Dün bir pazar esnafı ile aramızda kısa bir konuşma geçmiş ve ''abi nasıl düzelecek bu durum?'' diye sormuştu. Sadece fiat artışlarını kast etmiyordu ve aynı zamanda ülkede bir ''çeteleşme''nin hakim olduğundan da yakınıyordu. Sosyalizm falan demedim, bu koşullarda, böylesi ayak üstü konuşmalarda bana bu tür yanıt verme çabalarının çok absürt kaçtığını ve daha baştan anlaşılmazlığa mahkum olacağını düşündürtürdü. Düşünmeden ''bu hükümetin gitmesi gerek'' dedim. Birkaç kez bu konuda ayaküstü konuşmalar yapmıştık. Aşağı yukarı ne söyleyeceğimi biliyordu ama yine yeterl gelmemiş ki, yüzüme baktı.
''Bu hükümetin gitmesi lazım'' dyerek devam ettim. İki üç temel nedeni var. Tek adam sistemiyle ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunları çözmesi olanaksız, birincisi tek adamın yetersizliği, ikincisi sınıfsal yaklaşımı dedim. Bu ikisi bir araya geldiğinde hemen her gün bir başka çıkmazla karşılaşıyoruz. Örnekse bu tek adam sisteminde tek adamın sınıfsal aidiyeti işçi, köylü, emekçi, emekliden yana değil, ''beşli çete''den, sermayeden yana. Bu yüzden yoksulluk artıyor, bu yüzden pahalılık ve işsizlik almış başını gidiyor. Ne kadar anladı, bilmiyorum, ayaküstü söylemeye çalıştıklarım ne kadar yeterli geldi bilmiyorum ama bu kez ''nasıl olacak, bu hükümet nasıl gidecek ki?'' dye soruverdi.
Hep birlikte çalışacağız, hep birlikte bu siyasal iktidarın, bu tek adam rejiminin işçilerin köylülerin, emeklilerin yoksulların çıkarına işlemediğini ve önümüze koyulacak ilk sandıkta bu anlayışı bir büyük yenilgiye uğratmamız gerektiğini...-sorunlarımızın çözüm yoluna girmesi, ülkenin daha aydınlık günlere kavuşabilmesinin ancak bu yolla... Bunları söylemiş, bunlara benzer cümleler kurmaya çalışmıştım. Bence sosyalizmin toplumsal alanda güçlü bir seçenek olarak ortaya çıkabilmesinin yolu da buradan geçiyordu. Bu yüzden AKP-MHP ortaklığının iktidarına bir büyük yenilgi tattırılması şarttı.
Bu tür konuşmaları, o pazarcı esnafı ile aramızda geçen ayak üstü konuşmaları zaman zaman farklı kesimlerle yaptığım oluyor. Giderek artan bir tonda tek adam rejimine karşı bir tepki olduğunu da görüyorum. Sorun bu tepkinin sosyalizme nasıl kanalize edimeceğidir. Ve çok yineliyorum, bunun yolu sosyalizmin kendi gündemleriyle siyaset alanında yer almaktan geçmiyor. Kim ve hangi parti ve örgüt daha çok salt daha soyut düzlemde ideolojik bir söylem tutturarak sosyalizmin yatay eksende başarı kazanacağına inanıyorsa bir büyük yanılgı içindedir. Özetle tek adam rejimine doğrudan ve amasız ve fakatsız karşı çıkmadan ve tek adam rejimine karşı çıkan düzen partilerine CHP ve HDP-DEM dahil karşı çıkarak solu güçlendireceğini sanıyor ve bu yönde bir siyaseti esas alıyorsa, başarı şansı olmayacaktır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.