İlerici-devrimci güçler, sendikalar, kitle örgütleri, gençlik örgütleri, meslek odaları ile işçi sınıfı, emekçiler, gençler, kadınlar, kısacası toplumun burjuvazi dışındaki kesimleri, savaş çığırtkanı dinci-Amerikancı iktidara ve emperyalist savaşa karşı mücadeleyi yükseltmelidirler. Güçler, araçlar, olanaklar, birikimler, deneyimler bu mücadelenin güçlendirilmesi için seferber edilmelidir.
Emperyalist saldırganlık ve savaşın kara bulutları, tüm dehşetiyle Ortadoğu semalarında dolaşıyor. ABD emperyalizminin planladığı savaşın ilk hedefi Suriye olsa da, bölgenin bir savaş cehennemine dönmesi riski yüksektir. Dolayısıyla, tüm bölge halklarının enselerinde dolaşan emperyalist savaş tehdidine karşı kararlılıkla durmaları, sadece ölüm/kalım meselesi değil, ahlaki ve siyasi bir sorumluluktur aynı zamanda.
Hazırlıklar savaş için
Tüm emareler, ABD-Fransa emperyalistleri ile Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün gibi rezil suç ortaklarının savaşa hazırlandıklarına işaret ediyor. Savaşı göze alıp alamayacakları, nasıl başlayıp nerede duracakları, savaşı başlattıktan sonra için çıkıp çıkamayacakları henüz belli değil. Ancak süreç farklı olasılıklara açık olsa da, Ortadoğu halkları ciddi bir emperyalist/siyonist/gerici savaş tehdidi altında bulunuyor.
İngiliz emperyalizminin cephenin ön saflarından çekilmesinden sonra kudurganlık ile tedirginlik arasında salınan ABD Başkanı Barack Obama, savaş aygıtını Doğu Akdenizde topluyor. Irkçı-siyonist İsrail ise, şimdiden manevra adı altında füze atışlarına başladı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollandein savaş çığırtkanlığı, gelinen yerde had safhaya ulaştı. Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün ve diğer Körfez şeyhlerine gelince; bunlar hem köktendinci çetelere silah akışını sürdürüyor hem savaşa hazırlanıyor hem saldırının biran önce başlaması için histerik bir çaba sarf ediyorlar.
ABD dahil, savaş tamtamları çalan Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan, İsrail gibi saldırgan rejimlerin hiçbiri rahat değil. Zira karşılarında güçlü bir cephe var ve kendileri saldıran taraf olsalar da ağır bir bedel ödemekle karşı karşıya kalacaklarını biliyorlar. Buna karşın Suriyeden başlayarak, tüm Ortadoğu halklarının kanını dökmek için de sabırsızlanıyorlar.
Suriye: Her türlü saldırıya karşı direneceğiz!
Şamın etrafında yığınak yapmaya çalışan tetikçi çetelere karşı saldırılarını sürdüren Esad yönetimi, ABD saldırısını önleyebilmek için diplomatik girişimleri de sürdürüyor. Bununla birlikte olası bir saldırıya karşı da tüm güçleriyle direneceklerini ifade eden Esad, kendilerine savaş ilan edilse de, ABDye boyun eğmeyeceklerini vurguladı.
Suriyenin stratejik ortaklarından olan Lübnan Hizbullahın da savaşa hazırlandığını, harekete yakın kaynaklar bildiriyor. Bu arada diplomatik çabalarını sürdüren İranın da olası bir savaşa hazırlandığı, farklı kaynaklar tarafından teyit edilen bilgiler arasında. Göründüğü kadarıyla havuç/sopa politikası uygulayan ABDnin, gelinen yerde sopa sallamaya başlaması Suriye, Hizbullah, İran cephesinde gedik açmayı başaramadı. Dünyanın en büyük askeri gücü olsa da, ABD emperyalizmi, İran, Suriye, Hizbullah koalisyonunu hafife alabilecek durumda değil.
Dünya jandarmasının çırpınışları
Geçen hafta sonu, Suriyenin bombalanmasını el ovuşturarak bekleyenler vardı. Bunların başında ÖSO çeteleri ile cihatçı katiller, AKP iktidarı ve en başta şef Tayyip Erdoğan, siyonist İsrail, şeriatçı Suudi Arabistan gelmektedir. Bu kan tacirleri, Obamanın Kongre üyelerinden destek istemesinden, yani saldırıyı ertelemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını beyan ettiler. Görünen o ki, bunlardaki histeri öyle bir noktaya varmış ki, Amerikan füzelerinin Şamda patladığını görmeden uyuyamıyorlar.
Oysa Obamanın derdi ne suç ortaklarını hayal kırıklığına uğratmak ne de barış kahramanı olduğunu kanıtlamak. O, başında bulunduğu dünya jandarması rejimin açmazları ve maruz kaldığı meydan okumaların üstesinden gelebilmenin yollarını arıyor. Zira dünya jandarması, artık eskisi gibi istediği yere elini kolunu sallaya sallaya gidemiyor.
Yarısı enkaza dönen Suriyeyi tamamen yıkmak isteyen savaş baronları ve onların başı Obama, bu ülkeye doğrudan saldırmak için harekete geçmek istediğinde işlerin eskisi gibi yürümediğini fark ettiler. Çünkü içeride ekonomik kriz devam ediyor, halkın yüzde 80i savaşa karşı, fino köpeği Britanya yarı yolda bırakmış, Rusya kararlı tutumunu sürdürüyor, Esad yönetimi sonuna kadar direneceğini ilan ediyor, İran ve Hizbullah uyarıyor, kimyasal silah demagojisine ise kimse inanmıyor. Bu arada Arap halkları savaşa karşı sokaklara çıkarken, ABD dahil dünyanın birçok ülkesinde de kitleler, emperyalist savaşa karşı sokaklara çıkıp seslerini yükseltmeye başladılar.
Tüm bunlar, Obamayı tedirgin ediyor. Zira savaşı başlatan taraf olsa da, olayların seyrini kontrol edip edemeyeceğinden emin değil. Saldırıya verilecek karşılığın yaratacağı olası sonuçları da kestirmekten aciz görünüyor. Bu durum, Obama ve adamlarını ciddi bir şekilde kaygılandırıyor.
Rusya kararlılığını gösteriyor
Suriyedeki olaylar, ABDnin bölgedeki etkisinin zayıfladığını açığa çıkarırken, Rusyanın ise bölgede daha etkili bir rol oynamaya başladığını somut olarak gösterdi. ABD ile suç ortaklarının tetikçileri de kullanarak Baas rejimini yıkma girişimlerine karşı net bir tutum alan Putin yönetimi, Obamanın savaş ilan etmesi üzerine, diplomatik sır kabul edilen bazı şeyleri de açıklamaya başladı.
Obama yönetiminin kimyasal silah kullanımıyla ilgili iddialar için sunduğu kanıtların işe yaramaz kağıtlardan ibaret olduğunu, El Kaide ile ilgili olarak Kongreye yalan söylediğini belirten Putin, Esad yönetiminin bu silahları kullandığını söylemenin deli saçması olduğunu, BM kararı olmadan Suriyeye saldırmanın uluslararası anlaşmaların kaba bir şekilde ayaklar altına alınması anlamına geleceğini ve bunun düşmanca bir tutum olacağını vurguladı.
Gerginliğin artması üzerine, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrovun yanısıra sahneye çıkan Putin, ABD ve suç ortaklarının Rusyayı Ortadoğudan söküp atmalarına izin vermeyeceklerini, diplomatik bir dile başvurmadan, doğrudan ifade ediyor. Tarihinde ilk defa Akdenize filo konuşlandıran Rusya, savaş gemileri ve denizaltılarla filoyu güçlendirerek, bölgedeki çıkarlarını koruma konusunda ciddi ve kararlı olduğunu ABD ve suç ortaklarına gösterdi.
Kimseye savaş ilan etmiyoruz açıklamasını yapmış olsa da, Rusyanın dolaylı veya doğrudan tüm olanaklarını Esad yönetimine sunacağını gizlemiyor. Diğer etkenlerin yanısıra, Obama ve adamlarını kaygılandıran esas nedenlerden biri de Rusyanın bu açık tutumudur.
AKP şefi, savaş kışkırtıcılığında bütün sınırları aştı
İç politikada, ekonomik, sosyal, siyasal alanlarda sıkışan AKP iktidarı, ayakta kalma umudunu, Suriyenin sağlam kalan yerlerini de yakıp yıkacak bir savaşa bağlamış görünüyor. Aksi halde Tayyip başta olmak üzere, AKP şeflerinin savaş çığırtkanlığında siyonistleri bile geride bırakmalarına gerek kalmazdı.
Obamanın, saldırı kısmi olacaktır açıklamasına sinirlenen Tayyip Erdoğan, El Nusra şefleri gibi konuştu. Sınırlı operasyon bizi tatmin etmez Bir Kosova olayını burada sergilemeleridir aslolan. Yoksa 24 saatte uğra çekil, bu olmaz. Ama orada biliyorsunuz, aklımda kaldığı kadar 78 gün Kosovada bir mücadele sürdü ifadelerini kullanan Tayyip Erdoğan, ABD savaş uçakları en az 78 gün boyunca Suriyeyi bombalamalı. Taş üstünde taş bırakmamalı. O zaman Esad yönetimi yıkılır demeye getiriyor. Bu açıklamalar, ihtiyaç duyduğunda kameralar önünde timsah gözyaşları döken dinci-Amerikancı şefin iyice zıvanadan çıktığını gözler önüne seriyor.
Emperyalist savaşa karşı seferberlik
Kapitalist/emperyalizm bir şiddet, savaş, yıkım ve gericilik sistemidir. Afganistanı, Irakı, Libyayı yakıp yıktıktan sonra, sistem adına ABDnin tüm bölgeyi savaşla tehdit etmesi, bu çarpıklığı tüm iğrençliğiyle gözler önüne seriyor
İşçi sınıfı, emekçiler, gençler, kadınlar, çocuklar, kısacası Ortadoğu halkları emperyalist savaş tehdidi altındadırlar. Bu tehdide karşı mücadele günün en önemli görevidir. AKP iktidarının savaşın doğrudan tarafı olması, bu sorumluluğu daha da arttırıyor.
İlerici-devrimci güçler, sendikalar, kitle örgütleri, gençlik örgütleri, meslek odaları ile işçi sınıfı, emekçiler, gençler, kadınlar, kısacası toplumun burjuvazi dışındaki kesimleri, savaş çığırtkanı dinci-Amerikancı iktidara ve emperyalist savaşa karşı mücadeleyi yükseltmelidirler. Güçler, araçlar, olanaklar, birikimler, deneyimler bu mücadelenin güçlendirilmesi için seferber edilmelidir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.