Haldun Dormen, başrolünde oynayacağı 'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı' oyununun provasında, nisanda gerçekleştirilecek Afife Tiyatro Ödülleri heyecanında, Tiyatro Eleştirmenliği Birliğinin Onur Ödülünün bu yıl ki sahibi. Dormenle seçimin hemen ertesi buluştuk ve hem sanata hem hayata onun gözünden baktık.
ÖZLEM ÖZDEMİR
Yeni oyun için provadasınız, ne zaman izleyeceğiz?
Tiyatro Kedi yapımı yönetmenliğini Hakan Altıner'in yaptığı 'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'nda başroldeyim. Yazın açık havalarda oynanacak ve gelecek senenin oyunu olacak. Aynı zamanda birkaç gencin oyunlarını sahneye koymak üzere hazırlanıyorum. 'Kibarlık Budalası' da devam ediyor. Bir de Zorluya bir müzikal yapma ihtimali var.
Hiç yorulmuyor musunuz?
Yorulmuyorum, çünkü işimden çok keyif alıyorum. Keyif almadığım işleri yapmıyorum. Devlet Konservatuarında ders veriyordum onu bıraktım ama gelecek yıl Haliç Üniversitesinde ders vereceğim. Bir de Ekol Dramada müzikal dersleri veriyorum.
Bu zamana kadar oynadığınız ya da yönettiğiniz en heyecan verici oyun hangisiydi?
'Şahane Züğürtler'i yönetmedim ama oynadım, hayatımdaki en önemli karakterlerden biri, adamla çok ortak noktalarımız vardı o yüzden onu çok sevmiştim. Oyun bittiğinde sevdiğim birinden ayrılıyormuş gibi oldum. Bir kere Ayfer Feray bir kere de Nevra Serezliyle oynamıştım.
Bugünün tiyatrosuyla sizin döneminki arasındaki farklar neler?
Eskiden tiyatrolar yerleşikti, uzun süre oynayabiliyorlardı. Olumsuz gördüğüm fark, gençler hemen yoruluyorlar. Biz haftada dokuz temsil oynardık. Şimdi öyle bir şey yok. Yorulmalarından rahatsız oluyorum, ben hala yorulmuyorum. Olumlu farksa şu, müthiş bir fışkırma var. Alternatif tiyatrolar Türk tiyatrosunun büyük umudu.
Bu sayede tiyatro bitmez değil mi?
Buna hep gülüyorum. Bir takım enteller bunu diyor. Tiyatro bitmez.
Maalesef öyle. Bence Türkiyenin en büyük problemi eğitim. Eğitimin en büyük problemi de harika başlatılıp zalimce kapatılan Köy Enstitüleri. Enstitüler olsaydı bugün Türkiyede hiçbir sorun olmayacaktı. Kadın erkek herkes okumuş olacaktı. Bunu Türkiye Cumhuriyetine karşı işlenen bir cinayet olarak görüyorum. Şimdi de Twitter vs. yasaklar var. Her yasağa karşıyım, olmayacak zaten, bunun altında kalacaklar. Tayyip, siyasi kimliğini tatmin ediyor.
Bu noktaya niye geldi sizce?
Çünkü diktatörler böyledir ve etrafında hep sen doğrusun diyen insanlar var. Aslında güzel konuşan ve akıllı biri ama Gezi Parkından beri çok akılsız hareket ediyor. Orada Tamam çocuklar bırakalım, sonra konuşalım deseydi hepimizin gönlünü kazanmıştı.
Niye demedi?
Diktatörlük ruhu! 'Ben isterim, ben istersem olur' mantalitesi.
Seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu bekliyordum ama bu iktidarın fazla devam edeceğini düşünmüyorum. Her ne kadar kendi kendilerini kandırıyorlarsa da beklediğimizden daha fazla oy aldılar. Sıkıntılı bir sürece girdik ama hükümet de girdi. Yine Köy Enstitüleri diyeceğim, eğer kapatılmasaydı insanlar eğitim alacaklardı ve daha doğru düşüneceklerdi. Menderes zamanında kapatılmıştı. Menderes bugün piri pak görülüyor ama bütün bunları sebebi Menderestir. O yüzden hiçbir zaman affetmeyeceğim.
Cumhuriyet çocuğusunuz. Babanız Kıbrıslı bir işadamı, anneniz paşa kızı...
Babam Atatürkçüydü. Atatürkçü bir evin çocuğuydum, okulumuz da öyleydi. Babam akıllıca bir şekilde beni bir mahalle mektebine yolladı ve böylece her türlü insanla dostluk etmeyi öğrendim. Annem Fransızca konuşan, piyano çalan bir kadındı. Muzip bir çocuktum. Bir de birleştiriciydim, partileri, insanları bir araya getirirdim, hala da öyleyim.
Oyuncu olmak mıydı tek hayaliniz?
Doğduğumdan beri bunu istedim. Babam bana Almanyadan kukla tiyatrosu getirmişti, ben onlarla oyunlar yazar oynatırdım. Farkında olmadan beni yönlendirmiş. Hiçbir zaman başka bir şey olmak istemedim.
Amerikadan dönüp kendi tiyatronuzu kurmak cesaret değil mi?
Benim Amerikada da tiyatrom vardı. Döndükten sonra Muhsin Ertuğrulun yanında 1.5 yıl çalıştım Küçük Sahnede çünkü Türk tiyatrosunu bilmiyordum. Onunla çalışırken genç arkadaşlarla Cep Tiyatrosunu kurduk. Tabii yine cesaret işiydi, zaten hakkımda çok atıp tutuyorlardı. Dormeni gezginci bir tiyatro olarak 'Papaz Kaçtı' oyunuyla 1955te kurdum. İlk temsilimizi Süreyya Sinemasında verdiğimizde herkes 'delisin' dedi. Ama üç gün tıklım tıklım doldu, benim de adım duyulmaya başlamıştı, pek çok yeri dolaştık. Sonra askere gittim ve 1957de döndüm. Büyük tesadüf Küçük Sahne boşalmıştı bana teklif ettiler. Erol Günaydın, Metin Serezli ve ben orda başladık tekrar.
'Sokak Kızı Irma' hala hatırlanıyor...
İlk batılı müzikal ve çok büyük olaydı tabii. Beş yıl, Küçük Sahnede oynadık sonra şimdiki Ses Tiyatrosuna geçip, restore edip, 10 yıl orada oynadık. 1972de Dormen Tiyatrosunu kapattım.
Sekiz yıl gazetecilik yaptınız. O gözle bugünü nasıl değerlendirirsiniz?
Milliyet ve son dönemde de Hürriyette yazdım. Bugün aydın ya da sanatçı olan bir insanın rejimimizi eleştirmeden iş yapmasına ya da yazmasına imkân yok. Yılmaz Özdil, Ahmet Hakan, Bekir Coşkun yazıyor örneğin. Zor ama bu kadarını da konuşamadığımız zamanlar da oldu. Biz Betülle evliyken sol kitapları saklardık.
Baskı aynı mı yani?
Aynı demiyorum ama biz bunları yaşadık diyorum. Aynı duyguları hissettiğim günler oldu. Türkiye kaynıyordu, her dakika yürüyüşler vardı, her akşam bir şey olacak diye yaşıyorduk. Tabii bazı durumlar abartılıyor bizde. Seçimler de abartılıyor şimdi. Onları savunduğum düşünülmesin bir şeyler yapılmıştır muhakkak ama bazıları da masal anlatıyor.
İnsanlar endişelerinde haksız mı peki?
Değil tabii. Keşke daha güvenebilsek, o hale getirdiler. Diktatörlük altında yaşamak zor iş hak hukuk tanımıyor ki.
Sizin döneminizdeki birlikteliği bugün görüyor musunuz?
Gezi Parkı bunu kanıtladı, birlik olduk. Gezi hiç beklemediğimiz şekilde oluştu ve herkes birleşti. 19-20 yaşındaki çocuklar gözleri dolarak Atatürkten bahsediyorlardı, çok şaşırdım. Tayyipin yaptığı en büyük yanlışlardan biri inanmasa bile Atatürkü kullanmamasıydı. Anlamıyorum niye bu kadar Atatürke karşı. Atatürk demiyor zaten Mustafa Kemal diyor. Ben Atatürkçüyüm, ailem de öyle. Kim ne düşünürse düşünsün bundan vazgeçmem. Korkmam da, çekinmem de. Ama Türkiye hep sağ eğilimde. Hiçbir şeyi abartmamak lazım, solcular da çok abarttılar, şimdi de bunlar abartıyorlar.
"Genel kültürü geçmiş oluşturur diyorsunuz. Sizce geçmişimizi biliyor muyuz?
Yine Gezi olaylarına geleceğim. Atatürkü bilen gençler görünce çok şaşırdım, umutlandım. Demek ki bazı şeyleri yok edemiyorsun. Bu ülke korkunç bir baskı ve parçalanma altında Cumhuriyeti kurabilmiş bir ülke. Darülbedayinin yok edilmesini hiçbir şekilde anlamıyorum. Osmanlıyı bu kadar önemsiyorlarsa 1914te kurulmuş bir kuruma da saygı göstermeleri lazım. Çok üzülüyorum, Muhsin Bey Anadoluda tiyatronun yayılması için çok uğraştı. Bugün 24 ilimizde Devlet Tiyatrosu sahnesi, altı ilimizde opera var, bu müthiş bir şey. Bayağı medeni bir ülkeyiz. Bunlar kapatmayı konuşuyorlar ama batıramayacaklar.
Muhafazakârlıkla kültür ilişkisi nasıl?
Onların da kendi kültürleri var herhalde ama bir de genel kültür var. O kültürü edinmeleri lazım. Bugün Shakespeari yok edemezsin, elektriği icat edeni yok edemeyeceğin gibi. Bunları kabul etmen lazım, bu kara kutuda yaşamak, dünyayı anlamamak, dünyanın keyfinin yaşamamak demek. Bir de benim en çok gücüme giden şey, bunu dini kullanarak yapmaları. Dine inanan insanlara çok ayıp ediyorlar. Dinimizde olmayan şeyleri kullanıyorlar.
Gerçek inananlar buna seslerini niye çıkarmıyor?
Onlar da doğru söylüyor diye düşünüyorlar herhalde. Ayrıca ben Tanrıya inanan bir insanım, dinlere inanmam. Tanrının sen Katolik, Ortodoks, Müslüman vs. olacaksın gibi ayrımlar yaptığına inanamam ben ama yaradılışa inanıyorum. O'na yapılan haksızlıklar çok ayıp oluyor.
"Yalan da olsa sanata ilgi göstermeliler"
Sanatçılar önderlik eden insanlar olmalı diyorsunuz. Önderlik ediyorlar mı?
Ediyorlar. Her sanatçı önderlik etti diyemem ama bir sanatçının gençlere mutlaka ufuk açması lazım. Bence dünyanın en güzel şeyi her şeyi paylaşmak, ben paylaşmaya inanıyorum. Dormen Tiyatrosuna hayatımda bir tek defa "benim tiyatrom" demedim, bizim tiyatromuz.
Dormen Tiyatrosunu özlediniz mi?
Hayır. Bunu özellikle yazarsanız sevinirim, Dormen 1981de kapandı. O sorumluğu taşımak istemiyorum artık. Şimdi her yerde çalışıyorum. Ayrıca Dormen Tiyatrosunun prensipleri vardı bazı şeyler zaten ona aykırı oluyor. Şişlide bir sahnede oynanan her berbat şey benim adımı taşıyor. Mustafa Sarıgüle rica ettim ismimi kaldırın diye olmadı, şimdi yeni başkanla o olur inşallah.
Tiyatroya en çok ilgi Özal dönemindeymiş. Demirel de oyununuza gelmiş ama Ecevit hiç gelmemiş. Son dönemde sanata meraklı siyasetçi var mı?
Ecevit genel olarak çok insana gitmedi. Yakın arkadaşı Suna Kanı ihmal etti. Vakit bulamadı herhalde. Sarıgül meraklıydı, kültür merkezi açtı. Belediye tiyatrosu yaptırıyordu bize, çalışmaya başladık sonra sesi sedası kesildi, hala kızgınım ama hakkını yemeyelim. Sanatçıya saygısızlık etmedi. Atatürk gibi bir sanata meraklı bir liderin kurduğu bir ülkede sahte bile olsa sanata biraz ilgi göstermeleri lazım.
Devlet sanatçısı ünvanınız şimdi ne anlam ifade ediyor?
Hiçbir şey ifade etmiyor, duvarda asılı bir şey var sadece, hiçbir işe yaramıyor ki!
Diyarbakırda Kürtçe oyun yapmanız eleştirilmişti.
Ben onun çok doğru olduğuna inanıyorum. Biz yıllardır hem kültür hem ekonomik bakımdan geri kalmasına sebep olduk. Benim yaptığımı yapmak lazım. Ahmet Kayanın eşi Gülten Hanım, Haldun bey bunlar 50 sene önce yapılmış olsaydı böyle olmazdı, demişti.
Peki ya çözüm süreci?
Karmaşa bitmiyor, bitmeyecek de. Bana 'vatan haini' diyecekler şimdi ama sonunda Çekoslovakya gibi Çek Cumhuriyeti ile Slovakya gibi iki ayrı ülke olacak. Onlar da haklı, bizim topraklarımız ama ne yapalım. İleride buna hazırlıklı olmak lazım.
Son olarak, bunca yıl içinde sizi en çok üzen ne oldu?
Çok üzenler oldu. Bazı insanlar tiyatroda öğrendiklerini hiçe saydı. Ama çoğunlukla Dormen Tiyatrosu hakkında ah nerde o günler diye konuşuluyor. Ama yeni bir olayı paylaşabilirim. 'Sokak Kızı Irma'yı baştan yazdım, müzikler aynı ama olay Tarlabaşında geçiyor. Çok güzel oldu. Bakırköyde oynuyor. Gülriz Sururiyi oyunun ilk sahnelendiği gece davet ettim, sahneden takdim ettim. Ama bana ne bir hayırlı olsun ne geçmiş olsun demedi. Ki ben onu oyunla yıldız yaptım. Sonra bir arkadaşımıza ettiği tek laf: Bundan başka Irma bulamamış mı? Olabilir, böyle düşünebilir insan ama hayırlı olsun, ne günlerdi filan demez mi? Bana çok dokundu bu olay.
Birgün
Bu ileti en son dayanışma
tarafından 05.04.2014- 21:47 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.