Kuran Araştırmalar Grubu yöneticilerinden Maurice Bucaille, Tevrat ve Kurana göre dünyanın yaratılışını araştırmış. İşte iki kutsal kitaba göre, dünyanın oluşumu ve insanoğlunun dünyada yaşamaya başlaması Yaptığı bu. Ancak Kuranla ilgili çalışması bana pek masumca gelmedi.
TEVRAT VE KURANA GÖRE DÜNYA NASIL YARATILDI ? Dünyanın oluşumuyla ilgili birçok iddialar, konuşmalar var. Eski Ahide(Tevrat) göre dünyanın yaratıldığı tarih ve insanın dünyaya ayak bastığı tarih kesin olarak veriliyor. Kurandaki evrenin oluşumu anlatılırken ise şu noktaya dikkat çekiliyor: Kuran gökler ve yerden hangisinin önce hangisinin sonra yaratıldığını bildirmez.
İşte Tevrata göre bildirilen tarihler ve Kuranın anlattığı evrenin mucizevî oluşumu;
Tevrat :Eski Ahidde göre dünyanın yaratıldığı tarih ve insanın dünyaya ayak bastığı tarih:
Eski Ahidde verilen bilgilere dayanılarak hazırlanmış olan İbrani takvimi, bu tarihler için çok kesin rakamlar vermektedir. Buna göre 1975 miladi yılının ikinci yarısı, dünyanın yaratılışının 5736'ıncı yılının başlarını karşılıyor. Dünyanın yaratılışından birkaç gün sonra yaratılan insan, demek ki 2018 yılında 5779 yaşındadır.
Çağdaş bilim bu konuda bize ne bildiriyor? Güneş sisteminin oluşum dönemi, hakkında bir sayı verilebilen tek dönem. Çünkü zaman içindeki yerini doyurucu bir yaklaşımla saptamaya en elverişli olan dönem budur. Bizimle bu dönem arasında geçen zamanın, dört buçuk milyar yıl olduğu hesaplanmaktadır. Bu durumda, Eski Ahidin verdiği bilgiler ile bilimimin verdiği bilgiler arasında büyük bir fark var.
Kuran ayetlerine göre evrenin oluşum süreci (Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürkün çevirisinden) şöyle:
«O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitişik idi, biz onları ayırdık. Her canlı şeyi sudan oluşturduk. Hâlâ iman etmeyecekler mi?.»(Enbiya (21) Suresi, ayet 30)
EVRENİN GAZ AŞAMASI Büyük Patlamadan (Big Bang) sonra dünyanın, güneşin ve yıldızların hemen oluşmadığı biliniyor. Evren hiçbir yıldız oluşmadan önce bir gaz bulutu halindeydi (halindeymiş). Bu gaz bulutunun ana maddesi hidrojendi. Hidrojenden sonra ise en çok helyum vardı. Bu gaz bulutunda daha sonra meydana gelen sıkışmalar ve yoğunlaşmalar yıldızların, gezegenlerin oluşumunu sağladı. Bugünkü dünya, güneş ve yıldızlar bu gaz bulutunun bir alt kümesiydi.
Kurana gelince: Fussilet (41) Suresinin 9, 10, 11 ve 12. Ayetleri evrenin oluşumuna dair bilgi vermekte:
9. Ayet: De ki: Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip Ona ortaklar mı koşuyorsunuz? Alemlerin Rabbidir O.
10. Ayet: O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere
11.Ayet: Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: İsteyerek veya istemeyerek gelin! Onlar şöyle dediler: İsteyerek geldik!
12.Ayet: Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşte bunlar Azîz ve Alîm olanın takdiridir.]
Bazı Müslümanlar 9, 10 ve 12. ayetlerdeki bilimsel tutarsızlıklara gözlerini kapatıp 11,ayeti bilimselleştiriyor. (Kaynak: Kuran Araştırmalar Grubu, Maurice Bucaille (Fransızcadan çeviren: Doç. Dr. Mehmet Ali Sönmez):
Kuranın bilimsel mucizelerinin sadece, bir mucize oluşsun, Kuranın dediğinin doğruluğu bir gün anlaşılsın diye söylenmediğini görüyoruz. Evet, tüm bu mucizelerle Kuranın Allah tarafından gönderildiği, Kuranla hiçbir kitabın yarışamayacağı ispat ediliyor. Aynı zamanda mucizeyi oluşturan ayetler çok önemli bilgiler veriyor, Allahın yaratışındaki inceliklere, olağanüstülüklere dikkat çekiyor. Hiçbir Kuran ayeti Bir gün Bush diye bir Amerikan başkanı olacak, onun oğlu da şeklinde haberler vermiyor. Kuranın, indiği dönemde bilinemeyecek olan bir bilgiyi, mucizevî bir şekilde söylemesi tek önemli nokta değildir. Aynı zamanda bu sözün kendisi de insanlara önemli bir bilgi vermektedir.
Aynı zamanda bu sözün kendisi de insanlara önemli bir bilgi vermektedir. Bu ayeti (41- Fussilet 11) örnek alırsak, Kuranın 1400 yıl önceden Evrenin daha önce gaz halinde olduğunu açıklaması bir mucizedir. Fakat bir patlamayla tüm maddenin sürekli genişleyen bir şekilde Evreni oluşturduğu bir ortamda Evrenin gaz haline mahkum olmaması, Allahın maddenin içine koyduğu yasalar çerçevesinde bu gazdan yıldızların, gezegenlerin, insanların, manolyaların oluşması da Allahın yaratılış mucizesidir.
Newtondan sonra Güneşin bir gaz bulutunun sıkışmasıyla oluştuğu fikirleri ortaya atıldı. Örneğin Laplace Dünya Sistemlerinin İzahı adlı 1796 yılında basılan kitabında Güneşin gaz bulutlarının çekim gücüyle sıkışması sonucunda oluştuğunu ve Dünyanın Güneşten koptuğunu ileri sürdü. Daha sonra İngiliz fizikçi Clerk Maxwell Dünyanın Güneşten koptuğuna matematiksel yaklaşımlarıyla itiraz etti. 1943 yılında Weizsocker, sonra Ter-Haar, Chandiosekhor ve Kuiper teoriler geliştirdiler. Mount Wilson ve Palamarda teleskoplar ile yapılan gözlemler de tartışmaya dahil oldu (Dünyanın Güneşten ayrılıp ayrılmadığına dair Kuranda bir açıklama yoktur.) Dünyanın Güneşten kopup kopmadığı tartışma konusu olmuştur ama Evrenin daha önce gaz şeklinde olduğu hususunda bir tartışma yoktur. Allah bizi ısıtan Güneşi de, mavi okyanusları da, müziğin notalarını da, yemeklerin lezzetini de birbirinden hızla ayrılan gaz bulutundan yaratmıştır.
Bu adamlar son derece kurnaz vallahi. Şapkamı çıkartıyorum. 11.ayet ne diyor: Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: İsteyerek veya istemeyerek gelin! Onlar şöyle dediler: İsteyerek geldik!
İlk insanlardan günümüze kadar, başını havaya kaldıran insanlar engin bulutları (duman halinde) görüyorlar. Duman başka, buhar başka gaz başka. Keyf onların değil mi taş bile gaz olur.
İyi de gardaş, dağların oluşumunda bazı canlıların fosillerinin ne işi var da insan fosilleri yok? Bulunan insan kalıntıları neden toprak kazılarında ve mağaralarda fosil olarak değil kemik olarak bulunuyor. Demek ki insan dünyanın varoluşundan sonra ortaya çıkmış. Mağaralarda bulunan duvar resimleri 30-35 bin yaşında.
Öte yandan, Kuran gökler ve yerden hangisinin önce hangisinin sonra yaratıldığını bildirmez. diye yazıyorlar. Neden bildirmiyor; yoksa bilmiyor mu?
Kurana göre Dünyanın Güneşten kopup kopmadığı tartışma konusu ama Evrenin daha önce gaz şeklinde olduğu kesin. Nasıl oluyor bu? Allah bizi ısıtan Güneşi de, mavi okyanusları da, müziğin notalarını da, yemeklerin lezzetini de birbirinden hızla ayrılan gaz bulutundan yaratmış Allah, Allah! Şu işe bak!
Aslına bakarsanız : Tevrat da, Kuran da, evren ve dünyanın yaradılışı konusunda bir allâme-i cihan değil! Allâme-i küll (her şeyin sırrına vâkıf olan) değil! Kendi dönemlerindeki evren ve dünya bilgisi düzeyinde bilgileri var. O kadar. Onların bu konuda herhangi bir iddiaları yok aslında. Kusur ve suç onları yorumlayanlarda; efsaneye bilimsel bir içerik yüklemek isteyenlerde.
Zamanında Özal da benzer bir tavrı sergilemişti. ''Onların buldukları gerçekler bizim kitabımızda yazıyor!'' Çok yaygın bir görüş bu. İnanan insanların inanmaları yetmiyor sanırım, ille de karşısındaki kişilere inandıklarının bir kanıtı olduğunu ve bu bağlamda hemen her şeyin Kuran'da yazdığını iddia etmeleri çok yaygın.
Zamanın birinde bir komşumuzla evrenin genişlemesini konuşuyorduk. Birdenbire ve gereksiz bir şekilde bu konunun Kuran'da yazdığını ileri sürmüştü. Sonradan evine gittiğinde, ilgili olduğunu sandığı ayeti bir kağıt parçasına yazmış ve oğluyla da göndermişti. O ayetin yazdıklarından evrenin genişlediği çıkarılabilir miydi? Çok fazla soyut cümleler olduğunu hatırlıyorum. Üstelik madem Kuran'da böyle bir bilgi vardı; Evrenin genişlediği neden çok daha önce ileri sürülmedi. Kuran'ın neler yazdığı bilimsel gerçekler açığa çıktığında mı akla geliyordu? Komşumuzla o konuşmada evren konusunda nasıl bir cümle kurulursa kurulsun veya nasıl bir iddiada bulunursa bulunulsun mutlaka bir karşılığı olabilir şeklinde yanıt vermiştim. Kaos da denilse, düzen olduğu da iddia edilse, genişlediği ve hatta daraldığı da söylense, evrenin gerçekliğinin belli bir kısmıyla örtüşebilirdi bu yorumlar. Evren böyle bir özelliğe de sahip çünkü.
Yazıyazforum'da da benzer bir tartışma olduğunu hatırlıyorum. Evrenin genişlemesinden anlaşılması gereken şeyin gökada grupları arasındaki uzayın genişlemesi olduğunu, buna karşılık gökada gruplarının ise gravitasyon nedeniyle birbirlerini çektiğini ve dolayısıyla yakınlaştığını söylemiştim. Örnekse Andromeda galaksisinin bizim galaksimiz olan Samanyolu'na yaklaştığını ve yaklaşık 250 milyon yıl sonra ( ya da 2.5 milyar yıl sonra) çarpışacaklarını ve sonuçta daha büyük bir galaksiye dönüşecekleri bir bilimsel gerçekti.
İnançlara saygı duymak gerek; inanç olarak kaldığı sürece.
İnsanlar istediğine inanabilmeli ve inandığı şekliyle her türlü ritüeli de kendince gerçekleştirebilmelidir.
Siyasal, toplumsal ve bilimsel alanda ise inançların yerinin olmaması gerekir ki, laiklik dediğimiz şey tam da budur.
Bu ileti en son melnur
tarafından 23.09.2018- 04:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Laikliğin bir tanımı için de evreni ve insanı anlama referansının göklerden yerlere indirilmesi denilebilir. Bu tanım bağlamında ''burjuva laikliği yıkıp sosyalist bir laikliği kuracağız'' demek hemen her konuda olduğu gibi anlayamama sorunumuzun depreşmesi ve 1923 cumhuriyetine yönelik düşmanlığın ortaya çıkmış olması demektir. Türkiye'de burjuvazi önderliğinde gerçekleştirilen laikliğin zaman içinde içinin boşaltılması ve laiklik karşıtı bir partinin de katkısıyla dünyayı anlama kılavuzunun hurafelere refere edilmesi hangi sınıfsal özne tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin laikliğin önemini azaltmaz. Laikliğin toplumsal alandaki etkisinin ortadan kaldırılması sadece dünyayı ve insanı anlama konusunda sorunlar yaratmaz ve aynı zamanda solun ayaklarını basacağı zeminin ortadan kaldırılması anlamına da gelir. Bu yüzden laikliğin önemini her dönemde kavrayabilmeli ve bilmediğimiz konularda ahkam kesme alışkanlığının sola zarar vermekten öte bir işe yaramadığını anlamak zorundayız.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.