Dün Sivasta yakanlar, bugün Irak ve Suriyede kan döküyorlar!
2 Temmuz Katliamını anma eylemlerinde, gericiler ve sermaye devletinden içerde yaptıklarının yanı sıra, Ortadoğuda birlikte sorumlusu oldukları vahşetin de hesabı sorulmalıdır. Çünkü dün Sivasta yakanlar, bugün Irak ve Suriyede yine birlikte kan dökmektedirler.
2 Temmuz Sivas Katliamını, Alevi emekçileri bir kez daha Kerbeladan bu yana acıyla yoğrulmuş birikmiş bir öfkeyle karşılamaktadırlar. AKPnin Alevilerin sorunlarını çözme yalanıyla başlattığı açılım girişiminin üzerinden 5 yıl geçmişken, hali hazırda yaşanan Alevilere dönük baskının ve ayrımcılığın fazlasıyla artmış olmasıdır.
Aleviler ezelden beri düşman!
Türkiyede Alevi emekçilerinin, başından beri rejimin hedefinde olduğunu gösteren fazlasıyla yaşanmışlık bulunmaktadır. Kanlı bir tarihin izleri sürüldüğünde, bu topraklarda yol yüzlerce yıl öncesine çıkmaktadır. Zira ecdatlarıyla övünmeyi pek seven bu gericiler Kuyucu Murat Paşaların torunudurlar.
Sosyal ve mezhepsel ezilmişlik, Alevileri başından beri bu topraklarda kurulu düzenin dışına itmiştir. Kürt ulusunu ve diğer azınlıkları tek ulus, tek devlet, tek bayrak, tek dil anlayışıyla asimile etmeye çalışan sermaye devleti, tekçi anlayışını Alevilere karşı da göstermiştir. Tüm toplumu tek bir mezhebin, Sünni-Hanefi inancın etrafında zorla biraraya getirmeye çalışan rejim, Alevileri sapkın bir mezhep olarak damgalamıştır. Yaşam biçimi ve sosyal konumları itibariyle kurulu düzene sığmayan Aleviler ise sıklıkla başkaldırıyı seçmişlerdir. İnkarın fayda etmediği böylesi durumlarda, tıpkı Kürtlere ve diğer azınlık uluslara yapıldığı gibi imhaya tabi tutulmuşlardır.
Tüm bu yaşanmışlıklar Alevi emekçilerini toplumsal mücadelenin doğrudan bir parçası yapmıştır. Haziran Direnişinde katledilenlerin Alevi kökenli olmaları tesadüf olmadığı gibi sosyal bir gerçeklik, olağan bir sonuçtur.
Devlet düşkün Alevi istiyor
Alevileri tek bir mezhebe zorla dahil edemeyeceğini anlayanlar, AKPnin yaptığı gibi kimi zaman Alevilere yalandan göz kırpmışlardır. Sistem, Dersim Katliamının sorumlusu CHP yoluyla Alevileri düzen içinde tutmaya çalışılırken, AKP de koşullar onu buna zorladığı için Alevi çalıştayları düzenleme yoluna gitmiştir. Ancak varolan gerçek olduğu yerde değişmeden kalmıştır. CHP Aleviler için modern bir Hızır Paşa iken, AKP de Alevileri kılıçtan geçiren Yavuz Sultan Selimden başkası değildir.
Sonuç olarak kurulu düzen için en iyi Alevi, Alevilerin düşkün ilan ettiği İzzettin Doğan gibileridir. Alevi inancı için kutsal bir yeri olan cemevlerini ibadethane olarak kabul etmeyen AKPnin Alevilere sunduğu çözüm cami-cemevi projesidir. Devlet Alevisi olmayanların tümü ise Erdoğanın sıklıkla söylediği gibi Alisiz Alevidir.
Eğer Alevilik Hz. Aliyi sevmekse, ben dört dörtlük bir Aleviyim. Çünkü Hz. Ali efendimizi çok seviyorum. Ben onu nasıl sevmem. O nasıl yaşıyorsa, ben de onun gibi yaşamaya gayret ediyorum diyen Erdoğan, çevreciliği, demokratlığı kimseye bırakmadığı gibi Aleviciliği de kimseye bırakmamaktadır.
Alevilere hoşgörü sınırı tabutun genişliği kadardır
Alevi emekçilerine olan düşmanlığın bir diğer nedeni de bu toplumsal katmanın içinde barındırdığı devrimci dinamiklerdir. Bu ülkede safını devrim mücadelesinden yana belirlemiş, kurulu düzeni yıkma mücadelesine girişmiş Alevi kökenli devrimciler, rejimin görmezden gelemeyeceği bir olgudur. Erdoğanın sıklıkla Alevilerin devrimci örgütler tarafından kullanıldığını yinelemesi bunun sonucudur.
Hazmedilemeyen bu gerçek sermaye devletini sürekli öfkelendirmiştir ve sadece Erdoğana ve AKPye mahsus bir nefret değildir. Devrim mücadelesinde düşen devrimcilerin cenazelerinin cemevlerinden kaldırılıyor olması rejimin her zaman gündeminde olmuştur. Bu vesileyle Aleviler sürekli tehdit edilmişler, devlet terörü uygulanarak devrimcilerden yalıtılmaya çalışılmışlardır.
Sistemin kendi çizdiği sınırlara, kendi kalıplarına sığdıramadığı durumlarda Aleviler için belirlediği tek ölçü bir tabut genişliğidir. Haziran günlerinden bu yana camiye ayakkabıyla girdiler yalanını dilinden düşürmeyen Erdoğanın, Adan Zye terör estirme görevi verdiği polislerin Okmeydanında cemevine kurşunla girmesinin başkaca bir nedeni yoktur.
Gericilerin zulüm ortaklığına karşı 2 Temmuza!
Alevilere yönelik baskı oldukça kapsamlıdır. Devletin tüm birimlerinde, kamu kuruluşlarında yapılan fişlemeler en çok da Alevileri vurmakta, imam hatiplere dönüştürülen okullar ve gerici eğitim sistemi yoluyla Aleviler de hedeflenmektedir. Ancak bu yılki 2 Temmuz, sadece bu topraklarda yaşananlardan kaynaklı değil, yanı başımızda Irak ve bilhassa Suriyede yaşananlardan kaynaklı da Alevilerin duyarlılığını arttırmaktadır.
AKPnin her türlü desteği verdiği canilerin hedefinde olan mezhep bellidir. Gericilerin içerde ve dışarda ortaklaştığı düşmanlardan biride Alevilerdir. Tüm bunlar bu sene gerçekleşecek 2 Temmuz anmalarını önemli hale getirmektedir. Fakat bu yükümlülük sadece Alevilerin değil, her mezhep ve milliyetten işçi ve emekçilerin omuzlarındadır. Sivas Katliamını unutturmamak, Suriye ve Irakta gerçekleşen benzeri katliamlara, emperyalistlere, işbirlikçilerine ve onların bölgesel politikalarına da karşı durmayı gerektirmektedir.
2 Temmuz Katliamını anma eylemlerinde, gericiler ve sermaye devletinden içerde yaptıklarının yanı sıra, Ortadoğuda birlikte sorumlusu oldukları vahşetin de hesabı sorulmalıdır. Çünkü dün Sivasta yakanlar, bugün Irak ve Suriyede yine birlikte kan dökmektedirler.
Sivas Katliamının üzerinden 21 yıl geçti: Yakanların iktidarı sürüyor
Sivasta 35 kişinin yakılarak öldürüldüğü Sivas Katliamının üzerinden 21 yıl geçti. Alevi örgütleri ve demokratik kitle örgütleri de katliamın yıl dönümü olan 2 Temmuz günü ülke çapında gerçekleşecek mitinglere çağırıyor
2 Temmuz günü gerçekleşecek eylemler:
Sivas Toplanma yeri: Pir Sultan Abdal Cemevi/ Seyrantepe- Sivas
Miting yeri ve saati: Madımak Oteli 12.00
Ankara Toplanma yeri ve saati: Toros Sokak 16.00
Miting yeri ve saati: Kolej Meydanı 17.00
İzmir Toplanma yeri ve saati: Basmane Meydanı 19.30
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) ortak bir çağrı ile herkesi 2 Temmuz günü Madımak önünde buluşmaya davet etti. Çağrıda Ortadoğuda terör estiren IŞİDin Sivasta alevileri yakanlarla aynı zihniyete sahip olduğu belirtilirken AKPnin Sivas davasında adaletsizliği getirdiği ifade edildi. Açıklamada şöyle denildi:
Madımak Oteli önünde toplanarak yakın ula yakın bağrışları içinde oteli yakarak katliamı yapan 15 bin kişinin zihniyetiyle, 21 yıl sonra Musulda, Irakın ve Suriyenin köylerinde, kentlerinde kafa kesen ve katlettikleri insanların ciğerini yiyen IŞİD teröristlerinin zihniyet aynıdır!
Değişen yalnızca adlarıdır: Bu ad, bazen El Kaide, bazen Müslüman Kardeşler, bazen Nusra olur! Sivasta olduğu gibi bazen isimleri bile olmaz!
AKP iktidarı, ülke tarihinin en ayrıştırıcı, bölücü ve mezhepçi bir iktidarı oldu. Suriye üzerinden bölgede yaratılan mezhepçi politikalar sonucu, Musulu işgal eden IŞİD, T.C. Konsolosluğunda tutuklananlara öncelikle aranızda Alevi var mı diye sordu. Çünkü bugün İslami terör örgütleri tarafından Alevi ve Şii olmak katledilmek için yeterli bir neden olabiliyor! Tıpkı, Osmanlıdan bu yana Anadolu topraklarında kerelerce yapıldığı gibi
AKP iktidarının açtığı mezhepçi yol, bölgeden sonra Türkiyeyi bir kez daha hızla yeni Sivaslara doğru sürüklüyor. Oysa ülkemiz yeni katliamları engellemek için kaostan, şiddetten ve savaştan mutlaka uzak durmalıdır!
Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Halkevleri sitesindeki Sözümüz köşesinde yayımlanan yazısında, 2 Temmuz günü sokakta olmaya çağırdı. Ersoy, AKPnin katilleri aklamak için elinden geleni yaparak Sivas davasının zaman aşımından düşmesini sağladığını hatırlattı.
AKPnin Alevi düşmanlığı üzerinden mezhepçilik yaptığını ifade eden Ersoy yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlunun adaylığına karşı Alevilerin taleplerinin gericilik karşıtı bir mücadele olarak örgütlenmesi gerektiğini de vurguladı:
İçeride bizzat Tayyip Erdoğanın şahsında simgeleşen neoliberal sistemin ve gericiliğin krizi, sınırların hemen ötesinde mezhep savaşı yaşanırken ülke Cumhurbaşkanlığı seçimine gitmektedir. İktidarını devam ettirmenin yolunun Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak olduğunu bilen Tayyip Erdoğanın karşısına CHP tarafından başka bir İslamcı aday çıkarılarak, Sünni dinciliğin siyasetteki hegemonyası ileri bir meşruluk aşamasına taşınmıştır. Açıktır ki ülkede, Ilımlı İslam modelinin yukarıdan aşağıya uygulanmasına yönelik emperyalist siyaset CHP tarafından da desteklenmekte ve sahiplenilmektedir. Laikliği artık ancak halkın bağımsız siyasetine yaslanan sol güçlerin savunacağı bir siyasal tablo açığa çıkmıştır.
İki İslamcı adayın dayatıldığı Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin sonucunda; Sünni dinciliğin siyaset alanında referans alınmaya başlandığı bir sistemde Aleviler daha da dışlanacaktır. Bu nedenle Alevilerin Eşit Yurttaşlık Hakkı için mücadelenin, gericilik karşıtı bir mücadele olarak örgütlenmesi önemlidir.
Gericiliğe ve mezhep ayrımcılığına karşı 2 Temmuzda mahallelerimizde, sokaklarımızda, bulunduğumuz her yerde mücadeleyi büyütecek, alanlarda olacağız!
Diğer illerdeki eylem programları da netleştikçe eklenecektir. Bildirimler için: bilgi@sendika.org
Suriye ve Irak'taki şiileri IŞİD ile bir tutmanın mantığını merak ediyorum? Kafa kesip, ciğer söktüklerine mi tanık oldunuz? Yoksa bu değerlendirmeniz de sosyalistliğinize özgü bir şey mi? Eğer yukardaki yazılar yanlış bir değerlendirmeyse, doğrusunu siz yapar mısınız? Bir cümleden fazla olsun lütfen!
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.