''Türkiyedeki mevcut rejimin siyaset tarzı konusunda bir genelleme yapabilecek durumdayız. Bu tarzdan bir model ya da örüntü çıkarılabileceğini sanıyoruz.
Tarzın adını, nihai hedefe, uzun dönemli strateji, plan ve taktiklere (bunlar olduğu kadarıyla) her durumda baskın çıkan bir pragmatizm olarak koyabiliriz. Sarayda her gün yeni dengelerle, gündemdeki iç ve dış değişkenlerin son durumuyla, taze istihbarat girdileriyle başlamakta, sonra bunların hepsinden hareketle en fazla haftalık yol haritaları çıkarılmaktadır.
Sorulacaktır: Faşizm denmedi mi, neo-faşizm denmedi mi, bunların kurumsallaşmasından söz edilmedi mi?
Evet, hepsi denmiştir ve doğrudur. Ancak, dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Çeşitli adlar konabilen bugünkü gidişat, uzun vadeli ve dört başı mamur bir planın güncele yansımasından çok güncelin kendisinin işaret ettiği yöndür. Başka bir deyişle Saray, yaptıklarını bir plan çerçevesinde belirli bir nihai hedefe mutlaka varma adına değil, güncel olandan kendini sağlamlaştıracak azami yararı sağlamak için yapmaktadır.
O zaman, faşizmin kurumsallaşması dediğimiz güncel süreç, bir gelecek vizyonunun bugüne yansımasından çok fiilen olan, gerçekleşen, ortaya çıkan bir durumdur.''
Metin Çulhaoğlu'nun İLERİdeki Bir Siyaset Tarzı Üzerine başlıklı yazısından bir bölüm. Çulhaoğlu devamında Papaz Brunson ve Suriye örnekleriyle yazısını tamamlamış. Alıntının son bölümüne takıldım.
''faşizmin kurumsallaşması dediğimiz güncel süreç, bir gelecek vizyonunun bugüne yansımasından çok fiilen olan, gerçekleşen, ortaya çıkan bir durumdur.''
Böyle mi gerçekten? Suriye ve Papaz Brunson örnekleri iktidarın bugünkü siyasetinin bir gelecek vizyonundan kaynaklanmadığı görüşüne yol açabilir mi? Ve bundan AKP'nin siyaset tarzının bir gelecek vizyonu içermediği sonucu çıkar mı?
Hiç sanmıyorum!
Çulhaoğlu'nun verdiği örnekler ve bu örneklere katılabilecek pek çok başlıktaki siyasi tutumu pragmatik bir özellik gösteriyor olsa da, iktidarın siyasetinin bütüncül bir vizyon içermediği anlamında yorumlanamaz. İktidarın siyaseti kendisinin de daha önce net bir şekilde ifade ettiği gibi ''dindar ve kindar bir nesil'' yaratmaya yöneliktir. İktidar bilinçli bir şekilde bu vizyonla örtüşen bir pratiği özelliği eğitim alanında uygulamaktadır. Bildiğim kadarıyla klasik lise kalmamış, eğitim ana okulundan üniversiteye kadar laik bir anlayışın dışında dinci bir yönelişin etkisi altına girmiştir. Bu konuda pragmatist bir tavrın egemen olduğuna ilişkin hiçbir durum söz konusu değildir. AKP gelecek vizyonunu kalıcı ve sürekli bir hale dönüştürecek her türlü adımı BİLİNÇLİ bir şekilde atmaktadır. AKP'nin pragmatist bir siyaset tarzını benimsediği yanlış bir saptama olmamakla birlikte AKP'nin siyaset tarzının bütününün veya merkezi olanının sadece bu yaklaşımla açıklanması bence mümkün değildir ve doğru da değildir.
Bu ileti en son melnur
tarafından 16.10.2018- 06:22 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.