Geldiğimiz yerde ilk Taksim cenginden bugüne süren mücadele ne yer kavgasıdır ne de inatlaşma. Taksim 1 Mayısı bu topraklarda sınıf mücadelesinin iradesini, örgütlü mücadelesini, direnişini temsil etmektedir.
Taksim 1 Mayısına yürürken arka arkaya yapılan açıklamalarla nedenine dair sorgulamalar yapılıyor. Düzen güçleri, kanıksanmış provokasyon argümanıyla cam-çerçeve indirenlerin Taksim ve Kadıköye gitmelerine izin verilmeyeceği, İstanbulun yeni dönemin kent merkezlerinin turistik, ticari alanlar olduğu tarifini servis ediyor.
Tersten sendikacılar ya da ilerici güçlerse Taksim Meydanına dair mazeretleri çürütmeye, yasaklanmasını gerektiren bir durum olmadığını Valiye, devlet erkanına, yargı mercilerine anlatmaya, ikna etmeye çalışıyorlar. Fakat tarih Taksimin de 1 Mayısın da işçi sınıfına yasaklandığı sayısız örnekle dolu.
Sınıfın kavga tarihine kısa bir göz atmak bile asıl nedeni, yasağın ne yayalaştırma çalışmasının ne de kentin yeni dönemiyle ilgili olduğunu gösteriyor.
Taksim işçilere her zaman kapalıydı. İlk Taksim işçi mitingi girişimi sendikal hareketlerin ilk nüvesi sayılabilecek İstanbul İşçi Sendikaları Birliği eylemlerine kadar gider. İzin verilmeyen Taksim eylemlerinin direnişiyle başlar süreç. Direniş zira valilerin izin vermemesi nedeniyle 1950-60lı yıllar boyunca Taksimde miting talebi her ısrarla savunulur fakat hayata geçirilemez.
Taksimde İlk ceng, ilk bürokrasi engeli
Taksimde işçi mitingi için ilk önemli girişim 1953 yılına dayanır. Zeytinburnu Çimento Endüstrisi İşçileri Sendikası, Türk Çimento ve Kireci Anonim Şirketi Zeytinburnu Çimento Fabrikasındaki patron saldırıları karşısında direnmek, tepkisini göstermek için İİSBye çağrı yapar. İşten atmalara, yapılmayan zamlara, idari baskılara karşı alınan miting kararı 15 Mart 1953 içindir. O güne kadar başvuru taleplerine izin verilmemesine karşın ilk kez farklı bir durum gelişir. Valinin işçileri haklı bulduğunu ifade etmesine dayanılarak çağrılar son güne kadar sürdürülür. Fakat 14 Mart günü Tertip Komitesi, Emniyet Müdürlüğüne davet edilir. Tertip Komitesinden, mitingi iptal etmeleri istenir. Komite iptal kararı almayınca İstanbulda adı konmayan sıkıyönetim devreye girer. Vapurlar yolcu almaz, Taksim Meydanı ve meydana çıkan yollar polis ablukasına alınır. Galata ve Atatürk köprüleri polis tarafından kesilir.
Fakat Zeytinburnu çimento işçileri başta olmak üzere İstanbulun dört bir yanından işçiler miting için Taksime gelir. Verilen haberlere göre binlerce işçi miting için Taksim ve çevre bölgelerde toplanmıştır. Polis bir kez daha Tertip Komitesini görüşmeye çağırır. Taksim Karakolundaki görüşmede polis şefi, İçişleri Bakanlığından kesin emir aldığını ve mitingi yaptırmayacağını, gerekirse ateş açacağını söyleyerek gözdağı verir.
Yaratılan korku atmosferinde işçi sınıfının mücadelesine güvenmeyi tercih etmeyen sendikal bürokrasi işçilerin ilk cenginde geri adım atar. 21 kişilik sendika heyetinin Taksim anıtına çelenk koyarak mitingi iptal edilmesi kararını alır.
İşçilerin biriken öfkesi üzerine alınan miting kararı bürokratların polis tehdidi karşısında geri adım atmasıyla sonuçlanır. Fakat bu ilk adım olur; işçilerin kavgada ilk ileri çıkışı, kendi güçlerini, istediklerinde binlerle Taksime çıkabileceklerini gösterir. Cüret edilmediği, kendi gücüne güvenilmediği sürece yenilmeye mahkum olunduğu gerçeğini gösteren ilk fiili miting girişimi böyle sonuçlanır.
Taksim 1 Mayısla fethedildi
Taksim eylemleri gibi 1 Mayıs mitingi de bu topraklarda her zaman egemenlerin huzurunu kaçırmış hiçbir dönem müsemma gösterilmemiş tam bir sınıf düşmanlığıyla karşısında durulmuştur.
İşçi sınıfının mücadelesinde diğer her hak gibi 1 Mayısta lütuf olarak sunulmamış koparılıp alınmıştır. Osmanlıdan burjuva cumhuriyete değişen bir şey olmamış, 1 Mayısı yasaklayıp Bahar Bayramı ilan edenler karşısında işçi sınıfı, birlik, mücadele ve dayanışma gününü hem de Taksimde 1976da gerçekleştirerek ele almıştı. 50lerde başlayan sınıf mücadelesinin yükselişinde özel bir irade savaşına meydan olan Taksim böyle işçilere açıldı.
Taksim 1 Mayısının sınıfın on yıllardır biriken öfkesini taşıması patronları ve sermaye devletini korkuttuğu için sadece bir yıl sonra devletin en kanlı katliamlarından birine imza atıldı. Fakat tüm katliam ve anti-propagandalara karşın işçi sınıfı 78 yılında yine Taksim 1 Mayıs alanındaydı. Sökülüp alınan meydanın hiç de kolayından verilmeyeceği gösterildi. Üstüne üstlük bir yıl önce katledilen 1 Mayıs şehitlerinin öfkesiyle alana çıkıldı. Dalgalanan kızıl bayraklar 34 şehidin kanıyla daha da yukarı çıkarıldı.
53ün sessiz protestosundan 2014ün cengine...
79 ve 80 yıllarında Taksim yine yasaklandı. Sıkıyönetim kararlarıyla, sokağa çıkma yasaklarıyla 1 Mayıs engellendi. Fakat işçi sınıfı kazanılmış alanından hiç vazgeçmedi. 12 Eylül faşist darbesinin işçi sınıfı üzerine attığı ölü toprağın silkelendiği 88de yeniden adres Taksim oldu. Ve bugünlere Taksim 1 Mayısı çatışması yıllar içinde farklı şiddetlerde olsa da süregeldi.
Düzenin alanı yeniden kapatma çabası, işçi sınıfı belleğinden Taksimi çıkarma gayesi ortada kaldı. Tüm azgın saldırılara karşın Taksim 1 Mayısı yeni şehitlerle yıllar içinde kazanıldı.
Geldiğimiz yerde ilk Taksim cenginden bugüne süren mücadele ne yer kavgasıdır ne de inatlaşma. Taksim 1 Mayısı bu topraklarda sınıf mücadelesinin iradesini, örgütlü mücadelesini, direnişini temsil etmektedir. 53ten 2000lere aynı yasakçı devlet politikasını parçalayan, tüm baskı ve azgın saldırılara karşın alana çıkmak için verilen mücadele sürüyor. Meydanın açıldığı her dönem sınıf mücadelesindeki yeni bir dönemi temsil ediyor. Ve bugün 2013 yasağının ardından başlayan alanı yeniden gasp etme çabası da sınıfın yeni mücadele dönemini kesme amacıdır.
Taksim kazanılmıştır. Bugün meydanın kolluk gücüyle gasp edilmiş olması bu tarihsel gerçeği örtemez. Taksim 1 Mayısı tanımı sınıf mücadelesinde yerini almıştır.
53ten günümüze işçi sınıfı yalnızca Taksim iradesini pekiştirmedi, sendikal bürokrasinin ufkunu da gördü. Bunun için onun sınırlarını da aşarak kendi iradesiyle yürüyor. Geçen yıl sendika bürokratlarının polis terörü karşısında öğle saatlerinde aynı 53teki gibi bitirme açıklamasına karşın saatlerce Taksim ve çevresinde direniş sürdü.
Bunun için 1 Mayısta başkanlar çekildikten sonra çatışmalar sürdü. Bunun için Haziran Direnişi sendika bürokratlarını da sürükleyerek arkasına çekti.
Bugün direnişin 1 Mayısına yürürken sınıf savaşı tarihimize bir kez daha bakarak Taksim mücadelesinin 60 yılı aşan geçmişinden ve sınıfsal zemininden nedeni bir kez daha okumak gerekiyor. İşçi sınıfı Taksim iradesine Kızılayı da ekleyerek kavgayı büyütürken tüm meydanları özgürleştirecek olan kavganın kızıl bayrağını 1 Mayısta dalgalandırmalıyız.
Kızıl Bayrak
Bu ileti en son proleter
tarafından 27.04.2014- 18:16 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.