İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışması'nda genç yönetmenler çoğunlukta Kaya Özkaracalar
37nci İstanbul Film Festivali, dün akşam (Cuma akşamı) yapılan açılış töreniyle başladı. Dostluk kurduğu bir yarış atının sahibi nezdinde kar getirme potansiyelini yitirdiği anda tasfiye edilecek bir üretim aracı konumunda olmasıyla cebelleşen çocuk yaşta bir seyisin öyküsünü perdeye getiren Lean on Pete adlı dört dörtlük Britanya yapımı filminin galasının da gerçekleştirildiği törende oyuncu Perihan Savaş, yazar ve senarist Osman Şahin, yönetmen Aram Gülyüz ve yapımcı Arif Keskinere Onur, Atlas sinemasının müdürü Cevdet Pişkine ise Emek Ödülü takdim edildi. Yeşilçam yıllarında sinema camiasında komünist Arif olarak bilinen Keskinerin törende yaptığı konuşmada, sinemanın kollektif bir üretim olduğu görüşünden hareketle yönetmenlerle set emekçilerini ayrı tutmadığı için ödülünü tüm sinema emekçilerine adaması dikkat çekti.
Festivalin 5'i yarışmalı 18 bölümünde 12'si kısa metraj olmak üzere toplam 210 film gösterilecek. Antalya Film Festivalinin bünyesindeki ulusal yarışmayı geçen yıl kaldırmasının ardından Istanbul Film Festivalinin ulusal yarışması, Adana Film Festivalindeki ulusal yarışmayla birlikte, Türkiye sinemasının en önde gelen iki ulusal yarışmasından biri olarak her zamankinden daha fazla önem kazandı. Bu yılki yarışmada yeralan (ve Semih Kaplanoğlunun galasını Sarayda yaptığı Buğdayı dahil dördü daha önce vizyona girmiş olan) 13 filmin yedisi, ilk uzun metrajlarını çeken genç yönetmenlerin çalışmaları. Bu ilk filmlerden ikisi bu yılki Berlin Film Festivaline kabul edilme başarısını göstermiş olmaları dolayısıyla özellikle merakla bekleniyorlar. Banu Sıvacının yazıp yönettiği Güvercin, yaşamı Adananın kenar mahallelerinden birindeki evinin çatısında güvercin beslemek odaklı olan bir gencin öyküsünü perdeye getiriyor. Burak Çevik imzalı Tuzdan Kaidenin ise fantastik yönelimli bir film olduğu anlaşılıyor; yıllar önce kaybolan kız kardeşini gizemlerle dolu bir kent olarak betimlendiği kaydedilen Istanbulda arayan bir kadın etrafında dönen Tuzdan Kaidenin dikkat çekici bir özelliği ise oyuncu kadrosunda yalnızca kadınların yeralması. Geçen yıl genç sinemacıların öne çıkan iki filminden, Kaygı ve Sarı Sıcaktan, ilkinin janr sinemasına, diğerinin yeni gerçekçilik ekolüne yakın olmalarına benzer bir durum bu yıl da Tuzdan Kaide ve Güvercin özelinde yeniden tezahür edeceğe benziyor. Tuzdan Kaidenin ulusal yarışmanın yanısıra festivalin uluslararası yarışmasında da yeraldığını kaydedelim. Bu arada ulusal yarışmadaki tek Kürtçe film ise Renksiz Dünya (Hewno Bereng).
2000ler Türkiye sinemasının deneyimli yönetmenlerinden Tayfun Pirselimoğlu, ulusal yarışma kapsamındaki Yol Kenarı ile beş yıllık bir aradan sonra sinemaya dönmüş oldu. Pirselimoğlunun siyah-beyaz olarak çektiği Yol Kenarında bir kasabada cereyan eden gizemli olaylar perdeye geliyor. Murat Düzgünoğlunun üçüncü filmi olan Halefte ise, hayata rasyonel bakan bir karakterin mistisizme, mistik bakan bir diğerinin ise şüpheciliğe kayışının konu edildiği kaydediliyor. Öte yandan, son bir küsur yıl içinde tam beş film çekerek muhtemelen Yeşilçam sonrası Türkiye sinemasının en üretken yönetmeni ünvanını hakeden Onur Ünlünün Antalyada ulusal yarışmanın kaldırılmasına tepki olarak bir grup sinemacının geçen yıl Istanbulda düzenlediği 54üncü Ulusal Yarışmada prömiyerini yapan (yarı-)avangard Put Şeyleri de Istanbul Film Festivalinin ulusal yarışmasında, muhtemelen bir kez daha elden geçirilmiş bir kurguyla, tekrar izleyici karşısına çıkacak,
Bu arada Ümit Ünalın yaygın vizyonda yalnızca iki hafta kalabilen Sofra Sırlarının da ulusal yarışmada yeralması, bu kalburüstü güldürü filmini vizyondayken kaçıranlar için beyazperdede izlemek açısından muhtemelen son bir şans teşkil ediyor.
Uluslararası Yarışma, Dokunma Bana ve klasikler
Uluslararası yarışmanın favorilerinin başında sakatlanan bir at binicisinin bunalımını perdeye getiren Amerikan bağımsızı The Rider gösteriliyor. Festivalin en merakla beklenen filmi ise Berlinde en büyük ödül olan Altın Ayıyı kazanan Romen yapımı tensel terapi kounulu Dokunma Bana (Touch Me Not). Metin Erksan klasiği Kuyunun (1968) da gösterileceği festivalin programında ayrıca Bergman filmleri toplu gösterimi de yeralıyor.
Son olarak hafta içi gündüz seanslarındaki biletlerin öğrencilere yalnızca 1 (bir) liraya satılacağını ekleyelim.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.