SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
''Solu ayağa kaldırmak'' gerek...           (gösterim sayısı: 625)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

37 kere teşekkür etti.
53 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 09.12.2023- 09:57


Çok söylenir bu söz. Türkiye'de her türden sağcılık egemen hale gelmişse solun   toplumsal alandaki etkisizliği örnek gösterilir. Sol toplumsal alanda etkisizleştkçe oraları sağ siyesetin her rengi dolduruyor saptaması da yapılabilir. O zaman ''solun ayağa kakması-kaldırılmasından'' anlaşılması gereken özellikle sosyalist solun toplumsal alandak etkisini arttırmasıdır. Toplumsal alanda yer kaplayan ve etkili hale gelen bir sol oralarda egemen olmuş sağın da etkisni kaybedeceği anlamına gelir. Demek ki, bugün ülkemizde solun bir görevi AKP-MHP ittfakını geriletmekten geçiyorsa, diğeri de ''solu ayağa kadırmak''tan geçmektedir, denilebilir.

İyı güzel de solun ayağa kalkması ve kaldırılması konusu bugünün sorunu da deği ki. Türkiye'de özellikle sosyalist sol on yıllardır yok. Bugünün önemli konusu ve altının kalınca çizilmesi gereken sorusu bu sorunun nasıl aşılması gerektiğinde ve nasıl gerçekleştirilebilir olduğunda yatmaktadır. Asıl yanıtlanması gereken soru da bu aslında: Ülkemizde solu ayağa kaldırabilmek nasıl bir siyasetten geçiyor? Ve yinelenecekse, bugünün sorusu da değil. Yıllardır, on yıllardır bir türlü üstesinden gelemediğimiz bir sorun bu. Bugün kalkıp, ''solu ayağa kadırmak gerekiyor'' demek, sorunun bugün mü farkına vardınız sorusunun sizlere yöneltilmesine yol açacaktır. Solu ayağa kaldırmak konusunda bugüne kadar izlediğiniz siyaset bir sonuç vermemişse, yapılacak şey, yapılması gereken şey öncelikle o siyasette diretmemektr. Analizleriniz yanlış olmasa da siyaset alanında farklı tercihler ve farklı bakış açılarına yönelmek durumundasınız. Yoksa değişen bir şey olmayacaktır.


Kimsenin solculuğunu, sosyalistliğini tartacak durumda olmamak gerek. Bu ayrı bir şey. Ama sosyalist siyaset SORUNu CHP ve HDP'nin toplumsal alandaki etkisi ve ''solun üzerine düşen gölgelerine'' bağlamaktan geçiyorsa (bence) sorun hala anlaşılamamış demektir. Bu ülkede, bu siyaset zemininde CHP ve HDP hangi oy oranlarıyla bulunursa bulunsunlar varlıklarını sürdürecekler ve solun üzerinde bir etki de bırakacaklardır. Gerçeklik, nesnellik buysa burada yakınmak yerine bu gerçeklik üzerinden siyaset kurgulaması yapmak ve sosyalist siyaseti de bu zeminde oluşturabilmek gerekmiyor mu? Özetle toplumsal alandaki etkimizi arttırabilmenin yolu bu gerçeklikten yakınmak, bu gerçeklikten kopmak ve bu gerçeklikle (ideolojik) kavgayı öne çıkarmak değil, emekçi hakın haklı olarak dert gördüğü sorunları önceliğe almak ve gündem haline getirerek somutlaştırmak ve mesafeyi yakınlaştıracak adımlar atmak ve siyasetler üretmekten geçmektedir, diye düşünüyorum.



Şu konu da anlaşılmalıdır artık, ''biz komünistiz, bizim gerçeklerimiz toplumun hemen kavrayacağı ve onay vereceği şeyler değil'' diyor ve toplumsal alanda olmamayı buna bağlama ihtiyacı hissediyorsak, işler daha da kötü, sorun çok daha büyük demektir. Bunu söyleyenler komünist kalmaya devam edeceği için demek ki halk da bizleri hiç anlamayacak ve toplumsal alanda olmamaya devam edeceğiz! O zaman da ''solun ayağa kakması gerek'' gibi cümleler kurmanın bir anlamı kalmıyor ki!


Solun ayağa kakması lazım, evet, sosyalist sol toplumsal alandaki etkisini arttırması lazım, evet, peki nasıl?
Yanıtı TİP veriyor arkadaşlar; 14 Mayıs seçim sonuçları bunun kanıtı. Anketler bu ilginin artarak devam ettiğini de gösteriyor. Umarım daha da devam eder ve umarım TİP yönetimi bu ilgiyi ivmeli bir şekilde arttıracak hamlelerne duraksamaksızın devam eder. Çünkü ihtiyacımız var; çünkü solun ayağa kakması gerek.



Çünkü solu ayağa kaldırmak gerek.





Bu ileti en son melnur tarafından 10.12.2023- 08:03 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.04.2024- 07:29


Hikmet Kıvılcmlı'nın alaz yayıncılık'tan çıkmış Devrim Nedir? kitabının önsözünde Mehmet Yılmazer kapitalizmin iki yüzü olduğunu ve bunlardan birinin gelişmiş ülkelerde cennet diğerinin 3. dünya ülkelerinde yaşanan cehennem olduğunu söyler. İkisinin de kapitalizm olduğunu söylerken, şu saptamayı yapar: ''kapitalizm nasıl bir ülkede belli bir sınıf lehine gelişim ise, dünya ölçüsünde de belli gelişmiş ülkeler lehine gelişim olarak varoluyor. Üç yüz elli yıldır kapitalizm henüz insanlığa başka örnekler sunamadı. Bundan sonra sunma imkanı var mı?''

Hiç kuşku yok, sunamayacak. Kapitalizm bu çünkü. Kapitalizmin varlığı, özel mülkiyetli sistem   ve içerdiği çelişkiler bu durumu yaratmakta. Ve kapitalizmi ortadan kaldırmadıkça ve bu özel mülkiyetli sistemi değiştiremedikçe dünyanın çehresini de değiştirmek ve daha güzel bir dünyaya ulaşabilmek de   mümkün olmayacak.

Peki sorun ne, neden olamıyor, neden değiştiremiyoruz?
Çünkü sosyalizmi kitlelerle buluşturamıyor ve toplumsal bir güç haline getiremiyoruz.
Peki bunun nedeni ne?
Sanırım sorunumuz bu sorunun yanıtında saklı.

Sınıflı toplumsal yapıda kitlelerin bilinci genellikle egemen olan sınıfın bilincidir ve kendiliğinden süreç ezilenlere, proletaryaya ancak ekonomik-sendkal bilinç getirebilir. Halkımız kapitalist düzende kendi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunan partilerde örgütlenemedikçe ve sosyalizm için siyasal mücadeleye katılmadıkça bu ekonomik bilinci aşabilme ve düzeni değiştirme şansları da olmayacaktır. Yoksulluk ve çaresizlik arttıkça devreye egemen sınıfın ideolojisi, kültürü daha yoğun bir şekilde girmekte   işçi sınıfnın, emekçi halkın sosyalizmle, sosyalistlerle ve sosyalist partilerle arası daha da çok açılarak düzenin en gerici kurum ve partilerine yönelmek ağır basmaktadır.

Çözüm kitlelere sosyalizmi kuramsal olarak açıklamak değildir. Kitlelerle aramızda varolan açının kapanmasının yolu sosyalizmin kendi gündemini öne çıkartarak yaklaşmak hiç değildir. Olmadığını bu yöntemin onyıllardır hiçbir şe yaramadığını yaşıyor ve görüyoruz. Sosyalistler, sol partilerimiz kitlelerle aramızda varolan mesafeyi daha da azaltacak, bizi onlara yakınlaştıracak siyasetleri bulup çıkarmak zorundadır ki, bunun yolu da geniş kitlelerin gündeminin   içine girebilmekten   ve bu konuda organik bir siyaseti benimseyebilmekten geçmektedir. Sosyalist partilerimiz bu konuda çalışmalar yapmadığı   ve kitlelerle aramızdaki mesafenin kapanmasına yol açacak adımlar atamadığı sürece toplum tarafından görülmeyecektir. Kalabalık olamayacaklardır ve bu yüzden kalabalıklar da   dönüp bakmayacaktır.

Türkye İşçi Partisinin tarhsel TİP'ten bu yana 2023 seçimlerinde yüzde 3'e yaklaşmasının nedeni bu konudaki yaklaşımıdır. Tarihsel TKP'nin adını da taşıyan bu günkü TKP'nin yüzde birlere çakılı kalmasının nedeni de budur. Kalabalıkların, yüzü sola dönük kesimlerin sorunu öncelikle cumhuriyet tarihinin en gerici ve en otoriter iktidarını geriletmek, daha fazla mevzi kazanmasının önüne geçmek ve sonuçta ondan kurtulmak iken bu konuyu es geçen bir sosyalist partinin başarılı bir süreç götürebilmesi ve sosyalizmi toplumsal alanda bir güç haline getirebilmesi olanaklı değildir.

Bu günün dünyasında cehennemi yaşayan ülkelerin cennet görebilmelerinin yolu da sosyalizmden geçmektedir. Sınıflı toplumsal yapı içinde cehennem koşullarının cennete dönüşebilme olanağı da kalmamıştır. Ama böyle bir gerçek cehennem koşullarında bile cennet veya bahar arayışının öteleneceği ve sosyalizme havale edileceği anlamına gelmez. Sosyalizm mücadelesi demokrasi mücadelesini içerir. Cehennem koşullarında çok daha fazla önemlidir, önemsenmelidir. Saray rejiminin egemenliği sürdükçe demokrasi mücadelesini dışlayan ya da görmezlikten gelen, önemsemeyen bir siyaset anlayışının sosyalist mücadeleye en küçük bir katkısı bile olamaz.

Sosyalizmin toplumsal alandaki etkisini bir türlü arttıramamasının en önemli nedeninin bu gerçekliğin kavranamaması gerçeği olduğunu düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.05.2024- 07:16


Sosyalizmin toplumsal alandaki etkisini bir türlü arttıramamasının en önemli nedeninin bu gerçekliğin kavranamaması gerçeği olduğunu düşünüyorum.

Üstteki yazıyı böyle sonlandırmışım ama belki bir iki cümleyle açmak da gerekir. Kavranamayan şey, başka bir deyişle sosyalst solu uygun koşullara rağmen toplumsal alandaki etkisini arttıramamasının nedeni, belki nedenlerin en başta geleni reel sosyalizmin çözülüşünden sonra toplumla bağ kurabilme konusundaki yetersizliği ve bu konuda doğru siyasetler üretememesidir. Çok basit, sosyalist solun bu zaafını, bu eksikliğini, bu yanlışlığını CHP ve DEM'in varlığına bağlamak gibi akıl dışı bir açıklama olamaz; ''okullar olmasaydı şu maarifi ne güzel yönetirdim'' demek gibi bir anlayış bu. Böyle bir şey olabilir mi? Sosyalist sol ülkemizde, bugün, bu iklimde   hala kabul edilemez br yetersizlk içindeyse bunun en başa yazılacak nedeni de kendisine yöneliktir; CHP veya DEM değildir. Nesnel koşulların uygunluğuna rağmen öznel koşulların yeterince yerie getirilemeyişi ve toplumla bağ kurmada, topluma aidiyet duygusunu yansıtmada uygun kişi-yönetici-lider bulunamayışı,ve aynı zamanda uygun siyasetler üretilememesidir. Sorunu bumadan çareyi üretmek mümkün olabilir mi? Hep aynı yüzler ve hep toplumun bir türlü benimseyemediği ve hakın dilini konuşmayan yönetici tipleriyle devrimci bir seçenek oluşturablmek mümkün mü?

Reel sosyalizmin çözülüşüyle her şey daha da zorlaşmıştır. Tek kutuplu dünyada sadece sermayenin baskısını arttırdığı, sömürünün daha da katmerleştiğ ve emekçi halkın daha da yoksullaştığı ve dünyada çatışmaların, savaşların ve insanı canından bezdiren ekonomik krizlern yaşandığı bir iklim oluşmamıştır ve aynı zamanda devrimci yönelişlerin, devrimci örgütlenmelerin kitle kazanamadığı bir gerçeklik de ortaya çıkmıştır. Dünyada devrimlerin gerçekleşebilmesinin olmazsa olmazı olan nesnel ve öznel süreçler arasındaki mesafe açılmıştır. Nesnelliğin her türlü uygunluğuna karşılık öznellk bir türlü gerçekleşememekte, gerçekleştirilemektedir. Nesnellik ve öznellik arasındaki bu ayrışma, bu kopuşma çok daha farklı bir dili, çok daha farklı yönetici-lider kadrolarını ve çok daha farklı   siyasetleri gerektirmektedir. Bunu yapamadığımız, bunu gerçekleştiremediğimiz sürece de   sosyalist solun büyüyebilmesi ve emekçi hak tarafından kabul görmesi mümkün olmayacaktır ve özetle, toplumsal alandaki eksikliğimizin nedenini de bu farkında olamadığımızı sandığımız çaresizliktir, diye düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.05.2024- 06:43



Resim Ekleme
Beğeniriz beğenmeyiz bugünün Türkiye'sinde CHP de ve Türkiyelileşme çabası içinde olan bir HDP-DEM de soldur, sol kabul edilmektedir. Yakınıp durmanın hiçbir anlamı ve yararı yok. Halkımızın büyük çoğunluğunun, meslek odaları ve sendikaların sosyalist partiler yerine onlara yönelmesinin nedenlerini kendimiz yerine onlarda, onların varlığında aradığımız sürece de bu durum hiç değişmeyecek. Kalabalık olabilmenin yolunu bilmiyor ve dahası gereken önemi vermiyoruz. Kalabalıklar dönüp bakmıyorsa, meslek odaları ve sendikaların pek de umurlarında olmuyorsa nedeni budur, nedeni biziz. Kalabalık değiliz, kalabalık olamadığımız için de kalabalıklar dönüp bakmıyor. Gazete ve dergi köşelerinde pek değerli, anlamlı ve dahi sınıfsal analizler yaptığımızı sanarak bu sorunu aşabilmek mümkün değil.

Değişim peşinde koşanlar değişmedikçe değiştirebilmek de mümkün olamayacak. Reel sosyalizmin çözülüşünden beri bu gerçek çok daha yakıcı bir hal aldı. Yanlışımızı bilmeden, yanlışın ne olduğunu bilince çıkaramadan aynı yerde durmaya çabalamakla sonuç değişmeyecek. İşte en son Saraçhane olayı... CHP Genel Başkanı, CHP İl Başkanı, CHP'li İstanbul Belediye Başkanı orada işçi sınıfının ve emekçi halkın bir temel öncüsü gibi karşılanıp değer görecek, sosyalistler sadece ''biz de oradaydık'' mesajı vermeye çalışmak zorunda kalarak, bu tarihsel yalnızlığından   bu durumdan yakınıp duracak!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.07.2024- 00:30


Solu ayağa kaldırmak gerek sözünden anlaşılması gereken   sosyalist solun toplumsal alandaki etkisizliği ise ki öyle, bunun temel nedeni partilerimizin bu konuda solu yatay eksende genişletebilmenin siyasetini bir türlü bulamayışıdır. Beceremiyoruz. Tek adam diktatörlüğünün yönetiminde bir parti devletine dönüşen ve handiyse tarikat ve cemaatlerle yönetilen bir ülke durumuna gelen bir coğrafyada sosyalist partiler   onlarca yıldır binde birlere, on binde ikilere   çakılı kalıyorsa oradaki yanlışlığın sadece kendimizde olduğu ve sadece toplum karşısına çıktığımız siyasetlerin yanlışlığında olduğunun altını çizmek hiç de yanlış olmayacaktır.

Ve mesele de, solu yatay düzlemde genişletecek, bir anlamda tarihsel TİP'in altmışlı yıllarda aldığı yüzde 3'lük eşiği atlatabilecek bir siyaseti bulup ortaya çıkarmak ve pratiğe geçirmekten geçiyor.   Bunun yolu ''ben farklıyım'' demekten geçmiyor; bunun yolu sanki ülkede iyi kötü bir   burjuva demokrasisi kuralları ve anayasal bir devlet varmış gibi davranmaktan da geçmiyor. Tek adam dktatörlüğünün nasıl geriletileceği ve sandıkta nasıl yenilgiye uğratılarak iktidardan edileceği sürecinde samiyetle rol almadan sosyalizmin toplumsal alandaki etkisini aşmaktan ve sosyalizme eşik atlatmaktan söz edilemez. Ve bunu gerçekleştirebilmenin yolu da örgütlü örgütsüz   kendini solda gören, sosyalist/komünist iddiasında bulunanların bir şekilde biat anlayışından çıkmaları ve süreci/sandık sonuçlarını sorgulama becerisi gösterebilmeleri ve hatta daha da ileri giderek hesap sorabilmeleridir.

Ama işte yapamıyoruz, olmuyor.
Olmayınca da sonuçlar değişmiyor.

Face'te görüyorum, her anma günümüzde, her mücadele zamanlarımızda bir şekilde sol hamaset yaparak kendimize, yani solculara solculuğun propagandasını yaparak..

Ya da çok derin Marksist analizler yaparak, örnekse bilimsel sosyalizm açısından bugünün dünyasında sosyal demokrasinin işlevini gözler önüne sererek emekçi yığınların tercihlerini değişebileceğini mi umuyoruz? Kendi analizlerimizle, kendi gündemlerimizle güncelin ve tek adam diktatörlüğünün burgaçlarında sıkışıp kalmış insanların dünyasının içine işleyebileceğimizi mi umuyoruz?

Bir yerden başlamak gerekiyor.
Belki parti içi demokrasinin genişletilmesi, demokratik merkeziyetçiliğin tekrar gözden geçirilmesi ve belli zaman zarfında başaramayan, partiyi ileri taşıyamayan yönetimlerin geri çekilmesi bir başlangıç olabilir mi? Burjuva saflarında siyaset yapan liderlerin değişmezliğinden söz ediyor ve yakınıyorsak sosyalist solda durum çok mu farklı?

Değiştirme çabasında olanlar değişmedikçe, değiştirilmedkçe sosyalist solun toplumsal alandaki etkisinden söz etmek hiç mümkün olmayacak. Ne yazık ki, böyle!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.07.2024- 07:10


Solu ayağa kaldırmak gerek.

Kim, hangi solcu karşı çıkabilir ki bu söze. Peki solu ayağa ma durumu anlaşılması gereken şey ne ve bunun gereğini yapabiliyor muyuz? Ya da gerçekten solu ayağa kaldıracak bir perspektif geliştirebiliyor muyuz?

Benim kuşkularım var. Sadece parti yönetimlerindeki arkadaşlar açısından söylemiyorum, partili partisiz arkadaşların da böyle bir kaygısı yok gibi geliyor bana. Örnekse örgütlüyse, solcu olmak onun için partisi nasıl bir siyaset izlerse izlesin, seçim sonuçları ne olursa olsun sürekli bir savunma durumu, sürekli eleştirel yaklaşımdan yoksun bir hamaset ve ezbercilik durumu...-rahatsız edici gelmiyor mu size de?

Tekrar soruya dönecek olursak, solu ayağa kaldırmanın yolu solun toplumsal alandaki etkisini arttırması ve güçlenesi anlamına geliyorsa, bu yol sadece ''marksist analiz''lerden geçmediğinin anlaşılması gerek. Kitleden bir etkiye yol açmıyorsa, kitlelerde hiçbir kıpırtı meydana getirmiyor ve kitlelerin dönüp bakmasına yol açmıyorsa doğru veya yanlışlığı bir tarafa o marksist analizlerin hiçbir önemi olmadığını da anlamamız gerek.

Türkiye tarihsel TİP'in 65 seçimlerinde aldığı yüzde 3'lük oy oranını aradan geçen onca zamana yakalayamamışsa -yaklaşık 60 yıl- ortada hepimizin eleştirel yaklaşmasını gerektiren bir durum var demektir. Ve ne yazık ki bunun gereğini yapabildiğimiz kanısında değilim. Herkes, hepimiz kendince bir şeyler yapıyor ve/veya yapmaya çalışıyorsa ortada bir türlü gereği yapılmayan bir yanlışlık var demektir ve bence sorunumuz budur, solun sorunu da budur.

Solu ayağa kaldırmak gerek.
Sol kitleselleşebilmeli.
Gereği yapılmalı, yapamayanlar gidebilmeli.
Sosyalizme farklı kanallardan, farklı konumlanışlardan da katkı yapılabilir. Ama siyaset farklı. Partili siyaset farklı. Partiyi bir yerden bir yere taşıyamıyorsanız, bir yere kadar... Israr etmemek gerek. Gereğini yapmak gerek. Duruma, başarısızlığa, kalabalıkların dönüp bakmadığını resmeden sonuçlara kılıf ayarlama çabası gerçekten olmuyor, yakışmıyor.

Umarım değiştirme çabası içinde olanlar artık değişimi kendi içlerinde duyumsamaya çalışırlar. Yoksa Türkiye'yi artısı ve eksileriyle o sürekli eleştirmek çabası içinde olduğumuz sosyal demokrasiye mahkum hale getirmiş olacağız. İnsanlar, yüzü sola dönük kesimler büyük ölçüde sosyal demokrasiyi sosyalizme tercih etmeye çalışıyorsa bunun bir büyük nedeni de içinde bulunduğumuz ıssızlık, yalnızlık ve kitlesizlik durumu değil mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.07.2024- 06:51


Marksist analizlerin yanlış olduğu, gereksiz olduğu anlamı çıkarılmamalı yazdıklarımdan. Söylemek istediğim toplumun karşısına Marksist analizlerle çıkılıyorsa ve sosyalizmin kendi gündemi ağırlıklı olarak siyasetimize yansıyorsa bunun doğruluğu yanlışlığı, daha uygun bir tanımla yerindeliği toplum tarafından benimsenip benimsenmediğiyle doğrudan ilintilidir. Toplumun dönüp bakmaduğı bir analiz ve siyasetin doğru bir siyaset, sosyalizme kapı aralayıcı, kitle kazandırıcı bir siyaset doğru sayılamaz. Daha net bir tanımla yanlıştır. Devrim ve iktidar perspektifi sadece soyutlama düzeyinde kalıyorsa da bir anlamı ve yararı yoktur. Düşüncelerin, ideolojinin bir güce dönüşebilmesinin yolu kitleler tarafından benimsenip benimsenmediğine bağlıdır. Meselemiz budur. Partiler fikir kulübü değillerdir. Fikir kulübü olarak da değerlendirilmemeliler... Kitlen yoksa, kalabalıkları peşine takamıyorsan ortada bir yanlışlık ver demektir ve sanırım parti yönetimlerinin, üye ve sempatizan kesimin de önceliği bu konu olabilmeli.

Belki de ''ne yapmalı?'' sorusunun yanıtı Türkiye gerçeğinde bu soru üzerine düşünmekle başlamalı...



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Türkiye Solu, Kürt Solu ve yolun sonu ayhan 2 4787 23.05.2015- 20:56
Konu Klasör Muhalefette seçim işbirliği sınırlı kaldı: Geniş uzlaşma İstanbul'da... melnur 1 247 26.03.2024- 05:33
Konu Klasör AKP'yi sıradanlaştırmak sosyalistler için yanlış bir siyasi perspektif nedenidir... melnur 2 777 23.02.2023- 08:01
Konu Klasör 12 Eylül solu ve Haziran solu umut 0 3253 03.06.2015- 10:30
Konu Klasör FETÖ’nün siyasi ayağı ve sözde enternasyonal forumlarımız... melnur 7 2571 12.03.2020- 05:24
Etiketler   Solu,   ayağa,   kaldırmak,   gerek.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS