Ahmed Arif hasreti: Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarında
2 Haziran 1991di ve Ankarada üçüncü yılımdı. Orhan Kemalle aynı gün ölmüştü, Nâzım Hikmetten bir gün önce. Yılları elbette farklı ama etki alanları aynıydı...
Manidar bir tarihte, 12 Eylül 1988de üniversiteye kaydolmak üzere Ankaraya gittim. Kimya Mühendisliği okuma niyetindeydim. Okudum da. Yapmadım ama. Müzik ağır bastı, oradan ilerledim. Çok dinledim, çok okudum. 16 yaşındaydım ve edebiyat derslerinde öğrendiklerimiz dışındaki şairleri tanımıyordum. Önce Cemal Süreyayı keşfettim. Şiir okumalarında tersine ilerledim: İkinci Yeniden sonra Garipi tanıdım, sonra da toplumcu şairleri Nâzım Hikmeti elbette biliyordum ama Attilâ İlhanı Ankarada keşfettim. Ahmed Arifi de Pazar günleri Zafer Çarşısının yanında ve Yüksel Caddesinde seyyar kitap tezgâhları kurulurdu o yıllarda ve en çok satılan, Ahmed Arifin Hasretinden Prangalar Eskittim adlı kitabının (eksiltilmiş) korsan baskısıydı. Aldığımda ne kendisini tanıyordum ne de Ankarada yaşadığını biliyordum. Öğrendim. Şiirlerini çok sevdim. Zaman zaman Karanfil Sokakta ya da Mülkiyelilerde gördüğümde uzaktan hayran hayran seyrettim onu. Bir kere bir fuarda imza gününe denk geldim. Yıllardan sonra düzenlediği ilk imza günüydü ve âdetim olmamasına rağmen gittim ama kalabalıktan değil kitap imzalatmak, kendisini göremedim bile. Kimi zaman, önümde yürürken, sessiz sessiz takip ettim. Hep konuşmak istedim, hep çekindim. Bir final döneminde, yurda kapanmış, bilmem kaç gün ders çalışmış halde okula gelmişken Cumhuriyetin ilk sayfasında gördüm cenaze haberini. Sessiz sedasız ölümüne, en çok bundan haberdar olamayışıma üzüldüm. 2 Haziran 1991di ve Ankarada üçüncü yılımdı. Orhan Kemalle aynı gün ölmüştü, Nâzım Hikmetten bir gün önce. Yılları elbette farklı ama etki alanları aynı: Bize memleket gerçeğini öğrettiler. Nâzım Hikmet hasreti, Orhan Kemal taşrayı, Ahmed Arif ise mahpusâneyi: Demir kapı, kör pencere, taş duvar, zincir Toplamının zindan olduğunu, tütünsüzlüğün zorluğunu, hayınlığı ve hasreti onunla bildik.
Sadece şiirleri değil, şiirlerinden yapılan şarkılar da etkiledi o dönemde beni. Bu yazı, Ahmed Arif şiirinden bestelenmiş şarkıları hatırlamak, hatırlatmak için yazıldı. Eksikleri varsa affola
Terketmedi sevdan beni
Ahmed Arif şiirlerini en çok yorumlayan isim, Rahmi Saltuk. Şirketi Saltuk Plak tarafından yayımlanan iki önemli albüm var. İlki, memlekette basılan son plak olma özelliğini de taşıyan Hasretinden Prangalar Eskittim / Ahmed Arifin kendi sesinden şiirler Diğeri, şairin ölümün ardından yayınlanan, şiirlerinden bestelenmiş şarkıların toplandığı Üşüyorum Kapama Gözlerini. Yakın zamanda Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden adıyla farklı bir versiyonu yayınlanan bu albümde, Hasretinden Prangalar Eskittime girmeyen kayıtlar ve onun şiirinden değişik sanatçılarca yapılmış besteler var. Ağırlık elbette Rahmi Saltukta.
İki sanatçının buluştuğu tarih, 1976. Terketmedi Sevdan Beni, Rahmi Saltukun bir 45lik plağında karşımıza çıktı ve sonrası geldi: Saltuk, aynı yıl yaptığı Dosttan Dosta 2 albümünde İçerdeyi besteledi; iki yıl sonra, serinin üçüncü albümünde Sevdan Beniyi yeniden yorumladı. 1985 yılında, bu kez yeni bir albüme adını verdi şiir: Terketmedi Sevdan Beni. Bu albümde karşımıza çıkan yeni Ahmed Arif bestesi, Karam. 1987 tarihli Hadi Gülümsede ise İçerdenin farklı bir versiyonu vardı: Dağlarına Bahar Gelmiş. Sonrasında, Rahmi Saltuk, o güne kadar çıkmış albümlerini değişik zamanlarda değişik isimlerle yeniden yayınladı ve bu şarkılar her seferinde yeniden gündeme geldi. 80lerin sonunda, bu kez üç bölümlük yepyeni bir şarkıyla karşımıza çıktı Rahmi Saltuk: Hani Kurşun Sıksan Geceden. Sadece kaset formatında basılan Umut Türküleri Dosttan Dosta 1 albümündeki tek yeni bu değildi: 33 Kurşun da Saltuk tarafından bestelenmiş, bu albümde seslendirilmişti. Şairin şiirlerini kendi sesinden dinlediğimiz dönemde, hiç bilmediğimiz bu şiirin ortaya çıkması hepimizi çok heyecanlandırmıştı. Şiir, Ocak 1990da Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış, Refik Durbaşın yaptığı Ahmed Arif söyleşisinin başlığı olmuştu. Sonradan bu söyleşi ve yeni şiirler Cem Yayınevi tarafından kitaplaştırıldı. Everest Yayınlarınca basılan Yurdum Benim Şahdamarım, oğlu Filinta Önal tarafından derlenen ikinci Ahmed Arif kitabıydı ve bu şiiri de içeriyordu. Yayınlanmış/yayınlanmamış şiirlerin hepsi, 2008de Metis Yayınlarınca Hasretinden Prangalar Eskittimin 40. Yıl Özel Basımında toplandı.
Rüya bütün çektiğimiz
Kitabın ilk şiiri, Sevdan Beni. Cem Karaca-Dervişanın 1977 tarihli şahane albümü Yoksulluk Kader Olamazda farklı bir bestesi var bu şiirin: Uzun ve etkileyici. İkinci şiir olan İçerde ise Fikret Kızılok tarafından bestelenmiş; 1975te kurduğu grubu Tehlikeli Maddeyle yaptığı bir 45lik plakta, Sevdan Beni ile birleşerek (sonrasında Funda Arar tarafından da yorumlanan) Haberin Var mı? adlı şarkıyı oluşturmuş. İçerde, Arkadaş filminde Yılmaz Güneyin canlandırdığı Âzemin (ası şapkalı), Melikeye (Demirağ) okuduğu şiir aynı zamanda. Filmde, o dönem dördüncü baskısına ulaşan kitap da uzun uzun gösterilir.
Akşam Erken İner Mahpusâneye, Fuat Saka tarafından bestelenmiş. Bu şiirin, farklı bir besteyle Cem Karacanın Töre albümünde karşımıza çıktığını söylemiştim. Karacanın, Ahmed Arifin ölümünden sonra bu şarkıyı konserlerinde bütün ışıkları karartarak onun anısına okuduğuna da bizzat şahit oldum. Törede karşımıza çıkan diğer Ahmed Arif şiiri, 33 Kurşun. Albümün ikinci yüzünün açılış şarkısı olan bu şarkı, ortasında okunan ezan yüzünden tepki toplamıştı. Sonrasında albüme şirket tarafından (adını da analım: Emre Plak) bir sansür uygulandı ve ezansız baskılar piyasaya çıktı. Ahmed Arif, Karacanın en sevdiği ozan: 1976da Ses dergisindeki bir soruşturmaya verdiği cevapta Gorki, Lorca ve Brechtle birlikte anmış adını
Uzaklaşmayalım: Ay Karanlık, Moğollar eşliğinde sert bir şarkı haline dönüşürken, Vay Kurbanı Dervişan eşliğinde yorumladı Cem Karaca. Tek değil bu: Hüveyda Evis, aynı şiiri Mustafa Budan bestesiyle seslendirdi, son bölümü ise Grup Yorumun Cemo albümünde Gün Ola adıyla karşımıza çıktı. Onur Akınlı Grup Baran, Topraksız Dağlar / Kuytuda Başak albümünde bu şiirin bir bölümünü Seni Sevmek Felsefedir adıyla seslendirdi. Unutamadığım, Grup Baranın aynı albümünde seslendirdiği bir başka şiir. Sadık Gürbüz ve Cem Karaca, bu şiiri ayrı ayrı bestelemiş. Cem Karaca bestesi, Dervişan eşliğiyle Nem Kaldıda yayınlanmış. Kara, Karaca albümlerinde karşımıza çıkan bir başka Ahmed Arif yorumu. Fehiman Uğurdemirin bestesi, Edirdahanla yapılan 1978 tarihli Safinazda. Aynı şiiri Grup Ekin de bestelemişti.
Suskunun bildiğimiz kadarıyla iki bestesi var. İlki Fikret Kızılokun Zaman Zaman albümünde yer alan İki Parça Can, diğeri Ahmet Kayanın Ağlama Bebeğim adlı ilk albümündeki Suskun. Bu şarkı, yeni bir düzenlemeyle Yıldızlar ve Yakamoza da alınmış ancak şairin ailesinin isteğiyle ve izin alınmadığı gerekçesiyle albümün sonraki baskılarından çıkartıldı.
Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı adlı şiirin, Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki? dizesiyle başlayan son bölümünü Fikret Kızılok besteler ve ilginçtir, Timur Selçuk plak yapar. Plağın üzerinde Söz: Derleme yazar. Ahmet Kaya, Ahmed Arifin ölümünden sonra yaptığı Başım Belada albümünde Uy Havar! adlı şiiri müzik eşliğinde okur. Etkileyici bir yorumdur bu ve Oy sevmişem ben seni dizesi can yakar. Anadolu, birden fazla besteye sahip şiirlerden. Fikret Kızılok ve Dalga neredeyse yirmi yıl aralıkla bu şiiri bestelemiş, Dalganın yorumu Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek albümünde yayınlanırken Fikret Kızılokun bir 45lik plağında seslendirdiği beste, yıllar sonra Anadoluyum 75 adıyla da dinleyicilere ulaşmıştır. Şiirden yapılmış bir başka beste, uzak diyarlarda, Almanyada yayınlanmış: Yarınistanın 1980 tarihli Vielleicht albümündeki Dayan.
Leylim-Leylim, Taci Uslunun tek albümünden hatırladığımız ve unutamadığımız bir yorum. Kitaba adını veren şiir ise Ahmet Kaya tarafından (önce Ağlama Bebeğimde, sonra yeni düzenlemesiyle Başım Belada albümünde) seslendirildi. Bu bestenin yarısından sonrası, aynı kitapta yer alan ve bu şiirden sonra gelen Diyarbekir Kalesinden Notlardan alınmış. Hoşça Kal Yarın filminde Deniz Gezmişi canlandıran Berhan Şimşekin hücrede okuduğu şiir aynı zamanda bu.
Kitabın son iki şiiri, Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Türküsü, Ahmed Arifin en çok bestelenen şiirleri. Fuat Saka, ilk şiirin bir kısmını Ayrılık Türküsünde yorumladı: Açar Kan Kırmızı Yediverenler... Şiirin Adiloş Bebeyi anlatan kısmı ise çok popüler. ATTF (Avrupa Türkiyeli Toplumcular Federasyonu) İşçi Korosunun 1974 tarihli yorumu, bildiğimiz ilk beste. 70lerin sonunda fırtınalar kopartan iki bestenin ilki Sadık Gürbüze ait. Gürbüz, bu besteyi 1975te Kara Çarşaflı Gelin filmi için yaptı ve orada seslendirdi. Aynı besteyi, Cem Karaca-Dervişan, Yoksulluk Kader Olamazda yorumladı. Şiirin diğer bestesi 1978 tarihli bir Edip Akbayram plağında karşımıza çıktı. Şiir, yıllar sonra Moğollar tarafından bestelendi ve bu yorum, topluluğun 2004 tarihli Yürüdük Durmadan albümünde yer aldı. Ancak farklı bir Adiloş bu: Büyümüş ve bugünkü durumu Can Dündarın yazdığı sözlerle anlatılmış. Kitabın diğer bereketli şiiri ise Otuzüç Kurşun: Değişik bölümleri, tespit edebildiğim kadarıyla, Baran, Rahmi Saltuk, Zülfü Livaneli, Hasret Gültekin, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Esin Afşar ve Ciwan Haco tarafından yorumlandı.
Aklımdaki şarkıları, hatırladıklarımı andım, tek cümleyle bitireyim yazıyı: Ahmed Arif, keşke şu anda yaşasaydı dediğimiz.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.