İktidarın şefleri, yolsuzluk operasyonundan kedilerini iktidara taşıyan güçleri sorumlu tutuyor. Bunun böyle olup olmamasının pek bir önemi yok. Zira bunlar AKPyi iktidara taşıdıkları gibi, işlerine yaramaz duruma düştüğünde, doğal ki, onu tarihin çöplüğüne atmak isteyeceklerdir. Bunun böyle olması, AKPnin yolsuzluk ve rüşvet bataklığında yüzdüğü gerçeğini zerre kadar etkilemez.
Dinci-gerici AKP iktidarının gırtlağına kadar yolsuzluk ve rüşvet bataklığına saplandığı bir sır değildi. Ancak iktidar ve rant savaşından dolayı gerici koalisyonun parçalanmasının da etkisiyle gündeme gelen yolsuzluk operasyonu bu gerçeği tüm iğrençliğiyle herkesin gözleri önene serdi.
Kapitalizm, yapısal olarak yolsuzluk ve rüşvet bataklığı üreten bir sistemdir. İşbaşına gelen her burjuva hükümet, şu veya bu düzeyde bataklığa saplanır. Zira burjuvazi ve onun siyasi arenadaki temsilcileri, işçi sınıfının ürettiği toplumsal servetten daha çok pay almak için, her zaman kıran kırana bir tepişme içindeler; bundan dolayı tümünün yolu, yolsuzluk ve rüşvet bataklığından geçer.
Sistemin yapısal niteliği hakkında fikir veren yolsuzluk ve rüşvet bataklığından pay kapma geleneği bir durum olmakla birlikte, dinci-Amerikancı AKP iktidarı ve onun etrafında öbeklenmiş sermaye gruplarının işi ifrata vardırdıkları da bir gerçektir. Nitekim Kasımpaşalı Tayyipin dünyanın en zengin 13. başbakanı mertebesini işgal ediyor olması, yağmacılığın vardığı boyut hakkında açık fikir veriyor.
***
Kendisine AK yaftası asan, din-ahlak tüccarlığında maharetini ispatlayan AKP iktidarının yağmaya dayalı çarkı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en rezil yolsuzluk ve rüşvet skandalının patlak vermesiyle teklemeye başladı. Haziran Direnişiyle dengeleri sarsılan, Mısırda Müslüman Kardeşler yönetiminin alaşağı edilmesiyle kimyaları bozulan Tayyip Erdoğanla müritleri, gelinen yerde, zıvanadan çıkmış görünüyorlar. Tayyiple müritlerinin bu hali şaşırtıcı değil. Zira yolsuzluk ve rüşvet skandalı, dinci-Amerikancı saltanatın ölüm çanını çalmış bulunuyor.
Ecel terleri döktüğü her halinden belli olan AKP şefinin yaptığı açıklamalar, dengesizlik ve tutarsızlıkta sınır tanımadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Yolsuzluk operasyonu kapsamında görev alanlara karşı taarruza geçen AKP iktidarı, yargı ve emniyete kaba bir şekilde müdahale ederek, çirkef içinde yüzen hükümet kabinesinin -dört bakan dışında- diğer üyelerini kurtarabileceğini var sayıyor. Bu hesaba göre kabinenin geri kalanı kurtulabilirse, işin ucunun AKP şefine kadar ulaşması da engellenmiş olacak.
***
AKP şefi, müritleri ve borazan medya, içinde yüzdükleri iğrenç bataklığı gözlerden saklamak için belli argümanlara başvuruyor. Her tarafından riyakarlık dökülen bu söylemlere göre Fethullah Gülen ajan, devlet içinde bir çete oluşmuş, ABD işi organize ediyor, İsrail başta olmak üzere dış mihraklar AKPye karşı harekete geçmiş bulunuyor.
Bilindiği üzere AKP iktidarı, Fethullah Gülen cemaati ile kurulan bir koalisyondur. Yani Tayyip Erdoğan, 12 yıldır müttefik olduğu cemaati, birden ajan, devlet içinde çete, dış güçlerin maşası ilan ediverdi. Bilindiği üzere cemaatle koalisyon olmasaydı, dinci-gerici iktidarın bu kadar küstahlaşması mümkün olmazdı.
Haziran Direnişinde gençleri katleden polisi kahraman ilan eden, katil polisleri koruyan AKP iktidarı ve onun şefi, bu aynı polisi, bugünlerde devlet içindeki çete ilan ettiler. Dinci iktidarının zihniyetine göre, gençleri katledince destan yazdılar, yolsuzluk bataklığına ucundan dokununca devlet içinde çete oldular.
İğrenç bataklığın üstünü örtmek için, Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP şeflerinin kullandığı bir diğer argüman ise, yolsuzluk operasyonunun ABD ve İsrail tarafından koordine edildiği iddiasıdır. Dinci-gericiliğin etkisindeki kitleyi aptal yerine koyan bu argümanla mağdur havası estirmeye çalışan Tayyip ve müritlerinin işi bu defa zor.
Hafıza kaybına uğramayanlar, AKPnin bir ABD-İsrail projesi olduğunu, iktidar parkurunu tırmanırken ABDdeki Yahudi lobisinin tam desteğini aldığını, dönemin ABD başkanı neo-faşist George Bushun başbakan olmadan önce Tayyipin önüne kırmızı halıları serdirdiğini unutmuş değiller. Yani AKPnin önceki hükümetlerden de Amerikancı olduğu bir sır değildi. İktidarda kalmayı Washingtondan aldığı desteğe borçlu olan bir hükümetin aksini yapması zaten beklenemezdi.
***
Görüldüğü üzere iktidarın şefleri, yolsuzluk operasyonundan kedilerini iktidara taşıyan güçleri sorumlu tutuyor. Bunun böyle olup olmamasının pek bir önemi yok. Zira bunlar AKPyi iktidara taşıdıkları gibi, işlerine yaramaz duruma düştüğünde, doğal ki, onu tarihin çöplüğüne atmak isteyeceklerdir. Bunun böyle olması, AKPnin yolsuzluk ve rüşvet bataklığında yüzdüğü gerçeğini zerre kadar etkilemez. Fakat bu, dinci-Amerikancı projenin ortaya çıkışından beri, nasıl da alçaltıcı bir misyon üstlendiğini gözler önüne serer.
***
Görünen o ki, dinci-gericilik yolsuzluk ve rüşvet bataklığında boğulacak. Bu hemen olmasa bile, kaçınılmaz bir akıbettir. Bu soysuz hırsızların yakasına yapışmak büyük bir önem taşımakla birlikte, AKP, burjuvazi ve emperyalistlerin maşa olarak kullandığı bir araçtan öte bir şey değildir. Dolayısıyla yolsuzluk ve rüşvet bataklığının kurutulabilmesi için, bir sistem olarak kapitalizmle hesaplaşmak şarttır.
Yağma, yolsuzluk, rüşvet ve zorbalardan arınmış bir dünya için sosyalizm
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.