Gencecik bir kadını akla gelebilecek her tür işkence ile katlederek öldürenler kim gerçekten? Katiller o minibüsteki faillerden ibaret mi inanıyor musunuz buna?
Ortada organize bir suç örgütü var aslında. Biraz daha yakından bakalım.
Ayhan Sefer Üstün AKP Milletvekili:
Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum.
Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı.
Bosnada kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular."

Celalettin Cerrah (Münevver Karabulut cinayeti dönemi İstanbul Emniyet Müdürü):
Kızlarına sahip çıksalarmış
Melih Gökçek:
Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün."

Fatma Şahin (Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı):
Medya abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik
Tayyip Erdoğan:
Siyasal bir eylemci için, Kız mıdır kadın mıdır?
Evlerde kızlı erkekli kalıyorlar.
Kadın erkek eşitliğine inamıyorum.
Kürtaj cinayettir.
Münevver Karabulut için, Kızını bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya...
Bülent Arınç:
Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak, iffetli olacak.
Süleyman Demirci (AKP Ünye ilçe yöneticisi):
Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır"
Hayrettin Öztürk (Samsun müftüsü):
Kadınlı erkekli horon haramdır.
18 yaşındakinin zinasına karşı çıkamıyorsanız, 17 aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsahın gözyaşlarıdır.
Nurettin Yıldız (Sosyal Doku Vakfı Başkanı):
Çalışan kadın fuhuşa zemin hazırlar.
Liste sayfalarca uzatılabilir, ismi yukarıda geçmeyen onlarca yeni fail eklenebilir.
Minibüsteki vahşeti gerçekleştirenlerin ifade değiştirdiklerinden, kendilerine aklamaya çalıştıklarından bahsediliyor. Sadece onlar mı ifade değiştiren? Bugün ülkenin bu halde olmasının, kadınların yaşadıkları her tür acının birinci dereceden sorumlusu, yukarıda listelediğimiz kadın düşmanı güruhın baş mimarı Tayyip Erdoğan ifade değiştiriyor, minibüsteki nasıl yapmasın! Başta Münevver için söyledikleri olmak üzere kadına yönelik şiddeti cesaretlendiren tüm açıklamaları hasır altı edip bugün kalkıp Özgecan için Fatiha okumayanlardan şikayet edebiliyor.
Neye güveniyorlar? İki gün sonra bu olayın da unutulacağına, ülkeyi topyekün karanlığa gömme projelerine problemsizce devam edeceklerine herhalde.
Bu sefer bu güven boşa çıkartılmalıdır.
Şimdiye kadar hunharca katledilmiş tüm kadınlarımızın acıları Özgecanda cisimleşmiştir bugün. Özgecanın hesabını sormak bu yüzden önemlidir. Bir daha unutmamak, unutturmamak için.
Bu ülkede yaşayan tüm kadınların sokakta, evde, işyerinde, minibüste yaşadığı tedirginlik ve korku Özgecanda cisimleşmiştir bugün. Özgecanın hesabını sormak bu yüzden önemlidir. Bu korkuyu ve tedirginliği yaratanlara kafa tutabilmek için.
Kadına yönelik düşmanlığın olası tüm sonuçları Özgecanda cisimleşmiştir bugün. Bu düşmanlık salgılanmaya devam ettikçe benzer sonuçların yaşanması işten bile değildir. Özgecanın hesabını sormak bu yüzden önemlidir. Kadın düşmanı güruhun sesini kesmek için.
Özgecanın hesabını sormak önemlidir. Tanımadığımız, sesini hiç duymadığımız, yanyana hiç durmadığımız, gözgeze hiç gelmediğimiz o güzel aydınlık yüzlü genç kadın artık hepimizin yüreğidir...
Özgecan ve eşit, parasız, bilimsel eğitim-Erkin Özalp
İdam cezası geri getirilsin, tecavüzcüler hadım edilsin, televizyon dizi ve programları yüzünden oluyor, mini etek tahrik ediyor, kadınlar için ayrı (pembe) otobüs uygulamasına geçilsin, ABDde de tecavüz olayları yaşanıyor, Özgecanın öldürülmesi istismar ediliyor, protesto gösterileri düzenleneceğine Fatiha okunsun...
Özgecan Aslanın Mersinin Tarsus ilçesinde öldürülmesinin ardından Türkiye genelinde sayısız protesto gösterisinin yapılmasına ve bu gösterilerde AKPnin kadın düşmanı politikalarının da hedef alınmasına AKPlilerden ve yandaşlarından gelen tepkiler böyle özetlenebilir. Eksik olan şey belli: Utanma duygusu!
Tayyip Erdoğan da, günlerce bekledikten sonra açıklamasını yaptı: Bu elim hadiseyi, bu toplumsal sorunumuzu günlük siyasete alet etmeye tevessül eden herkesi de huzurlarınızda kınıyorum, lanetliyorum.
Ne var ki, Gezi Direnişinde olduğu gibi, kendiliğinden bir hareketlenmeyle karşı karşıyayız. Harekete geçenlerin çoğunluğu, somut siyasal taleplerle ve hedeflerle değil, tepkilerini göstermek için eylemlere katılıyor. Olaydan çıkar sağlamaya çalışanlarsa, asıl olarak, bu vesileyle ülkeyi daha da geriye götürmeye çalışan AKPliler ve yandaşları!
Örneğin, idam cezasının ya da hadım etme uygulamasının kadınlara yönelik şiddet ve tecavüz olaylarını engelleyebileceğini kanıtlayan hiçbir bilimsel veri bulunmuyor. Ama geri getirilmesi durumunda, idam cezasının, her şeyden önce düzenin muhaliflerini sindirme aracı olarak kullanılacağını öngörmek için, Türkiyenin tarihini ve Erdoğan-AKP rejiminin sicilini bilmek yeterli.
Televizyon dizi ve programlarına yönelik sansür çağrılarının istenen sonuçlara ulaşması durumunda olacaklar da belli: Sinema filmlerinin, romanların, öykülerin ve İnternet sitelerinin, yine halkın ahlakını koruma bahanesiyle, daha fazla sansürlenmesi. Öyle ya, birileri birilerine tecavüz edebiliyorsa, bunu yapabileceklerini bir yerlerden öğrenmiş olmaları gerekir. Ama örneğin, mini etek giymenin bir tahrik nedeni sayılabileceğini savunmak ve bunun mahkeme kararlarına dökülmesine izin vermek, suça teşvik sayılamaz!
Kadınlarla erkeklerin uygarca bir arada yaşayabilmesini sağlamaya çalışmak yerine onları fiziksel olarak ayrı tutma çabasının varabileceği gerçekten de tek bir sonuç var: Bir kadın, bir minibüsteki son yolcuysa, bir parktaki son sakinse, geç saatte bir sokakta yürüyen son kişiyse, tecavüze uğramayı hak eder!
Türkiyede yaşayanların (ve Özgecanın katledilmesi nedeniyle düzenlenen protesto gösterilerine katılanların) büyük çoğunluğu, ölenlerin ardından Fatiha okuyor zaten. Fatiha okumakla yetinin demek, durumu olduğu gibi kabullenin demekten başka bir anlama gelebilir mi?
İşin ibret verici olan bir tarafı, Erdoğan-AKP yalakalarının önemli bir bölümünün, kendi çocukları için tercih etmedikleri koşulları emekçilerin çocuklarına reva görmesi. Örneğin, kendi çocuklarını imam-hatip okullarına göndermeyi akıllarından bile geçirmeyen yalaka köşe yazarları, AKPnin zorla imam-hatipleştirme politikalarına sessiz kalabiliyor ve hatta daha fazla utanmazlık ederek bu politikaları savunabiliyor.
Oysa, herkes için eşit, parasız, bilimsel ve laik eğitim, tarihsel deneyimlerin gösterdiği üzere, insanlar arasında daha sağlıklı ilişkilerin kurulmasının da olmazsa olmazlarından biri.
Böylesi bir eğitim düzeni, elbette, mutlak bir çözüm olamaz. Örneğin, zihinsel açıdan sorunlu insanların ortaya çıkmasını mutlak olarak engelleyemez... Ama en azından, dinsel inançları sömürerek kişisel çıkar elde etmeye çalışanların işlerini zorlaştırmanın ötesinde, insanlar arasında daha eşitlikçi ilişkilerin kurulmasına katkıda bulunur.
Kuşkusuz, bugünün Türkiyesinde, başka hiçbir şey değişmeden, böylesi bir eğitim düzenine ulaşılamaz. Ama aynı nedenle, böylesi bir eğitim düzeni için yürütülen mücadeleler, başka şeylerin de değiştirilmesini kolaylaştırabilir!
Kanal D ana habere konuk olan Özgecan Aslanın ailesi canlı yayınında konuştu.
Kanal D ana habere konuk olan Özgecan'ın anne ve babası tüm Türkiye'yi duygulandırdı. Özgecanın babası Mehmet Aslan, Birinin beni bu kabustan uyandırmasını istedim derken, Siz hiç mucize gördünüz mü? Şu an bir mucize gerçekleşiyor. Olayın tüm Türkiyeye mal olmasının bir hikmeti var sözleri herkesin yüreğini sızlattı.
'BİRAZ BİLİNÇLENSİNLER' Türkiyenin lanetlediği olay sonrasında ilk kez konuşan Özgecanın kardeşi Beste Aslan da, Ben inanamıyorum hala, yanımda sanki. İkimiz tek kişiydik. Türk halkına yalvarıyorum ne olur biraz bilinçlensinler. Okulda insanlık ve sevgi dersi verilsin diye konuştu.
Zorlukla konuşan acılı anne Songül Aslan da, Hak ettikleri cezaları alacaklar. Onlar insan değil, cani dedi.
'BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ' Canlı yayında son sözü söyleyen baba mehmet Aslanın şu sözleri ise ekran başındakileri gözyaşlarına boğdu:
Masallarla büyüdük. Bir varmış, bir yokmuş. Bir Özge varmış, bir Özge yokmuş. Sevgi geldi saygı geldi cihana, biz yarattık dediler. Bizler sevmesini saymasını öğretmeye geldik cihana
Aşk olmadan gerçekleştirilen ve iki taraftan birinin kabullenmediği cinsellik masum ve meşru görüldüğü sürece tecavüzün önüne geçilemez. İnsanlarımızı bu konuda eğitemediğimiz gibi, bu düşünceyi çoğaltan bir zihniyet tarafından yönetilmemiz de tecavüzü arttırıyor. Kadının ikinci sınıf insan olarak görülmesi, bu zihniyetin daha ileri giderek kadını insan olarak görmemesi ve korunması gereken bir mahluk olarak görmesi de tecavüzü oluşturan etkenlerden. Kadın ve erkeğin eşit olduğu, bir elmanın iki yarısı olduğu anlaşılmalı. Bu yönde eğitimler verilmeli. İnsan kapitalist toplumda bir meta. Kadın iki kere, üç kere ve daha fazla meta. Hem sistemin metası ve hem de erkeğin. Cinselliğini yaşamamış, cinsel problemler yaşayan bir erkek eline geçirdiği her fırsatta kadına her türlü şiddeti, tecavüzü bir hak olarak görebilmekte. Özgecan bu yüzden tecavüze uğradı. Bu sistemin yarattığı hastalıklar değiştirilemediği sürece Özgecanlar da tecavüze uğramaya devam edecek.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.