Taksim Gezi Parkı olayları ile fitili ateşlenen özgürlük ve demokrasi kalkışmasının iktidarın bu ayrıştırıcı, bölücü, muktedir dilinin torba misali büzülmesi dileğiyle.
Tayyip Erdoğan, Antep mitinginde, Berkin Elvanı ve ailesini terörist olarak suçladı ve insanlar onun isteği üstüne aileyi yuhaladılar. Donup kaldım, Tayyip Erdoğan daha da ileri gitti. Berkinin annesi tarafından belki uyanıp oynar diye mezara bırakılan bilyelere takmıştı. O anne ne demek istiyormuş? Ve insanlar anneyi yuhaladılar. Sonra da Kasımpaşadan kendi emri ile Okmeydanına sürdüğü lümpen faşist çetenin içinde yer alan ve çıkan çatışmada öldürülen Burak Cana övgüler düzdü. Burak Canın elinde sapan yoktu. Burak Canın elinde silah yoktu. Sadece evinin önünde olan bu yavruyu orada şehit ediyorlar ve sokaktan toplanan kovan sayısı 42. Bunlar bu teröristlerle el ele iş tutuyorlar ve o yavrumuzu öldürenler işte Kılıçdaroğlunun gayrı resmi illegal cellâtlarıdır. Bunu böyle biliniz.
Türk Tabibler Birliğinin miting sonrası yaptığı yazılı açıklamada da belirtildiği gibi: Normalde hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz. Normalde hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez. Normalde hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri demir bilye olarak çarpıtmaz. Normalde hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz.
Ancak geriye baktığımızda 12 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca Başbakan Erdoğanın bu tarz provakatif söylemleri ve anormal davranışları olduğunu göreceğimiz için artık çok şaşırmıyoruz. Zaten sayısız örnekte olduğu gibi Bülent Arınç, Hüseyin Çelik olmadı Mehmet Akif Beki ya da Yiğit Bulut Başbakanın bu sözlerinin yine yanlış anlaşıldığını söyleyerek tevil edeceklerdir. İmam Hatipli olmanın faydaları sanırım Tefsir ilmi erbabı olan bu değerli şahsiyetler sayesinde tıpkı Kuranın Batıni ve zahiri anlamlarının doğru okunması gibi Başbakanın da sözlerinin Batıni ve zahiri anlamlarını halk doğru okuyabiliyor. Allah bin kere razı olsun onlardan. Ya onlar da olmasaydı? Biz zavallı aciz kulları nasıl anlardık Erdoğanı?
Şakayı bir yana bırakırsak, 12 yıl boyunca her söylediği gerçekten yanlış anlaşılıyorsa ya da kendisini yanlış ifade ediyorsa bunda da bir sorun vardır. Bir insanın kendisini ifade etmekte zorlandığı ve bunun ciddi bir psiko-patolojik sorunun göstergesi olup olmadığını değerli psikolog ve psikiyatristlere bırakıyorum. Ancak bilebildiğim kadarı ile bu durum disleksi yani özel öğrenme güçlüğü adı verilen bir problemden kaynaklanmaktadır. Takdiri yine de uzmanlarına bırakıyorum. Değerli Başbakana da yoğun ajandasından en azından bir yarım saati ayırarak bu sorununu ivedilikle çözmesini öneriyorum, sonrasında daha büyük bir probleme neden olabilir alimallah. Misal bu durum daha ciddi bir hastalığın göstermiş olduğu bir semptom olabilir. Ki sanırım var ortaya dökülen tapelerden de görüldüğü gibi bu anlama güçlüğü ve kendini ifade edememe problemi sevgili yavrusu Bilalde de mevcut. Genetik bir durum sanırım.
Muktedirin dili=Kutuplaşma
Erdoğan, 12 yıllık iktidarı boyunca olur olmadık yerde ve zamanda gündem değiştirmek adına polemiklere neden olan açıklamaları ile toplumda bir kutuplaşmaya neden oluyor.
AKPnin ve özellikle de Erdoğanın en güçlü yanlarından biri de bu; Bir açıklama ya da bir kanun ile ülkedeki var olan gündemi bir anda değiştirip başka bir şeyi tartıştırmak. El çabukluğu marifet türünden bu illüzyonlarla Roboski, Reyhanlı, Suriye iç savaşı, Kürt sorunu ya da ekonomik sorunların üstü bir anda koyu bir şal ile örtülüyor ve biz asıl gündemden uzaklaşarak yapay gündemler üstünden saf tutuyoruz.
Henüz bundan birkaç ay önce tartışılan bu tip yapay gündemlerden ilk aklımıza gelenlere bir göz atalım isterseniz; Kürtaj yasağı, idam cezasının yeniden getirilmesi, dindar nesil yetiştirileceği, üç çocuk tartışması, sezaryenin yasaklanması, Muhteşem Yüzyıl dizisi üzerinden Osmanlının şanlı tarihi tartışmaları. hepsi de birbirinden içi boş olan bu söylemlerin ve yol açtığı tartışmaların en önemli nedeni elbette AKPnin ve Erdoğanın sıkıştığında gündemi değiştirme isteği ama tek neden değil. Hükümet ve Erdoğan bu tartışmalarla aslında bir taşla birkaç kuş vurmanın peşinde.
Bu tip yapay tartışmaların/gündemlerin hükümet ve Başbakan için sıkıştığında gündem değiştirmek dışında bir diğer kazanımı ise muhafazakâr, mütedeyyin parti tabanının gönlünü okşamak. Sıradan muhafazakâr seçmenin değerlerini okşayan bu çıkışlarla onların gözünde ne kadar dini bütün, ne kadar Müslüman, ne kadar hak yolunda ya da ne kadar miiliyetçi insanlar olduklarını gösteriyorlar ve seçmen kitlelerini konsolide etmek, bir araya getirmek, toparlamak, birleştirmek istiyorlar. Muhaliflerini de ötekileştirip, kriminalize ederek (kendileri gibi düşünmeyen herkesi Ergenekoncu, Komünist, Ateist, Alkolik, Marjinal ve son zamanlarda da paralel ilan ederek) sırf kendi kitlesini konsolide etmek adına biz ve onlar kutuplaşması yaratıyor.
Taksim Gezi Parkı olayları ile fitili ateşlenen özgürlük ve demokrasi kalkışmasının iktidarın bu ayrıştırıcı, bölücü, muktedir dilinin torba misali büzülmesi dileğiyle. Aksi takdirde yeni Maraşların, Çorumların, Sivasların, Kanlı Pazarların yaşanması bu sorumsuz muktedir dilin ürünü olacaktır ki zaten Fethiyede, Okmeydanında, Foçada Kürtlere ve Sosyalistlere karşı katliam provaları AKPnin kimi zaman el altından kimi zaman açık desteği ile yapılıyor.
Yıllardır Şoven/Faşist çevreler Öcalanı Bölücübaşı olarak tanımladılar ancak mazlum bir halkın önderi için yapılan bu yakışıksız ve gerçek olmayan tanımın Hitler misali giderayak ülkeyi yangın yerine çevirmeye hevesli bir diktatöre son derece yakıştığı gözle görülür bir gerçekliktir. Bu ülkede bir tane bölücü başı vardır. İnsanları birbirine kırdırmaya hevesli, kanla beslenen bir tek kişi, herkes biliyor ve tanıyor onu
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.