabanında bu sorgulama ve soğuma gözlenirken AKPye oy vermeyenleri seçeneksizlik ve çaresizlik hissi her geçen gün daha fazla teslim alıyor. Özelleştirmeleri sineye çek, zorunlu din dersini sineye çek, grev yasaklarını sineye çek, tek adam yönetimine itiraz et!
E, bu inandırıcı olmuyor.
Herkesin HAYIRı kendine. Herkes bildiği yoldan, kendi amaçları için HAYIRları çoğaltsın.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.